Seçim çalışmaları kapsamında çıktığı Avrupa turunu tamamlayan Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, geri döndüğü Türkiye'de Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu'nun İstanbul Bağcılar'da düzenlediği "Cumhurbaşkanlığı seçiminde sivil toplum örgütlerinin rolü" başlıklı programa katıldı. Hanoğlu Düğün Salonu'nda düzenlenen programa katılmak üzere salona girdiği esnada Demirtaş, uzun süre ayakta alkışlandı. Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı Abdulhekim Daş'ın açılış konuşmasının ardından sözü Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş aldı.

STÖ'lerın yürüttüğü çalışmaların önemli olduğuna vurgulayarak sözlerine başlayan Demirtaş, "Sizler yıllardır STÖ'ler olarak halkımızın sorunlarını yakından izliyor, çözüm yöntemleri üretiyor ve önerilerinizi siyasi partilere gönderiyorsunuz" dedi. Buna rağmen STÖ'lerın örgütlülüğü daha da güçlendirmesi gerektiğini kaydeden Demirtaş, "Sivil alan örgütlü olmadığı müddetçe iktidarı denetlemek çok zor. O nedenle bu örgütlülüğünüzü mümkün olduğunca güçlü tutmaya çalışın" diye konuştu.

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına yönelik, "Bazı adayların arkasında her türlü devlet imkanı var" diyerek Başbakan Erdoğan'ı işaret eden Demirtaş, "Ben halkın adayıyım deyip, devletin tüm imkanları ile çalışan adaylar var. Hakikatten merak ediyorum, milletin kaçında özel uçak, özel helikopteri var. Devletin uçağıyla il, il dolaşıp miting yapıyor. Sen resmen devletin adayısın. Bütün devlet imkanlarını fütursuzca çirkince kullanıyorsun. Mitinglerin masraflarını devlet karşılıyor. Milletin böyle imkanları yok" ifadelerini kullandı.
Canlı yayında tartışmaya davet etti.

Demirtaş, bu sözlerle yüklendiği Başbakan Erdoğan'ın yine TRT'yi de kendisi için kullandığına işaret etti. Demirtaş, Erdoğan'a aynı TV programında tartışma teklifinde bulundu. Demirtaş, Erdoğan'a yönelik bu çağrısını şu sözlerle yaptı: "Devletin halkın kanalı, sana hizmet ediyor. Para pul senin olsun. Tek bir şey istiyorum senden. Canlı yayında baş başa, halkın huzurunda tartışalım. Huzurunuzda söz veriyorum tek bir program, iki saat canlı yayına çıkalım gazeteciler soru sorsun. Ondan sonra televizyonlar beni tek bir defa yayınlamasın. Ondan sonra devletin imkanları sana kurban olsun. 24 saat seni canlı versin."

Bu çağrısının ardından Erdoğan'ın "rol yeteneği yüksek" bir Başbakan olduğunu söyleyen Demirtaş, "En büyük rol yeteneği, en iyi halkçı lider taklidi yapmasıdır. Bunun bu anlayışı, şimdi süslü kumlarını tek tek dökmeye başladı. İki kesim de bizi anlamış değiller. İki kesim de halkın içinden bir adayın çıkmasına imkan vermemiştir. Kürt siyasi hareketinden çıkmış hakiki bir Kürdün, Türkün hakkını savunabileceğine kafaları basmıyor. Ermenilerin, çiftçinin, köylünün hakkını savunabileceğine kafaları basmıyor. Tarihlerinde olmamış çünkü. Müslümanın Yahudi'nin de hakkını savunabileceğini düşünmemişler. Felekleri şaşmış bu yüzden" şeklinde konuştu.

Konuşmasının devamında yıllarca Kemalizm adı altında farklı halk ve inançlara haksızlık yapıldığının altını çizen Demirtaş, "Yıllarca Kemalizm adı altında Müslümanlara, Kürtlere, Alevilere, solculara bu ülkede haksızlık yapıldı. Onlar devlet imkanlarını kendi çıkarları için kullandılar. Şimdi de kendine muhafazakar diyen bir iktidar var. Kendinden yana olmayanları ezerek 12 yıl geçirdiler. İşte bu çarpık siyasi anlayışa son vermek için yeni bir yaşam öneriyoruz. Bizim anlayışımızda ezilen kim varsa hakkını savunmak var" ifadelerini kullandı.

Özellikle "Tek millet, tek dil" faşizminden uzak duracaklarını kaydeden Demirtaş, bu faşizmin Türk halkına da zarar verdiğini vurguladı.
Demirtaş, 'tek dil, tek millet' tanımlamalarının Türklere de zarar veren bir faşizm olduğunu belirterek, "Türk milletinin çıkıp 'Ey Başbakan sen benim adıma başka hakları yok sayamazsın, onların dilini yok sayamazsın, Müslüman Sünnileri kullanarak, Alevilere, Yahudilere, Êzidîlere hakaret edemezsin, sen sokakta ölen çocukların annelerini yuhalatamazsın, bizim dinimizde böyle bir şey yok'" demesi gerektiğini ifade etti.

Seçilecek olan Cumhurbaşkanı'nın halkçı olması gerektiğini kaydeden Demirtaş, bunu Soma ve Roboski'yi hatırlatarak anlattı. Demirtaş, bunu şu sözlerle açıkladı: "Öyle bir Cumhurbaşkanı olmalı ki Çankaya da, Kürdün Roboskisi'nin yanında olmalı, Soma'nın acısını paylaşmalı. Halktan yana bir devlet adamı olsaydı eğer Cumhurbaşkanlığında, Başbakan, Roboski katliamı için Genelkurmay'a teşekkür edemezdi. Soma'da 305 işçi katledildiğinde, 'Bu işin fıtratında bu var' diyemezdi. Çankaya'da bir halk temsilcisi olsaydı, Şişecam'ın grevi Bakanlar Kurulu tarafından yasaklanamazdı. Bir bakan çıkıp utanmadan 'Kürtçe medeniyet dili değildir' diyemezdi. İşte bunları engelleyecek cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Artvinli, Amasyalı Kastamonulu, Tekirdağlı, Antalyalı kardeşimiz kendisine bir sorsun. Yaşadığı ızdırabı hisseden tek bir devlet başkanı geldi mi Türkiye'ye."

Demirtaş hemen ardından da malvarlığı konusu üzerine durdu. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı mal varlığının inandırıcı olmadığını ifade eden Demirtaş, her iki adaya da açık çağrı yaparak, "Servetini açıklamış, iddia ediyorum kökü yalan. Açık çağrı yapıyorum diğer adaylarda açıklasın, sizin kendinize ait olan eşinizin, kızınızın, oğlunuzun, dayınızın, amcanızın üzerinde olan mallarınızı açıklayın. Dürüst olun. Hepsine alınteri diyemezsin herhalde. Cumhurbaşkanı adayısın bu yüzlerce milyonluk servet nereden geldi açıklamalısın. Çocuğunun neyi var açıklamıyor. Halkına yalan söyleyen, halktan malını gizleyenden halkın başkanı olur mu? Dur demeniz lazım buna artık. Seçimler buna fırsattır, halkçıyız deyip rol yapanların maskesini düşürmenin fırsatıdır" diye konuştu.

Lice'de yaşanan patlamada yaşamını yitirenin ailesine başsağlığı dileyen Demirtaş, "Umut ediyorum yaralılarımız da en kısa zamanda iyileşir" dedi.

Demirtaş'ın konuşmasında üzerinde durduğu başlıklardan bir diğeri de Filistin ve Rojava'ya yönelik saldırılar oldu. İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını lanetleyen Demirtaş, Erdoğan'ın bu konuda samimi olmadığına vurgu yaparak, "Dünyanın gözü önünde vahşet uygulamaları devam ediyor. Mazlum Filistin halkının yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Türkiye'nin İsrail ile İlişkilerini kesmesini belirtiyoruz. Neden Malatya'daki üssü İsrail'e kullandırıyorsun. Askeri ilişkiler sürdürüyorsun, bunu açıklaman lazım" ifadelerini kullandı.

İsrail devletinin protesto edilmesinin Yahudi karşıtlığı olarak algılanmaması gerektiğini de vurgulayan Demirtaş, "İsrail devletinin politikasını eleştirmeyi Yahudi karşıtlığı olarak algılamamak lazım. Bizim protesto ettiğimiz Yahudi halkı ve inancı değil, İsrail'in devlet politikalarıdır. Katliamları sineye çekemeyiz" diye belirtti.

IŞİD'in Rojava'nın Kobanê kentine dönük saldırıları için ise Demirtaş, şunları söyledi: "Kobanê tek yürek olmuş. Halkımızın mücadelesini yürekten selamlıyoruz. IŞİD gibi çeteleri besleyenler elbette ki tarih karşısında hesap verecek. IŞİD dönüp dolaşıp onları vuracak göreceksiniz. YPG karşısında diz çöktüler tıkandılar. Neden çünkü orada bir meşru halk savunması var. IŞİD gibi barbarlık yapmıyorlar. O nedenle IŞİD o halkın karşısında yenilecektir" dedi.

22.07.2014