
Enflasyon rakamları açıklandı ve Merkez Bankası’nın yıl sonu hedefini yükseltme nedeni ortaya çıktı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Ekim ayında yüzde 2,08; Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (YİÜFE) yüzde 1,71 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 11,90; yurtiçi üretici fiyatlarında ise yüzde 17,28 oldu.
Beklentinin üzerinde gerçekleşen enflasyon artışının arkasında çekirdek enflasyondaki yükseliş yatıyor. Çekirdek enflasyon TÜFE yüzde 10,98'den yüzde 11,82'ye çıkarak, 2004 Ocak ayından bu yana en yüksek düzeye ulaştı. Enflasyondaki bu gelişme aslında beklenmekteydi ve önümüzdeki aylarda da çekirdek enflasyondaki yükselişe bağlı olarak bu artış devam edecektir.
Savurgan büyüme, ithalatın aşırı şişmesi, döviz pozisyonundaki bozulma, cari ve bütçe açıklarının giderek büyümesi enflasyonun da yükseleceğinin kanıtlarıydı. Bu gidişat yolsuzluk süreci ile askeri harcamalarda ve savaşta ısrarın yaratmış olduğu nedenlere bağlıdır.
Sağlıksız olan ve yapısal sorunlarını bir türlü çözememiş kırılgan bir ekonominin bu denli iktisadi akıldan ve vicdandan yoksun yönetilmesi; sermaye-iktidar ilişkilerinin de ‘babayiğit’ bir hat ile sağlanmaya çalışılması, halklarımızın ve emekçilerin kaynaklarının nasıl bir yolsuzluk ve israf ilişkisiyle yok edildiğini ortaya koyuyor.
Enflasyon, gelir bölüşümünün ve servet dağılımının yoksul halklar ve emekçiler aleyhine gelişmesine neden olur. Enflasyon düşerken de çıkarken de hep kaybeden halklarımız olur. Enflasyonla mücadele programı adı altında uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplin sürecinde de halklarımız ve emekçiler yoksullaşır, gelir bölüşümü daha da adaletsiz hale gelir.
Enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesi için katlanılan bunca toplumsal maliyetten sonra haksız zenginleşmenin müsebbipleri şimdi de ‘enflasyonist politikalar’la kendi iktidarlarını ve yandaş sermayenin karlılığını korumak adına halka bir kez daha zamları ve yoksulluğu reva görüyorlar. Artık yalanlar üzerine bir ekonomi inşa etme imkanı da, varolan gerçekleri örtecek yalan da kalmamıştır.
Ekonomide rakamlar bir sonuçtur. Ekonomideki tüm olumsuz gelişmeler AKP’nin tercihlerinden kaynaklanıyor. Ekonominin halkların ve emekçilerin tercihlerinden yana, adaletli bir zemine oturması ekonomi alanının da demokratikleşmesine bağlıdır.
Barış ve demokrasi mücadelesi aynı zamanda adaletli bir ekonomi, eşitlikçi bir hayat anlayışıdır. Bu olumsuz iktisadi gidişatın tüm mağdurlarını bir kez daha ortak mücadeleye, demokrasi cephesinde buluşmaya çağırıyoruz.
Sezai Temelli
Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkan Yardımcısı
3 Kasım 2017