Dilan Dirayet Taşdemir: Kadın Beyannamemizin birilerini rahatsız etmesinden mutluyuz

Kadın Meclisi Sözcümüz Dilan Dirayet Taşdemir Genel Merkezimizde düzenlediği basın toplantısında kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Leyla Güven başta olmak üzere açlık grevinde olan yüzlerce kişinin hayatı risk altında. Açlık grevinde olan arkadaşlarımız savaşa, çözümsüzlük politikalarına karşı direniyorlar. İmralı tecridi, en somut en görünür olanıdır. Orada başlatılan sisten tüm ülkeye giydirilmeye çalışılıyor. Fikirlere, yaşamlara tecrit uygulanıyor. Bu AKP'nin yönetme biçimidir. 

Leyla Güven bir adres gösteriyor 

Leyla Güven'le yoldaşları olarak bizler karanlığa, baskıya hayır demek için alanlardayız. İmralı'da Sayın Öcalan'ın fikirlerine vurulan kilit aralandığında akan kanın durduğuna, sorunların tartışıldığına, Kürt sorununun demokratik çözümünün mümkün olduğuna hep birlikte tanıklık ettik. Leyla'nın çığlığı yaşam içindir, çözüm ve barış içindir. Leyla Güven hem Hakkari halkının iradesidir hem de bir kadın aktivisttir. Leyla Güven'in yaşam boyu yürüttüğü mücadelede edindiği deneyim ve politik öngörüsü tam da burada devreye girdi. Leyla Güven bu açlık greviyle bizlere bir adres gösteriyor. Sorunun nasıl çözüleceğini, muhatabının kim olduğunu ve nasıl bir mücadele yükseltilmesi gerektiğini bu grevle bir kez daha ortaya koydu. 

Hepinizin bildiği gibi tecrit bir insanlık suçu. Leyla Güven bu iktidara kendi hukukuna uyma çağrısında bulunuyor. 20 yıldır dönem dönem “koster bozuk” dendi, dönem dönem avukat görüşleri yasaklandı, dönem dönem mücadele sonucunda görüşmeler oldu. Ama bu hukuksuzluk 20 yıldır devam ediyor. 5 Nisan'dan itibaren de mutlak tecride dönüşmüş durumda. Kendi hukukunu uygulamayan, suç işleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. 

AKP-MHP ittifakının savaş politikalarının zemininde tecrit politikası vardır

Leyla Güven 102 gündür bu topluma, bu ülkenin demokrasisine inanan herkese bunu anlatmaya çalışıyor. Bu sadece Leyla Güven'in talebi değil. Milyonlarca insan tecridin kalkmasını istiyor ve bunun mücadelesini veriyor. Bu ülkenin daha yaşanılır bir ülke olmasını isteyen herkes bu sese kulak vermelidir. Tecrit çözümsüzlüğün, sömürünün, savaş politikalarının ismi olmuştur. Tecrit kırılmadıkça demokrasiden ve insanca yaşamdan söz etmek mümkün değildir. Özellikle AKP-MHP ittifakının savaş politikalarıyla milliyetçiliği pompaladığını, bunun zemininin de tecrit politikaları olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Buna karşı çıkılmadıkça bu sömürü sistemi değişemez. Leyla Güven ve arkadaşları buna itiraz etmektedir. Bizler HDP milletvekilleri olarak bu sömürü düzenine, bu savaş politikalarına karşı itirazımızı yükseltiyoruz. Bunun için alanlardaydık.

Yürüyüşlerimize yönelik engellemeler bu ülkenin nasıl yönetildiğinin fotoğrafıdır

Son 3 gündür bizler HDP milletvekilleri olarak "Leyla'nın talebi talebimizdir" sloganıyla yürüyüşler düzenlemeye çalıştık. Iğdır'dan Kars'a, Hakkari'den Van'a bir çok ilde eşzamanlı yürüyüş başlattık. Amed'de Leyla Güven'in evinin önünde bir açıklama yapmayı planladık. Ama bu yürüyüşümüz keyfi bir şekilde engellendi. İçişleri Bakanı talimatıyla partimiz, vekillerimiz hedef haline getirildi. Gittiğimiz her yerde hukuksuz bir şekilde ablukaya alındık. Vekillerimiz şiddete maruz kaldı. Kendi hukukunu uygulamayan, keyfi davranan bir pervasız yönetme biçimi ile karşı karşıya kaldık. Partimize ve vekillerimize yönelik talimat ile bir saldırı, şiddet konsepti gerçekleşti. Bu yürüyüşün kendisi bu ülkenin nasıl yönetildiğinin, faşizmin ülkenin temel politikası haline getirildiğinin de fotoğrafını çizdi.

"Hesap soracağız" diyenler hesap vermeli

Yandaş medyanın da pompalamasıyla kadın vekil arkadaşımız Saliha Aydeniz hedef haline getirildi. "Hesap soracağız" diyenlerin hesap vermesi gerekirken arkadaşımızı hedef haline getirdiler. Kimin kime saldırdığını elimizdeki bu görüntülerde görmek mümkün. Arkadaşımız orada oturuyor, etrafı abluka altına alınmış. Bilinçli bir şekilde arkadaşımızın saçlarını tutuyor polis. Arkadaşımız saçını kurtarmaya çalışıyor. Bu görüntü  yalan ve manipülasyonun cevabıdır. Gerçek görüntüler burada saldırının nasıl pompalandığını, kimin şiddete uğradığını bu videoda görüyoruz. Yalanı bir sanat haline getiren, zorbalığı yönetim biçimi haline getiren bu iktidarın algı operasyonları karşısında geri adım atmayacağız.

İçişleri Bakanı, başlattığı bu linç kampanyası karşısında partimize yönelik gelişecek herhangi bir olumsuz tutumdan sorumlu olduğunu söylemek istiyorum. 

Kadın Beyannamemizin birilerini rahatsız etmesinden mutluyuz 

Kadın mücadelesinin, kadın arkadaşlarımızın bu iktidarın hedefinde olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. 10 Şubat'ta Amed'de bizler bir seçim beyannamesi açıkladık kadın adayladımızla birlikte. Biz orada yeni dönem yol haritamızı paylaştık. Dedik ki "yerelimizi de kendimizi de biz kadınlar yöneteceğiz, yerel demokrasiyi kadınlarla beraber inşa edeceğiz". Bu kadar güçlü bir söylemin sahibiyiz. Bu söylemimiz birilerini çok rahatsız etmiş. Biz rahatsız etmekten mutluyuz. Rahatsız etmeye devam edeceğiz. 

Kadın düşmanı politikanın mimarlarının bize dair söyledikleri sözün kıymeti yoktur 

HDP bir kadın partisidir, bu bizim övünç kaynağımızdır. Bakın bütün siyasi partiler beyannamelerini açıkladılar. Bırakın kadın beyannamesini, kadın ismi bile geçmedi. Biz özgün bir kadın beyannamesi açıkladık, kadınların kendini yönetmesi, özgürleşme mücadelesini, büyüme kararlığını bir farklılık olarak ortaya koyduk. Biz 31 Mart seçimlerine de eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi ile giriyoruz. Biz biliyoruz ki eşit temsiliyetten, eşbaşkanlıktan, kadın mücadelesinden çok korkuyorlar. Onun için pervasızca saldırıyorlar. Kadın düşmanı politikanın mimarı olanların bize dair söyledikleri hiçbir sözün kıymeti yoktur. "Anadolu’dan Görünüm" kafası ile kadın mücadelesine dil uzatmak kimsenin haddine değildir. 

Korksunlar çünkü kadınlar erkek egemen iktidarla mücadelesini sürdürecek 

17 yıldır AKP iktidarında kadınlara, çocuklara ve hatta hayvanlara yönelik taciz tecavüz vakaları kat be kat artmıştır. Ensar, Karaman ve Pozantı gerçeği ortada dururken, bunların hesabının verilmesi gerekirken kadın özgürlük mücadelesine saldırılması şaşırtıcı değildir. Bizler kadınlar olarak bu faşizm karşısında biat etmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Korkmalılar, korksunlar çünkü kadınlar bu erkek egemen iktidarla mücadelesini sürdürecektir. 

Ağrı'da belediye eşbaşkan adayımız tutuklandı 

Seçim startı verildiğinden beri AKP partimize yönelik rehin alma politikalarını bir seçim stratejisi olarak uygulamaya başladı. Son olarak Ağrı'da belediye eşbaşkan adayımız Yeliz Karaaslan tutuklandı. Ağrı halkı sizin bu zulüm politikalarınız karşısında iradesinin yanında olacak. Kirli oyunlar çevirdiklerini, miligramlık hesaplar yaptıklarını çok iyi biliyoruz. En son Ağrı'da AKP kazansın diye MHP adayı geri çektirildi, eşbaşkan adayımız tutuklandı, bir gecede 55 arkadaşımız gözaltına alındı. Bu şunun ifadesidir: siz Ağrı'da kaybettiniz. Kaybetmenin önünü rehin alma politikalarıyla kesmeye çalışıyorsunuz. Ağrı halkı sizin şovmen politikanıza, kayyumcu zihniyetinize en büyük cevabı verecek. Kayyumlarınızı 31 Mart'ta sizlere iade edeceğiz. O mekanlar kadınların birlikte yönettiği dönüştürdüğü mekanlar olacak.

 

17 Şubat 2019