Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması:

21 Şubat, 2000 yılından bu yana Birleşmiş Milletler’in kararıyla bütün dünyada Dünya Anadili Günü olarak kutlanmaktadır. Dili yasaklanarak baskı ve zulme uğramış bütün halklar için bugünün tarihsel anlamı oldukça büyüktür.

Bu kararın alınmasında, Bangladeş halkının anadili için verdiği mücadele önemli rol oynamıştır. 21 Şubat 1952’de Bangladeş Dil Eylemleri Komitesi’nin çağrısına uyan Dakka Üniversitesi gençliğinin yaptığı eylemler, insanlığın bilincinde yer etmiş ve bu mücadeleyi anmak amacıyla UNESCO bugünü “Dünya Anadili Günü” olarak kabul etmiştir.

Anadillerin korunması ve gelişiminin sağlanması yönünde oluşturulan uluslararası çerçeve sözleşmeler önemli bir aşamaya gelmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de, anadillerin korunmasını öngören önemli bir sözleşme niteliğindedir. Bu sözleşmede, kimlik hakkının, isim hakkının yanı sıra kişinin kendi anadilini kullanması ve istediği dili öğrenme hakkı güvence altına alınmaktadır.

Egemenlik altına alınan halkların ulusal-kimliksel değerlerini yok etme, dil yasağı ile başlar. Anadilini öğrenme ve toplumsal yaşamın her alanında onu kullanabilme, anadilinde eğitim, her insanın toplumsal olarak sahip olduğu bir haktır.

Ancak ülkemizde resmi dil dışındaki anadillerin eğitim, öğrenim, kamusal alan ve basın yayında kullanılma hakkı yasaklıdır. Kürtçe’den Lazca’ya, Çerkesce’den Süryanice’ye varıncaya kadar hiçbir anadilin özgürlüğü yoktur. Hala tekçi anlayışla hareket eden resmi devlet ideolojisi, tek dilli bir toplum yaratmak adına farklı dilleri yok sayarak, yasaklayarak kimlikler ve kültürlere büyük zararlar vermektedir.

Öyle ki, halen Kürtçe başta olmak üzere bütün anadillerin varlığını ve kullanımını yasal güvence altına alıp geliştirmekten söz etmek bir yana, yasaklayıcı hükümler varlığını anayasa ve yasalarda korumaktadır. Bugün anadilleri yasaklayan anayasa ve yasaları değiştirmeme konusunda ısrarını sürdüren Hükümet, yasakçı, asimilasyoncu geleneğe sahip çıkmakta, bu çağ dışı uygulamalara ortak olmaktadır.

Tüm bu tekçi ve yasakçı zihniyet, anadili için mücadele yürüten halkların haklı ve meşru mücadelesini, talebini engelleyemeyecektir. Çünkü anadil bir insanın onurudur ve kimse onurundan asla vazgeçmez, vazgeçmeyecektir.

Bugün dolayısıyla şunu belirtmek istiyoruz: Türkiye çağdaş demokratik ülkeler sıralamasında yerini almak istiyorsa bu çağdışı yasakları, asimilasyoncu politikaları bir an önce terk etmek zorundadır. Anadil yasağı bir insanlık suçudur. İnsanlık tarihi adına bir utanç tablosudur. Türkiye bu ayıbından, bu utancından sıyrılmak istiyorsa yasakları kaldırmalı, anadillerin özgürce kullanımının ve anadilinde eğitimin önünü açmalıdır.

Bu bağlamda;

--- Yerel yönetimler, eğitim, kültür-sanat, basın-yayın kurumları ve kamusal alanın tamamında anadillerin kullanımı önündeki bütün yasaklar kalkmalı, bu dillerin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi anayasal-yasal güvence altına alınmalıdır.

--- Çağdaş, evrensel, toplumu kucaklayıcı, etnik ve dilsel farklılıklara birçok alanda özgürlük tanıyan yeni demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.

--- Anadilimde eğitim talepleri kültürel ve siyasal çoğulculuğun gerekleri olarak algılanıp insan hakları ve demokrasi kapsamında yaklaşılmalı ve ilköğretimden üniversiteye anadilinde eğitim olanakları geliştirilmelidir.

--- Milli Eğitim Temel Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu ile Radyo ve Televizyon Kanunu, Türkiye’nin çok dilli ve çok kültürlü toplum gerçeği dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

--- Tek etnik ulus, tek dil ve kültür yaklaşımı terk edilmelidir. Bu noktada, farklı Anadolu dillerinde kültür-sanat etkinliklerinin hazırlanması ve sunumu, idari ve mali olarak desteklenmelidir.

--- Mahalli İdareler Yasası gözden geçirilmeli, yerel hizmetlerden halkın daha fazla istifade edebilmesi için “Çok Dilli Yerel Yönetimcilik” önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Anadiller üzerindeki yasakçı uygulamaların son bulacağına olan inancımızla, bütün dünya halklarının Dünya Anadili Günü’nü kutluyoruz.

HDP Merkez Yürütme Kurulu
20 Şubat 2015