Dora: Azınlıklara ait bütün taşınmazların sahiplerine iadesini bekliyoruz

Mardin Milletvekilimiz Erol Dora, Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada azınlıklara ait taşınmazların iadesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve şöyle konuştu: 

2014 yerel seçimleriyle Büyükşehir Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte köy tüzel kişilikleri ortadan kalkmış ve bu köy tüzel kişiliklerinin mallarının tasfiye ve devredilmesi amacıyla her valilik bünyesinde tasfiye komisyonları kurulmuştur. 2016 yılında Mardin Valiliği bünyesinde hayata geçirilen Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunda köy tüzel kişilikleri adına kayıtlı olup kilise ve manastır niteliğinde bulunan taşınmaz malların hazineye, mezarlık niteliğindeki taşınmazların ise Mardin Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmesi hususunda karar verilmiştir. Köy tüzel kişilikleri adına kayıtlı olup kilise ve manastır niteliğinde bulunan taşınmaz mallar daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. İlgili komisyonun almış olduğu kararlar Süryani halkında büyük tepkiye ve üzüntüye sebep olmuş, bu gerekçeyle Mor Gabriel Vakfı gerekli girişimlerde bulunarak Tasfiye Komisyonuna başvurmuş ve söz konusu kilise, mezarlık ve arazilerin vakfa iadesini talep etmiştir. Ancak Komisyon yetkilileri, ilgili kanun gereğince, söz konusu taşınmazları ancak devlet kurumlarına verebileceklerini, vakıflara bu türden bir devir yapamayacaklarını ifade etmişlerdir.

Süryani halkına ait olan mülklerin bir kısmının iadesi öngörülmektedir 

Geçtiğimiz aylarda, Hükümet yetkilileri ile Mor Gabriel Manastırı Vakfı ve Süryanilerin diğer bazı kurumlarının yöneticileri arasında sorunun çözümü için olumlu görüşmeler yapılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü mülklerin iadesi için yasal düzenleme yapılması için çalışma yaptıklarını açıklamıştır. Aynı şekilde, vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Hakan Çavuşoğlu da masa başında hatalı bir işlem yapıldığını belirterek mülkleri iade edeceklerini ifade etmişlerdi. Bu olumlu görüşmelerin ardından, torba yasa kapsamında Vakıflar Kanunu'na eklenen ilgili maddeyle, Süryani halkına ait olan mülklerin bir kısmının iadesi öngörülmektedir. Bu maddeyle, toplamda 110 taşınmazın 56'sının iadesi öngörülmektedir.

Azınlıklara ait bütün taşınmazların sahiplerine iadesini bekliyoruz 

Ancak, Süryanilere ait geri kalan diğer bütün taşınmazların da bir an önce iade edilmesi Süryani kamuoyunda büyük bir memnuniyet yaratacaktır. Bu kanun tasarısı kapsamında Süryani vakıflarına ait bazı taşınmazların iadesinin öngörülmesini bu soruna çözüm getirmede önemli ve değerli bir adım olarak değerlendirdiğimizi belirtmek istiyoruz. Tabii, bu güncel konunun yanı sıra, benzer niteliklere haiz sorunlar, azınlık statüsünde bulunan Ermeni, Rum ve Musevi vatandaşlarımıza ait binlerce taşınmaz için de aciliyetini korumaktadır. Bu bağlamda diğer azınlıklara ait bütün taşınmazların da sahiplerine iadesini beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde Hükümetin bu yönde de adımlar atacağını bekliyoruz. 

Ayrıca bu ülkenin bütün yurttaşlarının kültürel mirası olan tarihî kilise, manastır ve sinagog gibi yıkılmaya yüz tutmuş tarihî yapıların restorasyonu için Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinden daha fazla ödenek ayrılması şüphesiz kültürel mirasımıza ve toplumsal barışımıza da hizmet edecektir.

Azınlık vakıflarının kilise ve manastırları geri almak için adli yollara başvurmak zorunda bırakılmaları toplumsal barışımızı zedeliyor

Gerek azınlıklara mensup yurttaşlarımızın kendilerini ötekileştirilmiş, dışlanmış hissetmemeleri ve devletle olan ilişkilerinin bu temelde yıpranmaması ve gerekse demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliğinin gereği olarak Türkiye'nin altına imza atmış olduğu anlaşmalar çerçevesinde üzerine düşen yükümlülükleri sağlamada Hükümetin daha titiz davranmasını beklemek bütün yurttaşlarımızın en doğal hakkıdır. 

Azınlık vakıflarının gerçekte kendilerine ait olan çeşitli taşınmaz, kilise ve manastırları geri almak için adli yollara başvurmak zorunda bırakılmaları toplumsal barışımızı zedelerken ne yazık ki ülkemizin aleyhinde de olumsuz birtakım algıların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Bu algının tersine çevrilmesi zor olmadığı gibi insanlarımıza haklarının tanınması ve teslim edilmesi bu ülkenin bütün yurttaşlarının da şüphesiz yararınadır ve bu durum ülkemizde herkesin kendini gönüllü, eşit ve özgür bir vatandaş olarak hissetmesini sağlayacak ve ülkemizin imaj ve itibarını da yükseltecektir.

21 Mart 2018