Eşbaşkanlık sistemine dönük saldırılar kadın mücadelesinedir

Eşbaşkanlık sistemine dönük saldırıların, eşbaşkanlarımızın rehin alınması ve eşbaşkanlık gerekçe gösterilerek belediyelerimize kayyım atanması hazmedemedikleri kadın mücadelesine, kadın kazanımlarına dönük en somut göstergedir.

Daha önce Van, Diyarbakır ve Mardin olmak üzere 3 büyükşehir belediyemize kayyım atandı. Yine Kulp ve Karayazı belediyelerimizde eşbaşkanlarımız tutuklanarak, belediyelerimize kayyım atandı. Belediye eşbaşkanlarımıza dönük operasyonlara hız verilmiş bir şekilde neredeyse her gün eşbaşkanlarımız gözaltına alınıyor. Dün de 3 ilde, 4 belediye eşbaşkanımız gözaltına alındı. Hakkâri Merkez ve Yüksekova, Erciş ve Nusaybin belediye eşbaşkanlarımız haksız, hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı. Bu gözaltı ve tutuklama furyası sadece belediye eşbaşkanlarımızla sınırlı değil, meclis üyelerimiz, il ve ilçe yöneticilerimiz planlı bir şekilde sürekli gözaltına alınarak tutuklanmaktadır.

Bir kez daha belirtiyoruz, bu gözaltı ve tutuklama furyası dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan siyasi soykırım operasyonlarıdır. Operasyonlar, iktidarın oyuncağı haline getirilmiş yargı eliyle, partimizin bütün çalışanlarına yönelik rehin alma politikasıyla partimizi çalışamaz hale getirmek, Kürt halkı başta olmak üzere halkların demokratik mücadelesini bastırmak amacıyla gerçekleştirilmektedir.

Özellikle; belediyelerimize kayyım atanması, eşbaşkanlarının gözaltına alınması Kürdün en ufak bir kazanımına tahammül edemeyip gasp etme politikasıdır. Siyasi iktidar, kayyımlar eliyle kazanımlarımızı çalmaktır. Burada el konulan belediyelerimize dönük gaspçı kayyım politikası da, Rojava halklarına, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesine dönük işgal ve savaş da artık tüm dünyanın net bir biçimde ifade ettiği Kürt düşmanlığının göstergesidir. Kürdün en ufak bir kazanımına tahammül edemeyip gasp etme politikasıdır.

Sadece ülke içinde ve Rojava’da değil, Güney Kürdistan’da da Kürtlerin kazanımlarına el koyma siyaseti yürütülüyor. Bakın AKP hükümeti, Japonya’da Kürtçe dil kursunun verilmesine bile tahammül edemeyip bunu durdurmak için diplomatik girişimlerde bulundu. Yani Somali’de bir Kürt bir dükkân açsa bunu kapattırmak için bile çekinmeden uğraşacak bir hükümet var karşımızda. AKP hükümeti ile tarihin en saldırgan ve en pervasız Kürt karşıtlığıyla karşı karşıyayız.

Hükümetin bu gaspçı ve işgalci politikalarını ve Kürt karşıtlığını perdelemek için Kürtleri kriminalize etmeye çalışması artık nafile bir çabadır. Özellikle belediyelerimize kayyım atanması ve Rojava topraklarına saldırısı AKP’nin maskesini bir kez düşürmüştür. Tüm dünya kamuoyu da AKP’yi “Kürt düşmanı” olarak iyice tanımış ve her gün dünya basına bu manşetlerle çıkmaya başlamıştır.

Bizler bu politikaları kabul etmiyoruz. Buradan bir kez daha gözaltına alınan tüm belediye eşbaşkanlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Eşbaşkanlarımızı gözaltına alıp tutuklayarak, belediyelerimize kayyım atayarak Kürtlerin mücadelesinden vazgeçmeyeceğini tarih herkese öğretmiştir. Binlerce kez denenen bu yöntemler Kürtlerin mücadelesini kırmak bir yana, bu mücadeleyi yükseltme gerekçesi olmaktadır.

Bu Saldırılar Aynı Zamanda Kadınların Mücadelesinedir

HDP’ye, Kürt halkına yönelik saldırılar aynı zamanda kadın mücadelesine dönük saldırılardır. Çünkü kadınların yüzlerce yıldır verdikleri var olma, eşitlik ve özgürlük mücadelesi bugün Kürt kadınları şahsında dünyada ilgi görüyor, kadın mücadelesine, ezilen halkların mücadelesine ilham veriyor.

Eşbaşkanlık sistemine dönük saldırıların, eşbaşkanlarımızın rehin alınması ve eşbaşkanlık gerekçe gösterilerek belediyelerimize kayyım atanması hazmedemedikleri kadın mücadelesine, kadın kazanımlarına dönük en somut göstergedir.

Bugün cezaevlerinde yüzlerce kadın siyasetçi rehin alınmış durumdadır. Eş genel başkanlarımız, kadın vekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız, meclis üyelerimiz kısacası siyasetin her kademesindeki kadınlar, görevleri olan şeyi, yani siyaset yaptıkları için rehin alındılar.

Bugün Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak’ın Malatya’da mahkemeleri var, duruşmaları olacak.  Diğer tüm yargılamalar gibi bunun da hukuki bir yargılama değil, siyasi, bir cezalandırma olduğu açıktır. Siyasetçi kadınlara dönük bu saldılar AKP’nin Kürt karşıtı siyasetinin yanı sıra kadın karşıtı siyasetinin devamıdır.

Fakat nasıl ki Kürtlerin, eşit ve demokratik bir yaşamı savunan halkların mücadelesi bu politikalar karşısında dimdik duruyorsa, biz kadınların mücadelesi de, kadın düşmanı bir iktidarın müdahalesiyle son bulmayacak, aksine mücadelemizi yükselterek, umut olmaya devam edeceğiz.

HDP Kadın Meclisi
16 Ekim 2019