Gezi protestoları sırasında kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlara yönelik cezasızlık

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Gezi protestoları sırasında kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlara karşı geliştirilen cezasızlık politikası ile Taksim Dayanışması üyelerine verilen ağır cezalardaki adaletsizliğin açığa çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TBMM Başkanlığına verilen önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Gezi protestoları sırasında kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlara karşı geliştirilen cezasızlık politikası ile, Taksim Dayanışması üyelerine verilen ağır cezalardaki adaletsizliğin açığa çıkarılması amacıyla Anayasanın 98’inci TBMM İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

2013 yılı Mayıs ayının son günlerinde İstanbul Taksim Gezi Parkı'na Topçu Kışlası ve AVM yapılması için parktaki ağaçların sökülmesi girişimini, demokratik haklarını kullanarak barışçıl gösteriler ile protesto etmek isteyen vatandaşlara kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı nedeniyle büyüyen Gezi protestoları sırasında, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve 14 yaşındaki Berkin Elvan  yaşamını yitirmiş, aralarında görme yetisini kaybeden 36 yurttaşımızın bulunduğu 9000’in üzerinde vatandaşımız da yaralanmıştır.

İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre “80 ilde Gezi Parkı protestoları çerçevesinde 5532 eylem ve etkinlik gerçekleştirilmiş, bu eylem ve etkinliklere yaklaşık 3.500.000 kişi katılmıştır.” Eylemlerin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen vatandaşlarımıza karşı kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlar cezasızlık politikası ile örtbas edilmiş, tutuksuz yargılanan kolluk üyelerine göstermelik cezalar verilmiştir.

Dönemin Başbakanı AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ise “Polise talimatı ben verdim” ifadelerini kullanarak polisin göstericilere karşı orantısız güç kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği müdahaleleri “destan yazmak” olarak nitelemiştir. Gezi eylemleri sürecinde can kaybı, yaralanmalar ve gözaltılar dışında ulaşım, ifade özgürlüğü, bilgiye ulaşma, haberleşme hakkı, basın özgürlüğü gibi birçok hak da ihlal edilmiştir.

Gezi protestoları sırasında bütün bu hak ihlalleri cezasız kalırken hukuki dayanaktan ve delilden yoksun bir karar sonucu; Taksim Dayanışması bileşenleri ile birlikte ilk günden itibaren Mimarlar Odası adına mesleki ve yasal girişimleri başlatan Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu sekreteri Mimar Mücella Yapıcı; mevcut yasa ve yönetmeliklere uymayan kararlara karşı Şehir Plancıları Odası Başkanı olarak itiraz dilekçeleri yazan Şehir Plancıları Odası dönem Başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odasının yetkili avukatı olarak Gezi parkına dair bütün davaları açan ve takip eden avukat Can Atalay ile birlikte bu hukuksuz davada yargılanan Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl ağır hapis ile verilmiş, 4,5 yıldır kanıtsız, tanıksız hapis yatırılan ve hepsinin ötesinde Gezi sürecinde “Parka birkaç kez uğradım” diyen Osman Kavala’ya  ise Gezi üzerinden “Darbeye teşebbüs” ithamı ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiştir.

Gezi protestoları, haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı, bir parktan tüm ülkeye yayılan demokratik bir protesto olarak tarihteki yerini çoktan almıştır. Doğadan, emekten yoksuldan,  ezilmişten, ötekileştirilenden, kadından, barıştan yana her mücadele için dünya çapında bir örnek olmayı da başarmıştır.

Bu demokratik protesto hareketi sırasında artarak sürdürülen kolluk şiddetinin sorumlularının ve uygulayıcılarının açığa çıkarılması, yargı önünde hesap vermeleri ile hukuksuz yargılamalar sonucu ağır cezalar verilen Taksim Dayanışması üyelerine yapılan adaletsizliklerin ortaya çıkarılması amacıyla TBMM bünyesinde bir araştırma komisyonunun kurulması elzemdir.

31 Mayıs 2022