Sancar: HDP bu ülkeyi değiştirmeye, bu sistemi dönüştürmeye, bu iktidarı göndermeye geliyor

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar Muğla 4’üncü Olağan İl Kongremizde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar’ın katılımıyla Muğla 4’üncü Olağan İl Kongremizi gerçekleştirdik. Kongreye İdil Uğurlu, Milletvekilimiz Sezai Temelli, parti yöneticilerimiz ile çok sayıda kişi katıldı. Burada konuşan Sancar, şunları söyledi:

Orman yangınları sadece bir doğal felaket değil, bir yönetim felaketiydi

Hepinizi sevgiyle selamlıyorum, Muğla İl Kongremize hepiniz hoş geldiniz. Gelê me yê birûmet ez we hemûyan bi dil û can silav dikim, hûn bi xêr hatin, ser seran ser çavan re hatin. Geçen sene bu mevsimde yine Muğla’daydık. 29 Temmuz’da başlayan yangınların açtığı derin yaraları birlikte göğüsleyeceğimizi ilan etmek için buradaydık, ortak mücadele ile yağmayı, talanı durdurma mesajını iletmek için buradaydık. O gün yaşananları hiç unutmamamız gerekiyor. O yangınlar sadece bir doğal felaket olarak anlaşılamaz, o yangınlar aynı zamanda bir yönetim felaketiydi, o tahribatlar bir sistemin ve iktidarın anlayışının sonuçlarıydı.13 bin 700 hektar civarında orman varlığımızı kaydettik. 

Mücadelemizi büyütterek yıkımı, yağmayı yaratan zihniyeti mutlaka değiştireceğiz 

Biz ormanlara baktığımızda, tepelere, kıyılara baktığımızda, ekosistemde insanların doğa ile uyumlu, onurlu bir yaşam sürmesini görmek istiyoruz. Bu isteğimizi ve dileğimizi yaşıyoruz. Ama mevcut iktidar her yere rant alanı olarak bakıyor, rant kaynağı olarak bakıyor. Muğla'da birkaç on km seyahat ettiğimizde şu güzelim ormanlık alanda boşluklar ve taşlıklar görüyorsunuz, bunlar nedir diye sorduğumuzda bir yandan yanan ormanlardan boşalan alanları imara açma çabaları, öte yandan her yana açılmış maden sahaları. Bunların hepsi; bu ülkenin kaynakları yandaşlara peşkeş çekildi. Muğla orman alanları en geniş ilimiz ama ormanlık alan ve varlık giderek azalıyor. Temelinde de rant politikaları ve yağma anlayışı var. O nedenle bizlerin, halkların, hakkı savunduğumuz çerçeve aynı zamanda doğayı ve bütün su havzalarının ve canlının yaşam hakkını savunduğumuz alanlardır. Muğla bunun güzel örneklerinden biridir. Ortak mücadeleyi, ekolojistler, hak örgütleriyle emek ve meslek örgütleriyle, siyasi dost yapılarla birlikte ördüğümüz ortak mücadelenin güzel bir mekanıdır Muğla. Bu mücadeleyi büyüttüğümüzde bu yıkımı, yağmayı yaratan zihniyeti de mutlaka değiştireceğiz. 

HDP bu ülkeyi değiştirmeye, bu sistemi dönüştürmeye, bu iktidarı göndermeye geliyor

Bu zihniyet merkeziyetçi, tekçi, inkarcıdır. Merkeziyetçi dediğimiz zaman bütün iktidarı tek elde toplayan ve halkın kendi hayatı hakkında karar verme hakkını elinden almak demektir. Biz onun için diyoruz ki halk kendi kendini yönetmelidir, halk kaderine sahip olmalıdır. Bunun yolu yerel demokrasiden geçer. Yerel demokrasiyi güçlendirmeden, yerel demokrasi üzerine bir kalıcı barış inşa etmeden ve bunları içeren demokratik cumhuriyet hedefi olmadan bu yıkımı, yağmayı, talanı durdurmak mümkün değildir. İşte HDP bütün bunların eşit yurttaşlık temelinde, ekolojiyi, doğayı ve tüm canlıların haklarını savunarak demokratik cumhuriyeti kurmak için ilerliyor. Onun için baskılara maruz kalıyor. Biliyorlar ki gerçek ve tek alternatif HDP’nin fikriyatıdır. Biliyorlar ki yüzyıldır süren acıları, yaraları iyileştirip geleceği demokratik barış kültürü üzerine inşa edecek anlayış ve güç buradadır. O nedenle her fırsatta her yöntemi kullanarak üzerimize geliyorlar, yargıyı polisi harekete geçiyorlar, linç kampanyaları ile bizi sindirmeyi hedefliyorlar ama nafile. On yıllardır süren mücadelede hiçbirimiz, hiçbir yoldaşımız sinmedi boyun eğmedi, vazgeçmedi. Çünkü haklı olduğumuza inanıyoruz. Bu inanç, halkımızın desteği ile her geçen gün daha da büyüyor. O nedenle HDP bu ülkeyi değiştirmeye, bu sistemi dönüştürmeye, bu iktidarı göndermeye geliyor. Kiminle geliyor? Demokrasi güçleriyle, halkların ortak mücadelesi ile geliyor. Bunda kararlıyız, ne yaparlarsa yapsınlar. 

Newroz coşkusunun sindirilmesini hedefleyen nafile operasyonlar başlattılar

Newroz'dan sonra o coşkudan duydukları korku ile her yerde gözaltı furyaları başlattılar. Muğla ve ilçelerimiz de bundan nasibini aldı. Her gün 3’er 5’şer gözaltı yapıyorlar, amaç sindirmek, korkutmak, vazgeçirmek. Ama bizleri korkutamıyorlar, sadece bir gerçeği ortaya kokuyorlar ve kendileri korkuyorlar. Korktukları için 8 Mart’tan gelen dalganın zirveye ulaştığı Newroz coşkusunun sindirilmesini, korkutulmasını hedefleyen nafile operasyonlar başlattılar. Öğrencilere, gençlere saldırıyorlar ama bunları durduracağız. Ortak mücadele ile bunların önüne geçeceğiz. Demokratik cumhuriyete doğru kararlı adımlarla yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Muğla, bu mücadelenin önemli bir kavşağında ve yerinde duruyor. Emekçileri ve ekoloji mücadelesi yürüten değerli dostlarımızla, farklı inançların, hakların, kültürlerin bir arada büyüdüğü tarihiyle, ortak mücadelenin en önemli merkezi olacak yerdir burası. 

1915 ile yüzleşme barışa ve demokratik kültüre giden yolda en önemli görevimizdir

Geçmişimizde büyük acılar var. Kıyımlar, kırımlar, soykırımlar, katliamlar var. Bu acıları inkar ederek geleceği barış üzerine kuramayız. Bu acıları yok sayarak, bu acılara saygısızlık göstererek demokratik bir düzen inşa edemeyiz. Eğer eşit yurttaşlık temelinde farklılıklarımızla, eşit haklarla bir demokratik cumhuriyet düzeni kuracaksak, yüzleşme mecburiyetimiz var bu acılarla. Bu yaraları inkar ederek değil tanıyarak, bunlarla yüzleşerek ve onarma yolları bularak iyileşebiliriz. İyileşecek yaralar olduğu sürece geçmiş bugün olarak kalıyor. Bugün 24 Nisan’ın yıl dönümü. 1915’te yaşananlarla bir yüzleşme, inkardan vazgeçerek yaraları iyileştirme yolu seçilmezse o günkü zihniyet bugün de varlığını sürdürür. Fırsat bulduğunda farklı şekil ve yöntemlerle o zihniyete göre bir yönetim sistemi kurar. O nedenle diyoruz ki yüzleşme barışa ve demokrratik kültüre giden yolda en önemli görevimizdir. İnkar büyük bedeller ödetti bu topluma ve haklara. Her alanda inkar, acıları inkar, kimlikleri inkar, inançları inkar bugün bir yıkım tablosu ortaya çıkarmıştır. Bu tablo zaman içinde belli aralıkla yeniden ve yeniden daha kötü bir şekilde karşımıza çıkıyor. Yüzyıllık bir kısır döngüden, bir karanlık gidişattan söz ediyoruz. Yüz yıldır bu ülkede emekçisi Kürd'ü, Türk'ü, Arab'ı, Çerkez'i, Laz'ı, Alevi',si Hristiyan'ı hala birbirine düşman ettirilmek isteniyorsa o zihniyetin mirasından bugünün iktidarları fırsat yaratmak istedikleri içindir. Bu nedenle diyoruz yüzleşme ve yaraları iyileştirme. Herkesin kimliğiyle, inancıyla eşit olduğu bir demokratik cumhuriyet kurma tek çıkış yoldur. Oraya giden yolda da tek çare büyük demokrasi ittifakı ve güçlü ortak mücadeledir. Bu zihniyet 30 yıl önce başka bir görünümde iktidardaydı, 20 yıldır farklı bir dizayn ile karşımızda duruyor, yani bu zihniyetten ayrılmış mevcut aktörler içinde bir tanesini gösteremezsiniz. Farklı yöntemlerle bazen iki kutba ayrılmış görünse de bu zihniyetten beslenen bir siyasi yelpaze var karşımızda. Bunun karşısında bizim 3'üncü yol dediğimiz eşit yurttaşlık, demokratik cumhuriyet hedefiyle yürüyen mücadele programı var. Gerçek çözüm buradadır, alternatif biziz. İnkar politikaları bir savaş zihniyetini de beraberinde getiriyor. 

3’üncü yolu ve büyük demokrasi ittifakını örerek devam edeceğiz

İşte şimdi yine sınır ötesi operasyonlarla on yıllardır denedikleri yöntemleri devreye sokuyorlar. Bunların temelinde inkar politikaları ve imha anlayışı olduğunu biliyoruz ama iç siyasete yönelik amaçları olduğunu unutmamak lazım. Yine toplumu kutuplaştırmak, milliyetçi hezeyanı yükseltmek, toplamsal kesimleri birbirine düşürmek, ayrıştırmak, kutuplaştırmak, emekçileri bile ortak hak ve gelecek mücadelesinden birbirinden ayrı düşürme niyetindeydiler. Yani beka kaygısı meselesi diye başlattıkları her hamle ve operasyon, yürüttükleri her politika bu ülkenin ve bu ülkede yaşayan insanların beka meselesi değil iktidarın beka meselesidir ve kendi varlığını sürdürmek için yapıyor bunu. Linç kampanyaları da bu iktidarın olağan refleksi haline gelmiştir. Linçlerle yine bu ülkede kökleri çok eskilere dayanan bir yönetim tekniğini devreye sokmaya çalışıyorlar. İşte bütün bu zihniyetin köklerin ve temsilcileri hangi adla varlık yürütüyor olurlarsa olsunlar, ister iktidarda olsunlar, ister muhalefette olsunlar bu zihniyete karşı 3’üncü yolu ve büyük demokrasi ittifakını örerek devam edeceğiz. Doğayı, hakları, özgürlükleri, demokrasiyi, savunacak gerçek alternatif budur. Fırsat bulan hayatlarımızı, geçmişlerimizi, hikayelerimizi, doğamızı talan etmek için hemen işe koyuluyor. Bütün bunları biz durduracağız. Buna inancımız tamdır, biz yaraları sarmak için yürüyoruz. Yeni yaralar açılmasını önlemek için yürüttüğümüz mücadele de bunun bir parçasıdır. 

Mağduriyetleri gidererek onarıcı adalet temelinde büyük barışı kuracağız

Bu ülkede Ermeni halkının yarasını yok sayarak, inkar ederek, bunu dile getirenlere karşı linç kampanyası yürüterek toplumsal barışı asla kuramazsınız. Kürd'ün kimliğini inkar ederek, emekçinin hakkını gasp ederek, doğayı talan ederek, onurlu bir yaşam vaat edemezsiniz. Biz kötülüğe karşı mücadelemizi Hallacı Mansur gibi sürdüreceğiz, iyilik mücadelemizi de Şeyh Bedrettin’den aldığımız ilhamla büyüteceğiz. Hava çok sıcak sizler güneş altındasınız. Burada sizlerle bulmuşken sadece havanın sıcağını değil, yüreklerin dopdolu ısısını da hissediyoruz. Biz yüreklerimizdeki bu kocaman güneşle, bu ülkeyi karanlıktan çıkaracağız ve mutlaka aydınlığa taşıyacağız. Tekrar söylüyorum bizim hedefimiz gerçek anlamda demokratik cumhuriyeti inşa etmektir. Demokratik cumhuriyet büyük barış ile gelecektir, büyük barışı kalıcı hale getirecektir. Hem geçmişle onarıcı adalet temelinde yüzleşerek ve yaraları saracak yolları bularak büyük barışı kuracağız hem inançlar arasında bugüne kadar yaratılan ayrımcılığın, mağduriyetlerini gidererek eşit yurttaşlık temelinde büyük barışı kuracağız. 

Bizler HDP zamanı diyoruz, çözüm var çözüm biziz

Herkesin inancını özgürce kimliğini eşitçe yaşadığı bir düzen inşa ederek büyük barışı kuracağız. Onun için yükümüz ağır, yolumuz uzun ama arkamızda büyük bir halk desteği, çok güçlü bir tarihsel birikim, koca bir mücadele ve bedel deneyimi ve hepsinin üzerine oturan güçlü bir irade var. Kararlılığımız var, inancımız var, bu topraktaki bütün hak mücadelelerini, bütün direnişleri miras olarak kabul ettik, bütün demokrasi hedeflerini borcumuz olarak gördük. HDP budur, HDP bununla büyümektedir. Şimdi Türkiye’de HDP zamanıdır ve elbette Muğla'da da HDP zamanıdır. HDP olarak bizler HDP zamanı dediğimizde sadece partisel çerçevemizi kastetmiyoruz, büyük demokrasi ittifakımızı ve güçlü mücadele hedefini kast ediyoruz. Bizler sonuna kadar bu yolda yürüyeceğiz, bu ülkeyi şu inkarcı, talancı, yalancı iktidarın farklı versiyonlarına terk etmeyeceğiz. Çözüm var, çözüm biziz. Çare hepimiziz. Muğla gibi zor şartlara sahip bir şehrimizde bugüne kadar emek veren, yönetimlerde bulunan bütün yoldaşlarımı yürekten kutluyor, minnet ve teşekkür duygularımı iletiyorum. Yeni yönetimi de yine aynı coşku ve inançla kucaklıyorum.

Em dizanin riya me vekirî ye, meşa me meşa azadiyê ye, ji bo cumhuriyeteke demokratîk e. Serkeftin.

24 Nisan 2022