Dünya Kobanî Günü’nde IŞİD’leşmeye hevesli olanlara karşı kadın devrimini korumak tarihsel ve insani sorumluluğumuzdur

2011 yılında Suriye’de başlayan iç çatışmalar, aradan geçen 8 yılda büyük bir insani maliyet, yerinden edilme ve etkisi uzun yıllar sürecek bir toplumsal ve bölgesel kıyıma sebep oldu. Kendi halklarının celladı olan totaliter rejimler, emperyal hevesler peşinde koşan bölge ülkeleri ve küresel güçlerin büyük bölüşüm ve paylaşım savaşı verdiği coğrafyamız, aynı zamanda büyük direnişlerin, dillere destan kadın özgürlük mücadelesinin de coğrafyası oldu.

2011 yılında Suriye savaşıyla birlikte kendi öz gücüyle yeni ve ortak bir yaşamı ören Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni, Çerkez, Türkmen, Çeçen ve Keldani halklarının inşa ettiği ve bir kadın devrimi olan Rojava Devrimi, bütün Ortadoğu’da bir model olarak halklara, kadınlara, gençlere ve bütün ezilenlere umut oldu.  2014 yılında insanlık düşmanı IŞİD ve arkasındaki bölge güçleri, Ortadoğu’nun karanlık tarihini yırtan, kadınların, halkların, dini ve mezhep gruplarının birlikte, eşit ve ortak yaşamının örüldüğü Rojava’yı boğmak amacıyla Kobanî’yi işgal etmeye çalıştılar.

Bölge devletlerinin desteğiyle, Kobanî’yî işgal girişimine karşı Arîn Mîrkan şahsında ortaya konulan tarihsel direnişle bölgenin kaderi değişti; karanlık karşısında aydınlığın zaferi bütün coğrafyamızda ilan edildi. Bu yönüyle Kobanî; kadın iradesi olan Arîn Mîrkan’dır, enternasyonal dayanışma olan Rıfat (Horoz) amcadır, Nejat Suphi Ağırnaslı’dır, Kader Ortakaya’dır, Aziz Güler’dir ve nice enternasyonal direnişçinin ortak ruhunun mirasıdır. Rojava Devrimin 6’ıncı yılı geride bırakılırken kadınların ve halkların tarihi direnişi karşısında yenilgiye uğrayan IŞİD ve onu destekleyen AKP zihniyeti, bugün kendi faşist iktidarını bir kez daha tahkim etmek için Rojava halklarına yeniden saldırıyor.

 Halk iradesiyle seçilen belediye eş başkanlarını cezaevlerinde rehin tutup bir sivil darbe ile kayyum atayan AKP zihniyetinin,  Ortadoğu halklarının kendi öz gücüyle ortak bir yaşamı inşa ettiği Rojava devrimine karşı bu saldırganlığı; demokratik bir sistem olarak öz yönetim modelini ve ortaya konan halkların iradesini kendi totaliter rejimine tehdit olarak gördüğünü bir kez daha göstermiştir. Yine bu saldırgan tutumun 1 Kasım Dünya Kobanî ile Dayanışma Günü’nde tekrar uygulamaya konulması bir tesadüf değildir. IŞİD eliyle dün yapılmak istenen şey, bugün AKP zihniyeti tarafından tekrarlanmak istenmekte, kadın kazanımları ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Rojava Devriminin gerçekleştiği 19 Temmuz tarihinden bugüne, Rojava halklarına karşı hem AKP zihniyeti tarafından ve hem AKP’nin kirli ilişkiler içerisinde olduğu IŞİD ve El-Nusra gibi çetelerce sayısız saldırılar gerçekleştirildi. Bu saldırıların hiçbiri Rojava halklarını Demokratik Özerk yönetimden, devrimden vazgeçiremedi, vazgeçiremeyecek de.

Suriye’de 8’inci yılına giren iç savaşta, siyasal bir çözümün konuşulduğu, anayasal mutabakatla yaraların sarılmaya çalışıldığı bir dönemde, savaşı süreklileştiren ve yayan yeni saldırıların, kadının ve halkların iradesine çarpacağına hiçbir kuşkumuz yoktur. Nasıl ki IŞİD barbarlığına karşı tarihsel direniş ortaya konulmuşsa, IŞİD’leşmeye heveslenen bütün diktatörlere karşı da Arîn Mîrkan olmak tarihsel bir sorumluluktur. Bu anlamda kadın özgürlük anlayışının somutlaştığı, halkların ortak, eşit ve bir arada yaşamının sembolü olan Rojava’ya yönelik saldırılara bir an önce on verilmelidir.

1 Kasım Dünya Kobanî ile Dayanışma Günü, tüm dünyada IŞİD vahşetine karşı bir sembol haline gelen Kobanê ile dayanışmayı büyütmenin günüdür.

Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada yükselen erkek gericiliğine ve ördüğü korku duvarlarına karşı cesareti kuşanan ve tarihi direnişiyle karanlığı aydınlatan kadınlarla dayanışmanın günüdür.

HDP Kadın Meclisi
1 Kasım 2018