
İstanbul Milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu, Meclis Genel Kurulu'nda yapmış olduğu konuşmada şunları ifade etti:
Yasalarınızla ilgili konuşmayacağım. Yasalarınız diyorum çünkü bu tarihî dönemde getirdiğiniz emek, doğa, insan hak ve özgürlükler karşıtı yasalarla sizler tarihe geçeceksiniz, biz geçmeyeceğiz. Bunlar yasa yapma usulüne, siyasi ahlakına aykırı olduğu gibi, içerikleri de şu anda yaşadığımız gerçeklerle hiç alakalı değil, dolayısıyla Meclis'in çalışması da gerçekliğimizin dışında bir işleyişe sahip.Darbe girişimi oldu ve Darbe Araştırma Komisyonu kuruldu. Bugüne kadar nasıl geldik, bundan sonra neler yapmalıyız, onu mu görüşüyor? Hayır. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bunca insan hakları ihlali varken üçte 1 üyesinin talebine rağmen toplanıyor mu? Hayır. Uzlaşarak topu topu 2 komisyon kurulmuştu, 2'ncisi de Çocuk İstismarını Araştırma ve Önleme Komisyonu'ydu. Bu Komisyon çalışıyor mu? Evet, çok çalıştık, 2 tane örnek pırıl pırıl yeri ziyaret ettik, onlarca uzman dinledik, ondan sonra da ısrarlarla Karaman'a gittik. Nizip dedik, İslahiye dedik, kampları ziyaret edelim dedik, giremedik o kamplara, kendi kendimize raporlar tuttuk ve bunlar kabul görmedi.
Suriye'de iç savaştan kaçarak Antep'in İslahiye ilçesine yerleşen ve tarım işçisi olarak çalışan ailenin dokuz aylık kız çocuğuna tecavüz edildi. Çocukları dâhi koruyamıyoruz.
15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel davranışların cinsel istismar sayılacağına dair hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından kaş göz arasında iptal ediliyor ve çocukları korumak adına buna tepki gösteren İsveç Dış İşleri Bakanı'na tepki olarak Atatürk Havalimanı'na "Tecavüz ülkesi İsveç" yazıları asılıyor. Bir uluslararası havalimanında böyle bir şey nasıl olabilir?
Savaş darbe, OHAL ve şiddet döngüsü yaratır. Neredeyse hareket eden her şeye; çocuğa, hayvanlara dahi tecavüz eden bir eril şiddet dolaşıyor etrafımızda. Biçimleri de giderek daha da vahşileşiyor. Bu eril zihniyet trans bir kadını, Hande Kader'i yakıyor, bir ay önce Eskişehir'de Kader Kaya'yı, gencecik bir kadını boğarak öldürüyor. Yetmiyor, doğayı öldürüyor, yetmiyor iş cinayetlerinde işçileri öldürüyor.
Nereden ne zaman geleceği belli olmayan patlamalarla yaşadığımız bir yılı geride bıraktık ve Türkiye tarihi böylesi bir şiddet ortamını daha önce görmedi. Şiddet şiddeti doğuruyor ve biz bu sarmalın içerisinde sanki bir şey olmamış gibi burada varlık fonu yasaları konuşarak sermayeye nasıl daha fazla sermaye katarız diye ve devleti nasıl bir şirket gibi yönetiriz diye düşünerek yasalar yapmaya devam ediyoruz. Bu savaşı ve her alana yayılan bu şiddet sarmalını durdurmalıyız, bundan başka hiçbir alternatifimiz yok.