Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne yaptığı ziyarette konuşan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "'Kürt sorunu' ifadesi ayrımcılıktır" sözlerine yanıt verdi. Demirtaş, "Sayın Cumhurbaşkanı 'Bu ülkede Kürt sorunu yok' demiş olabilir, hatta ona kalsa 'Kürt yok' diyecek de buna cesaret edemiyor. O 'Yok' dedi diye de yok olmuyor. Bizler sorunlarımızın diyalog içinde çözümünden yana olduk. Seçim sürecinde de sonrasında da bu tavrımızı sürdüreceğiz" dedi.
Mehmet Şimşek: "Zalime karşı herkesi hakikatin yanında yer almaya çağırıyorum"
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında İstanbul Şirinevler'de açılan seçim standımızı ziyaret etti. Demirtaş'a eşi Başak Demirtaş ile İstanbul milletvekili adaylarımız Pervin Buldan ve Levent Tüzel de eşlik etti. Şirinevler esnafını da ziyaret eden Demirtaş'a yoğun ilgi gösterildi. Ardından Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni (DİAYDER) ziyaret eden Demirtaş, burada din alimleri tarafından karşılandı. Ziyarette konuşan DİAYDER Başkanı Mehmet Şimşek, Demirtaş'ın kendilerini ziyaret etmesinden dolayı mutlu olduklarını ifade ederek, "Zalime karşı herkesi hakikatin yanında yer almaya çağırıyorum" dedi.
"Yanlışlıkların düzeltmesinde din alimleri çok etkili"
Şimşek'in ardından Demirtaş konuştu. Din alimlerinin toplumda büyük yanlışları düzeltme konusunda çok etkili olduklarını, çok güçlü sonuçlar alabileceklerini ifade eden Demirtaş, "Ülkemizde bütün toplumsal kesimler bütün kimlikler ve inançlar Sünni, Alevi, Hıristiyan bütün inançlar hep birlikte zahmetler çekmişiz. Sorunlar yaşamışız. Bizler siyasetçiler olarak içinde bulunduğumuz şu zorlu günlerde artık halkımızı huzura doğru götürecek bir hamleyi yapmak istiyoruz. Parti olarak seçimlerde bu hamleyi yapmak istiyoruz" dedi.
Anadolu'da ve Mezopotamya'da halkların izleri
Anadolu ve Mezopotamya topraklarında birçok kavim ve halkın izlerinin bulunduğunu belirten Demirtaş, şöyle devam etti: "Türkiye'nin neresine giderseniz gidin bütün bu kavimlerin izlerini görürsünüz. Ülkenin her bir şehrinde kasabasında tarihin izleri medeniyetlerin izleri vardır. Bütün bu kültürler bugün de bu topraklarda yaşıyorlar. Sayısı az ya da çok, isterse bir kişi olsun, 77 milyon nüfus içerisinde farklı bir kimlikten ya da inançtan olsun, işte demokrasi dediğimiz şey biz o bir kişinin haklarını nasıl koruyabiliyoruz? Demokrasi buna göre ölçülür. Çoğunluk huzurlu mudur, değil midir? Demokrasi buna bakmaz. Bizler gibi, çok olanlar gibi düşünmeyen, başka dine inanmayan, başka dili, kültürü olanlar o toplumda korkuyor mu, huzur içinde midir? Ona bakmak lazım."
"Diyanet dini çarpıtıyor"
"Biz Diyanet İşleri Başkanlığı konusunu konuşurken işte bu gerçeğe işaret ediyoruz" ifadelerini kullanan Demirtaş, "Diyoruz ki devlet kendi halkının içindeki bütün inançlara eşit yaklaşmalı, eşit hizmet yapmalı. Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkede bir dinin, hatta mezhebin hizmetini yürütüyor. Dinin hizmetini yapsa ona da itirazımız olmayacak. Ama çarpıtarak yapıyor. Devletin hizmetine koymaya çalışıyor dini. Oysa Allah û Teâlâ bu dini inananlara gönderirken devletlerin dini olarak göndermemiştir. İnsanların, toplumun dini olarak göndermiştir" dedi.
Yıllarca İslamiyet'i sopa olarak kullanıp mazlumu ezmeye çalıştılar. Mazlumun dinini zenginin dini haline getirdiler
"Mazlumun dinini zenginin dini haline getirdiler"
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın HDP'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'na yönelik eleştirilere verdiği yanıtı hatırlatan Demirtaş, "Şimdiki Diyanet İşleri Başkanlığı 3 katlı bir villayı restore etmiş, küçük saray yavrusu yapmış orada yaşıyor. Çıksın yok desin. Kaç yüz milyar harcama yapmış. Sultana özenmiş. Kusura bakmasınlar Hz. Peygamber ne böyle yaşadı ne de böyle öldü. Onun en büyük mirası yaşamıdır. Bir Müslüman'ın nasıl yaşaması gerektiğini hayatı boyunca göstermiştir. Bir din alimi o yüzden devlet memuru olmamalı. Biz 'Diyanet kalksın' dediğimizde bunlar kalksın diyoruz. Başbakan, 'Biz dinimize el sürdürmeyiz' diyor. Kusura bakmasınlar o senin diyanetle birlikte oluşturduğun dindir. Biz halkı kullanmalarına artık tahammül edemiyoruz. Yıllarca İslamiyet'i sopa olarak kullanıp mazlumu ezmeye çalıştılar. Mazlumun dinini zenginin dini haline getirdiler" diye konuştu.
'Kürt sorunu yok' diyen Erdoğan'a yanıt
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuveyt dönüşü uçakta "Kürt sorunu ifadesi ayrımcılıktır" şeklindeki sözlerine de yanıt veren Demirtaş, "Bu ülkede herkesin sorunu var. Kürdün sorunu katmerlidir. Herkes 2 sorun yaşıyorsa, Kürt 3 sorun, 4 sorun yaşıyor. Sorunsuz yurttaş yok bu ülkede. Herkesin derdi sorunu var. Sayın Cumhurbaşkanı desteklediği partiye oy kazandırmak için koskoca bir halkı rencide etmekten vazgeçmeli artık. Ortada bir müzakere, çözüm süreci var. Bunu böyle elinin tersiyle iterek, Milliyetçi oyları kapmak için ülkeyi ateşe atmanın hiçbir anlamı yok" ifadelerini kullandı.
'O yok dedi diye de yok olmuyor'
"Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkede Kürt sorunu yok demiş olabilir, hatta ona kalsa Kürt yok diyecek de buna cesaret edemiyor" diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "O yok dedi diye de yok olmuyor. Bizler sorunlarımızın diyalog içinde çözümünden yana olduk. Seçim sürecinde de sonrasında da bu tavrımızı sürdüreceğiz."
'Emirler yağdırarak makamını dolduramazsın'
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yeni seçilen Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasındaki tartışmaya da değinen Demirtaş, Erdoğan'a tepki göstererek, "Sağa sola bu şekilde emirler yağdırarak, karşında boyun bükmeyenin boynunu vurmaya kalkışarak, bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamını dolduramazsın. Burayla da yetinmiyor. Kıbrıs'a fırça atıyor. Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı daha yeni seçilmiş. Daha tebrik etmedin. 'Hayırlı olsun, kutluyorum' demeden, 'Ağzından çıkanı kulağın duysun' diyor. Bu mudur demokrasi anlayışı?" diye sordu.
"Kürtlere de böyle bakıyor"
Demirtaş, sözlerine şu şekilde sürdürdü: "Yüzde 60 oyla seçilmiş Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı. Hani milli irade? Hani sandığa saygı. Niye ona biat etmiyor ? Onun istediği aday seçilmemiş diye. Tebrik bile etmiyor, kutlamıyor. Fırça çekiyor. Bağımsız bir ülkenin, Kıbrıs öyle, bağımsızlığını ilan etmiş bir ülkenin cumhurbaşkanı. İlle 'Bizim yavrumuz olacaksın' diyor. Onlar 'Hayır, eşit olsak olmaz mı' diyor? 'Hayır yavrumuz olacaksın'. Anlayış budur. Kürtlere de böyle bakıyor. 'Biz eşit olsak olmaz mı' diyoruz. 'Yok yavrumuz olacaksın.' 'Etle tırnak gibi olacağız.' Biz tırnak olacağız sürekli, beyefendi de et olacak. Kusura bakmasınlar. Bütün dünyada adalet, eşitlik, lafta kalmamalı, pratiğe geçebilmeli. Bu ülkede bunu yapacak bizim dışımızda bir anlayış yok."