Doğa suçu ve suçluyu açığa çıkardı

İstanbul’da yağışın etkisi incelendiğinde, yaşanan felaketin nedenleri açıkça görülmektedir. Ormanların, toprakların bırakılmadığı, talan edildiği bir kentte yüzeye düşen su, daha önce su toplama hattına yapılan beton, asfalt veya neredeyse geçirimsiz zeminler üzerinden akarak ve çoğalarak denize ulaşmaya çalışmaktadır. Dereleme yapacağı yerler sadece sokaklar, caddeler, yeraltına battı-çıktı olarak yapılan yeraltı geçişleri, Avrasya Tüneli, Metro hatlarıdır. O ulaşım hatlarını yapanlar, suyun akışa geçtiğinde, geçirimsiz zeminin üstünden denize ulaşmak için bu yolları kullanacağı bilgisine sahiptirler, ama buna uygun davranmamaktadırlar.

İstanbul’da yaşanan felaketin sorumluları, kenti betona boğanlar, su toplama kanallarına ulaşım hatları yapanlar, her yeri siyasi ve ticari hırslarıyla yapılaşmaya açanlardır. Sorumlular, suları doğal döngüsünden, derelerden ve yeraltı akışından koparıp boruların, barajların içine hapsedenlerdir. Sorumlular, suları şirketlerin sermaye birikimine dahil eden, ticarileştiren iktidarlardır.

Su doğal akışından koparılıp beton kanallara, borulara, barajlara hapsedildiğinde, bir bölgede beklenmeyen dönemlerde yoğun yağışlar yaşanırken, başka bir bölgede aşırı kuraklıklar yaşanacaktır. Suyun döngüsü bozulduğunda, tahmin edilebilir yoğunlukta yağışlar yerine her an süper yağışlar (feyezanlar) ya da kuraklık veya çölleşme beklemek gerekir.

Kenti yaşam için tasarlarken, doğanın her an kendi kurallarına göre davranmasına hazır olunması gerekir. Ama doğa körü zihniyet yaşamımızı çölleştirmeye devam ediyor. Ulaşım hizmeti her yeri betonlamak, asfalta hapsetmek değildir. Kentleşme yapılara boğulmak değildir. Asfalta ve yapılara boğulmuş bir kentin, sel felaketi gibi birçok afetle karşılaşması her an beklenmesi gerekendir.

Bu kez can kaybının yaşanmaması büyük bir talihtir. Bu tür felaketleri yaşamamak için kenti yönetenlere sesleniyoruz:

Para kazanmak ve iktidarınızı sürdürmek için doğayı yapılaşmaya açma tutumunuzdan hemen vazgeçin. Doğal yapılara dokunmayın. Ormanları, dereleri, kıyıları, suları özgür bırakın. Kente paranın değil bilginin gereği ile hizmet edin. Doğal afetler, doğal felaketler sizin izlediğiniz politikaların sonucudur. Bu yaptıklarınızla kente, tarihe, doğaya ve bu kentlerin gerçek sahibi halklara karşı suç işliyorsunuz.

Beyza Üstün
Halkların Demokratik Partisi MYK Üyesi
Ekoloji Komisyonu Sözcüsü
20 Temmuz 2017