Habap (Ekinözü) Köyündeki 11 bin dönüm arazi gaspına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Elazığ Kovancılara bağlı Habap (Ekinözü) Köyü’nde 11 bin dönüm arazi gaspı meselesinin irdelenmesi ile köy halkının maruz bırakıldığı mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Elazığ ili Kovancılar ilçesine bağlı Ekinözü Köyü’nde köylülere ait özel mülkler ile kamusal araziler ve sit alan olması gereken tarihi binaların teşkil ettiği toplamda 11 Bin dönüme tekabül eden arazinin 1956 yılı Toprak Reformu esaslarına göre değil de bir ailenin talepleri doğrultusunda yapılan tapu tescil durumu, tüm köy halkının yaşamını olumsuz etkilemiştir. Telafisi imkansız zararlara mahal vermemek adına mecliste açılacak olan bir komisyon eliyle tapu ve tescil işlemlerinin incelenmesi, köy halkının maruz kaldığı zararların tespiti ve yasal haklarını güvence altına almak adına adımların atılmasına ilişkin bir çalışma yürütülmesi amacıyla Anayasa’nın 98 inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederim.

GEREKÇE

Elazığ ilin Kovancılar ilçesine bağlı Ekinözü köyü; Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki toprak sistemine göre şu anki adı Halil Bey ve Rufekası olan bir vakfa ait iken 1956 yılındaki toprak reformu neticesinde, köylülerin arsa ücretini vakfa ödemeleri ile köylüler adına tescil edilmiştir. Yine okul, aile sağlığı merkez, cami, park gibi kamusal alanlar ile kilise ve çeşme gibi tarihi alanlar da köy adına tescil edilmiştir.

Ancak köylülerden bedelini de aldığı halde o taşınmazlar üzerinde hak iddia eden vakıf üyeleri 1974 yılında açtıkları bir dava ile bahse konu ve 11 bine tekabül eden araziyi kendi adlarına tescil ettirmişlerdir. Bu tescil sırasında nüfuzlarını kullandıkları, köy halkını tehdit ettikleri gibi hususlar da bilinmektedir.

Köyün içme suyu kaynaklarının vakıf adına tescil edilmesi sonucu, vakfın o alana yaptığı taş ocakları su kaynaklarını kurutmuş ve köyün susuz kalmasına neden olmuştur. Köyün meralarının vakıf adına tescili de halkın hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkilemesinin yanı sıra o alana kurulan güneş panelleri de yaşamın olağan akışına engel teşkil etmektedir.

Köy merası, dere yatağı, kayalık, mezarlık, cami gibi yerlerin tamamı için köylülerin, tapu memurunun huzuruna gelerek bu yerlerin vakıf olduğuna tanıklık ettiklerine dair iddia da gerçeği yansıtmamakta olup hile ve desise ile arazinin elde edildiğine dair şüphe bulunmamaktadır.

Yine ekilebilir özelliği bulunmayan taşınmazların tapu kayıtlarına tarla vasfında kaydedilmesi ile adı geçen vakıf, sanki tarım yapıyor imişçesine tarım il müdürlüğünden tohum, mazot gibi destek ve teşvikler de almaktadır. Bu yöntemin kamu hazinesinin amaç dışı kullanımına örnek teşkil ettiği açıktır. Yani mevcut hukuksuzluğun aynı zamanda devleti de zarara uğratan bir yönü söz konusudur.

Özünde kamunun malı olan bu taşınmazlardan belli bir soydan gelen kişilerin zenginleştirilmesi için kullanılıyor olması hiçbir vicdanın ve hukuk kuralının kabul edebileceği bir durum değildir. Yolsuz tescil edilen tapu kayıtlarının mahkeme eli ile düzeltilmesi yolu da yargı masrafları nedeniyle denememektedir, çünkü bahse konu arazi 11 bin dönüm olup köy halkının mahkeme masraflarını karşılayabilmesi mümkün gözükmemektedir.

Halil Bey ve Rufekası Beyler Vakfı’nın sadece kendi soyundan gelen bireylere gelir sağlamak adına kurdukları düzen ve bu düzenin bir köy halkını hem maddi, hem manevi olarak olumsuz etkileri parlamento gündeminde tartışılmayı hak etmektedir.

İzah etmiş olduğumuz hususlar doğrultusunda, köy halkının, kendi köyünde ve kendi arazisinde yaşama hakkını engelleyen uygulamanın kaldırılması ve hukuki çerçevesinin çizilmesini sağlamak adına bir komisyon kurulmasını arz ve talep ederiz.

3 Haziran 2022