DİSKten partimize ziyaret: Asgari ücret tümüyle vergi dışında kalmalı, SGK prim desteği sağlanmalı

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu başkanlığındaki heyet, TBMM'de Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Eş Genel Başkan Yardımcılarımız Şaziye Köse ve Garo Paylan'la bir araya geldi:

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan'dan oluşan heyet, TBMM'de Eş Genel Başkanlarımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Eş Genel Başkan Yardımcılarımız Şaziye Köse ve Garo Paylan'la bir araya geldi. İşçilerin yaşadığı sorunlar ve asgari ücretle ilgili görüş alışverişinde bulunulan toplantıda şu ifadeler kullanıldı: 

Pervin Buldan:

Asgari ücret ve işçilerin sorunları konularında çözüm üretmek adına bugün kıymetli bir toplantı gerçekleştireceğiz. Eş Genel Başkan Yardımcılarımız Garo Paylan ve Şaziye Köse ile birlikte biz eş genel başkanlar olarak heyetinizi ağırlamaktan mutluluk duyduğumuz ifade etmek istiyoruz. Tekrar hoşgeldiniz.

Arzu Çerkezoğlu:

Bugün DİSK heyeti olarak TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerle bir dizi görüşme yapmak üzere Ankara'dayız. Heyetimiz benimle birlikte DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Genel Başkan Yardımcımız Remzi Çalışkan siyasi partilerimizi ziyaret programı ile buradayız. Öncelikle HDP Eş Genel Başkanlarına, Eş Genel Başkan Yardımcılarına çok teşekkür ediyoruz bize zaman ayırdıkları için.

Türkiye  tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybı yaşanıyor

Bu görüşmenin bizim için asıl konusu işçilerin, emekçilerin bir yandan ekonomik kriz, bir yandan pandeminin yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribatla ilgili sorun ve sıkıntıları aktarmak. Hepimizin bildiği gibi Türkiye Kovid-19 pandemisine olağan bir süreçte yakalanmadı. Zaten Türkiye ekonomisi ciddi bir kriz içindeyken ve biz bu krizin bütün yıkıcı etkilerini yaşıyorken Kovid-19 pandemisine yakalandık ve pandeminin, bu büyük sağlık krizinin yarattığı ekonomik ve toplumsal yıkımdan işçileri, emekçileri, emeklileri halkı  koruyacak  tedbirler iktidar tarafından hayata geçiremediği için de son derece olumsuz bir tabloyu yaşıyoruz. Türkiye  tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybı yaşanıyor. İşsizlik, özellikle genç işsizlik ve kadın işsizliği ülkenin geleceğini tehdit eden bir unsur haline geldi. Çok büyük bir yokluşlaşma var. Gelirler ve alım gücü son derece düştü. Özellikle işten çıkarma yasağı ile getirilen bir dizi istisna nedeniyle işten çıkarmalar devam ediyor.  Kod 29 diye kamuoyunda son süreçte gündeme gelen hak kayıplarını yaşıyoruz.  Aynı zamanda işverenlerin işçileri tek taraflı olarak ücretsiz hakkı verildiği için de 2 milyonun üzerinde işçi arkadaşımız günde 39 lira ayda 1168 lira ile geçen yıl yaşamaya mahkum edildi. 

Asgari ücretten vergi ve SGK primi alınmasın

Şimdi 8 lira bir artış yapıldı bu nakit ücret desteğine. Bütçeden hazineden işçiye emekçiye ayrılan bir pay yok.  Böylesi bir süreçte 2021 asgari ücreti belirlendi. 2021 asgari ücreti her zamankinden daha önemliydi. 2021 yılı asgari beklentilerin altında gerçekleşti. Çoğunluğu ile hükümet ve işveren temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2825'lik bir asgari ücreti reva gördü. Biz TBMM’de  yapılacak bir takım yasal düzenlemelerle asgari ücretin ve tüm ücretlerin artırılmasının mümkün olduğunu düşünüyor ve bunu ifade ediyoruz. Asgari ücret mücadelemize damgasını vuran ve bütün işçi sınıfı ve toplumsal kesimler tarafından sahiplenilen asgari ücretin tümüyle vergi dışı bırakılması ve SGK prim muafiyetinin sağlanması ve bu konuda TBMM tarafından bir yasal düzenleme yapılması asgari ücret ve bütün ücretlerin yükseltilmesi mümkün. Asgari ücret ve bütün ücretler SGK primlerin devre dışı bırakılmasıyla bütün ücretlerde yaklaşık 750 TL  yani yüzde 25 kadar bir artışın yapılmasının mümkün olduğunu görüyoruz.

Bütün partileri göreve çağırıyoruz: Asgari ücret tümüyle vergi dışında kalmalı, SGK prim desteği sağlanmalı

Bu açıdan TBMM’de grubu bulunan bütün siyasi partileri göreve çağırıyoruz. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasına yönelik bir yasal düzenleme gündeme getirilmeli. Asgari ücret ve bütün ücretlerin vergi dışı bırakılması, SGK prim desteği işçiler açısından da verilsin. 12 yıldır bu ülkede işverenlere SGK tarafından 5 puanlık prim desteği veriliyor. 2010 yılından beri bunun bütçeye karşılığı 150 milyar lirayı buldu. İşverenler için verilen bu destek işçiler için neden verilmesin. Şimdi verilmeyecekse ne zaman verilecek diye düşünüyoruz biz. 2021 yılı asgari ücretinin daha yılın ilk günlerinde yapılan zamlarla reel olarak da gerilediğini görüyoruz. Dolayısıyla asgari ücretin tümüyle vergi dışında kalması ve SGK prim desteği sağlanması ve bu konuda yasal düzenleme yapılmasını çağrısı çağırıyoruz. Bununla ilgili HDP grubunun da bu önerimizi değerlendirmesini ve Meclis'te bu konuda adım atmak konusundaki önerimizi ve dileğimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. 

Asgari ücret her ne kadar tespit edilmiş olsa da yapılacak böyle bir yasal düzenleme ile asgari ücretlilerin ve bütün ücretlilerin bir nefes alması, kismi bir düzenleme ile sağlanabilir. 

Pandemide en fazla zararı emekçiler gördü

Özellikle de bu pandemi sürecinde sosyal devlet olmanın gereği de budur diye düşünüyoruz. TC Anayasası'na baktığımızda birinci maddede Türkiye Cumhuriyeti; demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti diye tarif edilir. Sosyal devlet olmasının gereği böylesi büyük bir pandemi, işsizlik ve yoksulluk sürecinde asgari ücret ve bütün ücrete hazineden, kamudan bir desek sağlanmasını son derece yaşamsal olduğunu düşünüyoruz. Sosyal devletin gereği olduğunu düşünüyoruz. Asgari ücretin açıklandığı gün yaptığımız değerlendirmede asgari ücret açıklandı ama bizim açımızdan mücadele süreci bitmedi demiştik. Dolayısıyla biz talebimizde ısrarcıyız. 

Öncelikle sizlerle, TBMM ile ilgili bu talebimizi paylaşmak isteriz. Tabi bunun mücadelesini işyerlerinden meydanlara kadar yürütmekte son derece kararlıyız. Bu pandemide en fazla zarar gören işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler oldu. Toplumun tüm emeği ile geçinenleri açısından son derece olumsuz bir tablo yaşıyoruz. Bunları dile getirmek ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeler istemek ve yaşanan tüm olumsuz tabolaya karşı hep birlikte omuz omuza mücadele etmek kararlılığımızı sizinle paylaşmak istiyoruz. 

Mithat Sancar: 

Ekonomik krizin esas mağdurları geniş halk kesimledir

Pandemi ile birlikte ekonomik krizin derinleştiğini herkes söylüyor ama biz buna ekonomik kriz demeyi eksik bir tanımlama olarak görüyoruz. Aslında kriz emekçiyedir. Ekonomide var olduğu söylene kriz yoksulluğu derinleştiren açlığı yaygınlaştıran ekonomi politikaların sonucudur. Yandaşa ve saraya bu anlamda bir bir olumsuz etkisinin olduğunu söyleyemeyiz. Bu nedenle hem pandemi hem de ekonomideki olumsuz gelişmelerin esas mağduru geniş halk kesimleri, emekçiler, kadınlar ve yoksullardır. Saray ve rejimin yandaşları için bu anlamda bir krizden söz edemeyiz. Tam tersine bu krizi çevirenlerin yüksek bir sayı oluşturduğunu hem dünyada hem de ülkemizde olduğunu biliyoruz. Bu dönemde varlıklarını servetlerin karlarını artırarak güçlenen küçük bir sermaye kesimi vardır. 

DİSK’in talebini destekliyoruz ancak asgari ücret net 4 bin lira olmalıdır

Asgari ücret tam bu şartlarda belirlendi ve 2825 lira gibi bir rakam tespit edildi. Bunun açlık sınırında bir ücret olduğunu biliyoruz. Zaten çok yaygın bir yoksullaşma var ve işsizlik açıklanan rakamlardan çok daha yüksek. Çalışanlar için en üst rakam da 2825 liradır. Bunun altında da ücret alınıyor, bunu da biliyoruz. Bu bir açlık ücretidir, bir sefalet ücretidir bize göre. Biz 2825 lira ve daha üstü rakamlar telaffuz edilse de biz önerimizi en başta söyledik. Net 4 bin TL önerdik.  Bütçe görüşmelerinde ve toplum kesimleri ile görüşmelerimizde dile getirdik. Önerimizi elbette destekliyoruz ama biz daha yüksek bir ücret için mücadelemizi sürdüreceğiz. İşsizlik oranlarının ne kadar yüksek olduğunu biliyoruz. Kısa çalışma ödeneği adı altında verilen desteğin herhangi bir derde deva olmadığını da biliyoruz. 

Türkiye'nin kaynakları sefalet tablosunu değiştirmeye yeter, sorun kaynakların paylaşımında

İktidara sorduğumuzda, neden bu kadar düşük ücret verildiğini, "kaynak yok" cevabını veriyor. Türkiye'nin kaynakları vardır. Sorun kaynakların paylaşılmasında ve dağıtılmasındadır. Bugün kaynakların büyük kısmı saraya, savaşa ve yandaşa ayrılmıştır. Eğer burada politika değişikliğine gidilirse büyük bir kaynak ortaya çıkacaktır. Bu kaynak bugünkü sefalet tablosunun değiştirilmesini de mümkün kılacaktır. 

Her gün her alanda birlikte mücadele edersek bu zihniyeti değiştirebiliriz

Bunun için politika ve zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Bizim fikrimize göre iktidar değişikliğine ihtiyaç vardır. O nedenle demokrasi güçlerinin şimdi bu konuda olduğu gibi her gün her alanda birlikte mücadele edebileceği talepler var. Bunları gündemimizde sürekli tutalım. Ancak bu şekilde bu zihniyeti taşıyan iktidarı değiştirmek mümkün olur. Emekçiler ve yoksullar için daha adil bir düzeni kurmak da o zaman mümkün olur. Bu taleplere destek vereceğiz. Ama altını çizelim bugün artık açlık vardır. Yani nüfusun yoksul bölümü elbette çok geniştir ama artık açlık sınırı altında yaşayan milyonlar olduğu gerçeğini de unutmayalım. Aklıma bu durumlarda Turgut Uyar'ın şiiri gelir, "Açlık Çoğunluktur". Buna karşı mücadele etmek sadece siyasal bir görev değildir, aynı zamanda insani bir görevdir. 

Meclis'teki bütün diğer partilerle bu konuda birlikte çalışmaya hazırız. Alanlarda, fabrikalarda, diğer bütün mümkün yerlerde bu mücadeleyi sürdürme konusunda da üzerimize ne düşüyorsa parti olarak yapmaya hazırız.

Arzu Çerkezoğlu: 

Asgari ücret gibi açlık sınırının altındaki bir ücretten vergi alınması kabul edilebilir değil

Siz de ifade ettiniz, mesele politik tercihlerdedir. Ülkenin kaynakları bu ülkenin işçisinin, emekçisinin insanca yaşamasına yetecek düzeydedir. Pandemi sürecinde çok açık bir biçimde gördük ki işçilere, işsizlere, yoksullara hazineden tek kuruş verilmedi. "Sosyal yardım kalkanı" diye ifade edilen tüm paketlerde de aynı tabloyu görüyoruz. Sermaye açısından vergi afları gibi birçok kolaylık getirilirken işçilerden hala asgari ücret gibi  açlık sınırının altındaki bir ücretten vergi alınması kabul edilebilir değil.

Sermaye açısından tablo giderek daha iyi oluyor

Yaşanan tüm bu kriz ve pandemi ortamında bu süreci en olumsuz biçimde yaşayan işçiler, emekçiler ve halktır. İşverenler açısından, sermaye açısından tablo giderek daha iyi oluyor. En son GSYH rakamları açıklandı. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değerden emekçilerin aldığı pay pandemi sürecinde bile yüzde 30’lara düştü ama sermayenin gelirlerinin payı yüzde 50’den 55’e yükseldi. 

Pandemi sürecinde işverenlere verilen destek emekçilere verilen desteğin 3 katı

Sonuçta tablo ortada, tercihler değişmelidir. İşsizlik sigortası fonu yani işsize ait olan para bile bu süreçte işsizden daha fazla, sermayeye akıtılmaktadır. Pandemi sürecinde "nakit ücret desteği" adı altında, ücretsiz izne ayrılma dayatmasına maruz kalan işçi arkadaşlarımıza 10 ayda verilen nakit ücret desteğinin toplamı 6 buçuk milyar ama aynı 10 ayda işverenlere ödenen teşvik ve destek adı altındaki toplam para bunun tam 3 katı. Bunun akılla, vicdanla açıklanabilecek bir tarafı yok. 

Omuz omuza mücadeleye devam 

O nedenle biz emek mücadelesini demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz, tekrar teşekkür ediyoruz. Omuz omuza mücadeleye devam diyoruz.  

27 Ocak 2021