Güleryüz: Merkeziyetçi anlayış çöktü, toplumsal dayanışmayla yaraları sarıyoruz

Kriz Koordinasyon Merkezimiz adına Örgütlenme Komisyonu Eş Sözcümüz Mahfuz Güleryüz Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Kriz Koordinasyon Merkezi üyelerimiz Emirali Türkmen, Habip Eksik ve Sultan Özcan katıldı. Kriz Koordinasyon Merkezimizin yaptığı çalışmalar ve alanda yaşanan eksiklikler konusunda bilgi veren Güleryüz, şunları söyledi:

Maraş, Hatay, Antep, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Urfa, Diyarbakır, Adana ve Kilis ve Kuzey Doğu Suriye halkları başta olmak üzere tüm Suriye halkının etkilendiği deprem can yakmaya devam ediyor. Yüreğimiz ve aklımız depremzedelerle beraberdir. Yıkılmış binlerce binanın altında kurtarılmayı bekleyen yurttaşlarımız var.

Kriz Koordinasyon Merkezimiz 24 saat çalışıyor

Enkaz altındaki yurttaşlarımızın bir an önce sağ salim çıkarılması için herkesi seferber olmaya davet ediyoruz. Depremin olduğu ilk andan itibaren merkezi düzeyde ve yerellerde kurduğumuz koordinasyon merkezlerimizle birlikte 24 saat aralıksız çalışmaya devam ediyoruz. Oluşturmuş olduğumuz kriz koordinasyon birimlerimiz soluksuz bir biçimde çalışıyor. Arkadaşlarımız 24 saat telefon başında. Deprem bölgelerinde kim nerede yardıma ihtiyaç duyuyorsa, onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Kurtarılma talebinde bulunan yurttaşlarımızı ve yakınlarını anında AFAD’a bildiriyoruz. Bize ulaşıp ses vermek isteyen yurttaşlarımızın sesi olmaya çalıştık ve çalışmalarımız devam ediyor.

Öfkeliyiz; halkın öfkesini yüreğimizde derinden hissediyoruz

Bizler HDP olarak sadece oluşturduğumuz kriz koordinasyon birimleriyle çalışmıyoruz. Aynı şekilde depremlerden hemen sonra deprem bölgelerine doğru yola çıktık. Deprem bölgelerindeki parti örgütlerimiz derhal harekete geçti, sahaya çıktı. Oluşturduğumuz heyetlerle birlikte derhal depremin yıkıp geçtiği kentlere ve köylere gittik. Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, PM ve MYK üyelerimiz deprem bölgesinde halkımızla birlikteler. Tüm milletvekillerimiz 8 ayrı heyet halinde Hatay, Maraş, Malatya, Adıyaman, Antep, Diyarbakır, Urfa ve Adana illerinde çalışma yürütmekte, halkın sorunlarına çözüm gücü olmaya çalışmaktadır. Ancak kurtarma ekiplerinin yetersiz oluşu nedeniyle on binlerce yurttaş halen enkaz altındadır. Öfkeliyiz. Halkımızın öfkesini yüreğimizde hissediyoruz.

Müdahaleler yetersiz, insanlar kaderlerine terk edildi

Deprem bölgesinde yaşananlar AKP-MHP iktidarının söyledikleriyle bütünüyle terstir. Gerçek çok daha farklı, endişe verici ve korkunç düzeydedir. Henüz ulaşılamayan, en ufak bir yardımın bile gitmediği ilçeler, köyler, yerleşim birimleri var. Kriz koordinasyon birimlerimize çok ama çok sayıda telefon geliyor. Arkadaşlarımız sürekli telefon başındalar. Bize gelen bilgiler binlerce insanın enkaz altında olduğu yönündedir. Ne yazık ki kaybettiğimiz canların sayısı her geçen dakika artıyor. Maalesef müdahaleler oldukça yetersiz. Ne yazık ki insanlar yıkılmış enkazların altında kelimenin tam anlamıyla kendi başlarına kaderlerine terk edilmiş durumdadır.

AFAD’ın burada çok yetersiz kaldığını gözlemliyoruz. Kriz koordinasyon birimlerimizin ve deprem bölgesine giden heyetlerimizin yanı sıra yardımlar da organize ettik. Partili arkadaşlarımız ve gençlerimiz yıkılmış binalardan insanlarımızı çıkarmak için halkımızla birlikte aktif kurtarma çalışmalarına dahil oldular. Deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan malzemelere ilişkin acil yardım listesi oluşturduk. Bunları sosyal medya hesaplarımızdan güçlü ve yaygın bir biçimde duyurduk, duyurmaya devam ediyoruz. Bu duyurular neticesinde yurttaşlarımızla birlikte depremin yaralarını birlikte sarmak için dayanışma ağları kurduk. Hem yurt içinden hem de yurtdışından gelen desteklerle bu ağı büyütmeye devam ediyoruz. 

Ölümler yanlış kentleşme ve rant düzeninin sonucudur

8 Şubat 2023 günü yani dün bize ulaşan verileri paylaşmak istiyoruz. Şu ana kadar yardım merkezimizden yüzlerce TIR, kamyon ve kamyonet yardım deprem bölgesine ulaşmış ya da ulaşmak üzeredir. Sahada 2 bin kişilik bir gönüllü ordusu ile çalıştığımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Gelen yüzlerce göçük ve kayıp ilanları, depremin ilk anından itibaren AFAD ve yerel mercilerle paylaşılmaktadır. Sivil toplumu, siyasi partileri dahil etmeyen, her şeyi merkezi olarak yapmak isteyen ama bunu da beceremeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Açık ve net bir hakikati dile getirmek zorundayız: İktidar enkazın altında kalmıştır. Ölümleri kader olarak gören, açıklamalarıyla halkı tehdit eden bir iktidar var karşımızda. Dünya deneyimlerinin bize gösterdiği şudur; doğal afetler kader değildir. Afetler sonrası gerçekleşen ölümler, yanlış kentleşme ve rant düzeninin sonucudur. Şimdi çıkıp ne yapalım kader böyleymiş demelerini kabul etmiyoruz. 

Soruyoruz

  • Toplanan deprem vergilerini iç etmek, çarçur etmek, duble yollara yatırmak kadere dahil midir?
  • Bilim insanlarını dinlememek, göz göre göre gelen bir felakete karşı hiçbir önlem almamak kadere dahil midir?
  • İnşaat ihalelerini yandaş müteahhitlere vermek, olmaz denilen yerlere binalar dikmek kadere dahil midir? 
  • Topa, tanka yatırım yapmak, savaşa ve çatışmaya milyar dolarlar harcamak ama iş enkaz kaldırmaya gelince ortadan kaybolmak kadere dahil midir? 
  • Deprem için toplama alanı olarak seçilen yerlere AVM’ler yapmak kadere dahil midir? 
  • Sürekli ama sürekli imar barışı affı ile suçluların cezalarını ertelemek kadere dahil midir?

Hayır, milyon kere hayır! İşte bu yüzden diyoruz ki bu kader değil cinayettir.

Yaralarımızı hep birlikte saracağız

Bakın tek bir örnek vermek istiyorum: Jeoloji Odası Başkanı Hüseyin Alan bu depremin jeoloji camiası açısından beklenen bir deprem olduğunu açıkladı. Bu büyük risk ile ilgili raporlar hazırladıklarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili bakanlıklara sunduklarını belirtiyor. İşin daha da hazin tarafı Maraş Belediye Başkanı’nı özellikle imar açısından uyardıklarını ama kendisini sundukları raporlara ve alternatif plana inandıramadıklarını söylüyorlar. Şimdi bunca yapılan uyarıdan sonra yaşanan bu büyük felakete ve ölümlere kader mi diyeceğiz? Şunun altını çizmek istiyoruz; evet, coğrafyamız bir deprem coğrafyası. Deprem oldu, oluyor ve olacak. Ancak depremde ölmek bir kader değildir. Depremde binalar altında kalarak ölmek bu ülke yurttaşlarının kaderi olamaz. Bunu kabul etmiyoruz. Tüm çabamız yeni kayıpların olmasını engellemek ve dayanışmayı büyüterek bu karanlık günleri birlikte aşmaktır. Bu yarayı hep birlikte sarabiliriz.

OHAL ilanı, devletin enkaz altında kaldığının açık bir itirafıdır

OHAL ilan ediliyor. Soruyoruz; devletin, iktidarın yapmak isteyip de yapamadığı ne var? Tüm yetkiler ellerinde. OHAL ilan edilmesinin tek nedeni gerçekleri gizlemektir. Ortaya çıkan yıkımı gizlemek, halkı bilgiden mahrum bırakmaktır. OHAL ilanı, devletin enkaz altında kaldığının açık bir itirafıdır. Depremler devletin üzerindeki tozu, örtüyü kaldırır. Fay hatları foyalarını çıkarmıştır. İnsana değer vermeyen, afetler konusunda hiçbir hazırlığı olmayan, şehirleşme ve bina yapımı konularında hukuksuzluğa sürekli göz yuman, insanî organizasyon ve koordinasyon yapmaktan aciz, refleksleri hep her ne pahasına olursa olsun kendini korumaya yönelik olan bir devlet ortaya çıkmıştır. OHAL ilan eden iktidar, toplumsal dayanışma ağlarını dağıtmak ve OHAL’den güç ve inisiyatif alarak siyasal rant devşirmek istemektedir.

Sizin beceriksizliğini her fırsatta görüyoruz

Bu deprem bize yerel demokrasi ve yerinden yönetimin önemini göstermiştir. Merkeziyetçi devlet yapısı çökmüştür. Tüm yetkileri merkezde toplayan bir devlet yapılanması hantal bir mekanizmaya dönüşmekte, halka yarar değil zarar vermektedir. Yerinden yönetimi ve yerel yönetimlerin güçlü olmasını bu yüzden savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Şimdi merkeziyetçi devletin hantallığı ortaya çıktı. Fuat Oktay çıkmış diyor ki; “Devletin yapamadığını belediye mi yapacak, siz kimsiniz?”. Cevap veriyoruz; biz halkız, biz rant ve hırsızlık için kayyım atadığınız belediyeleriz. Sizin beceriksizliğini her fırsatta görüyoruz. Hantal, yavaş, duyarsız vurdumduymazsınız! Devletin imkanlarını halk için değil kendi bekanız için, yandaşlarınız içiniz kullanıyorsunuz. İtirazımız bunadır. İtirazımız, aradan 4 gün geçtiği halde hala bir iş makinası götüremeyen beceriksizliğinizedir.

Şimdi Dayanışma Zamanı!

Bugün bize düşen görev, bu rant ekonomisine ve insafsız düzene karşı toplumsal dayanışma ağlarını daha çok büyütmektir. Dün itibariyle “Şimdi Dayanışma Zamanı” sloganıyla bir dayanışma kampanyası başlattık. Dayanışmak isteyen yurttaşlarımızı depremzede ailelerle buluşturmayı ve aralarında uzun süreli köprü olmayı hedefliyoruz. Depremin görünür etkileri geçtikten ve enkazlar kaldırıldıktan sonra halkımızın yaşayacağı sıkıntıları biliyoruz. Bu yüzden uzun soluklu bir kampanya başlatmaya karar verdik. Dayanışma elini uzatan yurttaşlar ile depremzedeleri buluşturmak istiyoruz. Deprem felaketi nedeniyle zor durumda olan yurttaşlarımız ile dayanışmada bulunmak isteyen yurttaşlarımız arasında köprü oluyoruz. Ve böylece bir nebze de olsa depremden zarar gören ailelerin ve yurttaşların bir süre en azından temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri uzun soluklu bir imkana kavuşmasını istiyoruz. Yaralarımızı hep birlikte saracağız. 

Çıplak elimizle, var olan insan gücümüzle başa çıkmaya çalışıyoruz

SORU: Kriz Merkezinize gelen öncelikli ve acil sorunlar neler?

Şu an en öncelikli olan barınma sorunu, açlık sorunu ve maalesef dünden itibaren artık cenazelerin toplanma sorunu. Bu büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor. Yaklaşık 2 bin kişi ile sahada bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Ama özellikle enkazın kaldırılması, cenazelerin başında bekleyen ailelerin acılarının hafifletilmesi açısından çok fazla imkanımız ve gücümüz yok. Zira bunun için iş makinaları, teknik ekipmanlar gerekiyor. Biz çıplak elimizle, var olan insan gücüyle bunlarla başa çıkmaya çalışıyoruz. Ama tekrar ifade edeyim; büyük bir gönüllü ordusuyla hem sahada hem de Genel Merkezimizde bu çalışmaları takip etmeye çalışıyoruz. Sadece parti üyelerimiz ve çalışanlarımız değil diğer STK’larla, çeşitli siyasi partilerle bu çalışmayı birlikte yürütüyoruz. TMMOB, KESK, DİSK, çeşitli belediyeler sahadadır ve onlarla bu çalışmayı koordine etmeye çalışıyoruz.

9 Şubat 2023

Etiketler: #deprem , #maraş depremi