
Van Milletvekilimiz Adem Geveri, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı ve şu ifadeleri kullandı:
Parti grubumuz adına bütçe görüşmeleriyle ilgili kendi partimizin düşüncelerini ayrıntılı bir şekilde belirtmek isterdik. Ama maalesef Meclis’te her gün yaşadığımız bu darbe ve maalesef linç operasyonları bizim bütçedeki niceliksel değerler ve istatistiki rakamlardan önce adalete, hakka ve hukuka atıf yapmamız gerektiğini tekrar bize hatırlatmaktadır. Bunları söylerken elbette ki ben bir parti kimliğiyle konuşuyorum ama emin olun vicdan ve adalet bütün siyasal, politik görüşlerin üstündedir, ideolojilerin üstündedir.
İnsanlar ana sütü kadar helal hakkı ve hukukuyla sınanıyor
Sayın Cumhurbaşkanı biliyorsunuz "Bir milletin tarihini belirleyen değerler bütün yasaların, anayasaların üzerindedir" diyordu. Nitekim buna özellikle atıf yaptığı anayasa 12 Eylül cunta Anayasası'ydı. Nitekim, bu 12 Eylül cunta Anayasası yüzünden bugün vekiller içeride, vekiller burada söz hakkından mahrum bırakılmakta. Kendi değerlerine ve halkın, milletin ortak değerlerine yaptıkları atıflar, tanımlamalardan dolayı maalesef parayla cezalandırılmaktadırlar. Bu, utanç duyulacak bir şeydir. İnsanlar değerleriyle sınanmakta, halkın verdiği sorumluluk ve o sorumluluk karşısında aldığı ana sütü kadar helal hakkı ve hukukuyla sınanmaktadır.
Beni buraya gönderen halkın adı Kürt'tür; bu Kürt'ün bir coğrafyası yok mu?
Bu Meclis’e saygı duyuyorum ama alınan bu karara saygı duymuyorum. Maalesef bu karara emeği geçen zihin dünyasına sahip insanları şiddetle protesto ediyorum. Bu halkın değerlerine karşı bu kadar mı acımasız ve sorumsuzsunuz? Ben, burada Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı ve seçilmiş bir milletvekili olarak konuşuyorum. Beni buraya gönderen halkın adı Kürt'tür. Peki, bu Kürt'ün bir coğrafyası yok mu? Adı Kürdistan değil mi arkadaşlar?
Sayın Cumhurbaşkanı ve birçok milletvekili, yazar, aydın, gazeteci, âlim belirtmedi mi Kürdistan diye bir coğrafyanın tarihte kimi zaman idari bir federal sisteme dönüştürüldüğünü Selçuklular tarafından, Osmanlılar tarafından? Hatta Meclis kürsüsünde, Meclis tutanaklarında cumhuriyetin asli unsuru olarak Kürdistan ve Kürt halkından bahsedilmiyor mu? Biz bunları siyasi, politik bir tartışmaya dönüştürmek için kullanmıyoruz. Bunlar bizim değerlerimizdir ve asla ve asla bu değerler karşısında pes edeceğimizi bekleyemezsiniz.
Neden ben de sizin gibi rahat konuşamıyorum; çünkü Türkçe ana dilim değil
Bakın, burada Kürtçe konuşmam gerekiyordu ama maalesef bunu da yüz yıllık bir faşizan rejim tarafından yasaklandığı için halkımın yaşadığı ıztırapları, halkıma reva görülen zulümleri en azından Türkçe anlatma adına maalesef bu utancı burada bir tarafa bırakıp karşınıza çıkmaya çalışıyorum. Neden ben de sizin gibi rahat konuşamıyorum? Çünkü Türkçeyi kullanamıyorum, ana dilim değil. Bu kadar basit, bunu isterseniz cezalandırın, mahkûm edin, idam edin…
Bu bir hakikattir ve nitekim bu hakikatle ilgili Ali Şeriati'nin belirttiği çok güzel bir cümle var: "Bir toplumda adalet yoksa o anti İslamidir." Meclis’te de İslam'a ve İslami değerlere hem inanan hem de değer veren milletvekilleri olduğu için söylüyorum. "Doğallıktan uzaktır böyle bir adaletsiz toplum." ve diyor ki: "Bozuktur böyle bir toplum." ve diyor ki: "Yok olmaya mahkumdur maalesef." ve son diyor ki: "Evrensel sisteme zıttır."
Bu sadece Türkiye'nin, Türkiye'de yaşayan etnik unsurların, egemen unsurun, siyasi politik bir partinin sorunu değil; bu, insanlığın sorunudur, vicdanın sorunudur. Onun için ben gerçekten değer verdiğim, önemsediğimiz bu makama sonsuz bir saygıyla burada konuşuyorum ama yakıştırmadığım hiçbir, hiçbir kararı da burada saygıyla karşılamıyorum, karşılamayacağım ve tekrar tekrar protesto ediyorum.
Dün Osman Baydemir’di, yıllar önce Merve Kavakçı’ydı
Herhangi bir milletvekili olabilir, bu Sayın Osman Baydemir'di dün. Ama yıllar önce Merve Kavakçı'ydı hatırlıyorsanız. 28 Şubat’ta benim de ailemin mağduru olduğu bir dönemde sevgili mazlum bacılarım, zulüm gören o bacılarım ne diyordu? "Baş örtüsünü kafamdan alabilirsiniz, bizi mecbur kılabilirsiniz başı açık bir şekilde topluma çıkmaya ama bu kalbimizden, bu beynimizden, özgür irademizden asla bu baş örtüsünü sökemeyeceksiniz." Aynen ve aynen katıldığım gibi burada da bunları söylüyorum.
Buyurun Kürdistan’ı içimizden sökün
Türkiye Cumhuriyetinin bütün vatandaşlarını temsilen burada bulunan bir milletvekili olarak halkımın bütün değerlerini burada temsil ediyorum. İçinde Kürt de var, içinde Kürdistan da var, Kürdistan tarihi de var, Kürdistan tarihinin şanlı İslam tarihi de var; buyurun bunu içimizden sökün.
“Yüce” diye belirttiğiniz bir kurum ya da değer kalmaz
Ricamız sizden bu; bu tür değerleri kaşımayın. Ortak vatan, birlikte ortak bir gelecek perspektifi çerçevesinde halkların ortaklaştığı bütün unsurların burada birlikte barış vesilesiyle kurmaya çalıştığı bir Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet birlikte yaşanır kılmanın tek bir yolu, Ali Şeriati'nin bahsettiği adil bir toplum, adil bir rejim ve bunun devamında özgür bir gelecek kurmanızdır. Aksi takdirde maalesef "yüce" diye belirttiğimiz ne bir kurum ne bir değer gelecekte ortada kalacaktır.
Sınır kaçakçıları katledilirken Man'da trilyonlar götürülüyor
Bölgemle ilgili bir meseleye de değinmek istiyorum. Maalesef sınır ticareti yapmak zorunda kalan 113 vatandaşımız AKP iktidarları döneminde katledilmiştir. Bu sadece Türkiye'de güvenlik güçlerinin katlettiği insanlar, İran'da, Irak'ta ve Suriye'dekileri hiç saymıyorum. Siz sınır kaçakçılığını önleme adına bu insanları katlederken millet Man'da, maşallah trilyonları götürüyor. Bunun hesabını bile soran yok. 3-5 memur bir şekilde yasal boşluklardan istifade ederek ya da kimi iş birlikçi tüccarlarla yolsuzluk yaparken bunlara operasyon yapılıyor ama sonuçlarından haberimiz yok. Nitekim geçen ay da iki defa Van'daki gümrük kapısında yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda açığa çıkan durumun sonucunu hiçbir şekilde öğrenemedik, soru önergesi verdiğimiz halde.
Şimdi, bunlara bile çare bulamayan en tepede yapılan yolsuzlukları ve vergi cennetlerine kaçırılan paraların elbette ki hesabını veremeyecek. Onun için özellikle de Gümrük ve Ticaretle ilgili halkın mağduriyetini gidermek istiyorsak önce bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önünü almak, daha sonra eşit, adil, paylaşımcı bir ticari sistemle halkımıza daha müreffeh bir gelecek sağlamak gerekmektedir.
14 Aralık 2017