
Kandıra Cezaevinde tutulan Şırnak Milletvekilimiz Ferhat Encu'nun avukatları aracılığıyla ilettiği yazılı açıklama:
Basına ve kamuoyuna
Bilindiği gibi siyasi bir saikle yasama dokunulmazlığımız kaldırılmış, 4 Kasım 2016 tarihinde hukuksuzca yapılan eş zamanlı bir gece yarısı baskınıyla Eş Genel Başkanlarımız ve birçok milletvekili arkadaşımla birlikte gözaltına alınarak tutuklanmış bulunmaktayız.
7 Haziran 2015 seçimlerinden HDP’nin başarıyla çıkması sonucunda seçmen iradesi kabul edilmemiş, Hükümet tarafından halka, “tek başımıza iktidar olmazsak ülke kaosa sürüklenir” mesajları verilmiş ve yeniden seçim kararı alınmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerine, fiili ve hukuki baskılar altında giren HDP’nin bir kez daha “baraj” altında kalmaması karşısında, biz HDP’li milletvekillerinin vekilliklerinin sona ermesini sağlama yöntemi benimsenmiştir.
Hükümet üyeleri gün be gün biz HDP’li milletvekillerini “teröristlikle” veya “teröristlerle” işbirliği yapmakla suçlamaya başlamış, bununla orantılı olarak da hakkımızda hazırlanan fezleke sayıları artmıştır. Öyle ki, hakkımda, yasama dokunulmazlığının geçici olarak kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin Meclis’te oylanacağı günden bir gün önce, resmi tatil günü olan 19 Mayıs 2016 tarihinde dahi bir fezleke hazırlanmış ve ertesi gün oylama devam ederken Meclis’e yetiştirilmiştir.
Yasama dokunulmazlığımızın kaldırıldığı fezlekelerimizin hiçbiri iddianameye dönüşebilecek bir suç şüphesini içermediği gibi soruşturma sürecinde tutuklanmamızı gerektirecek niteliğe de sahip değildir. Bu nedenle, tutuklanmamıza gerekçe yaratabilmek için propaganda suçlamasını içeren fezlekelerimiz birleştirilmiş ve “propaganda sınırının aşılması suretiyle örgüt üyeliği” şeklinde bir suç icat edilmiştir. İcat edilen bu suçlamaya dayalı olarak da Eş Genel Başkanlarımız ve diğer milletvekili arkadaşlarımla birlikte benim hakkımda da 04 Kasım 2016 tarihinde tutuklama kararı verilmiştir. Hukuksuz bu gözaltılar, “HDP’ye terör operasyonu” başlığıyla servis edilmiştir.
Yargılama süreçlerinde de siyasi saik gözetilmeye devam etmiştir. HDP’li milletvekilleri hakkında tahliye kararı veren mahkeme heyetlerinin görev yerleri değiştirilmiş, yasa hükümleri ihlal edilerek yargılama yetkisine sahip mahkemelerin verdiği tahliye kararları itiraz yoluyla kaldırılmış, yargılamalar son söz hakkı verilmeksizin kimi zaman da yokluğumuzda bitirilmiştir. Yine hatırlanacağı üzere, hakkımda 15 Şubat 2017 tarihinde verilen tahliye kararına, yasalarda kendisine böyle bir yetki tanınmamış olmasına rağmen Cumhuriyet savcısı itiraz etmiş ve yargılamayı yapan mahkemeden başka bir mahkeme dakikalar içerisinde iki klasörden oluşan dosyayı incelemiş, tekrar tutuklanmama karar vermiştir.
Hakkımdaki davayı gören mahkeme 9 Haziran 2017 tarihinde kararını açıklamıştır. Mahkemenin kararı, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanmamın gerekçesi olan ve hakkımda hazırlanan iddianamede yer alan suçlamanın aksine örgüt üyeliği suçunun oluşmadığı yönündedir.
Mahkemenin, ileride Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce ihlal kararı verileceği tereddütsüz olan bu kararı, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nce onanmıştır. İşte bu onama kararı, iktidarı telaşlandırmıştır. Çünkü bu onama kararıyla birlikte, 04 Kasım 2016 tarihinde bizlere yönelik yapılan hukuksuz operasyon ve tutuklanmamızın gerekçesi boşa çıkmıştır. Tekrar hatırlanacak olursa, bizler hakkında örgüt üyeliği suçlaması nedeniyle gözaltı ve tutuklama kararı verilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin onama kararı 4 Kasım 2016 operasyonunun hukuksuzluğunu tescil etmiştir ve yargılaması devam eden diğer milletvekilleri bakımından emsal olma özelliğine sahiptir.
Bu önemi nedeniyle de şimdi, Ceza Muhakemesi Kanununa göre kesin ve temyiz edilmez niteliğe sahip olan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin onama kararına karşı Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, kesin ve temyiz edilmez olan kararın bozulmasını ve örgüt üyeliği suçu uyarınca cezalandırılmamı talep etmektedir.
Açık yasal düzenlemeye rağmen temyiz yoluna başvurulması ile birlikte hukuk güvenliği ilkesi bu ülkede yaşayan herkes için ortadan kalkmıştır. Bugün siyasi olarak bizleri bertaraf etmek için başvurulan bu yol, bir kere başvurulduktan sonra herkes için uygulanabilir olmaktadır. Hukukun araçsallaştırılmasının sonuçlarının ne kadar ağır olduğu defalarca yaşanmıştır.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin onama kararının Ceza Muhakemesi Kanununa göre kesin ve temyiz edilmez niteliğe sahip olması nedeniyle hakkımdaki karar kesinleşmiştir, ancak aynı zamanda Cumhuriyet Savcısının kesin ve temyiz edilemez bu kararı temyiz etmiş olması nedeniyle de dava dosyası Yargıtay’a gönderilmiştir.
Hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkelerinden hukuk güvenliği ilkesinin Yargıtay tarafından korunacağına, yapılan temyiz talebinin reddedileceğine inanıyorum. Zira Yargıtay tarafından bu talebin kabul edilmesi halinde hoşa gitmeyen her kesin yargı kararına karşı temyiz yolu açılacaktır.
Böylesi bir hukuk garabeti elbette kabul edilemez ve hiçbir demokratik meşruiyete de sahip değildir. Biz, her şartta tüm hukuksuzluklara karşı demokrasi ve hukuk mücadelemize devam edeceğiz. Ve mutlaka kazanacağız!
Kanunun açık hükmüne rağmen kesin ve temyiz edilemez bir kararı temyiz etmek savcılar bakımından görev suçudur. Bu nedenle avukatlarım aracılığıyla suç duyurusunda bulunulacağını kamuoyunun bilgisine sunarım.
Ferhat Encu
HDP Şırnak Milletvekili
20 Kasım 2017