HDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, Mardin'in Dargeçit ilçesinde Ekim ayında yaşanan olaylarla ilgili Meclis Araştırması talebinde bulundu.

Mardin ilinin Dargeçit ilçesinde 07-08-09 Ekim 2014 tarihlerinde Kobanê’yi sahiplenme eylemleri sırasında çıkan olaylarda Sinan Toprak (18), Bilal Gezer (29) sivil oldukları görgü tanıkları tarafından iddia edilen kişi ve kişilerce ağır silahlar kullanılmak sureti ile öldürüldüğünü hatırlatan Yıldırım, "Sinan Toprak ve Bilal Gezer’in cenaze töreninden dönen kitleye İlçe Jandarma Komutanlığından açılan ateş sonucu Abdulkerim Seyhan(27) yaşamını yitirmiş ve Dargeçit Belediye Eş Başkanı Sinan Akan’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi yaralanmıştır. Olayların başladığı günden bu güne kadar ilçemizde gerçekleşen olaylar incelendiğinde başından beri derin bir provokasyonun tertiplendiği açıkça görülmektedir" dedi.

Yıldırım, 07-08-09- Ekim 2014 tarihleri boyunca Dargeçit ilçesinin neredeyse tümüne yayılan olaylarla ilgili bu güne kadar sivil güçler ve güvenlik güçleri ile ilgili tek bir gözaltı işleminin gerçekleşmemiş olmasını eleştirdi. "Bu güne kadar cinayetlerle ilgili etkin bir soruşturmanın yapılmamış olduğu, akıllarda tüm bu gelişmelerin bir provokasyon olduğu ve halkın birbirine karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıldığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır" diyen Yıldırım, yaşanan olaylar esnasında güvenlik görevlilerinin tutumuyla ilgili gerekçe özetinde belirlenecek gelişmeler olayın kesinlikle tesadüfi ya da kendiliğinden gelişmediğini, bu olayların belli bir plan ve program dahilinde gerçekleştiğini, ilçenin hatta bölgenin geneline yayılmak istenen bu tür iç çatışmaların özellikle belli güçler tarafından tertiplendiğini ortaya çıkarttığını ifade etti.

'Çözüm süreci'nin devamı için, özellikle Kobanê protestoları sırasında Kürdistan’da yaşanan yoğun hak ihlallerinin ve can kayıplarının etkili bir biçimde soruşturulması samimiyetin önemli bir ölçüsü ve sürecin önünü açacak bir uygulama olacağına dikkat çeken Yıldırım, "Bölge genelinde onlarca insanın yaşamını yitirmesine, yüzlercesinin yaralanmasına ve tutuklanmasına sebep olan toplumsal olaylar esnasında güvenlik güçlerinin halka karşı geliştirdiği yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere tüm hak ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturulup failler ile ilgili adli soruşturmaların açılması elzemdir" diye kaydetti.

Yıldırım, araştırma önergesinde şu bilgileri verdi:

"07-10-2014 saat 14:00 civarında Meydana Miradê Kinê’de (Miradê Kinê Meydanı) Kobani olaylarını protesto için DBP İlçe Teşkilatı tarafından basın açıklaması yapıldı. Gece saat 20:00 civarında gençler yine protesto amaçlı bir yürüyüş düzenlediler. 20:30 sıralarında Bilal Gezer (28 yaşında evli ve bir çocuk babası) Bahçebaşı Mahallesinde Sosyal Yardımlaşma Vakfı civarında polis karakoluna 30 metre uzaklıkta açılan ateş sonucu ağır yaralanarak yaşamını yitirdi. Aynı saatlerde Sinan Toprak (16 yaşında) çarşı merkezinin en işlek bölgesinde yine ateşli silahla vurularak yaşamını yitirdi. Adli tıptan kesin rapor gelmediği için söz konusu yurttaşların ne tür silahlarla yaralandığı henüz belli değildir. Aynı akşam onlarca insan yaralandığı halde durumu ağır olanların dışındakiler adli bir soruşturmaya uğramamak için hastanelere başvuramadı ve o tarihten beri kendi evlerinde tedavileri devam etmektedirler.

Olayların gerçekleştiği günlerde eylem alanlarında güvenlik güçlerinin olmaması olayların sivil güçler tarafından gerçekleştirildiği şüphesini yaratmıştır. İlçe merkezinde görüştüğümüz birçok görgü tanığı olayların başladığı akşam ellerinde silahlarla gezen çok sayıda sivil gördüklerini fakat bunu adli makamlara bildirmediklerini söylediler."

Henüz olaylar başlamadan akşam 18.00’den itibaren sokağa çıkma yasağının ilan edilmesini 'manidar' bulan Yıldırım, bu olayların ilçe merkezinin en işlek yerlerinde gerçekleşmiş olması ve güvenlik güçlerinin iki gün boyunca çok fazla eylem alanlarında ve eyleme yakın bölgelerde görünmemesinin ise güvenlik güçlerinin olayların ilk günü seyirci kaldıkları şüphesini uyandırdığını ifade etti.

Yıldırım, 9 Ekim'de yaşamını yitiren Bilal Gezer ve Sinan Toprak için düzenlenen taziye etkinliğinde yürüyüş halinde olan kitle taziye çadırına doğru sessizce ilerlerken, taziye çadırının yanında bulunan İlçe Jandarma Karakolundaki görevli askerler taziyeden dönen sivil ve silahsız kitleye hiçbir uyarıda bulunmadan, ana caddeye bakan duvarların üzerinden uzun namlulu silahlarla ateş açtığını hatırlatan Yıldırım, "İkisi ağır onlarca insan yaralandı; bu yaralılardan durumu ağır olan Abdulhakim Mete ve Abdulaziz Akın (sol gözünü kaybetti) adlı yurttaşların tedavisi halen devam etmektedir. Kitlenin geçişi sırasında Abdulkerim Seyhan açılan ilk ateş sonucu yaşamını yitirmiştir. Ayrıca Dargeçit Belediye Eş başkanı Sinan Akan kitle ile askerlerin arasına girerek ateş açmamaları yönünde ikazda bulunduğu anda kendisine askerler tarafından ateş açılmış ve kendisi de yaralanmıştır" diye ekledi.

"Yaptığımız bütün incelemeler ve görüşmeler sonucunda Dargeçit’te derin bir provokasyonun tezgâhlandığını ve bu olayların özellikle 5 ay önce Dargeçit’te kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürülen ve Hüda-Par’ın ilçe kurucularından Mehmet Uğur Tay’ın ölüm olayından sonra başlayıp bu güne gelmiş olmasının tesadüfi olaylar olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.

Olayların üzerinden yaklaşık yirmi bir gün geçmesine ve olayların ilk gününde işlenen cinayetlerin sivil güçler tarafından işlenmiş olduğu bilinmesine rağmen bu süre zarfında tek bir insanın gözaltına alınmaması akıllarda derin kuşkular yaratmaktadır."

Yıldırım, 5 ay önce öldürülen Mehmet Uğur Tay olayı ile ilgili Belediye Meclis Üyesi Mehmet Şerif Toprak, oğlu Ömer Toprak ve dershane öğrencisi Mehmet Emin Oğuz'un tutuklandığını ve halen Midyat Cezaevinde yattığını anımsatarak, "Bütün görgü tanıklarının ifadelerine ve olayın işlendiği zaman diliminde tutuklanan kişilerin olay yerinde olmamalarının biliniyor olmasına rağmen bu insanların hala tutuklu olması, bu insanların hukuksuz bir şekilde yargılandıkları ve suçun bizzat bu insanlara yüklendiği kuşkusunu yaratmaktadır" dedi.

Yıldırım, şunları kaydetti:

"Şehir merkezinde görüştüğümüz birçok insan isimlerinin verilmesini istememiş ama olayın ilk günü yaşamını yitiren yurttaşların faillerinin herkes tarafından bilindiğini açıkça beyan etmişlerdir. İlçe merkezinde herkes birbirini tanıdığı için kimseler faillerle ilgili konuşmak istememektedir.

Olayların yaşandığı birinci gün Dargeçit Devlet Hastanesi yönetimi, ölü ve yaralıların çok oluşundan dolayı evlerinden çıkamayan doktorların geri çağırıldığını fakat doktorların olaylar yüzünden hastaneye gelemediklerini söylemişlerdir. Hastane yönetimi İlçe Emniyetini arayıp doktorların yol güvenliğini sağlamaları gerektiğini söylemiş ve emniyet bunu yapamayacaklarını söylemiştir. En son Dargeçit Belediyesi kendi imkânlarıyla doktorları evlerinden alarak Dargeçit ilçe merkezindeki hastaneye getirmişlerdir.

Dargeçit’te özellikle Kobanê protestosu sonrası güvenlik güçleri halka karşı son derece sert yöntemlerle yönelmekte ve adeta 1990’ları aratmayan bir güvenlik konsepti devreye sokulmak istenmektedir. Halk şu anda hala tedirginlik içerisinde ve her an birileri tarafından öldürülme korkusu yaşamaktadırlar. Özel timler ve kolluk güçleri ellerinde silahlarla çarşı merkezinde gezmekte ve halk üzerinde ciddi bir psikolojik baskı yaratmaktadırlar. Olaylardan sonra ilçe merkezinden değişik illere göç eden aileler olmuş ve akşam saatlerinden sonra gençlerin çoğu sokağa çıkamamaktadır."

HDP, Dargeçit ilçesinde üç gün boyunca süren, dört kişinin yaşamını yitirmesine ve onlarcasının yaralanmasına yol açan olayların araştırılması, cinayetleri gerçekleştiren faillerin bulunarak gerekli cezai işlemlerin önünün açılması ve olayların yaşanmasında rolü olduğu düşünülen ‘güçlerin’ açığa çıkarılması için bir Meclis Araştırması açılmasını talep etti.

05.11.2014