Hükümetin Gezi Parkı’nda yapmayı planladığı beton yapılara karşı Anayasal teminat altına alınmış demokratik gösteri hakkını kullananlara hiçbir demokratik ülkede görülmesi mümkün olmayan şekilde şiddet uygulanmış olduğu şiddet sonucu, gencecik fidanlarımız toprağa düşmüş, çok sayıda eylemci sakatlanmış, işkenceye maruz kalmış ve gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Saldırılarıyla çok sayıda kişinin ölümüne, sakatlanmasına ve yararlanmasına neden olan güvenlik güçleri mensupları, açık-kapalı her türlü idari ve hukuki oyunlarla mutlak cezasızlık politikalarından yararlandırılırken, haklı bir mücadele yürüttükleri Türkiye ve dünya kamuoyunca tartışmasız olarak bilinen Gezi direnişçileri, ancak otoriter ve totaliter devlet yargılarında görülebilecek ve hiçbir inandırıcılık kaygısı taşımayan kaba ve suni bir kurgulama ile yargılanmaktadır. Gezi direnişine karşı siyasal erkin yargı eliyle son müdahalesi de Çarşı Grubuna yönelik gerçekleşmiştir. Aralarında Beşiktaş Kulübü taraftar grubu Çarşı yöneticilerinin de bulunduğu 35 kişi hakkında hazırlanan iddianamede şüpheliler, “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmekle” suçlanarak haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmektedir.

Mahkemece kabul edileceğinden kuşku duymadığımız bu iddianame; hukuk devletinin tüm kural ve kurumlarının içini boşaltan ve hukukun üstünlüğü ilkesini içi boş bir kalıba indirgeyen Hükümet müdahalelerinin ürkütücü sonuçlarından biridir. Şurası gerçektir ki hukuk devletinin temel ilkelerinden olan kuvvetler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri askıya alınmış durumdadır. Bu anlamada üzülerek belirtmek gerekir ki bu İddianame olgulara değil iktidarın talebine karşılık gelmektedir. Geçmiş vesayet yönetimlerinden şikayet eden iktidar, Yönetimde ve yargıda, tüm eski vesayet yöntem ve araçlarını geliştirerek kullanmakta beis görmediği gibi, demokratik ve meşru hakkını kullanan her kesimden muhalifi adeta hedef tahtasına oturtarak yok etmeyi amaçlamakta, tüm muhalif kesimleri kendi istediği doğrultuda şekillendirmeye çalışmaktadır.

Bizler demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü politikamız gereği demokrasinin vazgeçilmez haklarından olan gösteri ve ifade hakkını kullanan tüm muhalefet güçlerinin yanında olduğumuz gibi, bu kapsamda demokratik ve meşru taleplerini ifade etmek için sokağa çıkan ve Gezi Direnişine kendi renkleri ile katılan Çarşı Grubunun da bu haksız suçlamalara karşı yanlarında olduğumuzu belirterek hukukun, adaletin, hakkaniyetin ve demokrasinin mücadelesini vereceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz.

HDP Hukuk Ve İnsan Haklarından
Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
Meral Danış Beştaş