Hak, Adalet ve Vicdan Buluşmasında din insanlarıyla bir araya geldik

Partimiz Herkes İçin Adalet Kampanyası kapsamında Müslüman din insanlarıyla bir araya gelerek "Adalet ve İslam Buluşması" düzenledi:

Partimiz Herkes İçin Adalet Kampanyası kapsamında Müslüman din insanlarıyla bir araya gelerek "Adalet ve İslam Buluşması" düzenledi. Ankara'da gerçekleşen buluşmanın başlangıcında konuşan Eş Genel Başkan Yardımcımız Tülay Hatimoğulları, Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve etkinliğin katılımcılarının bir kısmı şu ifadeleri kullandı:

Tülay Hatimoğulları 

Aslolan vicdan, hak ve adalet ilkelerini hep birlikte yaşatabilmektir

Hak, Adalet ve Vicdan Buluşması'na hoş geldiniz. İnsanlık tarihi mazlumların zalimlere karşı mücadele ettiği bir tarihtir, dolu dolu mücadelelerle geçmiştir. Spartaküs köleciliğe karşı isyan etti. Demirci Kawalar zalim Dehaqlara karşı mücadele etti.  Hazreti Musa firavunlara, Hazreti İsa, Hazreti Hüseyin mazlumun yanında haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı mücadele etti. Hz. Muhammed (SAV) 'zulme karşı direnmeyen benim ümmetimden değildir' demiştir. Medeniyetlerin beşiği olan Ortadoğu'da semavi dinler, insanların barış ve huzur içinde yaşaması için vardı ve bu inanç ve bu felsefe ile varlık gösterdiler. Ama ne yazık ki coğrafyamız yüzyıllardır acılar içinde kıvranıyor. Yüzyıllardır bu acılar, yüzyıllardır kan ve gözyaşı  neredeyse coğrafyamızın kaderi haline gelmiş durumda. İnsanlar katlediliyor, evler yakılıp yıkılıyor, kadınlara tecavüz ediliyor. 

Asla istemediğimiz bu manzarayı hiçbir imanın, inancın, itikadın kabul edeceğine inanmıyoruz. Toplumsal hayatımızda yaşadığımız sorunların temelinde adaletsizlik yatıyor. Aslolan vicdan, hak ve adalet ilkelerini hep birlikte yaşatabilmektir. Herkes için değilse adalet, o gerçek adalet değildir. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak Türkiye’de bütün halklara inançlara, işçilere, yoksullara, kadınlara, gençlere, doğaya zulmeden ceberrut anlayışa karşı sürekli mazlumların saflarında yer aldık. 

Adaletsizliğin büyük panzehiri 'herkes için adalet' diyebilmektir. 8 Şubat'ta partimiz 'Herkes İçin Adalet' kampanyasını başlattı. Kampanyamız kapsamında siz değerli din alimleriyle bu buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. Vicdanı, hakkı ve adaleti temsil etmek çok önemli bir toplumsal sorumluluktur. Bu sorumluluğumuzdan hareketle siz değerli din alimleriyle bugün İslam'ın adaleti üzerine konuşmak ve  görüşlerinizi almak, günümüzün zalimlerine karşı adaleti nasıl savunabileceğimize dair görüş ve önerilerinizi almak için bu buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. Katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. 

Kürtler, Aleviler, kadınlar, gençler için adalet 

'Herkes için adalet' dedik. Halklar ve inançlar için adalet, coğrafyamızda kadim sorunlardan biri olan Kürt sorunu için adalet, Aleviler için adalet, kadınların hakları ve eşitliği için adalet, geleceksizleştirilen, dilleri kültürleri unutturulan gençler için adalet, bastığımız toprak soluduğumuz hava, içtiğimiz su için adalet, insan hakkı için adalet, emek en kutsal değerlerdendir emek için adalet. Açlığa izleyici kalmak en büyük günahtır. Açlar ve yoksullar için adalet. Bunun için batılı hak olarak lafzedenlere karşı en güçlü yanıtımızı tabi ki bizlerin hep birlikte adalet ile ilgili fikirlerimizi hayata geçirerek verebiliriz. Yeter ki toplum olarak yüzümüz, ruhumuz, imanımız vicdan, hak ve adaletle yoğrulmuş olsun. 

Kapatılmak istenen partimiz için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürülüp tutuklanan Leyla Güven ve Musa Farisoğulları için adalet istiyoruz. AİHM ve toplumun vicdanı  hiçe sayılarak düşüncelerinden dolayı cezaevinde tutulan sevgili Demirtaş, Yüksekdağ ve binlerce mahpus için adalet istiyoruz. Vekilliği düşürüldükten sonra adalet nöbeti başlatan sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu için adalet istiyoruz. Ömer hoca sabah namazını kılmak üzere abdest alırken polis zoruyla gözaltına alındı. Din ve imanı ağzından düşürmeyenlerin kötülükleri karşısında elbette vicdan, hak ve adalet mücadelesi kazanacaktır. 

Bizler demokratik mücadele programımız kapsamında daha önce farklı halklar ve inançlardan Hatay'da bir buluşma gerçekleştirmiştik. Buluşmamız gerçekten tam bir Türkiye mozaiği idi. Türkiye'deki bütün halklardan, inançlardan insanlarla yine adaleti konuştuk, Türkiye’nin aydınlık bir geleceğe nasıl evrilebileceğini konuştuk. Elbette din alimleriyle gerçekleşen bu buluşmalarımıza, farklı halklardan, farklı inançlardan buluşmalarımıza devam edeceğiz. 

Pervin Buldan: 

Sayın divan, değerli konuklarımız, kıymetli din alimlerimiz, seydalarımız, kıymetli din alimlerimiz, basının değerli emekçileri; partimizin bir süre önce başlattığı “Herkes için Adalet” kampanyası çerçevesinde, Halklar ve İnançlar Komisyonumuzun düzenlediği “Hak, Adalet ve Vicdan” kampanyası çerçevesinde Adalet ve İslam buluşmamıza hepiniz hoş geldiniz. Onur verdiniz, güç verdiniz! Sizleri saygıyla ve sevgiyle Newroz’un sıcaklığıyla selamlıyorum. 

Buradan, iki gün önce kaybettiğimiz; ömrü boyunca barış mücadelesinde yer alan, Demokratik İslam Konferansı Üyesi Değerli Melemiz Şeyhmus Çelebi’yi saygıyla anıyor, kendisine gani gani rahmet, değerli ailesine ve Kızıltepe halkımıza başsağlığı diliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. 

Newroz'da milyonların verdiği mesaj iyi okunmalı 

Hak, adalet ve vicdan başlığı altında gün boyu sürecek olan toplantımızda önemli ve değerli tartışmaların yürütüleceğine ve önümüzü aydınlatacak önemli sonuçların çıkacağına inanıyorum. Bildiğiniz üzere hafta sonu İstanbul’dan Diyarbakır’a Türkiye’nin birçok yerinde milyonların katılımıyla coşkulu Newroz kutlamaları gerçekleştirdik. Milyonların verdiği mesajı herkesin doğru okuması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. 

Halkımız iktidar aklına "irademi yok sayamazsın" dedi 

Neydi bu mesaj? Barışta ve demokratik çözümde ısrar, demokratik siyasette kararlılık, zulme karşı asla boyun eğmeme ve hiçbir gücün halk iradesini durduramayacağı gerçeğidir. Evet, halkımız, Newroz meydanlarından güçlü bir biçimde devlet ve iktidar aklına “İrademizi yok sayamazsın, engelleyemezsin, onurumuzla oynayamazsın. Buna izin vermem” demiştir. 

Siyasi tuzak ve komploların halktan geri döneceğini Newroz herkese gösterdi 

Halkımızın bu uyarısını Ankara’dakilerin iyi okuması, doğru analiz etmesi ve tehlikeli, yanlış politikalardan bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Yanlış hesapların, siyasi tuzak ve komploların halktan mutlaka geri döneceğini Newroz bütün ciddiyetiyle herkese göstermiştir. Umarız bu ülkeyi yönetenler, bu meydanlardaki milyonların duruşundan doğru sonuçlar çıkarır. 

Adaletin olmadığı yerde zulüm, barışın olmadığı yerde yıkım vardır 

Bu toprakların, bin yıldır birlikte yaşadığımız tüm kadim kültürlerin ve halkların en büyük özlemi; barıştır, eşitliktir ve adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır, barışın olmadığı bir yerde yıkım, acı ve gözyaşı vardır, eşitliğin olmadığı bir yerde her türlü haksızlık ve hukuksuzluk vardır. İslam âlimleri, yüce dinimizi tanımlarken; “İslam adalet ve barış dinidir” tarifinde ittifak etmişlerdir. 

Adalet İslam’ın özü ve ruhudur 

Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim göre; adaletin ölçüsü ve dayanağı hakkaniyettir. Adalet İslam’ın özü ve ruhudur. İnsanlık adaletle ancak barış, güven ve refaha kavuşur. Aksi halde hayatımıza onun zıddı olan zulüm hâkim olur. Adalet ise, insan haklarına saygı, eşitlik ve her hak sahibine hakkını teslim etmektir. 

Her alanda adaletsizlik kuşatmasıyla karşı karşıyayız 

Bugün tek tek bireyler olarak da, toplumsal olarak da, kimlikler ve inançlar olarak da karşı karşıya kaldığımız en büyük sorunlardan biri adaletsizliktir. Her alanda bir adaletsizlik kuşatmasıyla karşı karşıya olduğumuzun altını bir kez daha çizmek isterim. Dillerimiz, kimliklerimiz, kültürlerimiz, inanç özgürlüğümüz adaletsizlik kuşatması altındadır. İnsanca yaşayabilmek için alınteri döken ama bunun karşılığını alamayan, emeği sömürülen, ezilen emekçi halklarımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Bu ülke onurlu ve adil bir barışa kavuşsun, Türkiye geçmişiyle ve hakikatle yüzleşsin diye mücadele eden halklarımız adaletsizlikle karşı karşıyadır. Eşitlik istediği için zulme, baskıya, şiddete maruz bırakılan kadınlar büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Binbir emekle, fedakârlıkla, tüm engellemelere rağmen demokratik iradesini ortaya koyan ama kazanımları darbeyle gasp edilmeye, yok edilmeye çalışılan Kürt halkı büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Evlatlarının kemiklerine dahi ulaşamayan, mezar yerleri tahrip edilen, çocuklarının cenazelerine saygısızca davranılan ailelerimiz büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Anadilinde inanç hizmeti alamayan halklarımız, eşitsizlikle ve adaletsizlikle karşı karşıyadır. Dini, dini kurumları siyasi çıkarlarının aracı haline getiren, İslam’ın özünü çarpıtan bir zihniyetin yönetimindeki tüm toplum büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. Ödediği vergiler savaş politikalarına, israfa, şatafata ve harama harcanan, alınteri yolsuzluklarla çalınarak açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, çaresizliğe mahkûm edilen yoksul emekçi halklarımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. IŞİD karanlığına göz yuman, destek sunan, alan açmaya çalışan zihniyetlerin tehdidi altındaki halklar, inançlar büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyadır. 

Adil olmayan yönetici, adil olmayan hukuk, adil olmayan sofra meşru değildir 

İslam coğrafyasında, İslam adına, İslam kullanılarak yapılan adaletsizlikler,  haksızlıklar ve hukuksuzluklar saymakla bitmez, tükenmez. Evet, adil olmayan yönetici, adil olmayan hukuk, adil olmayan sofra meşru değildir. Hukuk adaletten koparıldığı için bugün ne yazık ki Türkiye’de sofralar adaletsizdir. 

Adalet saraylarında “Adalet mülkün temelidir” yazmakla adil olunmuyor 

Adalet bir söylem olmaktan öte bir ahlak, karakter ve uygulamadır. Adalet saraylarında “Adalet mülkün temelidir” yazmakla adil olunmuyor. Tıpkı Meclis’te “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ibaresini yazmakla milletin iradesi hakkaniyetle muhafaza edilmediği gibi… Daha vahim olan şudur ki; bu ifadelerin yazıldığı yerler adeta adaletsizliğin ve iradesizliğin adresi olabiliyorlar. Bediüzzaman Said-i Kürdî; “Zulüm adalet külahı giymiş” diyerek bu gerçeğin altını çizmiştir. Bugün yaşadığımız tüm bu adaletsizlikler işte bu sözde saklıdır! 

Farklılıkları tebliğ eden bir inanç varken, tek'leyen anlayışlar nasibini iktidar hastalığından alır 

Medine Sözleşmesi’nin tüm maddelerinin toplamı “adalet” ilkesinin korunması üzerinedir. Adalet olmadan yaşam ve birliktelik hukukunun işlemeyeceği ta o günden vurgulanmıştır. Aynı şekilde Medine Sözleşmesi “topluluk” vurgusu ile başlar. Bunun anlamı ise her türlü tekçiliğin reddedilmesidir. Rum suresi 22. Ayeti “O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de; lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır” der. Yani dillerin ve renklerin farklı olmasının güzelliğini anlatır. Farklılıkları tebliğ eden bir inanç varken, tek’leyen anlayışlar nasibini inançtan ve geleneklerimizden değil, ancak ve ancak iktidar hastalığından almaktadır. 

Kürt sorununun temelinde inkar, adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk vardır 

Bugün yaşadığımız retçi ve tekçi düzen, İslam adına tüm bu çeşitliliği, farklılığı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Kürt sorununun temelinde de, inkar, adaletsizlik, eşitsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk vardır. Bir halkın eşitlik talebini yok saymak, bastırmaya çalışmak İslam’ın barış özüyle çatışan bir anlayıştır. Özellikle Kürtçe anadile yönelik engeller, yasaklar, anadillerin yok sayılması, tek dil dayatması, aynı zamanda İslam’ın farklılık ilkesinin de inkârıdır. 

Bugün İslam Türkiye’de devlet ve iktidarın tahakkümü altındadır 

İşte bu inkârcı Kürt düşmanı zihniyet, İslam’ın çoğulculuğa yönelik kapsayıcılığını çarpıtan bir zihniyettir. Bunun net görülmesi gerekir. Bugün İslam, Türkiye’de devlet ve iktidarın tahakkümü altındadır. İsrafı itibara endeksleyen bir haram anlayışına teslim olan yönetim, eşitlik dini olan İslam’ın ilkeleriyle çelişmektedir. 

Gergerlioğlu’nun yanında, zulme karşı direniyoruz 

Dinin siyasallaştırılması ve devletin din-inanç üzerine kurduğu tahakküm Muaviye tarzı bir iktidarı ortaya çıkarmıştır. Nitekim bugün yaşadığımız tam da Muaviye çizgisidir. Bunu milletvekilliği düşürülen sevgili Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımıza yapılan zulümde gördük ve yaşadık. Arkadaşımızı sabah namazı için abdest alırken, ibadetini yerine getirmesine dahi izin vermeyerek Meclis’te gözaltına aldılar. Zulmettiler. Büyük bir günah işlediler! Oysa Gergerlioğlu, cinayet işlemedi, yolsuzluk yapmadı, ihaleye fesat karıştırmadı, kimseye kötülük yapmadı. Tek suçu insanlık onurunu, adaleti ve hakikati savunmasıdır. Vicdanlı bir insan olarak mazlumların yanında olmasıdır. Evet, hepimiz hakikatin, vicdanın ve adaletin yanındayız, Gergerlioğlu’nun yanında, zulme karşı direniyoruz, direnmeye de devam edeceğiz. 

İslam’ın adalet, eşitlik ve barış fikrini temsil eden, birlikte geleceğini örmeyi hedefleyen bir partidir HDP 

İslam’ı iktidarın ve devletin hizmetine koşmaya çalışan anlayışlara ve öncelikli mesajı Barış olan İslam’ı katliamlarının perdesi yapmaya çalışan anlayışlara karşı Ortadoğu halklarının İslam’ın adalet, eşitlik ve barış fikrini temsil eden, birlikte geleceğini örmeyi hedefleyen bir partidir Halkların Demokratik Partisi. Bu anlamda HDP’nin durduğu yer ve sürdürdüğü fikriyat gelecek açısından çok önemlidir. Keseyi görünce İslami adalet fikrini görmezden gelenler ve devlet gücüne ortak olunca İslam, eşitlik fikrini reddedenlere karşı adalet, eşitlik ve barış fikrini her yerde savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim. 

Bizim dinimiz Karun'a karşı Harunlaşmayı, İbrahim gibi bakmayı öğretmektedir 

İslam, Arapçada Barış anlamına gelir. Bugün barışı engelleyen zihniyet İslam’ın barış çizgisini reddetmektedir. Anlamı barış olan dine mensup insanlar için barış okyanusta bir damla su kadar ihtimal taşıyorsa eğer barışı savunmak farzdır, biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizim dinimiz barışı, adaleti, paylaşmayı, hoşgörüyü, yardımlaşmayı, Karun'a karşı Harunlaşmayı, İbrahim gibi bakmayı öğretmektedir. 

İktidar, doğrunun yerine yalanı koyarak, harama yaslanarak iktidarını ayakta tutma çabası içerisinde 

HDP, İslam’ın demokratik değerler üzerine kurulu yönlerinin hiçe sayılması karşısında net bir tavra sahip ahlaki bir çizgide duran yegâne partidir. İktidar zihniyetinin özellikle bizi din karşıtı, dine karşı bir konumda işlemeye çalışması ve bu yönde kara propaganda yürütmesi sadece siyasi ahlaki yozlaşmayla ilgili bir sorun değildir elbette. İktidar zihniyeti hakikatle bağını kopartarak, doğrunun yerine yalanı koyarak, iyiliğin yerine kötülük zihniyetiyle ilişki kurarak, harama yaslanarak, iktidarını ayakta tutma çabası içerisindedir. İşte partimizi kapatmaya yönelik çabalar da, HDP’nin temsil ettiği adalet ve eşitlik fikriyatını, hakikat mücadelesini ortadan kaldırmaya yönelik hamlelerdir değerli arkadaşlar. 

Bizleri hakikat yolculuğundan, adalet mücadelesinden asla alıkoyamayacaklar 

Adalete ve hakikate dayanarak zulme karşı mücadele edenleri yani bizleri, HDP’yi tasfiye etmeyi başarabilirseler, yaptıkları zulmün, yaşattıkları adaletsizliklerin görünmeyeceğini, fark edilmeyeceğini, itirazların yok olacağını sanıyorlar, işte planları tam da budur. Ama bunu asla başaramayacaklar! Bizleri bu hakikat yolculuğundan, adalet mücadelesinden asla alıkoyamayacaklar! 

Zulmü her yerde anlatacağız!

Ali Şeriati, “Eğer bir haksızlığı engelleyemiyorsanız en azından onu herkese anlatın” der. Evet, biz hem haksızlığı ve adaletsizliği engellemek için mücadele edeceğiz, hem de adaletsizlikleri ve zulmü her yerde anlatmaya devam edeceğiz! 

İşte bugün burada olduğu gibi bu tür buluşmalarımız, özellikle siz ehliyetli âlimlerimizin yaşanan bu manevi marazların tedavisinde acil müdahale için harekete geçeceğinize, teşhis ve tedavide bir çıkış yolu bulacağınıza ve ortaya koyacağınıza inanıyorum. Temennimiz adaletin herkese eşit uygulandığı bir toplum ve bir ülke olmasıdır. Bunun mutlaka başaracağız. 

Adalet buluşmalarının bizi tıpkı Newroz gibi adalet bayramına ulaştırması dileği ile çalışmalarınızda başarılar dilerim. Yolunuz ve yolumuz açık olsun, Rabbimiz hepimizin yardımcısı olsun!

Din alimi Ubeydullah Zanyar 

Xwişk û birayên ezîz. Hûn bi xer hatine vê civînê. Bi rêz û hurmet we silav dikim. 

Kıymetli hazirunlar, hurmetle ve muhabbetle sizleri selamlıyorum. Temenni ederim bu çalıştay halkımıza büyük bir hizmet olacaktır. İslam tarihi, insanlık tarihinin hak ve zulüm mücadelesinden ayrı tutulamaz. Özellikle Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı ülkelerde savaş, yoksulluk, geri kalmışlık, eşitsizlik, adaletsizlik her türlü vahşet sürmektedir. Kadın ve çocuklara işkence devam etmektedir. Müslümanlar kendi ülkelerinde yaşanan vahşeti sadece batılı ülkeleri eleştirerek, suçu onlarda bularak izah edemez. Müslümanlar kendi geçmişiyle yüzleşmelidir. Müslümanlar kendi ülkelerindeki insaniyet dışılıklarla hesaplaşmalıdır. Müslümanlar birçok kez başkaldırmış ama maalesef İslami ilkelere dayanan hiçbir ülke ihya edilememiştir. Mezopotamya ve Ortadoğu'da birçok medeniyete beşiklik eden halklar yeniden kendine gelmeli ve insaniyet ilkelerine dayanan bir birlik kurmalıdır. Burada yaşayan halklar diliyle, rengiyle ve inancıyla hür ve emniyet içinde yaşamalıdır. 

Maalesef Müslümanlar ilkelerinden uzaklaştı 

İslam bir inançtır, bir idare modelidir. İslam emniyet demektir. İslam hiçbir azasıyla insanlara ve mahluklara zulüm etmemek demektir. Haklarına tecavüz etmemek demektir. İslam ilimdir, akıldır, huzurdur. Maalesef Müslümanlar bu ilkelerden çok uzaklaşmışlardır. 

İnsaniyetsiz İslam, abdestsiz namaza benzer 

Yeryüzünde 3 İslam vardır. Allah'ın İslam'ı vesili Kur’andır. Devletin ve tarikatın yarattığı İslam vardır. Allah’ın İslam'ının temel esası insaniyet ilkeleridir. Bu ilkeler vicdan, hak ve adalettir. İslam insanlar için gelmiştir. İnsaniyet ilkesini taşımayanlar asla Allah’ın İslam'ının muhitine giremezler. İnsaniyetsiz İslam, abdestsiz namaza benzer, ikisi de batıldır. 

Devletin yarattığı İslam Allah'ın İslam'ına benzemez, saltanata dayanır 

Devletin yarattığı İslam ise isminden başka Allah'ın İslam'ına benzemez. Bu İslam'ın temeli Emeviler tarafından atılmıştır. Bu İslam bir Arap adetidir. Temeli ise saltanata dayanmaktadır. Daha sonra gelenler bu zihniyeti sürdürmüşlerdir. Günümüzde de resmi devlet İslam'ı bunların devamıdır. Bu sahte İslam, sömürü, sınıfsal ayrımcılık, feodal zihniyet, vahşet ve barbarlık vardır. Saltanata dayanan bu sahte İslam'a karşı zamanın alimleri bu zihniyete karşı çıkmışlardır. Birçoğunu şehit ettiler. İnanıyorum, günümüzdeki alimler o şerefli alimlerin izinden peşinden gidecek, zalimlere karşı adalet bayrağını indirmeyeceklerdir. Üçüncü İslam ise temeli Hinduizme dayanan tarikat İslam'ıdır. Bin yıldır bu inanç İslam kisvesi altında düşüncelerini yaymaktadır. Bu iki İslam tarih boyunca beraber çalışmaktadır. Bu iki İslam saltanata dayanan bir köle düzenini hayata geçirmişlerdir. Ana düşünceleri saltanatı kurmaktır. Tarih boyunca din adamlarının çok büyük kısmı egemen gücün emrinde olmuştur. Onların saltanatı ve bekası için yalan fetva vermişlerdir. Binlerce uydurma hadis meydana getirmişlerdir.

Sahte İslamlar günümüzde de cübbeli ve kravatlı şahsiyetlerle temsil ediliyor 

Allah’ın İslam'ı ise yalancı din adamları tarafından bertaraf edilmiştir. Bu sahte İslamlar, yaratan Allah'a değil, yaratılan Tanrıya tapıyorlar. Bu zihniyet günümüzde de din adına hikaye anlatan cübbeli ve kravatlı şahsiyetler mevcuttur. 

Mihrap yanlış ise kim namaz kılarsa kılsın yanlış kılar 

Müslümanlar hiç kimseye iradesini teslim edemez. Hulasa temeli meşru değilse dalları da gayrimeşrudur. Mihrap yanlış ise kim namaz kılarsa kılsın yanlış kılar. Allah’ın İslam'ına inanan alimlere büyük görev düşmektedir. Egemen sınıfın yükünü taşıyan her türlü zulme uğrayan halka önderlik yapmalıdır. Halk yükü taşımakta egemen sınıf semeresi yemektedir. Din adamları halka her şeyi doğru bir şekilde gerçekleri anlatmalıdır. Vicdan, hak ve adalet için hep birlikte mücadele etmeliyiz. 

Coğrafyamızda din kimliği adı altında yapılan bu katliamlara sözde din alimleri fetva vermektedir. Halkımızı bunlara karşı uyarmalı, bunların şerrinden korumalıyız. Mutlaka başarmalıyız. Binlerce yıldır bu coğrafyada hüküm süren ataerki başarı sağlayamamıştır. Umarım anaerkil başa gelir ve adalet sağlar. Analar çok daha adaletli, çok daha vicdanlıdır.

Aktivist Nurten Ertuğrul 

2015’ten beri Ömer Faruk Gergerlioğlu ile beraber sivil toplumda çalıştık. Onun şahsında kim karşısına çıktıysa mutlaka adil, merhametli ve vicdanlı oldu. Bugüne kadar da getirdi. Ne olursa olsun toplumun gözünde insanlar sözün kıymetine değil, gözlerine bakıyor, hayatta takındığı tavrına bakıyor. Eğer bu tavır hayatına geçmişse mesele bitiyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu bütün topluma örnek oldu. Partiler kapatılır ama zihinler kapatılamaz. Neden adaleti konuşuyoruz? Adalet olmadığı için adalet konuşuyoruz. 

Adalet kadınlara verilen bir isim olarak kaldı, onlar da katlediliyor 

İslam toplumları sistemin etkisi altına girmiş ve adalet aranır olmuştur. Bugün adalet saraylarda aranıyor. Kardeşlik hukuku ne zaman işletilirse o zaman adalet gerçekleşir. Adalet insanın kendi içinde başlar. İnsanın kendi bedeni iyisiyle kötüsüyle Nuh’un gemisidir. Sen merhamet duygunu geliştirirsen adaleti de geliştirebilirsin. Adalet kadınlara verilen bir isim olarak kaldı. Onlar da katlediliyor…

25 Mart 2021