Son dönemlerde toplumsal muhalefetin bastırılmasına yönelik kamu görevlilerinin yapmış olduğu hukuk dışı işlemler ve muameleler her geçen gün ciddiyetini arttırarak devam etmektedir. 90’ları aşacak düzeyde gözaltı, tutuklama ve yargısız infazların yaşandığı böylesi bir süreçte siyasal iktidarın adeta vatandaşlarına yönelik savaş hukuku uyguladığına hep birlikte şahitlik etmekteyiz.

Öncelikle belirtilmesi gereken, 22 Temmuz’dan bu yana il ve ilçe teşkilatlarımızdan aldığımız bilgilere göre bini aşkın kişi gözaltına alınmış, yüzlercesi ise sevk edildikleri hakimlikler tarafından tutuklanmıştır.

Bu kapsamda gerçekleşen gözaltı ve tutuklamalar ağırlıklı olarak yasa dışı örgüt üyeliği ve örgüt propagandası yapmak iddialarından oluşmuş ise de genel anlamda soruşturma dosyaları incelendiğinde, ağırlığını parti üyelerimizin ve yöneticilerimizin oluşturduğu bu tutuklamaların demokratik ve yasal eylemlere katılma neticesinde gerçekleştiğini bir kez daha görüyoruz. Başta partimiz olmak üzere seçilmişleri hedef alan bu siyasi operasyonlar neticesinde birçok Belediye Eş Başkanı ve parti yöneticilerimizin de içerisinde olduğu yüzlerce kişi gerekçesiz nedenlerle gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Siyasal iktidar bu süreçte merkezi bir karar ile her yerde 90larda yaşanılan konseptleri yeniden devreye sokmuştur. Sivil katliamlarla yetinmeyen siyasal iktidar, gözaltına aldığı vatandaşlarımıza yönelik “yeni” baskı yöntemi olarak işkenceyi devreye sokmuştur.

Eylül ayı içerisinde gerçekleşen işkence vakalarının dökümü devletin savaş konseptini ortaya koymaktadır. Çeşitli araştırmalar neticesinde elde etmiş olduğumuz bilgilerin derlenmesi şöyledir:

1 Eylül 2015 tarihinde Van’da gözaltına alınan 5 kişi İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan polisler tarafından darp edilmiştir. Gözaltına alınanlardan Hüseyin Er’in babası Yaşar Eroğlu ile Emniyet’te yapmış olduğu görüşmede oğlunun yüzünde ve kafasında yaralar olduğunu basına aktarmıştır.

2 Eylül 2015 tarihinde Ankara Konur Sokak’ta stand açmak isteyen öğrencileri arkadan kelepçeleyerek gözaltına alan emniyet güçlerinin etkisiz hale getirdiği öğrencilere yönelik kaba dayak ve darpları basın aracılığıyla tüm kamuoyuna duyurulmuştur.

2 Eylül 2015 tarihinde Adana’da adliye binası içerisinde bekleyen Mustafa Rençber ve yanındaki üç kişiye kolluk tarafından gereksiz yere bekledikleri gerekçesiyle kameralar önünde ağır darp gerçekleşmiş ve kolluğun açık bir alanda yapmış olduğu bu işkence neticesinde darp edilen vatandaşlar polise mukavemetten tutuklanmıştır.

4 Eylül 2015 tarihinde Ankara’nın Polatlı ilçesinde işten çıkarılmalarını protesto eden ORS işçilerinin yapmış olduğu eyleme müdahale eden Jandarma ekipleri 7 işçiyi darp ederek gözaltına almıştır.

6 Eylül 2015 tarihinde İstanbul’un Sultangazi İlçesi’nde gerçekleşen operasyon neticesinde gözaltına alınan 4 kişinin TEM Şube Müdürlüğü’nde işkenceye maruz kaldıkları vatandaşların müdafileri tarafından duyurulmuştur.

8 Eylül 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nde yol kontrolü yapan polisler araç içerisinde bulunan 5 kişiyi yol ortasında darp ederek gözaltına almıştır.

9 Eylül 2015 tarihinde Edirne F tipi Cezaevinde açlık grevi yapan tutsaklar, gardiyanlar tarafından darp edilmiştir.

12 Eylül 2015 tarihinde Van’da tutuklanan 17 yaşındaki M.K. cezaevinden gönderdiği mektupta Van Emniyet Müdürlüğü’nde darp edildiğini ve tacizle tehdit edildiğini belirtmiştir.

17 Eylül 2015 tarihinde Bursa’nın Osmangazi İlçesi’nde 2si çocuk 7 kişi örgüt propagandası yapmak iddiasıyla tutuklanmıştır. Tutuklanan çocuklar cezaevinde avukatlarıyla yapmış oldukları görüşmede Emniyet’te darp edildiklerini ve birçok hakaret ile tehdide maruz kaldıklarını ağlayarak avukatlarına anlatmışlardır. Avukatlar yapmış oldukları görüşme sonrasında; çocukların kafalarında ve yüzlerinde darp izlerinin açık bir şekilde gözle görülebilir olduğunu, cezaevine giriş işlemleri sırasında müvekkil çocukların çıplak aranmak suretiyle cezaevi idaresi tarafından adeta tacize uğradıklarını ve çocukların psikolojilerinin çok kötü olduğunu belirtmişlerdir.

19 Eylül 2015 tarihinde Urfa'nın Viranşehir İlçesi’nde 14 Eylül günü Cumhuriyet Parkı'nda polislerin silahlı saldırısı ile gözaltına alınan 3 genç ile bağlantılı oldukları iddia edilen 2 kişiye, gözaltında işkence uygulandığı belirtildi. Selami Çiftçi'nin annesi Perinaz Çiftçi ve Şeyhmus Çelik'in kızı Pınar Çelik, yakınlarına gözaltında işkence yapıldığını belirtirken, Selami Çiftçi'nin gözaltından sonra fotoğraflara yansıyan görüntüsü Emniyet’teki işkenceyi doğruluyor.

21 Eylül 2015 tarihinde öğle saatlerinde masa önüne gelen onlarca çevik kuvvet polisi avukat Ebru Timtik ve kendisine desteğe gelenleri döverek ve yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Avukat Ebru Timtik masa açıp imza topladığı için işkence yapılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınırken ters kelepçe takıldı, polis otobüsünde saatlerce bekletildi, karakolda ters kelepçeli şekilde tutuldu.

22 Eylül 2015 tarihinde Adana'da gözaltında cinsel işkence ve şantaja maruz kalan Figen Şahin'in tutuklu bulunduğu cezaevinde tedavisi yapılmayarak üzerindeki işkencenin devam ettiği ortaya çıktı. Figen Şahin’in Avukatı Beyhan Günyeli, gözaltında sürekli göğüslerine ve genital bölgesine vurulduğu için kanama geçiren Figen'in hastaneye götürmesi gereken 112 acil servis çalışanının, "Yalan söylüyorsun aç bacaklarını bakacağım" diyerek psikolojik işkenceye devam ettiğini ve tedavisinin yapılmadığını söyledi. Figen sağlık görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Yukarıda sıralanan işkence vakaları maalesef sadece son bir ay içerisinde gerçekleşmiş onlarca işkence vakalarının çok küçük bir bölümüdür.

Tutuklu belediye eş başkanları dahil gerçekleşen gözaltı, kötü muamele ve işkencenin merkezi bir karar doğrultusunda her yerde sistematik bir şekilde uygulandığına şahitlik ediyoruz. Son dönemlerde git gide artan çocuk gözaltı ve tutuklamaları neticesinde Bursa’nın Osmangazi İlçesi’nde olduğu gibi çocuklara işkence sonucu imzalatılan ifadeler içinde bulunduğumuz durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yine benzer şekilde başta çocuklar olmak üzere tutuklanan hemen herkesin cezaevlerine girişleri esnasında insanlık onuruna aykırı bir şekilde çıplak aramaya maruz bırakılması da işkencenin sistematikleşmesinin bir sonucudur. Her yerde artarak devam eden bu sistematik işkenceler elbette başta AİHS olmak üzere iç hukuk kurallarına tamamen aykırılık teşkil etmekte ve fiilen mevcut yasalarca teminat altına alınmış temel insan haklarını yürürlükten kaldırmaktadır.

Halklarına karşı savaş hukuku uygulayan iktidar; tutuklamalar, OHAL'ler, yargısız infazlar ve sivil ölümlerle de yetinmemiş olacak ki, toplumsal muhalefeti ve demokrasi güçlerini sindirme yöntemi olarak işkenceyi yeniden ve yoğunluğunu arttırarak devreye koymuştur.

Buradan bir kez daha siyasete alet olmaması gereken başta yargı mercileri olmak üzere tüm kamu kurumlarına sesleniyoruz:

Yasa ve hukuk tanımayan uygulamalarınıza karşı evrensel normların sonuna kadar savunucusu olduğumuzu unutmayın. Gerçekleşmiş olan tüm katliamlara, tutuklamalara ve işkencelere karşı hukuki mücadelemizi her alanda sonuna kadar devam ettireceğiz. Yapılan hukuksuzluklar ve insan hakları ihlalleri başta siyasal iktidar olmak üzere hiçbir sorumlunun yanına kar kalmayacaktır. Sorumlular daha öncekilerde olduğu gibi, hem tarih karşısında hem de uluslararası hukuk tarafından mahkum edilecektir.

Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkan Yardımcısı
Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaş
28 Eylül 2015