Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da Barış Mitingi katliamında ve Sur ilçesindeki polis saldırısında yaşamını yitirenlerin taziyesine katıldı.
Taziye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, şunları söyledi.
Biz devlet düşmanlığı yaptığımız için söylemiyoruz. Devletin temizlenmesi için bunu söylüyoruz. Devletin demokratikleşmesi için bunu söylüyoruz.
Devletin IŞİD’i koruyan politikası var
Soruşturma ilerledikçe bu daha çok ortaya çıkacak. Yeter ki etkili adil bir soruşturma yapılsın. Bakın biz devlet düşmanlığı yaptığımız için söylemiyoruz. Devletin temizlenmesi için bunu söylüyoruz. Devletin demokratikleşmesi için bunu söylüyoruz. Şimdi devleti yönetenler, Cumhurbaşkanı'ndan hükümete kadar, eğer gerçekten ne olup bittiğinin farkına varırlarsa ve hem bunun özeleştirisini yaparak, hem de tedbirlerini alırlarsa bütün bu belalardan birlikte kurtulabiliriz. Şu anda Türkiye büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Devlet içerisinde öyle gizli saklı, derin devlet değil. Devlet içerisinde aleni bir şekilde IŞİD'i, IŞİD'lileri hem Türkiye'de hem Suriye'de tetikçi olarak kullanan, bir resmi anlayış, bir politika var. IŞİD'lilerin işini kolaylaştıran onlara destek sunan, onları koruyan kollayan gerektiğinde eylem yaptıran anlayış var. Bunun ille de Başbakan tarafından, Cumhurbaşkanı tarafından talimatının verilmiş olduğunu söylemiyorum. Ama devlet içerisinde böyle bir yapı var. Bu yapı her seferinde Diyarbakır'da, Suruç'ta da, Ankara'da da, her üç katliamda da; devlet içindeki bu yapı harekete geçmiş, canlı bombaları kullanmış, korumuş, kollamış eylem yaptırmış, sonrasında da soruşturmayı karalamaya çalışmıştır. Şimdi bunların üstüne gidilecek mi göreceğiz.
Daha ilk dakikada soruşturmayı başka bir yöne çekmeye çalışan bir Başbakan'a biz nasıl güvenebiliriz?
Twitleri atan kişiler AKP'lidir
Başbakan ilk dakikadan itibaren bu işi sulandırmaya başladı. Canlı bombaların kimlikleriyle ilgili 2 gün önce, soruşturmayı yürüten savcı bize bilgi vermişti. 'Bomba da bombacı da Suruç'la bağlantılıdır, tespit ettik demişti' ve "Yüzde 99 IŞİD bağlantılıdır" demişti. Bombacılar ile ilgili 'aşağı yukarı bilgiler elimizde nettir' demişti. Arkasından, "her şeye ulaşmaya çalışacağız" demişti. Açıklandığı dakikada Başbakan ne diyor? 'Bu iş, atılan twitlerden de anlıyoruz ki, PKK-IŞİD ortak işbirliğidir' diyor. İşte bu nedenle güvenmiyoruz bunlara. Daha ilk dakikada soruşturmayı başka bir yöne çekmeye çalışan bir Başbakan'a biz nasıl güvenebiliriz? Bahsettiği twitleri atan kişiler de PKK'lI değil, AKP'lidir. Yani bombaların önceden patlayacağına dair şu veya bu şekilde, doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Belki de bombayla alakalı değil twitler, bilemem. Ama bomba ile ilgili gözaltına alınan kişiler, AKP'lidir. Buna rağmen olayı sulandırmaya çalışan bir Başbakan var.
Biz bunlara güvenmiyoruz. Ahlaklı, hukuka inanan, insani değerlere inanan savcılar, soruşturmayı yürütecek kişiler varsa ancak onlara güvenebiliriz.
Hükümet soruşturmayı başka yönlere çekmeye çalışıyor
Elimizde olan yeni bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. Son günlerde özellikle Şanlıurfa bölgesi ve ilçelerinde HDP'li gençler gözaltına alınıyor ve onlara işkenceyle zorla Suruç katliamının talimatını, 'ben verdim' diye ifade imzalatılmaya çalışılıyor. Şu anda gözaltında olan Nusaybin Belediyesi Kültür Merkezi'nde çalışan 19 yaşındaki bir kadına şu dakikalarda, Urfa emniyetinde işkence yapılıyor. Avukatlardan aldığım net bilgi. Ve kendisine ağır işkencelerle bir belge imzalatılmaya çalışılıyor. Suruç katliamının talimatını, 'ben verdim' dedirtmeye çalışıyorlar. Yani değerli kardeşlerim demem o ki, bu hükümet katliamları ortaya çıkarmak değil, üstünü örtmek, sulandırmak ve soruşturmayı başka yöne çekmeye çalışıyor. Biz bunlara güvenmiyoruz. Ahlaklı, hukuka inanan, insani değerlere inanan savcılar, soruşturmayı yürütecek kişiler varsa ancak onlara güvenebiliriz. Eğer onlar da siyasi baskı ve engelleme ile karşı karşıya kalmazlarsa, arkasından çok daha büyük şeyler çıkacaktır. Sadece Ankara Emniyet Müdür ve Şube Müdürü değil, arkasından çok daha yetkili ve etkili devlet görevlileri çıkacaktır, göreceksiniz. Biz buna inanıyoruz. Bu yüzden üstüne gitmek istiyoruz. Devlet temizlensin diye üstüne gitmek istiyoruz, bu hepimizin yararına olur. Devletin her türlü pislikten arınması için uğraşıyoruz. Lütfen Türkiye toplumu bizim bu ısrarımızın nedenini anlasın. Devlet temizlenmezse her gün her yerde bizleri katletmeye devam edecekler. Başbakan'ın elindeki listedeki 2 kişi kendisini Ankara'da patlattı. Belediye başkanımızı tutukluyorlar, ortada delil yok, hiç bir şey yok, belediye başkanını tutukluyorlar. Ama bombacıyı tutuklamıyorlar aylardır.
IŞİD İslam'ın da, insanların da insanlığın da, ülkemizin de başına gelmiş en büyük belalardan biridir. İslam ile de alakası yok.
Türkiye IŞİD’e silah ve para göndermiştir
İyi ya birbirine destek olacaklar, karı koca olarak gitmişler" diyen bir Başbakan'ın IŞİD'le mücadele edemeyeceğini belirterek, "IŞİD İslam'ın da, insanların da insanlığın da, ülkemizin de başına gelmiş en büyük belalardan biridir. İslam ile de alakası yok. Her türlü uluslararası tezgahın piyonudurlar. Kim parasını, silahını verirse, onun için eylem yapacak bir taşeron örgüttür. Türkiye de parasını vermiştir, silahını vermiştir, o da hem Türkiye'de hem Suriye'de iş yapmıştır Türkiye adına. TIR'larla silah göndermiştir onlara, para göndermiştir. Lojistik, eleman sağlanmasına yardımcı olmuştur, bunlar olmuştu işte. Ve Diyarbakırda Suruçta, Ankarada patlayan bombalar bu anlayışın beslediği ortaya çıkardığı hatalardır. Durum budur. Biz hukuk karşısında bunun hesabını sorulana kadar peşini bırakmayacağız.
IŞİD İslam'ın da, insanların da insanlığın da, ülkemizin de başına gelmiş en büyük belalardan biridir. İslam ile de alakası yok. Her türlü uluslararası tezgahın piyonudurlar.
Bizden çok IŞİD’i koruyorlar
Bize gelen istihbaratı devletle paylaştım. Hepsi doğru. Çünkü çok somut, çok net, yüzde yüz net diyebileceğimiz bilgiler geldi bize. Türkiye'de eylem yapacaklarına, partimiz ve şahsımı hedeflediklerine dair bilgiler geldi. Biz de bunu resmi makamlara resmi olarak ilettik. İletilmesi gereken her yere ilettik. Tedbirimizi almaya çalıştık. Devletin tedbir alması için zorladık. Başımıza gelenleri görüyorsunuz. Bizden çok IŞİD'i koruyorlar. Durum bu. Lokal yerlerde başvurularımızla birlikte kendimiz başvurarak önlemleri arttırmaya çalıştık ama Ankara'da gördünüz ama. Ankara'daki mitingin çok olağanüstü korunması gerekiyordu ama resmen bunlara yol verdiler. Bombacıların önünü açtılar. Bizim için halkın güvenliği önemlidir. Kendi şahsımla ilgili tedbirler alınıyor. Diyarbakır emniyetinde de, gittiğim başka yerde de, gerekli hassasiyet gösteriliyor. Asıl önemli olan siyasi iradenin ortaya koyduğu siyasi bir gevşekliktir. Halk korunamıyor halk. Mevzu burada yoksa hükümet siyasi bir irade koysa emniyet içerisinde yuvalanmış bu gruplar bu çeteler, bunların derdi devleti korumak filan değil, bunlar devletin altını boşaltıyorlar. Bunlar AKP'nin de altını boşaltıyorlar. AKP bunun farkında değil. AKP bunlara sahip çıkıyor.
AKP’ye bağlı gladyo infaz yapıyor
Sur'da yaşananlarla ilgili bir soruşturma yürütülmesi gerekir. Ama kim yürütecek. Başbakan yapılan zulümlerin arkasında duruyor kendisi. Bakın Şırnak'ta bir cenaze, yerden sürüklendi. Çok sayıda polisin o işe karıştığı görüntülerden de anlaşılıyor ama 2 kişi usulen sadece soruşturma için açığa alındılar. Çok sayıda polis birlikte yapmış, görüntüler var, fotoğraflar var, dostlar alışverişte görsün diye bir şey yaptılar. Evet şu an bir gladyo gücü var, bir kontra gücü var. AKP'ye bağlı çalışıyor. Sokaklarda infaz yapıyor. Onun medyadaki temsilcileri de bunu aklıyorlar. 10 yaşındaki Helin'i sokakta infaz ediyorlar. Babası diyor ki, 'Panzerden ateş açıldı', onun medyası diyor ki, 'PKK'liler öldürdü.' Bakın PKK'liler de öldürse, katliamdır, cinayettir. Devlette öldürse öyledir. Değil mi, 10 yaşındaki çocuk. Fakat bunu soruşturacak bir savcı yok, bunu ortaya çıkarcak bir savcı yok. Halk biliyor, panzerden açılan ateşle öldürülmüş. Ama bunu ortaya çıkaracak bir devlet, bir hükümet, bir adalet anlayışı yok artık.
Cumhurbaşkanın da, Başbakanının da bu çerçevede, hedef göstermeleri sonucunda 400'den fazla parti binamız yakıldı, yıkıldı. Biz hedef gösterildik.
Siyasi liderlerin bir araya gelmesini arzu ederdim
Samimiyetimle söylüyorum, ben çok isterdim. Böyle bir tablo olması gerekirdi. Yaşanması gereken şey; bu türden büyük acılar karşısında siyasetçilerin bir araya gelmesidir, doğru olan budur. Ama bakın; aylardır partimizi hedef gösteriyorlar. Cumhurbaşkanı da, Başbakan da ve bu çerçevede, hedef göstermeler sonucunda 400'den parti binamız yakıldı, yıkıldı. Biz hedef gösterildik. PKK'nin yaptığı silahlı eylemler ve saldırılar bize mal edildi. Talimatını Demirtaş vermiştir diye manşet attılar. Bu kadar ahlaksız ve vicdansızca yaklaştılar. Ve onlar, öyle kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı bir dil kullandılar ki Türkiye'de AKP'li olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırdılar. En büyük hatayı yanlışı kendileri yaptılar. Ve biz şimdi saldırıyla karşı karşıya kaldığımızda kendileri diyorlar ki, 'Gelin bizim etrafımızda kenetlenin.' Çok arzu ederdim. Cumhurbaşkanı, Başbakan'ın çağrısıyla bütün siyasi liderler bir araya gelseydi, halkın ortak bu acısı karşısında tek bir yürek olabilseydik. Ama kendileri bu zemini tahrip ettiler, ortadan kaldırdılar. Şimdi bunu tamir etmelerini istiyoruz, bunun için çaba sarf etmelerini istiyoruz. Ama maalesef. Ben devlet içerisinde bu cinayeti işlemiştir, bu katliamdan sorumludur diyorum, 'nasıl ilk dakikadan itibaren devleti suçluyorsun' diyorlar. Sen nasıl ilk dakikada devleti tertemiz ilan ediyorsun peki? Ben saldırıya uğrayan kesimin en azından siyasi olarak sözcüsüyüm. Sen devletin temsilcisi olarak nasıl ilk dakikada, devletin temiz olduğunu iddia ediyorsun. Bak her geçen dakika ortaya çıkıyor. Dolayısıyla biz bunların anlayışı etrafında bir araya gelemiyoruz. Keşke olsa. Şu an, şu dakikadan itibaren buna da açığız, bir araya gelelim, konuşalım. Cumhurbaşkanı, Başbakana diğer siyasi parti liderleri, biz buna kapalı değiliz. Bizim derdimizi toplumun derdini çözmek, toplumun huzur ve güvenini sağlamak, kiminle ne konuşmamız gerekirse konuşmaya kapalı değil, açığız. Bunun bilinmesi lazım.
Tutuklanmak istemeyen, 'ben canlı bombayım' desin
Şu gün Türkiye'de tutuklanmamanın bir yolu var. Tutuklanmak istemeyen, 'ben canlı bombayım' desin. Çünkü kendini patlatmayana kadar kimse sizi tutuklamaz, hukukun güvencesi altında olursunuz. Böyle bir rezaletle karşı karşıyayız. Kim tutuklanmak istemiyorsa ben de canlı bombayım, beni de o listeye alsın. Başbakan çünkü onlara hukuku uygulayacağına söz verdi. Onlar 'ancak kendini patlatınca yakalarız' dedi. Başka hiç kimsenin hukuki güvencesi yok ne diyelim?"dedi.