Engelliler için ‘yüz yüze’ eğitimin koşulları oluşturulmalıdır!

Engelliler Komisyonu Eş Sözcülerimiz Hatice Betül Çelebi ve Musa Piroğlu'nun açıklaması:

Covid 19 salgını ile birlikte ara verilen yüz yüze eğitim, bugün (6 Eylül) itibariyle genel olarak yeniden başladı. Eğitim öğretim, yeterince hazırlık yapılmadan, okullar salgın koşullarına uyarlanmadan, gerekli hijyen için bütçe ve personel hazırlığı yapılmadan, tüm öğretmenlerin ve belirli bir yaş üstü öğrencilerin aşılanmadan, yeterli sayıda öğretmenin atanmadan yeni eğitim-öğretim yılı sorunlu bir şekilde de olsa başladı. Ancak engelliler için salgın dönemi öncesindeki sorunlar ağırlaşarak devam etmekte ve engellilerin eğitim hakkı birçok şekilde ihlal edilmektedir.

Türkiye’de engellilere yönelik önyargılı yaklaşım kültürü; yasalar, kurumlar ve kamu idaresinde görev alanlar eliyle yeniden üretiliyor. BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 24. maddesi ve Anayasa’nın 42. maddesi gereği olan eğitim hakkı tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysaki engellilerin eğitim hakkı diğer haklarına erişimde çok hayati rol taşımaktadır. Bunun için engellilere eşit yurttaş gibi yaklaşılması, yasalarla tanınmış haklarının uygulanması ve geleneksel yaklaşımların aşılması gereklidir. 

Türkiye’de engellilere yönelik “özel eğitim”, başlaması gereken yaşta ve konusunda yetkin öğretmenler gözetiminde verilememektedir. Erken çocukluk, okul öncesi, ilk ve orta öğretim eğitiminin verilmesi kamusal bir destekle, zorunlu olmalıdır. Özel rehabilitasyon merkezlerinin kamusal bir yaklaşımla hizmet sunumu sağlanmalıdır. Maliyet endeksli değerlendirme ve yaklaşım engellilerin eğitim hakkını engellemektedir.  Tamamen kamusal ve ücretsiz sunulması gereken eğitim hizmetleri; engelliler ve aileleri dışlanarak, ötekileştirilerek ve çok yüksek fiyatlarla sunulmaktadır.  Engelliler yaşadıkları çevrede bütünleştirici, kaliteli ve parasız bir eğitim hizmetini sistematik bir şekilde alamamaktadır. Özel eğitimin temel ilkelerinden olan “ailelerin sürece katılımı” birçok yerde engellenmektedir. 

Okul binaları, servisleri, sınıfları, kantinleri, asansörleri, WC ve lavaboları, yol-geçit ve merdivenleri engelliler de öngörülerek inşa edilmeli ve uyumlu olmayan okullar belirli bir süre içerisinde uyarlanmalıdır. 2005 yılından bu yana ertelenen erişilebilirlik mevzuatı derhal uygulanmalıdır. Başvuran tüm engelli öğrencilere eğitim bursu sağlanmalıdır. 

Mevcut haliyle kaynaştırma eğitimi engellilerin talepleri ve ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Kaynaştırma ve Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) uygulamaları gerekli koşullar ve bilinç değişikliği sağlanmadığı için engelli öğrenciye yönelik “damgalama, ötekileştirme ve ayrımcılık” ile sonuçlanmaktadır. Okullarda işaret dili ve Braille kullanımının yaygınlaştırılması gereklidir. Bu hem engelli haklarına ilişkin farkındalığı arttıracaktır hem engellilerin iletişim hakkının yerine gelmesini sağlayacaktır. Her okulda işaret dili tercümanı istihdam edilmelidir. 

Engellilerin eğitim haklarının tanınması; “insan potansiyelinin, onur ve değer duygusunun tam gelişiminin ve insan haklarına, temel özgürlüklere ve insanın nöro-çeşitliliğine saygı duyulmasının” gereğidir. Engellilerin; kişiliklerinin, yeteneklerinin, yaratıcılıklarının, zihinsel ve fiziksel becerilerinin potansiyellerinin en üst derecesinde gelişiminin sağlanması için koşullar oluşturulmalıdır. Eğitimle, engellilerin özgür bir topluma etkin bir şekilde katılımlarının koşullarının sağlanması hedeflenmelidir.

Engellilerin eğitim hakkı dahil tüm haklarının tanınması ve uygulanması, eşit yurttaşlık temelinde ve kamusal bir yaklaşımla mümkündür. Eğitim gibi temel kamusal bir hizmetin piyasa koşullarında ve çoğu zaman denetimsiz bir şekilde sunulmasını beklemek hak temelli bir yaklaşım olamaz. Engellilerin yüz yüze eğitime her düzeyde katılımı için var olan bütçenin, insan kaynağının, müfredatın ve kurumsal yapının tıbbi yaklaşımdan kurtarılması; eşitlikçi, adil ve sosyo-politik bir dönüşümden geçirilmesi gereklidir.

 

Hatice Betül Çelebi - Musa Piroğlu

Engelliler Komisyonu Eş Sözcüleri

6 Eylül 2021