
Bitlis Milletvekilimiz Mahmut Celadet Gaydalı, Meclsi'te devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı.
Gaydalı şu ifadeleri kullandı:
Türkiye'de en ciddi sorunlardan biri gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Bugün gelir ve kurumlar vergisi gibi servetin esas alındığı vergi kalemlerinin bütçe içindeki payı düşerken tüm topluma dayatılan KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin oranı yüzde 70'i aşmış durumdadır. Zengin-fakir ayrımı yapılmaksızın ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler üzerinde oluşturulan bu baskı, Anayasa'nın 73'üncü maddesinde yer alan "Vergi ödevi" kısmının da açık bir ihlalidir. İktidar partisi, artan bütçe açıklarını kapatmak için ÖTV'yi artırarak dar gelirli vatandaşları ekonomik sistem içerisinde ezmeye devam etmiştir. Hâlbuki, esas olan, gelir ve kurumlar vergisinin artırılmasıdır. Küçük üreticiler ezilerek ekonomik ve finansal piyasaya yön veren büyük sermayedar, çok uluslu şirketlerin desteklendiği bir yapı oluşturulmuştur.
Ekonomik olarak zaten açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan yurttaşlar, daha da ağırlaştırılan yüksek dolaylı ve doğrudan vergi oranıyla âdeta nefes alamaz duruma getirilmiştir. Vahşi kapitalizmin baskı ve sömürü taktikleri ustaca sahnelenmektedir. Sistem, parası olanı otomatik olarak desteklemeye devam ederken yapısal düzenlemelerle orta ve uzun vadede de bu durumun sürmesinin âdeta altyapısı oluşturulmaktadır.
Vergi uygulamalarında gelir grupları arasında adil davranılmamakta, açık olarak zengin ve parası olana ödül mahiyetinde vergi indirimi yapılmaktadır. Bu ülkenin, çiftçisine, köylüsüne, emekçilerine yaşam ile ölüm arasında ince bir marj bırakılmıştır. Bakın, buna küçük bir örnek vereyim: Üst gelir grubu insanlarının genellikle satın aldığı altın, yakut, zümrüt gibi ürünlerde yüzde sıfır oranında katma değer vergisi uygulanırken diğer dar gelirli yurttaşların ve çiftçilerin aldığı gıda, giyim, mazot gibi temel ihtiyaçlara uygulanan vergiler yüzde 18'den başlayarak daha yukarılara çıkmaktadır. Yat ve gemi sahiplerine mazot, piyasadan daha ucuza verilirken çiftçiye ise piyasa fiyatlarından verilmektedir. Bu nasıl bir adil vergi sistemidir?
Son 20 günde yüzde 11 fakirleştik
Sermaye sahipleri büyük devlet destekleriyle desteklenirken yanında çalışan işçinin yükü artırılmış, kazancı makaslanmıştır. Emekçinin, işçinin kazancının yüzde 33,5'u sigorta primi, işsizlik sigortası primi, gelir vergisi, damga vergisi gibi vergilerle kesilmektedir. İşçiler ve emekçiler açlık sınırının altına itilmişlerdir. Gelir dağılımının ve vergi politikalarının bu kadar adaletsiz olduğu ortamda, Hükûmet adil gelir dağılımını ve adil vergi politikalarını üretmek ve uygulamak zorundadır. Bu durum, Hükûmetin yurttaşlarına karşı anayasal sorumluluğudur. Sadece son yirmi günde Türk lirasının dolar karşısındaki kaybı yüzde 11'dir, bunun anlamı yüzde 11 fakirleşmiş durumdayız.
Bütçe şeffaf, sorgulanabilir ve denetlenebilir olmalıdır
Ne yazık ki, yapılan bütçe için profesyonelce hazırlanmış bir bütçe olduğunu söyleyemeyeceğim. Tekniğe uygun bütçe şeffaf, sorgulanabilir ve denetlenebilir olmalıdır, denetim de profesyonelce yapılmalıdır. Mademki her şey Maliye Bakanlığından geçiyor, size daha kolay bir yol önereyim: Torba yasaları gibi her bakanlığın adı yazılı olan torbalar hazırlansın, bütçe torbalarla bakanlara dağıtılsın. Nasıl olsa bütçeye Meclis denetimi gerekmiyor. İstediği bakanlığa istediği torbayla ödenek versin.
Her defasında "On dört yılda ülkeyi şuradan şuraya taşıdı." diye böbürleniliyor. On dört yıl çok uzun bir süreçtir. Çin'le mukayese edilirse, Çin on yıl içinde bir hamle yaparak bugünkü durumuna gelmiştir. Gerek coğrafyası ve gerekse nüfus yoğunluğuyla mukayese edildiğinde on dört yıl nasıl heba edilmiş çok net olarak ortaya çıkar.
Bozduğunuz yargının terazisi bir gün sizleri de tartacaktır
Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ'la birlikte 10 vekil, daha sonra da 2 tane daha ilave edildi, 12 milletvekilimiz bugün siyasi bir operasyonla cezaevlerinde tecride maruz kalmakta ve halkın özgür iradesine ambargo uygulanmaktadır. Bu siyaset ile yargının iş birliği, barışın ve diyaloğun önünü kapatmaktan, parlamenter zeminde siyasetin yasaklanmasından başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Unutulmaması gerekir ki bugün bozduğunuz yargının terazisi bir gün sizleri de tartacaktır.
15 Aralık 2016