Devlet desteği alınmadan gerçekleştirilemez


Diyarbakır mitingimizin düzenlendiği İstasyon Meydanı'ndaki anma töreninde konuşan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, saldırılarda amaçlananın büyük bir iç savaş ve kaos olduğunun altını çizerek, Diyarbakır'da kurulan tezgaha dikkat çekti. "Bir tezgah kurulmuş, kimin kimi vuracağı belirlenmiş" diyen Demirtaş, "Kirli oyunlara, ucuz tezgahlara gelmeyin. Gün birbirimizi tehdit etme günü, karşılıklı güç gösterme günü değildir, ortak barışı sağlamak gerekiyor. Dönüp bir geçmişe bakılsın, 6-7-8 Ekim'e bir bakılsın, tezgahın nasıl işlediğini bir kez daha görsünler. Kendilerini kullandırmasınlar. Tetikçilik yapmasınlar" diye konuştu.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek'in yanı sıra yeni seçilen milletvekilleri ve kentteki sivil toplum örgütü temsilcileri, Diyarbakır mitingimize dönük bombalı saldırıda yaşamını yitirenleri patlamanın yaşandığı yerde andı. Patlamanın yaşandığı İstasyon Meydanı'na gelen kalabalık grup ilk olarak bombalı saldırının gerçekleştirildiği yere karanfiller bıraktı. Daha sonra açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, saldırıyı "alçakça" bir saldırı olarak değerlendirerek, yaşamını yitirenleri andı.



Demirtaş, seçime iki gün kala gerçekleşen bu provokasyonun Türkiye'de büyük bir iç kargaşa çıkartmak amacıyla gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Gerek o an burada halkımızı gerekse mitingi yöneten arkadaşlarımız örgütlü davranmış ve büyük bir kaosun çıkmasını önleyecek sabrı göstermişlerdir. Burada amaçlanan şuydu: Şu noktada patlatılan bomba yüzlerce kişinin ölümüne neden olabilirdi. Yüzlerce kişi sadece bombanın patladığı anda yaşamını yitirebilirdi. Buradaki kitlenin sıkışıklığı nedeniyle bombanın tesisi geniş alana yayılmadı. Buradan yüzlerce ölü çıkartılabilse büyük bir kaos yaratılacak, Diyarbakır'dan başlayacak bir iç savaş görüntüsü uyandırılmak istenecek, belki seçim yapılamayacaktı. Türkiye önü alınmaz bir Suriyelileşme sürecine girecekti" ifadelerini kullandı.


Devlet içinden destek almadan Suriye'den biri elinde bombayla gelip Diyarbakır'da benim konuşma yapacağım sırada iki bombayı patlatamaz.

'Devlet desteği alınmadan gerçekleştirilemez'

Saldırının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen ne İçişleri Bakanlığı ne de valilik tarafından bugüne kadar kendilerine herhangi bir bilgi aktarılmadığını söyleyen Demirtaş, şunları kaydetti: "Saldırıya uğrayan biz, ölen biz, fakat tek bir bilgi alabilmiş değiliz. Arkasında kimler var? Herhalde bu saldırıyı genç bir çocuk tek başına gerçekleştirmedi. Ortada bir saldırı varsa bağlantıları, yereldeki işbirlikçileri, Suriye'den, Antep'ten, Urfa'dan aldıkları destek, bütün bunları kim sağladı? Bunlar ortaya çıkartılmadığı ve kamuoyuna tatmin edici bilgi sunulmadığı müddetçe olay aydınlatılmış olmaz. Öyle 'Bir kişi geldi. Buraya bombayı koydu' denilerek, geçiştirilecek bir mevzu değil."

"İçişleri Bakanlığı ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın partimizi resmi olarak bilgilendirmesi lazım. Tüzel kişi olarak partimiz mağdur durumdadır. Soruşturmaya müdahildir. Arkadaşlarımızı burada kaybettik. Dolayısıyla öyle dosyayı gizlemekle bu iş olmaz. Alenen kamuoyu ne olduğunu bilmek istiyor. Diyarbakır'da soruşturma yürüten çevreler bu mevzunun peşini bırakırlarsa bu tehlike hepimiz için Türkiye'nin her yerinde geçerli olmaya devam edecek."

"Diyarbakır Valiliği ve Emniyeti önleyebilecek güce sahip olsalardı önlerlerdi. Madem bir zafiyet var ortada madem bir istihbarat zafiyeti var, onlar istihbarat desteği almadan bu alçakça eylemi yapamayacaklarına göre kim destek olmuşsa çıkması lazım. Devlet içinden destek almadan Suriye'den biri elinde bombayla gelip Diyarbakır'da benim konuşma yapacağım sırada iki bombayı patlatamaz. Buradan mutlaka destek almış olması lazım. Devlet içerisinde Hükümete bağlı güçler içerisinde mutlaka desteğinin ortaya çıkartılması lazım. Aksi takdirde her gün bu tehdidi yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü DAİŞ bağlantılı, yerelde de destek sunan güçler hücre örgütlenmesi şeklinde. Şu anda kaygım şudur ki Türkiye'nin yüzlerce yerinde sadece eylem talimatı bekliyorlar. Toplumun bu kaygı içerisinde sürekli paniğe sürüklenecek bir ortamda yaşamasını istemiyoruz. Bunu önlemenin yolu Diyarbakır'da miting katliamının sorumlularının devlet içindeki Hükümet bağlantılı sorumluların da deşifre edilmesidir. Başka türlü bu işin üstesinden gelemeyiz." Demitaş, "Bazı partiler başsağlığı bile dilemediler" diyerek sürdürdüğü konuşmasında, bunun da mutluluk duydukları anlamına geldiğini ifade etti.



'Halktan özür dilemeleri gerekir'

Konuşmasının devamında Diyarbakır'da 3 HDP'linin silahlı kontra gruplar tarafından katledilmesi olayına değinen Demirtaş, şunları söyledi: "Bölgede ilk önce yaklaşık 100 kişiye dönük 'PKK'nin ya da DAİŞ'in suikast yapacağı istihbaratı dolaştırılıyor. Bu istihbarat emniyete ulaştırılıyor. Emniyette tedbir amaçlı bu kişilere tebligat yapıyor. Dernek başkanına da tebligat yapılıyor. İlginçtir tebligattan sonra bu tebligattan iki gün sonra bu kişi öldürülüyor."

"Tezgah şöyle kurgulanmış: Birçok Hizbullah militanı şu anda Diyarbakır ve birçok şehirde silahlandırılmış durumda ve kendilerine dönük bir saldırı olduğunda kim kimi vuracak o da belirlenmiş durumda. Dolayısıyla HÜDA-PAR'a yakın olan dernek başkanı vurulduğunda kimler aynı dakikada kimi misilleme eylemi olarak vuracak oda belirlenmiş ve anında Hizbullahçılar harekete geçip arkadaşlarımızı katlediyorlar. Hizbullah denen grup 'Biz provokasyona gelmeyiz' diyorlarsa 'Biz bunu bilerek yaptık' diyorlarsa bilemem. Bu alçaklığı sadece kınayabilirim. 'Biz provokasyona geldik' diyorlarsa, 'Önce dernek başkanımızı vurdular, sonra bizi harekete geçirip HDP'lileri infaz ettirdiler' diyorlarsa halktan özür dilemeleri ve bu tezgahlara düşmeyeceklerine dair, akıllarını başlarına aldıklarına dair açıklama yapmaları lazım. Hep bu şekilde, ucuz şekilde kullanılmaya devam edecekler mi? Biz kimseyi bugüne kadar parti olarak asla ne hedef gösterdik ne de kimseyi hedefe koyacak bir anlayışımız olabilir. Bize bağlı ne silahlı bir birim vardır ne de böyle bir şeyin imkanı vardır. Biz siyaset yapıyoruz. Biz kendi sempatizanlarımızı da evlerde silahlandırmadık."


Son dönemlerde kime silah satıldı?

Son dönemlerde Van ve Diyarbakır başta olmak üzere bölge kentlerinde satılan silahların araştırılması gerektiğini söyleyen Demirtaş, halkın bu tür saldırılara karşı duyarlı olması gerektiğini söyledi.


'Kimse kendini tetikçi olarak kullandırtmasın'

Demirtaş, Kürt-Müslüman çatışması varmış gibi gösterilmek istendiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Ortada Kürt-Müslüman savaşı yok, böyle saçmalık mı olur. Ortada bir barbar, tecavüzcü IŞİD ve ona karşı halkın onurlu direnişi var. Hepimiz halkın iradesine saygı duyup siyaset yapalım. Ama kirli oyunlar kirli propagandalar, infaz timleri oluşturarak, HDP'yi geri adım attırtacak bir silahlı çete kurarak bunları yapabileceğini düşünenler, devlet içi zafiyetten yararlanarak yapabileceğini düşünenler yanılırlar. Halk zarar görür, herkes zarar görür. Ama barış ve çözüm kazanır. Bu konuda duruşumuz nettir. Umut ediyorum bu çağrılarımız doğru anlaşılır. Gün birbirimiz tehdit etme günü, karşılıklı güç gösterme günü değildir, ortak barışı sağlamak gerekiyor. Biz iyi niyetliyiz ve bu topraklar da gerçekten hiç kimsenin zarar görmeyeceği ortak barışı yaratmak istiyoruz. Dönüp bir geçmişe baksın, 6-7-8 Ekim'e bir baksın, kimin kimi nasıl kullandığına geriye dönüp bir daha baksın. Tezgahın nasıl işlediğini bir daha görmeye çalışsınlar. Dikkatli olsunlar kendilerini kullandırtmasınlar. Halkımızın kurbanlık koyun olmadığını belirtmek istiyoruz. Kimse kendini tetikçi olarak kullandırtmasın. Herkes halka hizmet etsin."


'Halkımız tezgahları boşa çıkardı'

Demirtaş'ın ardından kısa bir açıklama yapan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ise, aynı akıl tarafından yürütülen bir sürecin olduğunu belirterek, "Diyadin'den başlayıp, Adana Mersin bombalamaları, Erzurum'daki saldırılar, Karlıova'daki cinayet ve ardından bu meydanda gerçekleştirilen katliam girişimi ve seçim sonrası devam eden bu tezgah aynı aklın ürünüdür. Halkımız bu tezgahı bugüne kadar bozmayı başarmıştır" dedi.


'Kelle kesenlere tek laf söylemeyenler her yerde halkımıza düşman'

Yüksek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün PYD'ye dönük yaptığı açıklamaya da değinerek, "Ülkenin demokratik değişimine direnen bir yaklaşım söz konusu. Hem de halkımıza karşı topyekün bir düşmanlık söz konusu. Sadece burada yaşayan Kürtlere karşı değil Rojava'da yaşayanlara karşı da bir düşmanlık söz konusu. DAİŞ'in cinayetlerine tek bir söz söylemeyen, kelle kesmelere, diri diri insan yakmalara tek bir söz söylemeyen Cumhurbaşkanı ve AKP bugün DAİŞ'in Rojava'dan sökülüp atılmasına karşı tepki gösteriyor" diye konuştu.


'Çıkar üzerine bir koalisyon karşısında HDP'yi görür'

Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, koalisyon tartışmalarına ilişkin yöneltilen soruyu, şöyle yanıtladı: "Koalisyon seçenekleri mecburen değerlendirilecek. AKP ve CHP'nin ilk koalisyon tartışmasını sürdürmesi bekleniyor. Bugüne kadarki teamüller bunu işaret ediyordu. AKP hükümet olmaya hevesli zaten, CHP de ana muhalefet misyonunu sürdüren bir partiydi. Dolayısıyla biz kendilerinin sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. AKP ve CHP sorumluluk üstlenmeli ve ilkeler çerçevesinde uzlaşmalı. Eğer hangi ilkeler çerçevesinde uzlaşmaya çalıştıklarını bilirsek biz de o ilkeleri partimizin ilkelerine uygun görürsek, öyle bir koalisyonun çalışmasını kolaylaştırırız. Hem muhalefet görevimizi yaparız. Türkiye'nin hükümetsiz kalmaması gerekir."

"Fakat şu anda ilkeler görüşülmüyor. Pazarlıklar başka mecralarda başka konular üzerinden yürüyor. Oysa asıl ilkelerin konuşulması ve hangi ilkeler çerçevesinde koalisyonların oluşturulabileceğinin açıklanması lazım. Örneğin yeni anayasa, çözüm süreci, meclis iç tüzüğü, güvenlik paketinin geri çekilmesi, basın üzerindeki baskıların kaldırılması, yolsuzluk dosyalarının yeniden gündemleştirilmesi, Kobanê ve Gezi döneminde yaşanan katliamların geriye dönük soruşturulması. Önemli olan bunlardır. Bunlar konuşuluyor mu? AKP ve CHP bunu konuşuyor mu? Yok. Bu ilkeleri konuşursak nasıl bir hükümet istenildiğini daha iyi anlarız. Toplum nasıl bir hükümet istediğini ortaya koymuştur. Çatışma ve kutuplaşma istemiyor. Barış istiyor bir defa. Bunu sürdürmeyen hiçbir koalisyon başarıya ulaşamaz. Hızla çözüm sürecine dönülmesi gerekir. Bunlar konuşulursa biz mevcut kurulacak koalisyonların işini kolaylaştırırız. Ama bunun uzağında, çıkarcı ve ucuz hesaplar üzerine kurulu bir koalisyon karşısında sert bir HDP muhalefeti görecek."

Açıklamanın ardından Demirtaş, bombalı saldırılarda yaralananları ziyaret etmek için hastaneye geçti.