Günay: Faşizm koşullarında dar parti hesapları yerine demokrasi güçlerinin birlikte kazanacağı bir formül bulmalıyız

Parti Sözcümüz Ebru Günay'ın JinNews'e verdiği röportaj:

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, seçime startının verilmesiyle birlikte, “HDP ve bileşenlerimizin genel baskın eğilimi tek parti çatısı altında seçime girmektir. Bu faşizm koşullarında dar parti hesapları yapmak yerine demokrasi güçlerinin birlikte kazanacağı bir formül bulmak gerekir” dedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağını açıklamasının ardından karar Resmi Gazete’de yayımlanırken, siyasi partiler de seçim çalışmaları hız kazandı. Mereş merkezli iki büyük depremin ardından yaşanan yıkımın olduğu kentlerde halkla dayanışma içerisinde olan Emek ve Özgürlük İttifakı da seçimlere dair hazırlıklarını sürdürüyor. Diğer yandan Millet İttifakı (Altılı Masa), adaylık tartışmaları süresince İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, masadan kısa süreliğine ayrılması ve sonrasında cumhurbaşkanı adayını açıklamak için tekrar bir araya gelmeleriyle yapılan tartışmalar sonucunda Altılı Masa Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığında netleşirken, seçim takvimi de açıklandı. Emek ve Özgürlük İttifakı yaşanan deprem dolayısıyla cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmama konusunu yeniden değerlendireceklerini açıklamıştı.  Seçim takviminin belirlenmesiyle birlikte gündem yoğunlaşırken Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim gündemli toplantıları da sürüyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay seçim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'İktidar ve muhalefet çözüm üretemedi'

İktidarın ve muhalefetin Türkiye toplumunun sorunlarına ciddi çözümler üretemediğini vurgulayan Ebru, iktidarın sınırları içerisine sıkışan bir muhalefet halinin olduğunu belirtti. Ebru, “Türkiye’deki iktidar ve muhalefet dengesi birbirinin nüansları; birinde daha restorasyoncu bir tablo diğerinde daha açıktan bir diktatörlük ve otoriter bir yapı ortaya çıkıyor. Son 1- 1 buçuk yıllık sürece baktığımızda, Altılı Masa’nın kendini ikame etmesinden sonraki süreç, muhalefetin belirlediği sınırların çok ötesine geçmedi. Türkiye toplumuna da çok ciddi çözüm önerileri üreten ya da sorunlara çözüm bulmaya çalışan bir muhalefet gerçeğini göremedik. Bir mutabakat metni yayınladılar ve onda bile ‘İstanbul Sözleşmesini imzalayacağız’ gibi bir ifadeye yer veremediler. Kadınların taleplerine rağmen açık yüreklilik ile bunu söyleyemediler ya da iktidarın yaptığı gibi kadını aile ve çocuk politikalarının içine, bu kavramlara sıkıştıran bir tablonun ötesine geçemediler. Bu bile aslında iktidarın belirlediği, o sınırlar içerisinde bir muhalefet halinin olduğunu gösteriyor. Özünde Türkiye halklarına, kadınlara ve gençlere çözüm vadeden, bu konuda demokratik bir gelecek vadeden bir çözüm bulmadıklarını gösterdi” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye için ihtiyaç olan köklü değişiklikler’

Millet İttifakı’nda yaşanan son gelişmelerin demokrasinin inşasından ziyade bir koltuk hikayesi üzerinden yürüdüğünü söyleyen Ebru, “Aslında son tartışmalar meselenin Türkiye’nin demokratikleşmesinden ziyade, kimin nerede duracağı, ne yapacağı, koltuk hikayesi üzerinden bir tartışma ve bunu somutlaştırma hali söz konusu. En son yaşanan gelişmeleri de böyle değerlendirmek gerekiyor. Meseleyi demokrasi olarak değil, iktidarda nerede durdukları üzerinden tartışan ve değerlendiren bir tavır var. Muhalefetin iktidara göre pozisyon alma halini tekrardan doğruladı. Elbette Türkiye için ihtiyaç olan çok köklü değişikliklerin, doğrudan bir demokrasi hattını örmek, bir alternatif ve bir çözüm yolunu inşa etmek olarak görülebiliyor ama bir kez daha bu hattan uzaklaşıldığını ve bu hat olmadığını görmüş olduk” dedi.

‘HDP Türkiye demokrasisinin hattını oluşturuyor’

Adaylık tartışmaları sürecinde Millet İttifakı’nda yaşanan gelgitleri “Adaylık tartışmaları kendi iç işleyişleriyle ilgili” olarak değerlendiren Ebru, HDP olarak kendi politik hatlarında yürüdüklerini kaydetti. Ebru şöyle devam etti: “Halkların Demokratik Partisi olarak kendi hattımızda yürüyoruz. Kendini Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde tanımlayan ve aynı zamanda bir 3’üncü yol siyasetini yürütüyoruz. Dolayısıyla kendilerinin adaylık tartışması süreci onların iç işleyişle ilgili bir durum. HDP Türkiye demokrasisinin hattını oluşturuyor ve gerçek bir demokrasi ittifakının Türkiye’ye kazandıracağını söylüyor. Gerçek bir demokrasi ittifakının bu iktidara kaybettireceğini söylüyor. Mesele isimlerden de bağımsız, bir demokratik yönetim oluşacak mı oluşmayacak mı? Demokratik bir Türkiye oluşacak mı oluşmayacak mı meselesiyle ilgili bir durum. Aday ve isim tartışmaları kendi iç tartışmalarıdır, sonuçta bizim içerisinde olduğumuz bir süreç değil.”

‘HDP halkın istemlerini dikkate alıyor’

HDP’nin demokratik siyasetin birleşik hattı üzerinden yürüdüğünü aktaran Ebru, bu hattın partileri olumlu anlamıyla etkilemesinin de mümkün olduğunu sözlerine ekledi. Ebru, “Fakat biz kendi cephemizden kendi siyasi hattımız üzerinden bir tavır ve tutum sergiliyoruz. Bu tavır ve tutum elbette belki birilerini etkiliyor olabilir, demokratikleşme ve olumlu anlamıyla. Buna bir şey diyemem ama esas mesele HDP kendi yolunda yürümeye devam eden, Türkiye’deki sorunlara gerçekten çözümün nasıl geleceğini tanımlayan ve Türkiye halkları açısından demokratik siyaset zeminin nasıl olması gerektiğini her defasında vurgulayan ve bu hattı örmek için mücadele içerisinde olan bir parti. Bu hat üzerinden, demokratik siyasetin birleşik hattı üzerinden bir mücadele yürütüyor ve şu da bir hakikat; HDP sahada olan partilerden biri, halkıyla sokaklarda olan, bu konuda halkın nabzını çok doğru bir yerden tutan bir partidir. Kendi hattını da söylemini ve söylemini de hep bu halkın istemleri doğrultusunda bir yön verdi ve değerlendirdi” diye konuştu.

‘Tavrımız halklar lehine kazanım elde etmek’

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Adayı olarak Millet İttifakı’nda belirlenmesinin ardından HDP’yi Cumartesi günü ziyaret etmesi bekleniyor. HDP’nin bakanlık istediği iddiaları da gündeme gelmişti. Ebru bu konuya dair şu sözleri kullandı: “Bir şöyle düşünmek lazım, HDP atacağı her türlü stratejik adımı mutlaka halklar lehine kazanımlara dönüştüren bir partidir. Bundan sonraki tavrı da tutumu da halklar lehine kazanımlara dönüştürmek için olacak. Mesele koltuk meselesi değil, mesele bir makamın paylaşılma meselesi değil, iktidarın paylaşılma meselesi değil. HDP’nin alacağı tavır Türkiye halklarına, kadınlara ve gençlere ne kazandıracak; demokrasi adına, özgürlükler adına, temel hak ve özgürlükler adına ne kazandıracak meselesidir. HDP bu tavır ve tutumda olacak. Bugüne kadar HDP’nin devraldığı o siyasi mirası ve mücadele geçmişi çok büyük bedeller ödenerek bugüne taşındı. Bedel ödemek, direnmek ve mücadele etmek üzerine siyası hattı olan bir parti ama her direnişiyle de halklar lehine kazanımlar elde etti. HDP için bu konuda esas olan ilkeleri ve halklar lehine kazanımlar elde etmektir. Yeniyi inşa ederken bu kazanımlar nasıl olacak, HDP kendi tavrını, tutumunu, stratejik aklını, politik tutumunu belirlerken Türkiye halkları ne kazanacak tartışması üzerinden yürütür. Fikriyatının temel noktalarından biridir. Biz bu süreci yönetirken de, seçim sürecine girerken de elbette kendi politik tutumumuz çok açık ortada.”

Odak demokratik bir cumhuriyetin inşası

Politik tutumlarına ilişkin 27 Eylül’de yayınladıkları deklarasyonu hatırlatan Ebru şunları dile getirdi:  “Hatırlarsanız 27 Eylül’de yayınladığımız deklarasyon HDP’nin tutumunu çok açık bir şekilde ifade etmişti. Bu konuda özellikle parlamento seçimlerini çok güçlü önemseyen, parlamento seçimlerinde en güçlü çoğunluk ve temsiliyet ile Meclis’te olup ve tek adam rejiminin anlamsız hale getirdiği, şekli bir mekanizmaya dönüştürdüğü parlamento iradesini yeniden en aktif bir şekilde işletmede elbette yer alacağız.  Bu bir kader seçimi. Türkiye halkları cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken, demokratik bir cumhuriyetle mi yola devam edecek yoksa bu cumhuriyet otoriter ve bugüne kadar ötekileştirdiği, yok saydığı bir hatta devam mı edecek? Bu yeni gelecek olan için de geçerli dolayısıyla Türkiye halkları cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken HDP demokratik bir cumhuriyetin inşasının nasıl olacağı üzerinden tartışmalar ve mücadele hattı yürütecek. Bizim hattımız budur ki son yaşanan deprem felaketi de bunun ne kadar elzem olduğunu bir kez daha gösterdi. Mevcut tek adam rejiminin nasıl Türkiye toplumunun hayatına kast ettiğini gösterdi. Aşırı merkezileştirilmiş, içi boşaltılmış, liyakattan uzak kurumların nasıl halkların canına kast ettiğini ve yaşamlarına mal olduğunu gösterdi. Bu tek adam rejiminin sonucuydu. Bunu değiştirmek ve demokratikleştirmek, ikinci bir yüzyılda daha demokratik bir Türkiye mücadelesi yürütmek elbette ki HDP açısından önemlidir.”

'Ön koşul diğer iki ittifaka karşı kurucu siyaset yapmak'

HDP ve bileşenlerinin tek parti çatısı altında seçime girmesine yönelik baskın bir eğilimin olduğunu kaydeden Ebru, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nın birkaç gün sonra tekrar toplantısı olacak ve tartışmalarımız sürüyor. Daha kapsamlı tartışmalar yürütülecek. Sonuçta Emek ve Özgürlük İttifakı, Türkiye’de gerçekten emeğin ve özgürlüklerin tanımlanması ve mücadele açısından çok önemli bir ittifak. Başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu söyleyen bir ittifak ama tartışmalar devam ettiği için yakın zamanda tekrar toplantılar gerçekleşecek. Ama özenle belirtmek gerekir ki bizim HDP ve bileşenlerimizin genel baskın eğilimi tek parti çatısı altında seçime girmektir. Bu faşizm koşullarında dar parti hesapları yapmak yerine demokrasi güçlerinin birlikte kazanacağı bir formül bulmak gerekir. Birlikte büyümemizin ön koşulu güçlü bir meclis grubu ile diğer iki ittifaka karşı kurucu siyaset yapmaktır” diye konuştu.

Röportaj: Melek Avcı 

16 Mart 2023