Dilan Dirayet Taşdemir: Diyanet Başkanı’nın “medeniyet” dediği şey kadınları katlediyor 

Kadın Meclisi Sözcümüz Dilan Dirayet Taşdemir, genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Taşdemir, şunları söyledi: 

Bolivya halkının ve kadınlarının yanındayız

Biliyorsunuz geçen hafta Bolivya’da yerli halkın, yoksulların yönetimine darbe gerçekleşti. Eva Morales ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Daha önce darbe deneyimlerinden çokça rastladığımız gibi darbe halklara çok ağır sonuçlar getirdi. Yerli halklara, Bolivya halklarına ağır yükler getirdi. Bir kadın belediye başkanının saçları kesildi ve sokaklarda gezdirildi. Bu faşist darbenin nasıl sonuçlar getirdiğini görmüş olduk. Bolivya’da gerçekleştirilen darbe, faşizmin utancı olarak tarihte yerini aldı. Biz HDP Kadın Meclisi olarak Bolivya halkının ve kadınlarının yanında yer aldığımızı ifade ediyoruz. 

Eskiden Kürt komşum var denilirdi şimdi AKP, 'Kürt vekilim' var diyor

9 Ekim’den bu yana Rojava ve Kuzey Suriye’ye yönelik işgal saldırıları devam ediyor. Bu gündem önemini koruyor. 9 Ekim’den beri Rojava ve Kuzey Suriye halklarının iradesine yönelik bir işgal söz konusu. Ateşkese rağmen saldırı ve işgal girişimi devam ediyor. Her gün Rojava'da kadınlar, çocuklar katlediliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) açıklamasına göre 400 bine yakın insan; kadınlar, Êzidiler, Süryaniler evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu politika bir bütün olarak Kürt düşmanlığının yarattığı bir politikadır. Bu Kürt karşıtlığı gözlerini kör etmiş, sorunları anlatmakta da ciddi sorunlar yaşıyoruz Türkiye hükümetine. “Biz Kürt düşmanlığı yapmıyoruz, bizim 50 Kürt milletvekilimiz var” denilerek bunun üzeri örtülmeye çalışılıyor. Daha önce Kürt düşmanlığının üzerini örtmek için “benim Kürt komşum var” denilirdi. Şimdi AKP, “benim Kürt vekilim var” diyor. Bu AKP'li 50 vekilden biri Genel Kurul’da bir Kürtçe selamlama yapsın, bir iki kelime Kürtçe konuşsun biz o zaman göreceğiz ne kadar Kürt olduklarını, Kürtlerin vekili olduklarını.  

IŞİD'in yapamadığını IŞİD kılığı altındaki çeteler eliyle yapmak istiyorlar

Dolayısıyla bugün yapılmak istenen Rojava'da Kürtleri yerinden yurdundan atmak, IŞİD'in yapamadığını IŞİD kılığı altındaki çeteler eliyle yapmaktır. Kürtlerin kazanımları yok edilmek isteniyor. Bu siyasetin adı Kürt karşıtlığı ve düşmanlığıdır. Bizler çok iyi biliyoruz ki bal gibi de AKP iktidarı Kürt düşmanlığı yapıyor, Kürt karşıtlığını yükseltiyor. Kuzey ve Doğu Suriye’deki işgal girişimi yerinden yurdundan etme olarak gelişiyor, burada da kimliksizleştirme ve iradesizleştirme olarak gelişiyor. 

Belediyelerimiz fetihçi bir anlayışla işgal ediliyor

31 Mart’tan beri 20 belediyemize el konuldu. Belediye eşbaşkanlarımız tutuklandı. Belediye Meclisimiz feshedildi. Her gün yeni bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Sabah uyanır uyanmaz bir belediyemizin işgal edildiğini, belediyelerimize el konulduğunu görüyoruz. 

Bu süreci hukukla tarif etmek, buna hukuki gerekçeler bulmak söz konusu değil, çünkü hukuk yok. AKP, hukuksuzluk üzerine kendisini kuran bir parti. Belediyelerimiz fetihçi bir anlayışla işgal ediliyor. Tabelaların indirilmesinden Kürtçenin yasaklanmasına, kadın kurumlarımızın kapatılmasına kadar tümü bu anlayışın ürünüdür. Bu zihniyetin yeni adı kayyım siyaseti, kayım rejimidir. Biz 2016'dan beri belediyelerde neler yaşandığını, hangi yolsuzlukların yapıldığını belgeleriyle paylaştık, bunları çokça anlattık. Bizim açımızdan kesin ve net olan bunun fetihçi ve işgalci anlayışla sömürge siyaseti olduğudur. Belediyelerde elde edilen rantı sürdürme siyasetinin adıdır. Biz bu gaspçı zihniyetle mücadele etmeye devam edeceğiz. Ta ki bütün belediyelerimizi geri alana kadar; bu gaspçı anlayış karşısında halkımızla birlikte direnerek mücadelemizi yükselteceğiz. 

Partimize yönelik saldırılar sadece belediyelerin gaspı ile sınırlı değil

Partimize yönelik saldırılar sadece belediyelerin gaspı ile sınırlı değil. 5 yıldır partimize yönelik saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Pervasızlaşan bu siyasi soykırım operasyonları kadınlara ve Gençlik Meclislerimize yönelik sürüyor. Van’da 15, Ankara’da 9, Beytüşşebap’ta 55 arkadaşımız gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan TJA aktivistlerine ve kadın meclisi üyelerimize gözaltında çıplak arama dayatılıyor. Taciz ve tecavüzle arkadaşlarımız tehdit ediliyor. Yandaş ve besleme medya bunu örtbas etmeye ve tutuklamaları meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu yandaş medyanın yayınlarının da etkisi ile iki arkadaşımız Ankara’da tutuklandı. 

İşkenceye sıfır toleranstan aleni işkenceye 

HDP Gençlik Meclisine yönelik operasyon yapıldı. 35 arkadaşımız Vatan Emniyeti’nde İstanbul’da gözaltındalar. Arkadaşlarımıza yönelik işkence var ve bu işkence devam ediyor. “İşkenceye sıfır tolerans” söylemi ile iktidara gelen bir partinin işkence ile anılması ve aleni işkence yapması, bu iktidarın nasıl bir faşist zihniyete sahip olduğunun göstergesidir. 

Antep'te onlarca yöneticimiz gözaltına alındı

Bu sabah Antep il ve ilçe binalarımız sabah erken saatlerde basıldı, onlarca yöneticimiz gözaltına alındı. Halen il ve ilçe örgütlerimiz aranmaya devam ediliyor. Bunların partimizi yok etmek amacıyla yapılan siyasi soykırım operasyonları olduğunu biliyoruz. AKP’nin ne zaman sıkışsa, ekonomik kriz derinleşse bunu aşmak için HDP’yi hedefine koyduğunu biliyoruz. 

HDP, siz saldırdıkça büyümeye devam edecek

5 yıldır sistematik olarak devam eden bu siyasi soykırım operasyonlarından iktidar hiçbir sonuç alamadı, bundan sonra da alamayacak. HDP, siz saldırdıkça büyümeye devam edecektir, Türkiye halklarının umudu olmaya devam edecektir. Korkularının  nedeni budur. Korkmakta halkıdırlar, korkmaya devam etsinler.

“İtaat etmiyoruz” yazdığı gerekçesiyle 25 Kasım broşürlerimiz yasaklandı

Bu hafta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele haftası. Bizler her yıl yaptığımız gibi kadına yönelik şiddeti teşhir etmek için birçok yerde eylem ve etkinlikler düzenledik. Faaliyetlerimizi gerçekleştirdik. Ancak maalesef bu sene 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bir çok yerde PM’mize, üyelerimize, kadın aktivistlerimize yönelik saldırılar söz konusu. Faaliyetlerimiz engellenmek isteniyor. 25 Kasım için bastırdığımız broşür yasaklandı. Yasaklanma gerekçesi ise "itaat etmiyoruz" sözümüz. 

İl örgütlerimize kargo gönderiyoruz, "kargoları alma talimatını kimden aldınız" diyorlar

Biz HDP Genel Merkezi olarak bastırdığımız broşürleri kargo ile gönderdik il ilçe örgütlerimize. Her ilde emniyet güçleri sabah erken saatlerde kargoları alan il ve ilçe yöneticilerimizi gözaltına aldılar. İl ilçe yöneticilerimize de, "bu kargoları alma talimatını nereden aldınız?” sorusunu sordular. Biz buradan kendilerine soruyoruz: Kendileri hukuk dışına çıkarak 3 yıl önce Cemaatten talimat alarak iş yapıyorlardı, bugün de AKP'nin politik çıkarlarını gözeterek talimat alarak iş yapıyorlar. HDP’yi de kendileri ile karıştırıyorlar, talimat aldığımızı düşünüyorlar. Biz il ve ilçe örgütlerimize kargo da yollarız, bildirilerimizi de yollarız, genelgelerimizi de göndeririz. Bizim çalışma sistematiğimiz böyledir. Siz bizim çalışma sistematiğimizi illegalize edemezsiniz bu sizin haddiniz değil. 

Bildiğiniz gibi suç icat ediyorlar, hukuksuzluk yapıyorlar. Anayasayı ihlal ettikleri yetmiyormuş gibi yeni suçlar icat ederek formaliteden gerekçeler yaratıyorlar. Daha önce bizim "örgütleniyoruz" şiarıyla bastırdığımız broşürlerin yasaklama gerekçesini kes kopyala yapıp yeni bastırdığımız 25 Kasım broşürlerinin gerekçesine ekleyerek sanki daha önce bastırdığımız broşürdeki yazılanlar yeni broşürdeymiş gibi hile yaparak, broşürlerimize el konuluyor. 

AKP kadına yönelik şiddetle mücadele edenlerle mücadele ediyor

AKP kadın düşmanı bir partidir. Kadına şiddetle mücadele gibi bir gündemi yoktur. Şiddetle mücadele edenlerle mücadele ediyor. Partimizle, kadın meclisimiz, feminist hareketle, kadın hareketiyle mücadele ediyor. Böyle olmasaydı daha geçen gün Doğubayazıt'ta eşine şiddet uygulayan ve hatta eşinin yüzüne naylon damlatan adam elini kolunu sallayarak dolaşmazdı.

Yine Nadira Kadirova’nın şüpheli ölümü gündemde. Hala bu dosya ile ilgili işlem yapılmış değil, dosya hala olduğu yerde duruyor. Yine Rabia Naz’ın cinayet dosyasında bırakın soruşturma yürütülmesini, soruşturmanın haberini yapan gazeteciler gözaltına alınıyor. Esenyurt’ta hakkını arayan emekçi Reyhan Kara arkadaşımız patronu tarafından sokak ortasında şiddete uğradı, darp edildi. Bütün bunlar olurken kılını kıpırdatmayan, onlarca çocuk sokak ortasında katledilirken, çocuklar tacize, tecavüze uğrarken kılını kıpırdatmayan AKP bizim broşürlerimizi, kargolarımızı engellemek ve toplatmak için neredeye bütün emniyeti taarruza geçirmiş. Kadınlara saldırmak, kadınlara yönelik şiddeti meşrulaştırmak için bütün mekanizmaları ile AKP devrededir. 

Yargı reformu ile “kadınların haklarını nasıl gasp edebiliriz”in peşindeler

Meclis’te yargı reformu adı altında güya hukuki iyileştirme yapacaklarını söylediler. Ama bu yargı paketinde “kadınların haklarını nasıl gasp edebiliriz, uyanıklık yapıp buradan bir madde geçirebiliriz”in peşindeler. Cinsel istismar suçunu affettirme peşindeler. İstismarın önünü açmak istiyorlar, çocuk yaştaki genç kızları tecavüzcülriyle evlendirmeye çalışıyorlar. Bunu da mağduriyet adı altında normalleştirmeye çalışıyorlar. Aynı uygulama nafaka yasası için de geçerli. Bu nafakadaki yaklaşım bizim için nettir. Bu düzenleme kadınları yoksulluğa mahkum etmektedir. Nafaka meselesinde mağduriyeti ifade ederek normalleştirmeye, toplumun rızasını bunun üzerinden kazanmaya çalışıyorlar. Oysa biliyoruz ki nafaka meselesinde mağdur olanlar kadınlardır. Yoksul olanlar, şiddete uğrayanlar kadınlardır. Bu cinsiyetçi kadın düşmanı zihniyet bütün kurumlara sirayet etmiş durumda.

Diyanet Başkanı’nın “medeniyet” dediği şey kadınları katlediyor 

Diyanetin bir kadın spotu var. Diyanetin spotu da kadının evi içindeki konumuna işaret ediyor. Cinsiyetçi bir konuma işaret ediyor. Gelen eleştiriler üzerine Diyanet Başkanı “bizim medeniyetimizde kadınların ve erkeklerin görevleri, yerleri vardır” diye yanıt verdi. “Medeniyetimiz” dediğiniz şey kadınları katlediyor, kadınlar şiddete uğruyor. Eğer bir kamu spotu oluşturacaksınız bu zihniyeti değiştirmek ve asli görevlerinizin neler olduğunu göstermek için oluşturun.

İntihar vakaları AKP’nin uyguladığı politikalardan bağımsız değil

Çokça gündemde olan intihar vakaları var. Bu vakalar AKP’nin uyguladığı politikalardan bağımsız değil. AKP’nin yürüttüğü savaş, yoksulluk politikaları insanları intihara sürüklüyor. insanlar toplu halde intihar ediyor. Yaşananların AKP’nin oluşturduğu buhran, kriz siyasetinin sonucu olduğunu biliyoruz. İnsanlar geleceğine dair umutsuz ve ciddi kaygılar duyuyorlar. O açıdan bu yolu tercih etmek durumunda kalıyorlar. Sadece toplu intiharlarla bu Türkiye gündemine geldi, belli bir duyarlılık oluştu ama bu intiharlar yeni değil. Neredeyse sivil ölüme mahkum edilen 46 KHK’li bu nedenle intihar etmek zorunda kaldı. Adana’da çocuklarını ısıtmak için sobayı yakamayan bir anne saç kurutma makinasını açık bırakarak intihar etmişti. Çocuğuna pantolon alamayan babalar intihar etti. Ağrı’da neredeyse her hafta  bir genç intihar ediyor yoksulluklar ve baskılardan dolayı. Dolayısıyla baskı siyaseti, yoksulluk, geleceksizlik insanları intihara, çözümsüzlüğe sürüklüyor. Bu da AKP’nin savaş ve baskı politikalarından bağımsız değil. Buna çözüm üretmeyen, bunun görünür olmasını engelleyen bir iktidar ve medya gerçekliği var. Kendilerinin yarattığı çürüme, toplumda da tahribatlar yaratıyor. Bugün toplumda da ciddi bir yozlaşma ve çürüme olduğunu biliyoruz. Yine linçler, krizler, kadın katliamları bu toplumsal çürümenin yansıması olarak ortaya çıkıyor. En son Kayseri’de down sendromlu çocuklar bile bu siyasetin, bu yaratılan ötekileştirmenin sonucunda yuhlandılar. Down sendromlu çocuklara kadar yansıyan bir ötekileştirmenin, nefret suçunun işlendiğine hep birlikte tanıklık ettik.

Cinsiyetçi, ayrımcı, bütün kaynakları savaşa ve güvenliğe ayıran bir bütçe 

Bütün bu krizlere AKP’nin bir çözüm getirme gibi bir derdi yok. 2020’nin bütçe görüşmeleri devam ediyor. Bu görüşmelere baktığımızda bütçenin kadınlara, yoksullara halkın içinde bulunduğu durumu düzeltmeye yönelik olmadığını görüyoruz. Cinsiyetçi, ayrımcı, bütün kaynakları savaşa ve güvenliğe ayıran bir anlayış var. Yakın zamanda meclis gündemine gelecek bu bütçe. 

AKP iktidarını kadınların mücadelesi tarihin çöp sepetine gönderecek

Biz AKP’nin savaş politikalarına, toplumu çürütme politikalarına, kadınlara karşı ayrımcı politikalarına karşı her yerde mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bu faşizan rejimlerin örneklerini dünyanın birçok yerinde yaşadık ama halkımız ve toplumun mücadelesi bunları tarihin çöp sepetine gönderdi. AKP iktidarını da kadınların mücadelesi tarihin çöp sepetine gönderecek. 

25 Kasım etkinliklerini ne kadar yasaklasalar da biz her yerde planlamalarımızı hayata geçireceğiz. Ayın 19’unda da Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımı ile bir kadın grup toplantısı yapacağız. Bütün kadınları da bu grup toplantımıza katılmaya çağırıyoruz.

14 Kasım 2019