Hasankeyfi sular altında bırakacak Ilısu Barajı Projesinin durdurulmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Fatma Kurtulan ve Saruhan Oluç'un başta Hasankeyf olmak üzere önemli tarihi ve kültürel alanları sular altında bırakacak Ilısu Barajı Projesi’nin bir an önce durdurulması ve henüz gün yüzüne çıkmamış tarihi ve kültürel varlıkların korunması amacıyla TBMM'ye verdiği araştırma önergesi:

GEREKÇE

Doğu ve batı kültürünün izlerini günümüze kadar taşıyan, 12 bin yıldır insanların yaşadığı ve 19. yüzyıla kadar bölgenin en büyük yerleşim yerlerinden birini oluşturan Hasankeyf Antik Kenti sular altında kalmak üzeredir.Etüt çalışmaları 1954 yılında başlayan ve 1982 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) çerçevesinde kabul edilen ve Dicle nehri üzerinde planlanan, ekonomik ömrü 50 yıl civarı olması beklenen Ilısu ve Hidroelektrik Santrali Projesinin hayata geçirilmesi ile Hasankeyf antik kent ve 136 km boyunca Dicle Vadisi sular altında bırakılacaktır.

Ilısu Barajı’nın planlandığı bölge Yukarı/Kuzey Mezopotamya’nın önemli bir parçasını oluşturmakta, resmi verilere göre Hasankeyf de dahil toplam 289 arkeolojik sit alanı bulunmaktadır ve bu bölgenin ancak yarısında yüzey araştırması yapılmıştır. Bu araştırma tamamlanabilirse, sit alanı sayısının şimdikinin en az iki katına çıkması beklenmektedir.

Hasankeyf aynı zamanda UNESCO’nun 10 kriterinden 9’una sahip evrensel bir değerdir. Uluslararası bilim çevrelerinin yaptığı çalışmalara göre iseyerleşik hayatın başlaması konusunda, Hasankeyf’in, Göbekli Tepe’nin ikizi olduğu tahmin edilmektedir.Ancak AKP iktidarının politikaları sonucu Hasankeyf’te “eserlerin Yeni Hasankeyf’e taşınması” ve “kayaların sağlamlaştırılması” adı altında yapılanfizikimüdahalelerle ciddi bir yıkım yaşanmıştır.

Maalesef Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi’nin yaratacağı tek tahribat kültür ve tarihi değerler açısından sınırlı kalmayacaktır. Ilısu Barajı projesinin hayata geçirilmesi halinde, Batman’ın Beşiri, Hasankeyf ve Gercüş ilçeleri, Diyarbakır’ın Bismil İlçesi, Siirt’in Merkez, Kurtalan ve Eruh ilçeleri, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesi ile Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı 199 yerleşim alanı ya tamamen ya da kısmen sular altında kalacaktır.

Bu projeden, resmi olan verilere göre 55.000 insanın etkileneceği, 90’lı yıllarda göç ettirilmiş insanlarda dahil edildiğinde bu verinin 78.000 dolayında olduğu ifade edilmektedir. Yine baraj yapılması planlanan alanın, Yörüklerin geçiş güzergâhı olduğu da göz önünde bulundurulduğunda bu sayının 100 bini bulacağısivil toplum kuruluşlarınca belirtilmektedir. Barajın tamamlanması halinde, göç furyası başlayacak ve kentlere göç etmek zorunda kalan insanlar sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.

Ilısu projesinden kaynaklı sadece Hasankeyf ve 199 yerleşim yerindeki halk değil Suriye ve Irak halkları da olumsuz etkilenecektir. Dicle suyunda yaşanacak nicel ve niteliksel düşüşten kaynaklı Musul, Bağdat başta olmak üzere çok sayıda kent içme suyu sıkıntısı yaşayacak ve tarım da büyük risk altına girecektir.  Ve yine Ortadoğu’nun en büyük sulak alanı olan, on binlerce insanın yaşam alanı ve UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunan Mezopotamya Sazlıklarına ulaşan suda oluşacak ciddi azalma bu risklerin en başında gelmektedir. Bu proje,AKP iktidarının iddia ettiği gibi sosyoekonomik hiçbir getirisi yoktur, tam aksine, talan ve yıkım projesidir.

Korunması gereken kültürel, tarihi ve tabiat varlıkları,Anayasanın 63 ve 64. Maddelerince güvence altına almıştır. Ancak korunması gereken yerlerden biri olan, önemli kültürel değerlere sahip Hasankeyf ve çevresibüyük bir yıkımla karşı karşıyadır.Başta Hasankeyf olmak üzere Yukarı Mezopotamya bölgesinin önemli tarihi ve kültürel alanını sular altında bırakacak, on binlerce insanı yoksulluğa mahkum edecek, çok geniş biyolojik çeşitliliğe sahip Dicle Vadisi’nin yok olmasını beraberinde getirecek olan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi’nin biran önce durdurulması ve henüz gün yüzüne çıkmamış tarihi ve kültürel varlıkların korunmasıamacıyla Anayasa’nın 98’inci İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

21 Mayıs 2019