Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın sansürlenen mesajı


Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın grup toplantımızda okunmak üzere gönderdiği metin, Adalet Bakanlığı tarafından sansürlenmiştir. Özeti grup toplantısında okunan metnin sansürlenmeyen kısmı şöyledir:

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, partimizin değerli yöneticileri, üyeleri, çok kıymetli dostlar, konuklar, değerli basın emekçileri, 

Her birinizi ayrı ayrı canı gönülden selamlıyor, grup toplantımıza hoşgeldiniz diyorum.

Sadece kalem ve kağıdımın olduğu bu koşullarda yazdığım bu mesajın eksikleri olursa da affınıza sığınıyorum.

10 gün önce yasa dışı bir şekilde gece yarısı ev baskınlarıyla rehin alınarak konulduğum Edirne F Tipi cezaevinden sizlere sesleniyorum. 

Tüm dostlarımızın, yoldaşlarımızın moralli ve iyi olduklarını umuyorum.

Bize dayatılan hukuksuzluk, haksızlık ve zorbalıklara rağmen her zamanki gibi dimdik ayaktayız, coşkuluyuz ve gayet iyiyiz.

Değerli arkadaşlar,

Yaşadığımız olağanüstü siyasi alt üst oluşları uzun uzadıya yeniden değerlendirme gereği duymuyorum. Her bir mücadele arkadaşım zaten olup bitenleri ve de olacakları son derece yetkin bir şekilde tahlil edebilecek donanımdadır. 

Partimiz HDP Türkiye toplumunun başına örülmek istenen çorabı fark ederek bunun tedbirlerini almaya çalışan tek partidir. 

Ortadoğu'ya yapılan emperyal müdahaleler, uluslararası güçler dışında bölgesel devletlerin kendi otoriter, baskıcı rejimlerini sürdürme isteklerini, din ve mezhep savaşları, kapitalizmin yarattığı yoksulluk, işsizlik ve açlık kadın katliamları, doğanın yok edilmesi gibi sorunlar aynı anda ve aynı coğrafyada baş göstermiş durumdadır.

Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası tarihte hiç olmadığı kadar çok yönlü müdahaleler ve saldırılar altındadır. 

Bölgenin kadim ama ezilen halkları ise birçok ülkede öncüden yoksun, örgütsüz ve çaresizce kendi kaderinin başkaları tarafından çizilmesini izlerken, bazı bölgelerdeyse halkı bu tehditlerden kurtarma adı altında ortaya çıkan veya çıkarılan El Kaide bağlantılı örgütler ve yapılar ya da türevleri, sorunların katmerleşmesine yol açmış ve bu yapıların kendisi de halk için bizatihi tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim bugün IŞİD başlı başına bir vahşet ve tecavüz örgütü olarak tam bir kitlesel katliam ve kültürel soykırım mekanizmasına dönüşmüştür. İslam’ı temsil iddiasıyla ortaya çıkan bu örgüt ne İslam’a, ne başka dinlere ne de insanlığa dair en küçük olumlu bir katkı sunmadığı gibi binlerce yıldır birikmiş evrensel insanlık değerlerini de ortadan kaldıracak bir saldırganlığa ulaşmıştır. 

Ülkemizde ise bütün bu bölgesel ve küresel sorunların doğrudan yansımaları ile birlikte 100 yıllık birikmiş iç sorunlarımız da üstüne eklenmiştir. 

Türkiye’de tek dile ve tek kimliğe dayalı ulus yaratma projesindeki ısrar bu toprakların bütün farklı kimliklerini, dillerini, renklerini baskının ve zulmün her türüne tabi tutmuştur.

Bu uğurda tek parti döneminin yaptığı her türlü zora dayalı hatalar sorunlarımızı içinden çıkılması zor bir girdaba dönüştürmüştür. 

Cumhuriyet’in demokrasiyle buluşmasını isteyen herkes, farklı bahanelerle “iç düşman” veya “terörist”, “bölücü”, “vatan haini” suçlamalarıyla karşılaşmış ve yok edilmeye çalışılmıştır. 

Toplumdaki her türlü demokratik dönüşüm isteği şiddetle bastırılmış, muhalif kimliğiyle bilinen her siyasetçi, sanatçı, aydın, yazar, akademisyen, işveren, esnaf, öğrenci demeden ya hapislere ya sürgünlere gönderilmiştir. 

Cumhuriyet tarihi bir yandan tekçiliğe dayalı yeni bir kimlik inşa etme faaliyeti, diğer yandan bu tekçiliğe sığınmayanların mücadelesiyle geçmiştir. 

Çok değerli arkadaşlarım, 

SANSÜR

Bunları bilmek için ne siyasi analist ne de kahin olmaya gerek vardır. 

SANSÜR 

Cemaat meselesi henüz tam olarak bütün yönleriyle ortaya çıkarılmış değil. Ancak bugünkü verilerle anlaşılabileceği üzere küresel, neoliberal sistemin Türkiye’yi yeni yüzyılda teslim alma biçiminin adı cemaat denen paralel devlet yapılanmasıdır. Hükümetin bu yapıya karşı iç hukuk ve evrensel hukuk kaidelerinden sapmadan yürüteceği mücadele konusunda herhangi bir meşruiyet sorunu yoktur.

SANSÜR  

Bu yöntem de bu niyet de yanlış ve tehlikelidir. Devletin hali hazırda var olan tek dil ve tek kimlik ideolojisine bir de tek mezhebi eklemek, sorunlarımızı çözmek yerine kaosu derinleştirecektir. 

Bu çerçevede yapılmak istenen anayasa değişikliği ile bir oldu-bittiyle getirilmek istenen “başkanlık” sistemi işte bu ideolojik referansları hızla pratikleştirmek için düşünülmüş bir formüldür. 

Ana muhalefet partisi CHP ise bu niyetler karşısında “radikal bir demokrasiyi” temsil etmekten uzaktır. Esasında CHP’nin bu ideolojik AKP tutumu karşısında eleştirdiği şey, “tek dil ve tek kimlik” değil, sadece “tek mezhepten” rahatsızdır.   

SANSÜR

Adına ironik bir şekilde “Yeni Türkiye” dedikleri şeyin ne Türklere ne Kürtlere ne Müslümanlara ne de diğer farklılıklara kazandıracağı hiçbir şey yoktur. 

SANSÜR

Bu doğrultuda yapılacak bir anayasa değişikliğinin toplumun önemli bir kısmının nezdinde hiçbir meşruiyeti yoktur. Parlamentonun 10 üyesi yasa dışı bir yolla tutuklama adı altında rehin alınmışken, geri kalan HDP milletvekillerinin de fiilen çalışmalara katılmadığı bir meclis Anayasa değişikliği yapamaz. 

Değerli dostlar, Sevgili arkadaşlar, 

AKP’nin içeride dayattığı bu hegemonik ideoloji dış politikada da ana ekseni oluşturmaya devam ediyor. Mezhepçi siyasi hat, dış politikanın ana belirleyeni olarak kabul gördüğü için Türkiye, diplomasi alanında tam bir çöküşle karşı karşıyadır. 

Bu kadar tarihi dönemde yapılacak en ciddi hata milliyetçi –mezhepçi politikalar doğrultusunda strateji kurmaktı. AKP de bunu yaptı maalesef. 

SANSÜR 

İşte bizlerin yani HDP’nin farkı, tam da burada ortaya çıkıyor. Irkçılığın milliyetçiliğin, mezhepçiliğin ve cinsiyetçiliğin bütün coğrafyamızı kasıp kavurduğu böylesi bir dönemde demokratik ulus perspektifiyle bütün kimlik ve inançların bir arada özgürce, eşitçe yaşamasını savunmanın ne kadar da hayati bir tutum olduğu şimdi anlaşılıyor. 

Bizleri kurtaracak olan şey başka kimlik ve inançları düşman olarak kabul edip milliyetçiliğe sarılmak değildir. 

SANSÜR 

Büyük bir coşku ve moralle mücadelemizi dört duvar arasında sürdürmeye de devam edeceğiz.

Bize büyük haksızlıklar yapılıyor diye BARIŞ’ı en gür sesimizle haykırmaktan bir an geri durmayacağız. 

Bize yapılanlara karşı koyarken ne şiddeti ne silahı, ne ölümü çare olarak görmeyeceğiz.  Akılla, duyguyla sevgiyle, heyecanla örgütlenerek toplumsal bilinci ve uyanışı büyüterek bu girdaptan çıkacağız. 

Son olarak, 

SANSÜR 

İç ve dış kamuoyundan desteklerini sunan bütün çevrelere

SANSÜR

yine sizler aracılığıyla iletilmek üzere 

SANSÜR

en son tutuklanan Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına, özgür basının tutuklu bütün yazar ve kadrosuna, cezaevlerinde tutulan bütün siyasetçilere en içten selam, sevgi ve dayanışma duygularımı iletiyorum. 

Grup toplantısı vesilesiyle orada bulunan bütün yoldaşlarımı kucaklıyor, hepinize başarı dileklerimi sunuyorum. 

Özgürlük kazanacak

Hepinize çok teşekkür ediyorum. 


Selahattin Demirtaş 
HDP Eş Genel Başkanı 
14 Kasım 2016