Dilek Öcalan: Cinsiyetçi politikaların sonucu kadın cinayetlerindeki yüzde 1400’lük artıştır!


Urfa Milletvekilimiz Dilek Öcalan'ın Meclis Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmada şunları ifade etti:

AKP’nin cinsiyetçi politikalarının sonucu kadın cinayetlerindeki yüzde 1400’lük artıştır!

25 Kasım dolayısıyla her ilde kadınlar, kadına yönelik her türlü şiddete karşı isyanını alarak sokaklara çıktı, eylemler yaptı. Özellikle son bir yılda yaşamın bütün alanlarında gerek fiziksel, psikolojik, sosyal, ekonomik, kültürel, cinsel gerekse de siyasal alanda kadınlara yönelik şiddet yoğunlaştı ve saldırılar mislice arttı. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından 2009 yılına kadar cinsiyetçi politikalarının bir sonucu olarak yedi yılda kadın cinayetlerindeki yüzde 1.400'lük artış, hükümetin kadına bakış açısını ve zihniyetini ortaya çıkarmada önemli bir veri sunmuştur. Son bir yıl içerisinde erkek şiddetinden kaynaklı 332 kadın öldürülmüş, savaştan kaynaklı en az 90 kadın katledilmiştir. Sadece bu sonuçlar bile, AKP'nin kadına bakış açısının sistematik ve ideolojik bir yaklaşıma sahip olduğunu göstermektedir.

Özgür ve eşit bir toplum olmanın koşulu kadınların örgütlülüğüdür

Bütün diktatöryal rejimler ve tarihsel süreçler çok net bir şekilde göstermiştir ki toplumun demokratik özünü yok etmek için önce kadın örgütlülüğü ile kazanımları hedef alınmış ve yok edilmek istenmiştir. Bugün bir kadın partisi olarak bizlere dayatılan savaş politikaları irademizi kırmaya ve siyaset alanındaki kazanımlarımızı yok etmeye yönelik olsa da biz biliyoruz ki demokratikleşmenin, eşit ve özgür bir toplumun adil ve barışçıl bir zeminde yaşamasının temel koşulu kadın toplumsallığı, kadın düşüncesi, rengi, gücü ve örgütlülüğüdür.

İktidar kadın iradesinden korkuyor 

Mirabellerin, Rozaların, Saraların, Sevelerin, Arinlerin, Eylemlerin, Kaderlerin verdiği yaşam ve mücadele gücüyle mücadele yürüten, cesaret ve kararlılığıyla kadınlara öncülük eden Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'a, kadın özgürlük yürüyüşüne öncülük eden KJA sözcüsü Ayla Akat Ata'ya, bu Genel Kurul'da "Biz kimsenin anası ya da bacısı değiliz" diyen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel şahsında kadın siyasetçilere, yıllarca Diyarbakır zindanlarında darbeci zihniyete karşı direnmiş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak şahsında belediye eş başkanlarına, kadın vekillere, kadın akademisyenlere, feministlere, eğitim ve sağlık emekçilerine, yine kadın özgürlük mücadelesinde yer alan bütün kadınlara yönelik sınırsız baskının sebebi,  giderek kurumsallaşan ve toplumsal dönüşümde temel dinamik olan kadın iradesine duyulan korkunun sonucudur.

Savaş süreçlerinde en önemli dayanışma ağlarını kuran, eşitlik ve özgürlük mücadelesini yürüten, eş başkanlık, eşit temsil gibi kadınların karar alma mekanizmalarında yer almasını sağlayan yöntemleri geliştiren kadınların, kendi öz birikimlerinin toplumsal barış süreçlerine aktarılmasının gerçek bir demokrasinin inşasında varlıklarının ne kadar önemli olduklarını görmek gerekir. Tam da bu sebeple kadınların örgütlü gücünden korkmak yerine, kadınların örgütlü gücünü esas almak gerekir.

Mücadelemizi büyüteceğiz ve mutlaka kazanacağız!

Tarihsel olarak ulus devletin mihenk taşı olan tekçilik ve ırkçılığa karşı kadınların ortaya koymuş olduğu demokratik toplum anlayışını inşa etmeye ve kadınların özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceğiz. Demokrasi, özgürlük ve eşitliğin ancak kadınların özgür olduğu bir toplumda gelişebileceğini bilerek, Kendini bilmeyenin fıtratı şiddettir,  bizler, kendini ve mücadele edilerek kazanılacağını bilenler olarak mücadelemizi büyüteceğiz ve mutlaka kazanacağız!

30 Kasım 2016