Depremden sonra yaşanan sel felaketi yönetim krizinin göstergesidir

Ekoloji Komisyonu Eş Sözcülerimizin açıklaması:

Deprem felaketinin 37’inci gününde başta Urfa, Adıyaman, Malatya ve Amed olmak üzere can kayıplarının yol açan felaketten dolayı üzüntümüz büyük. Yaşamını yitirenlere rahmet, ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz.

Deprem’den sonra yaşanan ikinci sel felaketi de yönetim krizinin göstergesidir. Yaşanan felaketleri ve can kayıplarını normalleştirmek, kanıksamak istemiyoruz. Tek bir canımızı böylesi felaketlerde kaybetmeye tahammülümüz kalmadı. Yaşanan felaketlerin çoklu krizlere dönüştüğünü endişe içinde hep birlikte yaşamaktayız. Sel felaketinin olduğu yerlerde ulaşımın ve alt yapının çöktüğünü görmekteyiz. Urfa’da ulaşımı rahatlatmak adına yapılan battı çıktıları adeta bir sel suyu birikme alanına döndü, dere taşkınları kenti su altında bıraktı. Deprem travması yaşamakta olan deprem mağdurları için yapılan çadır kentler su altında kaldı. Deprem ve sel felaketlerinin ardından inşaat rantını esas alan, ekolojik sistemlerin sınırlarını gözetmeyen, insan ve canlı yaşamını odağına almayan ve iklim krizine karşı dirençsiz olan kentlerin sakinleri için mezara dönüştüğünü acı içinde yaşamaktayız. Oysa kentlerin her tür afeti gözeten, kapsayıcı ve dirençli planlanması gerekmektedir. Depremin yaşandığı on ilde de afet planlarına ilişkin hiçbir önlemin kent bazında doğru yürütüldüğüne şahit olmadık. Aynı durumu sel felaketinde de yaşamaktayız. 

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı kendilerini bu yaşanan felaketlerden sorumlu tutuyorlar mı? Deprem ve sel felaketlerindeki kent ve ulaşımı ilgilendiren her eksiklik yüzünden yaşanan her kayıp kendilerinin sorumluluğundadır. Selin ardından su birikinti alanlarındaki suyun tahliye dahi edilemiyor olması utançtır. Fakat deprem felaketinin ardından yaşanan utançlar silsilesi iktidardaki hiçbir yetkilinin yüzünü dahi kızartmıyor. Tüm bu felaketlerin ardından iktidarın yapabileceği hiçbir şey kalmamıştır. Attıkları her adımın başka felaketlere yol açıyor. Depremin ardından kurulan çadır kentlerin ve çadır alanlarının su içinde kalması bu basiretsizliğin, liyakatsizliğin en acı göstergelerinden birisidir. Yaşanan sel felaketinin ardından depremi yaşayan kentlerdeki yıkıntıların sel suyu ile birlikte yer altı ve yer üstü sularına karıştığını görüyoruz. Bu illerdeki kullanılan şebeke sularının sağlandığı kuyu ve depolar için selden etkilenen kentlerdeki valiliklerden acil açıklama bekliyoruz. Selden etkilenen bölgelerdeki şebeke suyu kullanan vatandaşlarımız dikkatli olmalıdır. Bu çürümüş düzeni bir an evvel bir tek canı dahi kaybetmeden değiştirmek zorundayız. Kentlerimizi yaşam onuruna uygun, tüm canlılara yaşam kalitesi sunan, kapsayıcı, afetlere karşı dirençli, ekolojik sistemleri tahrip etmeden ve ekolojik varlıklarımızı yok etmeden yeni baştan ayağa kaldırmak, kurmak mümkün. Merkeziyetçi, talimatsız iş yapamayan yerel yönetimi, halk iradesinin karar almaya direk etki ettiği bir yönetimle değiştirmek mümkün. Tüm canlıların güven içinde, sağlıklı ve dirençli kentlerde ve kırda yaşadığı yeni bir yaşamı hep birlikte kuracağız. 

Menekşe Kızıldere - Naci Sönmez
HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüleri
16 Mart 2023