Derinleşen yoksulluğun geldiği boyutlara ilişkin genel görüşme talebimiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, derinleşen yoksulluğun geldiği boyutlara ilişkin TBMM’nin acil ve özel bir gündemle toplanması için genel görüşme talep etti:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Türkiye’de yoksulluk ve açlık artık ciddi bir sorun olarak kendi gerçekliğini dayatmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca hep bir sorun olarak var olan açlık ve yoksulluk, ülke tarihinin en yüksek seviyelerindedir ve milyonlarca insan kronik yoksulluk yaşamakta, yine milyonlarca insan açlık sınırında hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Yapılan son araştırmalarda 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 10 bin TL’yi aştığı, açlık sınırının3 bin 93 TL’ye yükseldiği görülmektedir. Asgari ücretin 2.825 TL olduğu düşünüldüğünde, milyonlarca insanın yaşam mücadelesi verdiği açıkça görülecektir. TBMM’nin bu rakamları soğukkanlılıkla değerlendirip derhal görüşmesi elzem hale gelmiştir. Bu nedenle Anayasa’nın 98’inci maddesi, TBMM içtüzüğünün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri gereğince TBMM Genel Kurulu’nda Genel Görüşme açılmasını saygıyla arz ve talep ederiz.

GEREKÇE

Türkiye son yıllarda yapılan birçok araştırmanın gösterdiği gibi bariz bir şekilde yoksullaşmakta, bunun sonucu olarak vatandaşlar tarihte hiç görülmediği kadar bir geçim zorluğu içine girmiş durumdadır.

DİSK’in 2021 yılı araştırması, Türkiye’de asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısının 9,7 milyon olduğunu ortaya koymaktadır. Aylık olarak açlık-yoksulluk sınırı verilerini açıklayan Türk-İş, Ekim 2021’de dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının ilk kez 10 bin TL'yi aştığını açıkladı.Aynı rapora göre Ekim ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 3 bin 93 TL’ye yükseldi. Bu hesaplamaya göre Türkiye’de 10 milyonun üzerinde emekçi ve ailesi açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Bu durumun hayatın olağan akışına ters olduğu açıkça ortadadır. Nitekim, geçtiğimiz günlerde, milyonlarca özel sektör çalışanını yakından ilgilendiren karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, vasıflı bir işçinin büyükşehirlerde asgari ücretle yaşamasının hayatın olağan akışına ters olduğuna hükmetti.

Ayrıca önemle vurgulamak gerekir ki, Türkiye'de asgari ücret ve altında çalışanların toplam işgücü içerisindeki oranı yüzde 50'nin üzerindedir. Asgari ücretli sayısının oranı Yunanistan’da yüzde 4, Almanya’da yüzde 5, İspanya ve Slovenya gibi ülkelerde yüzde 5 seviyelerindedir. Asgari ücretin ne kadar olduğunu düşündüğümüzde, Türkiye’nin ucuz iş gücü cennetine dönüşmüş olduğunu üzülerek ifade ediyoruz.

Öte yandan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü'nün 2020 yılı faaliyet raporu, ülkemizdeki yoksulluğun gelmiş olduğu boyutu göstermesi açısından çarpıcıdır. Rapora göre, 2020'de Türkiye'de 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım almıştır. 2019'da bu rakam 3 milyon 282 bin 975 idi. Yani bir yılda iki kat artan oranda aile daha sosyal yardıma muhtaç bırakılmış durumdadır. Yanlış ekonomi yönetimini düşündüğümüzde tablonun daha da kötüleşeceğini düşünmekteyiz. Aynı rapora göre,2020'de 6 milyon 630 bin 682 hane sosyal yardımlardan faydalanırken, bunlardan 2 milyon 450 bin 80 hane düzenli yardım almıştır. 2 milyon 733 bin 721 haneye ise geçici yardım yapılmıştır. 1 milyon 436 bin 799 hane ise hem düzenli hem de süreli yardımları almak zorunda kalmıştır. Türkiye’de bir hanenin ortalama3.3 kişiden oluştuğunu göz önünde bulundurduğumuzda,22 milyon kişinin sosyal yardıma muhtaç bırakıldığını görüyoruz. Yine 10 milyon üzerinde işçinin asgari ücret civarında kazandığını düşündüğümüzde 30 milyon vatandaşın açlık sınırında yaşamak mücadelesi verdiğini söyleyebiliriz. Yani toplam 50 milyon yurttaş açlık sınırında ve sosyal yardıma muhtaç bırakılmış halde yaşamak zorundadır.

Bu tablo karşısında TBMM’nin suskun kalması hem ciddiyetine hem saygınlığına gölge düşürecektir. Bu konu acilen görüşülmesi gereken bir mesele olarak parlamentonun tarihi görev ve sorumluluğu olarak hepimizin önünde durmaktadır.

3 Kasım 2021