Deniz Poyraz Davası: Katili yönetenler yargılansın

Partimize yönelik 17 Haziran’da gerçekleştirilen ve yoldaşımız Deniz Poyraz’ı katleden fail Onur Gencer’in yargılandığı davanın ikinci duruşması İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü:

Partimize yönelik 17 Haziran’da gerçekleştirilen ve yoldaşımız Deniz Poyraz’ı katleden fail Onur Gencer’in yargılandığı davanın ikinci duruşması İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Davanın ilk bölümünde katılma talebinde bulunan çok sayıda kurum ve baro temsilcisinin ardından söz alan Poyraz ailesinin avukatlarından Gurbet Uçar şunları söyledi:

Gün gün katliam planlayan şahıs hakkında istihbarat yok mu? 

Failin sosyal medya hesabını açtığınızda uzun namlulu silahlarla, ırkçı söylemler, Kürt düşmanlığı içeren paylaşımlar yaptığını görebilirsiniz. Emniyet birçok dosyada örgütsel faaliyetten bahsediyorsa istihbari bilgi der klasör oluşturur ve bu ceza almanız için yeterlidir. Gün gün katliamın haberini veren bu şahıs hakkında istihbari bilgi olmaması mümkün değil. HDP İzmir İl binasına çay içmeye gitseniz, kafanızdan bir eylem düşünseniz, polisler hemen kapınızı çalar. Emniyet çemberi içerisinde Deniz Poyraz’ı işkence ederek katletmiş. Kafasında ölümcül yara açmış. Eziyet etmiş, öfkesi o kadar dinmemiş ki sağa sola ateş etmiş, Deniz’in fotoğrafını çekmiş. ‘Katliamı yaptım, görevi tamamladım’ diyor. Girerken ne kadar kendinden eminse çıkarken de o kadar emin çıkıyor. Kendisini alan emniyet görevlileri ‘ismin ne abicim’ diyorlar. 

Katile konfor sağlandı 

Bu ülkedeki emniyet görevlilerinin herkesi işkence ederek, gözaltına aldığını iyi biliyoruz. Bu gözaltına alma biçimi dahi yargılamadaki cezasızlık politikasının göstergesidir. Dosyada görüntüleri var. Makam odasında oturtulmuş. Fotoğraflarını çekmişler. Konfor sağladılar.  

Bu konforun cezaevinde devam edip etmediğini bilmiyoruz. Emniyette kalma süreci 24 saat hiçbir delil toplanmadan cezaevine gönderildi. Emniyet ifadesinde hedefinin kimler olduğunu söylüyor. Hedefinin HDP’liler olduğunu söylüyor. 

Katil siyasi iktidarın söylemlerini talimat olarak algıladı 

Bu ülkenin iktidarı gece gündüz HDP ile ilgili asılsız iddialarda bulundular, toplumun sinir uçları ile oynadılar. Toplumun bu kesimi bu tür katliamları kendisine görev bildi. Siyasi iktidarın söyledikleri talimat olarak algılandı ve bunu bile isteye yaptılar. Bizim beyanlarımız amacını aştı diyemezler, tam tersine bunun için beyanda bulundular. Her beyanlarının ardından parti binalarına saldırı oldu, mevsimlik tarım işçileri darp edildi, Kürtçe konuştuğu için insanlara saldırılar düzenlendi. Katliamı gerçekleştirenler bu talimatları yerine getirdiğini düşündü. 

Katil katliamı tek başına gerçekleştirdiğini söylüyor ama ona kapıları açanları, konfor sunanların tespit edilip yargı önünde hesap sorulmasını istiyoruz. 

Davaya müdahillik talebinde bulunan İzmir Milletvekillerimiz Serpil Kemalbay ile Murat Çepni ise şunları söyledi: 

Kemalbay: Bütün katillerin emniyet ve siyasetle kurduğu ilişki aynıdır 

Serpil Kemalbay: Bu davaya katılmak istiyoruz. Sadece o kahvaltı masasında Deniz’le birlikte olma ihtimalimizden dolayı değil. Aynı zamanda demokratik siyaset yapan bir milletvekiliyim. HDP bileşenlerinden SODAP temsilcisiyim ve bu katliamın ilk olmadığını hatırlatmak istiyorum. Önce komünistler öldürülüyordu, sonra Kürtler mücadele etmeye başlayınca öldürüldü. Bugün kim hakkını savunsa tehdit altındadır. Bütün faillerin profili aynı, emniyetle, siyasetçilerle kurduğu ilişki aynıdır. Bu katilin arkasındaki güçlerle yüzleşmeliyiz. Bizi öldürmek istemelerinin nedeni eşit, özgür, barış içinde mücadele etmemizdir. 

Çepni: Katliamın organize olduğu delillerle ortadadır 

Murat Çepni: Burada vereceğiniz karar bu katliamın bireysel mi organize mi olup olmadığına dair bir karar olacak. Bu katliamın alçak korkak bir katilin işlediği cinayet mi yoksa organize bir katliam mı olduğunu ortaya çıkarmamız gerekir. Benim İzmir vekili olarak dahil olmam gerekir ama yüzlerce başka neden sayabilirim. Deniz Poyraz benim yoldaşım, kardeşimdi. Dünyanın en güzel insanını bir alçak katletti. Bu katliamın organize olduğu delillerle ortaya konuldu ama iddianame gerçeği karartmak üzerine inşa edildi. Bir katliam siyaseti yürütüldüğünü katilin gözünün içine bakarak ortaya çıkaracağız. 

Davaya katılma taleplerine dair kararını açıklayan mahkeme heyeti Deniz Poyraz ailesi, Mithat Sancar, İzmir İl Örgütü temsilcileri ve avukatların katılma taleplerini kabul etti. Katılma isteminde olan diğer gerçek ve tüzel kişilerin dava konusu suçtan doğrudan zarar görmediklerini belirterek katılma isteklerini reddetti. 

Duruşma 1 saat verilen aranın ardından katil Onur Gencer’in savunması ile devam etti. 

Katil suç işlemeye devam etti 

Katil Gencer’in takım elbise ile katıldığı duruşmada etrafı jandarma tarafından etten duvarla örüldü. Gencer’in, Poyraz ailesini ve davayı takip edenleri tahrik etmek için kullandığı hakaret ve tehdit içerikli cümleler salonda tepkiyle karşılandı. Baba Poyraz “Hak istiyorum, hukuk istiyorum” diyerek mahkemenin katilin hakaretlerine müdahale etmemesine tepki gösterdi. 

Travmalar yaşadığını ve ruh sağlığının bozuk olduğunu söyleyen katil savunması boyunca Deniz Poyraz’ı ve tüm HDP’lileri hedef göstermeye devam etti. 5 yaşından beri intikam planı yaptığını söyleyen katil nefret söylemleri ile suç işlemeye devam etti. Katil: “Gönlümden geçen Öcalan ve Demirtaş… Hepsi bir. Öcalan ve Demirtaş. Ha Deniz Poyraz ha Murat Çepni” diyerek salonda bulunan milletvekilimiz Murat Çepni’yi tehdit etti. 

Avukatlar sorularını bir sonraki celse soracak 

Katilin savunmasının ardından sorgunun sağlıklı yapılmadığı kanaatinde olduğunu ifade eden Türkan Aslan, bir sonraki celse sorularını yöneltmek istediklerini belirtti. Avukatların soru hakkını bir sonraki celse kullanabileceklerini söyleyen Mahkeme Başkanı sözü Deniz Poyraz’ın babası Abdülillah Poyraz’a verdi.

Baba Poyraz Kürtçe yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

Deniz hepimizin şehididir 

“Buradaki herkese saygı ve sevgilerimi iletiyorum. İlk olarak adalet talep ediyorum. Bu şahsı IŞİD’den beter biri görüyorum. Bu bir katildir. Hiçbir kadına el uzatmaya hakkı yoktur. Katil ‘annem öldü’ diyor. Bugün annesi, kız kardeşi Deniz’in yerinde olsaydı, hangi düşüncede olacaktı? Bugün yapılanları göz önünde bulundurması gerekiyor. Sadece Deniz için değil tüm kadınlar için adalet istiyorum. Bu katil Minbic’e gitmiş ve oradan dönmüş. Orada aldığı eğitimle Deniz’i şehit etti. Deniz hepimizin şehidir. Bu katil aşağı indiğinde polisler ona ‘abicim ismin ne’ dedi. O polisler keşke biz savcılığa gittiğimizde bize ‘Sizin kızınızı kim öldürdü?’ diye sorsaydı. Kapının önündeki polisler yardım yataklık yaptı. Mahkemeden onların tespit edilmesini istiyorum. Cezalandırılmasını istiyorum.” 

Önce katili yönetenler ceza almalı 

Anne Fehime Poyraz ise şunları söyledi: 

“Benim yüreğim yandı başka kimsenin yüreği yanmasın. Allah o katilin evine de ateş koysun. Ben ilaçlarla yaşıyorum, kabuslar görüyorum. Ben ana dilimde konuşacaktım hepiniz anlayın istedim. Benim kızıma önce dizine silah sıkıyor sonra bıçakla işkence ediyor. Senin kralın kimse gelsin kurtarsın diyor. Terörist kendisidir. Biz diyoruz; hepimiz kardeşiz, can ciğeriz. Biz barıştan yanayız ama onu IŞİD gibi aramıza gelenler kışkırtıyor ve aramızı bozuyor. Ama biz davamızdan vazgeçmeyiz. Biz barıştan yanayız, savaş istemiyoruz. Anneler ağlamasın, babaların ciğeri yanmasın. Savunmasız bir insanı öldürmek nasıl oluyor. O kadar rahat konuşuyor ‘hırsım geçmedi’ diye. O kadar içim yanıyor ki. Önce onu yönetenler ceza almalı. Önünde ona öncülük yapan iki bayan var onu da söylesin. Benim kızım bir karıncayı incitmemiştir. Ben onun yaralarını gördüm. O bütün fotoğraflarında gülüyordu hala öyle gülüyordu. İnsan olsaydı, bir ailesi yanında olacaktı. Ben bir şehit annesiyim, kendime yakıştırmıyorum bir şey diyeyim. Ben hak, hukuku hakime, halkıma bırakıyorum. Hepiniz Denizsiniz. Bu salondaki herkes Deniz. Bunu bilsin. Nereden güç alıyor da rahat konuşuyor. Hak hukuk yerini bulsun, hak hukuk istiyoruz” sözleri alkışlarla karşılandı. 

Tutuklu kardeşi Süleyman Poyraz da katliamın tek başına yapılmadığını belirterek, “Arkasında derin bir güç var. Bunların açığa çıkarılmasını istiyorum. SADAT ile ilişkilerinin araştırılmasını istiyorum. Karanlık, devlet eliyle yapılmış bir katliamdır. Her gün TV’ler de HDP’yi terörize ede ede Türkiye bu hale geldi. Ucu kime dokunursa dokunsun, araştırılıp, emir veren, tetiği çektiren kişi veya kişilere ağır ceza verilmesini istiyorum” şeklinde konuştu. 

Katil içeri girdikten 5 dakika sonra il örgütümüzün önünde olan polisler 45 dakika müdahale etmedi 

İl Eşbaşkanımız Abdulkadir Baydur da o gün yaşananları anlattı. Katliam gününü anlatan Baydur şunları söyledi:

O gün partinin kapısına geldiğimde silahlı iki kişinin beklediğini gördüm. İkinci kata silahlı baskın olduğunu söylediler. Hala da kim olduklarını bilmiyorum. ‘Siz neden müdahale etmiyorsunuz’ dedim. Katilin içeri girişinden 5 dakika sonra oldu bu konuşma. Polisler ‘biz müdahale edemeyiz, çelik yelekliler gelip müdahale edecek’ dediler. Siz müdahale edemiyorsanız, ‘ben gireceğim’ dedim beni de uzaklaştırdılar. Benim polislerle görüşmemden 45 dakika sonra çelik yelekliler içeri girdi ama müdahale edilmedi, katil kendisi içeri girdi.” 

Mahkeme tanıkların ifadeleri ile devam etti. Taksi şöförü İbiş Işık, Gencer’i götürürken polis çevirmesine takıldıklarını, ehliyet kontrolünden sonra yola devam ettiklerini anlattı. Avukatların “aracın içinde silahı hazırlamış siz duymadınız mı?” sorusuna Işık” müziğin sesi yüksek olduğu için duymadım” yanıtını verdi. 

Katliamın gerçekleştiği süre zarflarında il binamızın alt katında bulunan sınava katılan tanıklar dinlendi. 

Avukatların, sanığa sorulacak soruların tamamlanmadan tanıkların dinlenmesinin doğru olmadığına yönelik tepkisinin ardından, beyanda bulunmamış olan tanıkların bir sonraki celse beyanda bulunmasına karar verildi. 

Delillerin karartıldığına ilişkin ciddi şüphelerimiz var 

Avukat Türkan Aslan Karağaç, Türk Telekom Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak tanıkların beyan ettiği psikoteknik eğitim veren kursa katılma zorunlulukları olup olmadığını, bu belgeyi almak için herhangi bir şirketle sözleşme yapılıp yapılmadığı ve bu kursa katılım gösteren personel listesinin istenmesini talep etti. 

Karaağaç, “Bir olay yeri inceleme hassasiyetine uygun incelemenin yapılmadığı aşikar. 9 tane mermi çekirdeği bulunması üzerine cumhuriyet savcılığından talep ettik olay yeri inceleme ikinci kez olay yerine girdi. Olay yeri inceleme, örgütlenme odasının kapalı olması nedeniyle 9’uncu çekirdeği bulamadıklarını söylemişlerdi ama DVD kayıtlarına bakarsanız örgütlenme odasına girdiklerini ve üstünkörü bir arama yaptıkları görülüyor. Delillerin karartılması ve titizlikle toplanmaması konusunda ciddi şüphelerimiz var.” dedi. 

İddia makamı beyanları alınamayan tanıkların zorla getirilmelerine, Olgun Yüksel ve Oğulcan Dinçsever hakkında yazılan talimat yazılarının cevaplarının beklenmesine, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. 

Mahkeme Heyeti, sanığın tutukluluğunun devamına, ifadesi alınmayan tanıkların bir sonraki duruşmada hazır bulunmasına, avukatların emniyete müzekkere yazılmasına ilişkin taleplerinin kabul edilmesine, avukatların Türk Telekom’a yazı yazılmasına ilişkin taleplerinin kabul edilmesine, SEGBİS dökümü yapılmasına ve suç içerikli sözler varsa suç duyurusunda bulunulmasına, cezaevinde olan Deniz Poyraz’ın kardeşlerinin bir sonraki celsede hazır bulunmaları için cezaevlerine yazı yazılmasına, bir sonraki duruşmanın 29 Nisan’a ertelenmesine karar verildi.

24 Ocak 2022