15 Temmuz darbe girişiminin “lütuf” olarak değerlendirilmesiyle birlikte, OHAL denilen hukuksuzluk, KHK düzeni ve gaspları, yaşam hakkımız başta olmak üzere insan haklarını da askıya almış ve demokratik siyasetin alanını bütün hukuksuzluğu ile birlikte işgal etmiştir. Çok açıktır ki ülkede bir sivil darbe süreci yaşanmaktadır.

11 Eylül 2016 tarihinde DBP Belediyelerine kayyum atayan AKP iktidarı, kayyumlarla beraber sadece halk iradesine değil aynı zamanda kadın iradesine de saldırmıştır. Kadın özgürlük mücadelesiyle 1999’da 3 olan kadın belediye başkan sayısı 2014’te DBP belediyelerinde eşbaşkanlık sisteminin uygulanmasıyla 96’ya yükselmiştir. Ancak bugün kadın eşbaşkanlardan 35’i ya gözaltına alınmış, ya tutuklanmıştır. Ve hepsi de görevden alınmıştır. Kayyum atanan 26 belediyeden 15’inde resmi eşbaşkan da kadındır. Atanan kayyumlar önce kadın merkezlerine ve kadın müdürlüklerine müdahale etmiştir. Bütün bu süreçle beraber, son olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi hedeflenmiş, eşbaşkan Gültan Kışanak darbe komisyonunda konuşma yaptığı gün gözaltına alınmıştır. Öte yandan Gültan Kışanak’ın gözaltına alındığı sırada, Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıoğlu'nun tahliye edilmesi birbirinden kopuk, münferit olaylar değil, kadınlara yönelik ortak bir saldırının ta kendisidir. Aynı şekilde Diyarbakır'daki eylemlerde  demokratik direniş hakkını kullandığı için gözaltına alınan KJA dönem sözcüsü Ayla Akat Ata’ya ve direnen kadınlara uygulanan şiddetin kendisi ve hemen akabinde KJA Genel Merkezi’nin polis tarafından basılması, yine Mersin’de KJA üyelerinin gözaltına alınması, direnen kadınların yarattığı korkunun ifadesidir.

Kadının yerelden ve yerinden yönetim iradesini tensil eden, kadından yana belediyecilik politikasında ısrar eden, 25 Kasım ve 8 Mart’ları kadınlar için resmi tatil ilan eden, kadına yönelik şiddetle mücadele araçları geliştiren, kentleri kadınların ihtiyaç ve deneyimlerine göre düzenleyen anlayış kadın düşmanlarının korkulu rüyası olmuştur. Bu yüzden atanan erkek kayyumların ilk icraatları kadın hizmet birimlerini kapatmak ve şiddete uğrayan kadınların başvuru ve danışma dosyalarına, gizlilik içeren bilgilerine el koymak olmuştur.

Unutulmamalıdır ki, bu erkek devlet anlayışı sürdüğü müddetçe kadınlar buna karşı eşit ve özgür bir yaşam için direnecektir. Gültan Kışanak'ın dediği gibi “Bu hayatta yaptığımız en büyük kariyer sizin iktidarınızı yıkmak olacak.” Diyarbakır'da bütün “yetki”lerinizden, silahınızdan, gazınızdan korkmadan direndik, bundan sonra her alanda da aynı mücadele ruhuyla direnmeye devam edeceğiz.  Diyarbakır zindanlarında bu devlete boyun eğmeyen, gazetesi bombalandığında diz çökmeyen, partisi kapatıldığında siyaset yapmaktan vazgeçmeyen biz Gültan Kışanak’lar her yerdeyiz ve hep var olacağız.

Gültan Kışanak şahsında seçilmiş tüm belediye başkanları tahliye edilene ve kayyumlar ve OHAL kaldırılıncaya kadar alanlarda olacağız ve geri adım atmayacağız.

Gültan Kışanak derhal serbest bırakılsın!

Çünkü;
Gültan Kışanak darbelere karşı direniştir.
Gültan Kışanak kadın iradesinin aklıdır.
Gültan Kışanak kadın belediyeciliğinin sembolüdür.
Gültan Kışanak onurumuzdur, belediyeler halkındır.
Belediyelerimizden, eşit temsilden, eşbaşkanlıktan, kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz.


Halkların Demokratik Kongresi Kadın Meclisi
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi
Kongreya Jinên Azad
28 Ekim 2016