Kocaeli'ye bağlı Dilovası'nda, 1960'lı yıllarda sanayileşmenin başlamasından bugüne 5 organize sanayi bölgesi, 1 sanayi sitesi, 193 sanayi kuruluşu bulunuyor ve 20 binden fazla işçi çalışıyor. Yaklaşık 45 bin nüfuslu bu sanayi havzasında kanserden ölümlerin oranı Türkiye ve dünya ortalamasının üzerinde ve kanser vakaları her yıl artmaya devam ediyor. Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğu, Dilovası'yla ilgili geçtiğimiz 3 yıl önce hazırladığı tartışmaya yol açan raporunda, doğan her çocuğun annelerinden içtikleri sütten dolayı yüzde 3 kanser riski taşıdığını ortaya koymuştu. Bunu da "Dilovası'nda yaşayanlar cehennemi yaşıyorlar. Anne ve bebekler cehennemin kurbanları" olarak tanımlamıştı. Yine Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümü de 1995-2004 arasında, Sağlık Bakanlığı verileri ve ölüm kayıtlarını tarayarak, Dilovası'nda her 3 ölümden 1'inin kanserden olduğu tespit etmişti. Kocaeli Üniversitesi'nin 2006 yılında yayınladığı ön raporun ardından Dilovası için TBMM'de Araştırma Komisyonu kuruldu ancak kurulan komisyon tespitten ve tavsiyeden öteye gidemedi.

Kocaeli Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansı iş birliğinde 2011'de yapılan "Çevre ve Bölgesel Kalkınmada Dilovası Örneği Çalıştayı Raporu ve Eylem Planı"nda ise kapitalist sanayileşmenin ilçede yol açtığı tahribatın başka bir yüzü ortaya konulmuştu. Paylaşılan raporda bu da "Bugünkü haliyle Dilovası, birbirine dokunmayan geniş bir bütün içinde sosyal adacıklardan oluşmuş bir toplumsal yapı görüntüsündedir" ifadeleriyle özetlenmişti. Söz konusu raporun çevre, kentleşme, istihdam, güvenlik, sanayi, eğitim, sağlık, sosyal hayat ve idari yapılanmayla ilgili var olan sorunlar karşısında 21 hedef öngörüldüyse de Dilovası'nın kaderi değişmekten öte giderek kötüye gitti. Öyle ki 25 kömür tesisi, Kocaeli Valiliği kararı ile 2012'de ilçenin oksijen deposu olarak nitelendirilen Turgut Özal Mahallesi'ne taşındı. Hastane ve okula yakın olan bir alana kurulan Kömürcüler OSB'den çıkan kömür tozları, hafif esen bir rüzgarın etkisiyle bile tüm mahalleyi kaplayabiliyor.

'Her taraftan zehir dökülüyor'

Bu mahallede ikamet eden yurttaşlardan Nazim Özmen, kömür ocaklarından dolayı kötü etkilendiklerini ve evlerinin balkonlarının kömür tozlarıyla dolduğunu söyledi. Halkın yaşamının tehdit edilmemesi için kömür ocaklarının derhal kaldırılmasını istediklerini dile getiren Özmen, "Etrafımız sanayi tesisleri ile çevrili. Bunların denetimi de yapılmıyor. Ceplerine 3-5 kuruş koyup ondan sonra temiz dedirtiyorlar. Her taraftan zehir dökülüyor" diyerek tepki gösterdi.

'Fabrikalarda hiçbir şekilde önlem alınmıyor'

Veysi Daşdemir ise AKP belediyesi tarafından, Dilovası'nda birçok hizmet yapıldığı ve bunları daha da geliştirmek için oy istendiği pankartları işaret ederek, "Böyle bir şeyin olmadığını ve burada başa gelen belediyelerin çıkar peşinde olduğunu" ifade etti. Fabrikalara hiçbir denetim uygulanmadığını kaydeden Daşdemir, "Burası özellikle hafta içi günlerde tamamen duman altı oluyor. Dumandan hiçbir şey görünmüyor, nefes alınmıyor. İnsanların yüz renginden bile anlaşılıyor nasıl bir ortamda yaşadıkları" diye konuştu. Daşdemir, ilçeye, halka herhangi bir faydası olmayan AKP'li belediyenin tamamen bir rant mekânı haline geldiğini de sözlerine ekledi.

'27 yıldır Dilovası'nda insanlar mağdur ediliyor'

Dilovası'nda yaşanan bu sıkıntılara çözüm üretmek için HDP'den eş başkan adayı olan M. Selim Akboğa ve Eylem Güleser, seçimleri kazandıkları takdirde insan odaklı çalışmalar yapacaklarını ifade etti.

Şuanda Dilovası ile sanayinin içe içe geçmiş durumda olduğunu aktaran HDP Dilovası Belediye Eşbaşkan Adayı M. Selim Akboğa, "Dilovası'nda Dilovası Organize Sanayi Bölgesi'nin (DOSB) kurulduğunu ve Dilovası'ndaki DOSB'un şu anda hiçbir standarda uymadığını nedenini şöyle açıkladı: "Dilovası'ndaki OSB'ler, Normal OSB'lerin standartlarının dışındadır. Dilovası fabrikalardan önce burada kurulmuş bir şehir. Dolayısıyla OSB'ler burada olmaması lazım. Bundan dolayı büyük zararlar söz konusudur. Çevre kirliliğinden kaynaklı insanları buradan göç ettirmeleri söz konusudur." 

'Dilovası halkı fabrikalarda çalıştırılmıyor'

Çevre kirliliğinin durdurulması, çöp depo alanlarının ortadan kaldırılması gerektiğini kaydeden Akboğa, kömür ocakların da hava kirliliğine neden olan başka bir sorun olduğunu yineleyerek, "Bunlara önlem olarak doğa dostu makinalar kullanılmalı" dedi. 

'Halkla birlikte başarıyı yakalayacağız'

Çevre kirliliğinden dolayı memurların ve öğretmenlerin Dilovası'nda ikamet etmediğini, bunun nedenini ise iyi yapıların, spor ve sosyal alanlarının olmayışına bağlayan Akboğa, "Sorunlar birbiriyle bağlantılı. Çevre sorunu çözülmediği zaman bu tür sorunların da giderilmesi zor oluyor. Bundan hariç Dil İskelesi diye bir ilçemiz var. Burası mahrumiyet bölgesidir. Orada herhangi bir faaliyet yapılmıyor. Dilovası ile Dil İskelesi'ni birbirine yaklaştıracak çalışmaları başlatacağız. D-100 karayolunun üzerinde de köprüler inşa edip geçişi sağlayacağız" dedi. Dilovası'nda çevre kirliliği olduğu gibi bir siyasi kirliliğinde olduğunu söyleyen Akboğa, "Biz iktidara gelirsek bunlar ortadan kalkacak. Halkımıza şu mesajı veriyoruz. Dilovası'nı değiştirmek ellerindedir. Bunu değiştirmek de HDP'nin dürüst, şeffaf belediyeciliği için, halkın söz ve karar sahibi olabilmesi için halkla birlikte Dilovası'nı yönetmek için halkımıza çağrımızdır. Halkla birlikte başarıyı yakalayacağız" ifadelerini kullandı.

'Belediyeler halktan çok sanayiciyle dost'

Dilovası Belediye Eşbaşkan Adayı Eylem Güleser de yaklaşık 12 yıldır Dilovası'nda yaşadığını ve Dilovası'nda, MHP ve AKP'nin yerel yönetimlerine şahit olduğunu kaydetti. Bu yerel yönetimlerin sadece fabrikaların yayılmasına yönelik çalışmalar yaptığını vurgulayan Güleser, "Halktan çok sanayiciyle dost olan bir yerel yönetim anlayışı hâkim. Halkın kömür ocaklarına ve e fabrikaların yaymış olduğu zehirlere tepkisi var. Bu yönetimler halkın çağrısına cevap olamadı, sessiz kaldı. Halk tepkisiz hale getirildi. Dilovası'nda sivil toplum kuruluşlarının yeterli olmaması, halkın beraber hareket edememesi de halkın tepkisini göstermesini olanaksız kılıyor" dedi.

'Bütün projelerimizde halkı, doğayı ve kadını esas aldık'

Tüm bu sıkıntılara karşın HDP'nin ilkelerinden birinin çevre ve ekolojiyle dost bir yaşam sağlamak olduğunu söyleyen Güleser, "Bütün projelerimizde halkı, doğayı ve kadını esas aldık. Biz yönetime geldiğimizde bunu kökünden kaldıracağız diyemeyeceğiz. Böyle bir iddiamız yok ama halkla ve sanayiciyle beraber bu sorunları halledeceklerini" söyledi. 

Halk olmadan yerel yönetimlerin yetersiz kalacağını, halkı bilinçlendirerek halkı doğaya karşı bilinçli hale getireceklerini söyleyen Güleser, "Dilovası belediye başkanı billboardlarda 250 trilyonluk bir yatırımdan bahsediyor. Çevreye şöyle bir baktığımız zaman 250 trilyonluk yatırımın nereye aktarıldığını anlamış değiliz. Tam teşkilatlı donanımlı bir hastanemiz bile yok. Acil ilk müdahale edebilecek bir sağlık kuruluşu bile yok" ifadelerini kullandı. 

'Sorunları halkla Dilovası'nda yaşayan halkla çözebiliriz'

Öncelikli amaçlarının sağlık, çevre, ulaşım sorununa çözüm üretmek ve hava kirliliğini gidermek olduğunu belirten Güleser, şunları söyledi: "Esas amacımız kadın, mahalle ve gençlik meclislerimizle oturup bu sorunları tartışarak, halkla beraber çözüm üretmek. Halktan kopuk bir çözüm sağlıklı olmaz. Şu an bir hastane çalışması var ama bunun hiçbir sorunu halka sorulmamış. Halk şu an çok şikâyetçi. Biz de aynı eksikliklere düşmemek için yapacağımız her projede, atacağımız her adımda halkın kararını alacağız."

20.3.2014