Genç Kadın Koordinasyonumuz: Ayrımcılık ve geleceksizlik yuvası olan kadın üniversitelerini istemiyoruz

Genç Kadın Koordinasyonumuzun "kadın üniversitelerine" ilişkin İstanbul'da yaptığı açıklamanın metni:

20 yıllık AKP iktidarının ilke edindiği konulardan biri eğitim politikaları aracılığıyla kendine  itaatkar nesil yetiştirmektir. AKP hükümeti bu kirli politikasını, eğitim sistemini gerici, yobaz cemaat ve vakıflara peşkeş çekerek denemişse de sonunda hep liseli ve üniversiteli gençlerin direnci ile hayal kırıklığına uğramıştır. AKP öncesinde de antidemokratik ve anti-bilimsel eğitimin gittikçe derinleşen bir cinsiyetçiliğe dönüşmesine gençlik mücadelesinin dinamik halkası olan üniversiteli kadınlar olarak hep karşı durduk ve kampüslerimizde bu duruma engel olmaya çalıştık. Ancak AKP iktidarı kadınları yalnızca “eğitimli anne” “ev ekonomisine destekçi eş” “astronot olma hayali kuran bayanlar” olarak görmek istediği için yeni bir eğitim politikasıyla karşımıza çıkmaktadır.

Kadın üniversitelerini 2019’da Japonya ziyareti sonrası keşfeden Erdoğan “genç hanımlar için çok değerli ve önemli” gördüğünü söyleyerek ilgili birimlerin çalışmaya başlaması talimatını vermişti. Japonya’da kadın üniversitelerinin neden kurulduğuna ve bunun sonuçlarına bakmaksızın her gördüğünü isteyen şımarık bir Cumhurbaşkanının bize dayattığı kadın üniversitelerini elbette istemiyoruz.

Ocak ayında Davos’ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı 2018 Dünya Cinsiyet Uçurumu Raporu’na dahil olan 149 ülke içinde Japonya’nın 110. sırada olduğunu aynı rapora göre Japonya’nın, kadınların “eğitime erişebilirlik” kriterinde dünya sıralamasında 64. “politikaya katılım” ve “ekonomiye katılım” konusunda ancak 127. ve 115. olarak görüyoruz. Bu veriler bile Japonya’nın herhangi bir kadın politikasında örnek alınmaması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

AKP hükümetinin eğitim politikası üzerinden Japonya’yı örnek alarak katı, cinsiyet eşitsizliğine dayalı bir toplumsal model oluşturmaya çalıştığı aşikardır. AKP hükümetinin 2002’den bu yana izlediği politikaların tümü kadın düşmanı politikalardır ve genellikle bu politikalarını eğitim sistemi üzerinden temellendirip şekillendirmektedirler. İktidara geldikleri günden bu yana eğitim sisteminde yaptıkları her değişiklik ile kadınları eğitim hayatından daha fazla uzaklaştırmayı amaçladılar. Taşımalı eğitim sistemi, 4+4+4 eğitim sistemi, imam hatipler, ve son olarak hayata geçirmeye çalıştıkları kadın üniversiteleri bu politikalarının en somut örnekleridir.

Ne Türkiye’de ne de dünyada hiçbir kadının böylesi ayrımcı bir eğitim sistemine ve kadın üniversitelerine ihtiyacı yok. Bunun için sınavlara girip çalışmamıza gerek de yok. Kadınlara atfedilen cinsiyet rollerini yeniden üreten, kadınlara “iyi eş ve anne” olmaktan başka bir “bilgi”nin verilmediği bu kapanlara üniversite demeyeceğiz, buna da izin vermeyeceğiz. Bizler yeni eğitim politikası isterken ve bugünkü cinsiyetçi politikalarla mücadele ederken Erdoğan’ın karma eğitime bu denli bir darbe vurmasına göz yummayacağız.

Bizler cins özgürlükçü, bilimsel, anadilde ve demokratik bir eğitim sistemi istiyoruz. Bunun dışında cinsiyetçi, gerici, tekçi ve sürdürülebilirliği olmayan eğitim politikalarının çözüm olamayacağını bir kez daha dile getiriyoruz ki AKP hükümeti de iktidar hayatı boyunca sürekli deneyimledi ve hala deneyimlemeye devam ediyor.

Bizler Japonya’nın cinsiyetçi kodlara dayalı eğitim sistemini ve şu anki sömürgeci aklın üniversitelerini istemiyoruz.

Bizler, kadınların ve LGBTİ+ların ayrımcılığa maruz kalmadığı üniversiteler;

Gençlerin dar, muhafazakar kalıplara sokulmadığı, yeteneklerinin ve enerjilerinin açığa çıkarıldığı üniversiteler istiyoruz.

İktidarın yandaşlarına peşkeş çekilmeyen, bilimin ve gerçeğin verilerine göre öğrenimin verildiği üniversiteler istiyoruz.

Kayyumlar ile yönetilen değil kendi rektörünü kendisi seçen üniversiteler istiyoruz.

Tek bir dilin dayatılmadığı, herkesin kendi anadilinde eğitim görebileceği özgür üniversiteler istiyoruz.

Özgür üniversiteleri yaratmak için gençliğe de çağrımızdır;

Şimdi geleceksizleştirilmiş makul kadın olmamızı isteyenlere inat sokaklardan kampüslerden taşmanın vaktidir.

Demokratik ve cins özgürlükçü üniversiteler için “mor seferberliğe” diyoruz.

26 Şubat 2021