Günay: Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yeni işgal IŞİD’in dirilmesine ve yeni yıkımlara sebep olacaktır

Parti Sözcümüz Ebru Günay Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Rojava’ya yönelik saldırı girişimleri, yoğunlaşan diplomasi trafiği, İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin Danıştay'ın verdiği karar, ekonomik kriz ve birçok konuyu değerlendiren Günay şunları söyledi:

Kongre sonrası toplantılarımızı yaparak görev dağılımlarını gerçekleştirdik

Bildiğiniz gibi büyük bir coşku ve katılım ile gerçekleştirdiğimiz 5. Olağan Büyük Kongremizden sonra ilk Kadın Meclisi, Parti Meclisi ve MYK toplantımızı gerçekleştirdik. Toplantılarda hem Türkiye hem de bölgedeki gelişmeleri etraflıca değerlendirdik. Partimizin konferans ve kongrede aldığı önemli kararları pratikleştirme görevini yüklenen yeni yönetimimiz, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimizi seçti ve yeni dönem için gerekli görev paylaşımları yapıldı. Öncellikle belli sebeplerle yeni dönemde görev alamayan yoldaşlarımıza değerli emekleri nedeniyle sonsuz teşekkürlerimizi buradan sunmak istiyorum. Haksızca tutuklanan onlarca arkadaşlarımızın özgürlüğünü sağlayıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğimizi tekrardan belirtiyoruz.

Yeni döneme daha güçlü, dinamik ve hazırlıklı başlıyoruz: Yaz boyunca sahada olacağız

Türkiye’nin en kritik tarihine tanıklık edecek ve partimizin karşı karşıya bulunduğu saldırılar açısından önemli bir dönemin sorumluluğunu alan Parti Meclisi, Kadın Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu’na yeni arkadaşların da dahil olmasıyla yeni döneme daha güçlü, daha dinamik ve daha hazırlıklı başlıyoruz. Bu kapsamda başta eş genel başkanlarımız olmak üzere yönetimimiz ve vekillerimiz ile yaz boyunca sahada olacağız. 

Rojava modeli Orta Doğu’daki bütün sorunlara çözüm sunuyor

Değerli arkadaşlar, dün Rojava Devriminin onuncu yıl dönümüydü. Bölgeyi kan gölüne çeviren, emperyalist dayatmaların merkezi haline getiren tekçi, inkarcı politikalara karşı Kuzey ve Doğu Suriye halklarının gerçekleştirdiği devrim bugün de Orta Doğu’da yaşanan her türlü anlaşmazlığın, sorunun, savaşın gerçek çözüm alternatifi olarak varlığını sürdürüyor. Öncelikle halkların, kadınların, inançların gerçekleştirdiği bu devrimi kutluyoruz, inşa edilen model bugün de halklara ilham olmaya devam ediyor. 

Rojava Devrimini boğmaya çalışan sadece IŞİD karanlığı değildi 

Kadınların öncülüğünde gelişen, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan bütün halkların ve inançların büyük bedellerle, kolektif bir bilinç ve ruhla inşa ettiği Kuzey ve Doğu özerk yaşam modeli bugün de çözüm istemeyen, halklara karşı düşmanlık besleyen kesimlerin saldırılarına maruz kalıyor. Bu yaşam ve yönetim modeli ilk günden beri her türlü ağır saldırıya uğradı. Katliam ve işgal girişimlerine maruz kaldı.

IŞİD karanlığını bölge halklarının başına bela eden bölgesel ve küresel güçlerin yönlendirilmesiyle Kuzey ve Doğu Suriye’de büyük katliamlar gerçekleştirildi. Bu devrimi boğmaya çalışan sadece IŞİD barbarlığı değildi. IŞİD barbarlığı bu devrime karşı düşmanlığın ve saldırganlığın görünen yüzüydü. IŞİD yenildiğinde halkların kazanımlarına, ortak yaşam ideallerine düşmanlık besleyen asıl güçler kendisini göstermeye başladı. 

Suruç Katliamından bu yana Türkiye halklarına karşı insanlık suçları işleniyor

Bu katliamlardan partimiz, Kürt halkının dostları ve Rojava Devrimiyle dayanışma gösteren herkes etkilendi. Rojava Devriminin yıl dönümünden bir gün sonra 20 Temmuz’da 2015’te Kobanî halkıyla dayanışmak için yola çıkan ve Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen 33 sosyalist genç, 33 düş yolcusu katledildi, 100’den fazla genç yoldaşımız yaralandı. Tıpkı 10 Ekim katliamı gibi Suruç Katliamında da Türkiyeli devrimcilerin hedef alınması, dayanışmayı kırmaya yönelikti. Bu insanlık dışı saldırı aynı zamanda yeni bir çatışma ve savaş dönemine atılan ilk adım oldu ve o günden bugüne Türkiye halkları büyük insanlık suçlarıyla karşı karşıya. 

Bu saldırılarla Türkiye yönetilemez ve yaşanamaz hale geldi

Bu saldırılarla Türkiye kaosa sürüklendi, krizler derinleştirildi, ülke yönetilemez ve yaşanamaz hale getirildi. Biz bu katliamın arkasındaki gerçek failleri biliyoruz ve katliamın üzerinden onca zaman geçmesine rağmen gerçek failler korunuyor. 33 düş yolcusunu, o günden beri katliamlarda katledilen bütün yitirdiklerimizi, yoldaşlarımızı saygıyla, minnetle anıyoruz. Onların hayallerine bağlı kalmaya ve mücadelelerini yürütmeye devam edeceğiz. Katliamcılar da ne yaparsa yapsın başaramayacaklar, mutlaka bu katliamların hesabını verecekler. 

Devrimin filizlendiği Kuzey ve Doğu Suriye Türkiye’nin işgal tehditleri altında

IŞİD karanlığını yenilgiye uğratmanın simgesi ve halkların, kadınların umudu olan bu devrim ve bu topraklar, bugün de Türkiye’nin saldırı tehditleri ile karşı karşıya. Türkiye’nin uzun yıllardır sürdürdüğü, binlerce insanın yaşamını yitirdiği, kentlerin yıkıldığı ve insanların göçe zorlandığı bu saldırı ve savaş politikası bugün bir kez daha gündemdedir ve olası bir saldırının askeri hazırlıkları yapılıyor.

Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan son zamanlardaki bütün diplomatik görüşmelerini bu bölgelere yapmayı düşündüğü saldırı odaklı gerçekleştirmektedir. NATO, ABD ve Rusya’yla yapılan tüm görüşmeler Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yapılacak saldırı izni yani Kürt kazanımlarını boğma amaçlıdır.

Çözümü Tahran’da, Bağdat'ta, Moskova'da Washington’da bulamazsınız çözüm bu topraklardadır

Kürt sorunun çözümünü, Tahran’da, Bağdat’ta, Moskova’da, Washington'da, başka başkentlerde bulamazsınız, çözüm bu topraklardadır, bu toprakların halklarının eşit ve özgür yaşam koşullarının yaratılmasındadır. Bu zirvelerden çıkan sonuçların hiçbiri Türkiye halklarının yararına değildir, şimdiye kadar bu zirvelerden çıkan sonuçlar acı ve gözyaşından başka bu halka ve topluma bir şey vermedi, bundan sonra da vermeyecektir.

Kürt halkına karşı neden bu kadar düşmanlık besliyorsunuz

Bu zihniyet, Rojava devrimini boğmak için saldırı planlarından başka bir çıkar yol düşünemiyor, ülke ülke, başkent başkent yardım dileniyor. Neden bu kadar düşmanlık besliyorsunuz halklara karşı, sizin düşmanlık beslediğiniz Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında barış hakim, ortak yaşam hakim. Bu topraklarda IŞİD karanlığı yenilgiye uğratıldı, kadınları köleleştiren zihniyet bozguna uğradı. Bu yüzden mi bu kadar öfkelisiniz? 

İktidarın tüm ajandasında Kürt halkına karşı düşmanlık ve savaş var 

IŞİD çeteleri Türkiye’nin içerisinde sayılabilecek sınırlarda tekrar güçlenmeye çalışırken, IŞİD liderleri güvenli bölge olarak buraları seçip, buralarda saklanırken iktidar sessiz ve seyirci kalıyor. Çünkü iktidarın tüm ajandası Kürtlere yönelik savaş ve operasyonlara göre hazırlanıyor. Fakat biz bir kez daha buradan uyarmak istiyoruz: Kürt halkına karşı yürütülen düşmanlık ve savaşın kazananı halklar değil, saraylar, çeteler ve savaşla ömrünü uzatmaya çalışan despot iktidarlar olacaktır.

Bin kez denediniz, Kürt halkına saldırmak kriz ve istikrarsızlık dışında bir şey getiremez 

Kürt kazanımlarına, Kürt topraklarına saldırmak Kürt halkına, Orta Doğu ve Türkiye halklarına acı, yoksulluk, derin ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık dışında hiçbir şey getirmedi, getirmeyecek. Bu bin kez denendi ve bin kez tecrübe edildi! 

Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yeni işgal IŞİD’in dirilmesine ve yeni yıkımlara sebep olacaktır

Kaldı ki iktidarın hazırlığını yaptığı operasyon girişimi sadece Kuzey ve Doğu Suriye topraklarıyla sınırlı değil bir bütün olarak Suriye’yi de kapsayacak bir boyut taşıyor.  Hem Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin hem de Suriye hükümeti yetkililerinin açıklamaları bu yönde. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını işgal etme, Kürt kazanımlarını ortadan kaldırma politikası bugün bir kez daha, Suriye ve tüm Orta Doğu'da yıllardır sağlanmaya çalışılan istikrarı bozup, IŞİD ve türevi çetelerin tekrar güçlenmesine, yeni felaketlere, binlerce ölüme, milyonlarca göçe, mülteciye ve elbette ki büyük ekonomik kayıplara sebep olmaya gebedir.

Deniz Poyraz katliamın arkasındaki güçler korunuyor 

Önceki gün Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesi ve İzmir il binamıza yapılan silahlı saldırının 4’üncü duruşması görüldü. Önceki gün görülen duruşmada tekrar failleri koruyan, bu saldırının arkasındaki güçlerin açığa çıkmasına engel olan yaklaşımı bir kez daha gördük.

Katliamın gerçekleştirilmesinden önce partimizi hedef haline getiren söylemler, savcılığın ve emniyetin gerçekleri örtme girişimi, nihayetinde mahkeme aşamasında yargının içine girdiği tutum bu saldırının organize, planlı ve örgütlü olduğunun, katilin devlet içerisindeki bazı güçler tarafından korunup kollandığının en açık göstergesidir. 

Katil kendisini koruyanlardan aldığı güçle hakaretlerde bulunuyor

Katil arkasındaki karanlık güçlerden aldığı cesaretle saldırgan tutumunu mahkeme salonunda da sürdürüyor, Deniz Poyraz’ın ailesine ve avukatlara hakaretlerde bulunuyor. Oradaki duruş sadece katil Onur Gencer’in duruşu değil ona tetiği çektiren güçlerin duruşu olduğunun farkındayız. 

Yeni saldırı girişimi katilin arkasındaki güçleri gösterdi

Önceki gün görülen duruşmada yeni bir saldırı girişimi devreye sokuldu. Duruşma başlamadan önce yapılan basın açıklaması sırasında, eli silahlı bir kişi elini kolunu sallayarak adalet talep eden arkadaşlarımızın bulunduğu alana kadar girdi. Söz konusu kişinin adliye önüne gelerek "Hepinizi tarayacağım" dediği duyuldu. Eli silahlı kişi adliye binasının kapısına gelene kadar güvenlik güçleri müdahale etmedi.

Duruşmadan önce vekil arkadaşlarımız adliye önünde hedef gösterilerek kendilerine tehdit mesajları gönderilmişti. Bu konuda ilgililer uyarılmasına ve suç duyurusu yapılmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmamasının sebebini soruyoruz. Onca yoğun önlemlere rağmen şahsın silahıyla adliye yakınına gelmesini nasıl açıklayacaksınız?

Fail partimizi hedef gösterenlerdir

2015 yılından bu yana partimize yönelik saldırıların mekanı değişti, tarihi değişti, şekli değişti ama fail ve failler değişmedi. Failler her fırsatta partimize iftiralar atanlardır. Failler partimize yargı kumpasları kuranlardır. Failler her ağzını açtığında partimize hakaret edenlerdir. Ancak değişmeyen bir şey daha var. O da tüm kumpaslara, katliamlara, tutuklamalara rağmen partimizin dimdik ayakta duruşudur.

Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz. HDP, 6 milyon oy almış bir partidir. HDP ülkede her kesimin hakkını savunan, herkes için demokrasi, adalet mücadelesi veren bir partidir.  

Erkek yargı kadın katline ferman çıkaran bir karara imza attı

İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasının iptaline ilişkin partimizin de aralarında olduğu birçok kurum, baro, sivil toplum örgütü, kadın örgütü ile siyasi partinin açtığı dava, Danıştay tarafından reddedildi. Erkek yargı, adeta kadınların katline ferman çıkaran bir karara dün bir kez  daha  imza attı. 

Danıştay’ın davayı reddetmesi Türkiye’de yargının iktidarın politikalarının onay mercii olduğu, gerçek bir adaletin değil erkek adaletin işlediğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Danıştay'ın hukuksuz kararını tanımıyoruz

İstanbul Sözleşmesi biz kadınların mücadelesiyle kazanılmış en büyük kazanımdır. Bu konuda son sözü ancak biz kadınlar söyleriz. HDP olarak Danıştay'ın verdiği hukuksuz kararı tanımıyoruz, kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin etkin bir şekilde uygulanması için şimdiye kadar kadın örgütleriyle birlikte alanlarda meydanlarda, Meclis'te mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'ni tek adamın insafına bırakmayacağız.

Haziran’da 31 Milyar TL bütçe açığı 

Haziran ayına ait bütçe gerçekleşmeleri de açıklandı. 31 Milyar TL’lik bir bütçe açığı ortaya çıktı. AKP iktidarının hiçbir hesabının ve ekonomi beklentisinin tutmadığı gibi, tahmin ettiklerine yüzde 50 oranında dahi yaklaşamadıkları gibi bütçe hesabı da tutmamış oldu, Haziran ayının son günlerinde bir ek bütçe kanun teklifi Meclis'e getirilmişti.

Kur Korumalı Mevduat, servet transferinin, hazineyi soymanın göstergesidir

Bu açıklamada ortaya çıkan en önemli konu ise Kur Korumalı Mevduat Sistemi'ne 4 ayda ödenen miktarın 37 Milyar TL’yi aşmasıdır. 37 Milyar TL, Türkiye’nin hazinesinin planlı bir gasp ile soyulduğunun, AKP iktidarı eliyle servet transferi yapıldığının, bütçenin halkın cebinden yandaşa aktarıldığının en somut karşılığıdır.

Döviz kurlarını dizginlemek için ortaya koydukları bu gasp sistemi dövize yeni rekorlar kırdırmaya devam etmektedir. Bu sistemden de yandaşları kazanmaya devam ediyor. Bu kazananlar arasında emekçiler, kadınlar, gençler, öğrenciler yok!

AKP’nin bütçe tercihi halktan yana değil sermaye ve yandaşlardan yanadır

AKP’nin Genel Başkanı bir akıl tutulması hali içerisinde son kabine toplantısı sonrası önce; “KYK borcu için faiz ödeyen hiç kimse yoktur” dedi. 1 dakika sonrasında prompterdan; “KYK borçlarından 26 Milyar TL’lik faizi siliyoruz” dedi.

Bir yanda hazineden akrabaya, eşe, dosta hibe edilen 37 Milyar TL’lik Kur Korumalı Mevduat Sistemi'nin kar dağıtımı, diğer yandan 26 Milyar TL’lik “faiz”in silinmesi! İşte AKP iktidarının tercihleri, kimleri öncelediği, AKP ile kimlerin kazandığı, kimlerin kaybettiğinin açık resmi resmi tablosudur bu.

6 ayda Kur korumalı Mevduat için ödenen haybeden 37 milyar TL, ve ödenmeye yıl sonuna kadar devam edilecek 100 milyar TL’yi aşkın maliyet ile KYK borçlarının faizleri tamamen silinip, gençlere istihdam sağlanması gerekirken, EYT mağduriyeti giderilmesi gerekirken AKP’nin tercihi bellidir.

Kur Korumalı Mevduatın maliyeti sorumlulardan rücu ettirilecek

Bu tercihler, bu politika anlayışı Türkiye’yi bilinçli bir şekilde soymanın meşru hali içerisinde gerçekleşmektedir. Ancak HDP olarak verdiğimiz sözü tekrar hatırlatmak istiyoruz. Kur Korumalı Mevduatın hazineye maliyeti sorumlularından rücu ettirilecek ve öğrenciler için, gençler için, kadınlar, çiftçiler kısacası bu ülkenin emekçileri için harcanacaktır. Bunun sözünü veriyoruz. 

Şoreşa Rojava ji bo Kurdistan û Rojhilata Navîn mîladeke mezin e

Doh 10'emîn salvegera şoreşa Rojava bû. 19’ê Tîrmeha 2012’an, di dîroka Rojhilata Navîn, Sûriye, Rojava û temamî Kurdistanê de mîladeke mezin e û îro jî encamên wê bi her awayî bandora xwe li ser herêmê dikin. Rejîma ku bi salan zilm û zordarî li ser gelên Sûriyeyê ferz dikir di sala 2012’an de bi serhildan û şoreşeke mezin têk çû. Piştî wê têkçûnê rûpeleke nû ya zêrîn li Rojhilata Navîn vebû. 

Şoreşa Rojava şoreşa gelan, jinan, civanan e, Şoreşa Rojava ji hemû gelan re pîroz be

Ew çirûska şoreşê ya ku li Rojava belav bû, piştre ji bo temamî Bakurê Sûriyeyê bû destpêka modeleke nû ya civakî. Şoreşa Rojava ne tenê ji bo gelê Kurd, her wekî din ji bo gelên Ereb, Tirkmen, Siryan û Ermen jî bû hêviya pêkvejiyaneke nû. Lewma jî Şoreşa Rojava; şoreşa gelan, şoreşa jinan, şoreşa baweriyan û şoreşa ciwanan e. Şoreşa Rojava bi pêşengiya jinan hatiye meşandin û bûye şoreşa jinan.

Di 10’emîn salvegera wê de em Şoreşa Rojava silav dikin. Şoreşa Rojava li gelê Kurd, li gelên Rojava û li temamî gelên cîhanê pîroz be. Wek HDP em bi serbilindî dibêjin ku Şoreşa Rojava, li Rojhilata Navîn û li herêmê, nîşaneya rêyeke nû ya şoreşger e. Parastina vê şoreşê erka temamî mirovahiyê ye.

Em Qetlîama Pirsûsê nalet dikin, civanên ku jiyana xwe ji dest dane bi bîr tînin

Şoreşa Rojava bi berdêlên giran hat bidestxistin. Yek ji berdêlên herî giran jî li Pirsûsê hat dayîn. 33 ciwanên aştîxwaz û xwedî xeyalên mezin di 20’ê Tîrmeha 2015’an de li Pirsûsê hatin qetilkirin, bi sedan rêhevalên me hatin birîndarkirin. Ev qetliam bû destpêka qetlîaman û pêvajoyeke pir giran dest pê kir. Û tu fail, tu sûcdar nehat darizandin û xwestin Qetlîama Pirsûsê di tarîtiyê de bihêlin. Em hemû qurbaniyan bi rêzdarî û hesret bi bîr tînin. Kujer û kesên li pişta wan heta hesab bidin em ê doza xwe bidomînin.

Erka sereke parastina şoreşa Rojava ye

Belê Şoreşa Rojava deh salî ye. Lê îro dixwazin wê şoreşê bifetisînin. Destkeftiyên gelan, jinan, ciwanan û baweriyan tune bikin. Hemû hêza xwe ji bo têkbirina şoreşê seferber dikin. Em ji vir careke din bang dikin. Li hemberî êriş û gef û komkujiyan, îro erka sereke ya hemû cîhanê ew e ku vê şoreşê biparêze. Şoreşa Rojava serbilindiya hemû cîhanê ye. Em ê li wê şoreşê xwedî derkevin.

20 Temmuz 2022