Ekonomide OHAL
Darbe girişimini belki de en çarpıcı ve unutulmayacak görüntüsü Meclis’in bombalandığı sahnedir. Parlamento tüm aksaklıklarına ve sorunlarına rağmen Türkiye siyasetinin içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için yine de başlangıç adresidir. Parlamenter sistemin nasıl bir gelişimle mevcut sorunlara çözüm üretebileceği konusu tarihsel, kültürel ve sosyolojik dinamiklerle bağdaşıktır. Çoğulcu karakterden yoksun bırakılma gayreti ve tekçi vesayetle saray tarafından çitlenmiş bu haline rağmen en azından diyalog olanağını hala içinde barındırıyor. Rejim bu haliyle sürdürülemez, ama çözüm de buradan başlayabilir. Çoğulculuğu yansıtabilecek, temsiliyeti güçlendirecek bir yapıya kavuşturulabilir mi? Kuşkusuz evet. Tabi merkezi vesayete bağımlı ve tekçi bir anlayışla değil, yerel demokrasi anlayışıyla, yerel meclislerle güçlendirilmiş bir sistem çözüm için önemli bir açılım yaratabilir. Bu tezimizi savunmaya devam edeceğiz.

Bu tezin karşısında olanlar, darbe girişiminin hedefinde olan Meclis’i OHAL yasasıyla devre dışı bırakma gayretinde. Meclis’i işlevsizleştirip, darbe süreciyle mücadele etmek darbecilerin saldırısı ile yan yana düşmüştür. Bu çarpık anlayışın Türkiye’yi darbe mekaniği içinde tutacağı bir gerçekliktir. Bu mekaniğin kırılması çözüm başlığında toplayabileceğimiz barış ve çoğulcu demokrasi konusunda atılacak sahici adımlarla mümkün. Bugünkü iktidar bu anlayıştan çok uzakta ve uzaklaşmaya da devam ediyor.

İktidarın tüm bu olup biten süreçte ekonomiye özel bir önem atfettiği OHAL açıklanırken en önemli paragrafın bu konuya ayrılmasında görüldü. Başbakanın ve ekonomi alanındaki tüm bakanların da Cumhurbaşkanı gibi bu konuyu sürekli ön planda tutması sıkıntının büyüklüğünü göstermektedir. Kamuoyuna sürekli ekonomimiz iyi mesajı verilirken, olası her türlü olumsuz gelişmeye hazırlıklı olunduğu, hatta ekonomide özlenen sıçramanın tam da bu dönemde gerçekleşebileceği hayali pazarlanmakta. Oysa biliyoruz ki ekonomi uzun süredir ciddi sıkıntılar içinde ve kırılgan ekonomiler sıralamasında ilk sıralarda.

Kırılganlığın başlıca nedenleri arasında izlenen ekonomi politikalarının dönemsel gerçeklikten uzak olması, kaynak yönetimindeki etkinlik kriterlerinin yok sayılması, bölüşüm alanında uygulanan politikaların adaletsizliğe mahkûmluğu sayılabilir. AKP’nin zaten neoliberal iktisat politikalarına olan tutkunluğu ekonomiyi buralara sürükledi ve aynı yolda da devam ediyorlar.

OHAL açıklamaları ve sonrasında da ekonomide yapılacak olanların bu güzergâhta kalacağı anlaşılıyor. Dışarıdan olabildiğince yalıtılmış ekonominin ağırlıklı olarak yerel kaynaklarla sürdürülme çabası aslında fon akışındaki sıkıntıyı açığa çıkarıyor. Merkez Bankasının aşırı fonlama gayreti, faiz indirme ısrarı, vergi ve prim borcu yapılandırması gibi uygulamaların yanı sıra, kaynağı belli olmayan para girişine hız verilmesi sermayeyi rahatlatma çabalarının göstergeleri. Bir de israfkar kamu yatırım ve harcamalarına mali disiplin içinde devam edileceği açıklaması var ki; tutarsızlığın zirvesi olarak gösterilebilir.

Yeterli olamayacağı kesin olan bu geçici hamleleri OHAL döneminde büyük olasılıkla emekçilere yönelik uygulamalar izleyecektir. Emekçilerin haklarına doğrudan kısıtlama getiren bu uygulamaya bağlı olarak işverenlerin maliyetlerini düşürmeye yönelik hamleler gecikmeyecektir. 15 Temmuz öncesi başlayan güvencesizleştirme uygulamalarına şimdi doğrudan hak mahrumiyetlerine yol açacak uygulamalar da eklenecektir. Bunların başında 657 sayılı yasada yapılacak değişiklikler ile kıdem tazminatı uygulaması alanında yapılacak değişiklikler gelecektir.

Elini güçlendirdiğini düşünen siyasi iktidar toplumsal muhalefetin sesini kısacak olanağı da 12 Anayasası’ndan alarak OHAL uygulamaları eşliğinde sürdürme gayretinde. Geçmişte 46 kez uzatılarak uygulanan ve 2002’de kaldırılmasını kendi hanelerine bir ‘ileri demokrasi’ puanı olarak yazanların OHAL’e sarılmaları hazin bir sonun habercisi olsa gerek. Bu son hiç korktukları gibi darbe ile olmayacak, demokrasi güçlerinin ortak mücadelesi ile gerçekleşecek. Esas korkulan da bu olsa gerek...

Sezai Temelli