
Sayın Bakan’ın açıklanamadığı bir başka veri de 2015 ödemeler dengesinde ortaya çıkan 9.7 milyar dolarlık net hata noksan açığıdır. Bilindiği üzere ödemeler dengesi rakamları, ülkenin döviz gelirleri ile döviz harcamalarının dengesinin detaylarını ortaya koyan verilerdir. Buna göre, eğer ihracatınız ithalatınızı karşılayamıyorsa cari açığınız oluşmuş demektir ve bu açığı, ülkeye giren dış finansal varlıklarla ya da elinizde bulunan döviz rezervleriyle finanse edebilmiş olmanız gerekir. Yani ödemeler dengesi mantıken sıfır olmak zorundadır. Ancak gerçekte bu böyle olmaz ve ortaya küçük miktarda da olsa bir açık çıkar. Bu açığın kayda girmeyen küçük çaplı ticari işlemlerden (bavul ticareti, işçi dövizleri, vb.) veya kayıt hatasından kaynaklandığı varsayılır “net hata noksan” adıyla muhasebeleştirilir.2015 cari açığı 32.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, bu açığın finansmanı için sadece 10.7 milyar dolar kayıtlı dış kaynak sağlanabilmiş, 11.8 milyar dolar da Merkez Bankası rezervi tüketilmiştir. Bu da “net hata ve noksan” kalemi altında 9.7 milyar dolar kaynağı bilinmeyen para girişine işaret etmektedir.Medyaya yansıdığı şekliyle Sayın Bakan bu açığı “Bavul ticareti olabilir” diye açıklamaya çalışmıştır ancak ortada son 3 yılın net hata ve noksan rakamları toplamından4 kat fazla olan, bavul ticareti ve kayıt hatası ile açıklanamayacak büyüklükte bir fon akışı söz konusudur.
Tüm bunların yanında,Global Financial Integrity (GFI) adlı bir uluslararası kuruluş, Türkiye’den yasal olmayan biçimlerdeki sermaye çıkışlarının ne denli büyük olduğunu ve son on yıldır bunun giderek arttığını yayımladığı “Illıcit Financial Flows From Developing Countries” adlı raporda ortaya koymaktadır. Araştırılan toplam 149 ülke ve en fazla fon çıkartan ilk 20 ülke arasında Türkiye 12. Sırada bulunuyor. Rapora göre Türkiye’den 2004-2013 döneminde ithalat faturalarının mal bedellerinin çok üstünde değerlerden kesilmesi ya da ihracat bedellerinin düşük faturalanması biçimindeki yolla dışarı çıkartılan yasal olmayan para miktarı yılda ortalama 15,5 milyar dolar ve toplamda 154,5 milyar dolar oldu. 2013 için bu rakam 26 milyar dolar, yani cari açığın üçte biri.
Tüm bu veriler, Türkiye’nin Suriye’yi kan gölüne çeviren terör örgütü IŞİD’e lojistik, finansal ve askeri destek sunan ve karşılığında petrol alan ülkelerden biri olduğuna yönelik iddialara nesnel zemin sunmakla birlikte, yatırımların finansmanı için dış borca bağımlı hale gelen Türkiye’nin devasa miktarda kaynağın yasa dışı olarak dışarı kaçışına nasıl izin verdiğini de gözler önüne seriyor.
Tüm bu olumsuz tablonun mimarı ise AKP’nin dış politikada ve iç politikada iflas eden anlayışındaki ısrarıdır. Komşu ülkelerle bozulan ilişkilerden kaynaklı başta Rusya ile yapılan ticaret olmak üzere ihracatın çökmesi, turizm gelirlerinin büyük oranda düşmesi, ekonomik verilerin reelde toplumsal yaşama olumsuz etkilerinin hissedilir bir şekilde had safhaya ulaşması ekonomik gidişata ilişkin büyük kaygılar uyandırmaktadır.
Bu yüzden, temel görevi dış ticarete dair politikaların uygulanmasına ilişkin esasları düzenlemek ve koordine etmek olan Ekonomi Bakanı Sayın Mustafa Elitaş’ın sorumlulukta olması hasebiyle, hakkında gensoru açılmasının ve Anayasa ile İçtüzük hükümleri gereğince görevinden alınmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Çağlar Demirel - İdris Baluken
Halkların Demokratik Partisi
Grup Başkanvekilleri
25 Nisan 2016