HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, parti grup toplantısında konuştu. Tansu Çiller dönemindeki yargısız infazlara, failli meçhullere değinerek başlayan Kürkçü, kiralık katillerin, korucu başlarının oluşturduğu, insan öldürme yetkisi verilmiş güruhun katliamı sonucunda '99 yılına kadar devam eden karanlık dönemde 543 kişinin gözaltında kaybedildiğini hatırlattı.

Savaş Buldan'ın da Çiller'in oluşturduğu "ortadan kaldırılacak işverenler" listesinde olduğunu hatırlatan Kürkçü, "Mesut Yılmaz iktidarı tarafından soruşturma konusu yapıldı. Ortada bir sır olmadığı gerçeği vardı. Başbakanlık müfettişliği tarafından hazırlanan raporda 'Sadece Savaş Buldan değil, 100'ü aşkın insanın devletin güvenlik güçleri tarafından izlendiği, haklarında hükümler kesildiği, yargısız infaz yoluyla ortadan kaldırıldığı' açıkça ifade edilmişti. Raporu hazırlayan kişi, 'tartışılacak olan şey 100 kişiye yakın kişinin PKK finansörü işverenlerden biri eksiltilmiştir, emri kim vermiştir, yetki kim tarafından hangi ahvalda kullanılmıştır? Sorumluluk kimdedir?' dedi. Bu uygulamanın tüm ülkede olduğuna göre bizde de olacaktır, hukuk devleti içinde bu kararlar alınıp, devlet ciddiyeti içinde uygulanacaktır diyor savcı Kutlu Savaş. Bu çok açık. Müfettiş problem bu insanların yargısız infaza kurban edilmesi değil, devlet böyle yapmıştır" dedi.

Kürkçü, "Vesayet ilişkilerinin karşıtı olarak kendini ortaya koyan Başbakana sormak istiyorum, ben bu raporu okudum, siz okudunuz mu?" diye sordu. Kürkçü, şöyle devam etti: "Yüzlerce cesedi ardında bırakan bu çeteye ilişkin bir şeyler yapacak mısınız? Başbakan tabi ki yapmayacağım der. 'O zaman benim de üyesi olduğum Refah Partisi'nin ortağı olduğu iktidar döneminde yapılanlar aklanır. Asla içinde olduğumuz hükümetle ilgili hiçbir kovuşturma yapmayacağız' diyecektir. Bunu açıkça söylemeyecektir. Savaş Buldan'ın katillerini ve öldürülen 100'ü aşkın kişinin infazının sorumlularını kozmik odada bulmuşsunuzdur, cebinizde saklamayın. Adil bir yargılamaya tabi tutun diyoruz. Mademki hesaplaşacağız, buradan başlayalım. Ancak ben bu iradenin hükümette olduğunu düşünmüyorum."

1 Haziran'da 14 merkezde tekrarlanan yerel seçimlere değinen Kürkçü, AKP'nin itirazı üzerine yeniden seçim yapılan yerlerde muhalefet partilerinin kazandığını hatırlattı. Kürkçü, "AKP, büyük iddiayla girdiği seçimlerden yenilerek çıktı. Ağrı yenilgisi Erdoğan ve AKP için ağır oldu. Ağrı'dan ağrı çıktı. Kendileri istediler, yarıştılar, kaybettiler. Yarışmadılar, adil yarış da yoktu. Devletin tüm gücüyle, tankı, topu, panzeri, polisiyle sandık başlarında halkı korkutarak oyları çalmaya yeltenenlere halk ağır tokat yapıştırdı. O yüzden Başbakan kürsüden avaz avaz bağırıyor. Bu bir şey ifade etmez. Seçim kazanmak tank, top işi değil. Gönül işi. Halkın gönlünü kazanamazsınız hiçbir şeyi kazanamazsınız" şeklinde konuştu.

Kürkçü, tekrarlanması durumunda Ceylanpınar'da da kazanacaklarını belirtti ve ekledi: "Yine kazanacağız. Üstelik bu seçimler, ileriye ve geriye dönük olarak muhakeme imkanı da sağladı. Sadece sandıklardan oy çıkmadı. 3 tarz siyaset seçimden geçti. İlki AKP tarzı tahakküm, yıldırma, kandırmaya çalışma, kanmayanlara karşı tank, top, parayla cıngar çıkarma. Karşısındaki blok ise onların yerinde olsalar, kendilerine yapılanları onlara yapacaklar. BDP, bundan sonraki HDP tarzı siyaset ise empati ve gönülleri kazanma üzerineydi. 10, 30 oy farklarla yenilenen seçimlerde 1.500, 2000 oy farkla kazanmak bizim tarzı siyasetimizden kaynaklıdır. Türkiye'nin tamamına seslenerek bize oy vermeyenlerin gönlünü kazanmak, empati kurmak, olması gerektiği yerin HDP safı olduğunu göstererek kazanacağız. AKP sultasına son vereceğiz. Başbakanın her yeri ağrıdı. Cumhurbaşkanlığı ve 2015 seçimlerinde ağrı sürecek." Kükçü, Ağrı'da barış ve çözümün kazandığını söyledi.

HDP heyetinin PKK Lideri Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmeye değinen Kürkçü, heyetin olumlu mesajlarla döndüğünü söyledi. "Çözüm süreci bakımından Sayın Öcalan'ın verdiği en önemli mesaj, sürecin yeni bir aşamaya geldiği, yeni bir başlangıç için umut olduğu ve provokasyonlardan uzak durulması yönündeydi" diyen Kürkçü, şunları kaydetti: "Çözüm sürecinin kendine özgü diyalektiği var. Katedilen mesafede sosyal ve siyasi hayatta birebir karşılığını bulmayabilir. Müzakere masasında oturanlar olumlu gelişme sağlayabilir, müzakere masasını genişletebilirler. Fakat süren hakimiyet mücadelesi ekseninde geliştiğini aklımızdan çıkarmamamız gerektiğidir. Sürecin kalıcı barışa, halkların öz yönetimine evrilerek mükemmel sonuca varmasına karşı AKP, en az ve geciktirilerek sonuca bağlanması için elinden geleni ardına koymamaktadır."

Kalekolların çözüm sürecini baltaladığını belirten Kürkçü, 300 tane inşa edilmesi planlanan kalekollardan 100'ünün inşa edildiğini hatırlattı. Kürkçü, "Güvenlik barajları, gölleriyle Kürdistan'ı sarıyor. Çözüme ilerliyorsak o zaman halkın yoğun yaşadığı sınır ötesi ilişkileri kardeşçe sürdürmeye hazırlandığı yerlerde halka karşı silahlandığına kuşku olmayan askeri birliklerin halkın karşısına dikilmesinin ne gibi bir açıklaması olabilir? Bir tehdit olarak görüyor halk bunu ve halkçı yollarla karşı koymaya çalışıyor. Lice'de, Varto'da, Silopi'de süren kalekol protestolarının gerisindeki hakikat budur" dedi. Aylardır, kalekolların "barış ve çözüm için yapılacak en kötü şey" olduğu yönünde hükümeti uyardıklarını söyleyen Kürkçü, AKP'yi "Kalekol yapımına son verin" diye uyardı.

Rojava'da yaşanan katliamları hatırlatan HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, AKP'nin Suriye politikalarını eleştirdi. Kürkçü, şunları söyledi: "Rojava halkı, Suriye'yi kana bulayan çetelere karşı kadınların, gençlerin özgürlüklerini ve hayatlarını müdafa ediyorlar. Türkiye'nin siyaseti ise Suriye rejimini ihraç yoluyla devirmek için Davutoğlu siyaseti Şam'da zor yoluyla rejim değişikliği yapılacağı varsayımına dayandığı için tüm gücüyle ÖSO, cihatçı, yağmacı katil sürülerinden oluşan çetelere destek veriyor. Son haftalarda Serekaniye'de sivil insanları, çocukları katleden insanların ellerindeki silahların Türkiye'den olmadığına dair kanıt yoktur. Yetkililerden kendilerine benzeyenlere yönelik şiddet olaylarında yeri göğü birbirine katarken, burnunun dibinde insani temasları engelledikleri bölgedeki katliama dair bir şey diyemedi. 83 insan öldürüldü. Orada ölenlerin yakınları burada yaşıyorlar. Buradaki bir barışın orada barış yoksa mümkün olamayacağını zihinleri ve duygularıyla idrak ediyorlar."

AKP'nin Diyarbakır başta olmak üzere Kürt siyasi hareketine "kaçırılan çocuklar" meselesini dayattığını söyleyen Kürkçü, "Bu konuda net olarak konuşalım. Hükümetin ve herkesin şunu yapmasını istiyoruz; çocuk asker kullanımının denetiminde uluslararası sözleşmeleri kabul etmesini istiyoruz. Bu protokol 2002'de eklendi. Başbakan Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, 'çocukların savaş suçlarını yargılayacak Roma Statüsü'ne taraf olacağım' dedi. Ancak Türkiye halen taraf olmuş değil. Ortada savaş suçu varsa yargılanacağı merci uluslararası mercidir. Ancak Türkiye ısrarla Roma Statüsü'ne taraf olmuyor. İnsanlık suçlarından ülkelerin yargılanmasını da içeriyor. Hükümetin bu statüden kaçınması normal. O zaman böyle yüksek etik hukuka kendini bağlamayan hükümetin savaştırılmadıkları belli olan çocukların sığınmış oldukları bir kurumu yola getirmek için, onunla yukarıdan bir ilişki kurmak için HDP'nin, BDP'nin, Amed belediyesinin kapısına dayanmasında anlaşılacak bir şey yok. Hükümete açık çağrıda bulunuyoruz; Evlerinden ayrılarak, sınırın ötesine geçen, orada kendilerine güvenli mekan bulduklarını düşünen, bunu seçmiş çocukların ailelerine kavuşmasını istiyorsanız barış sürecine hız vermek, hukuksuzlukları ortadan kaldırmakla birlikte çocukların geri dönmelerine yardımcı olmaktır" dedi.

Kürkçü, HDP'yi hedef alan Başbakan Erdoğan'a şu yanıtı verdi: "Biz HDP'yiz, bize yönelik talep de yoktur. Askere alma dairesi olmadığımız gibi çocukları bulma kurumu da değiliz. Türkiye'ye sormak istiyoruz; o çocuklar hakikaten ailelerine geri dönecek olsalar, gelecekleri hakkında kim hangi garantiyi verebilir? Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklarla yüz yüze pek çok görüşme yaptım. Söyledikleri şuydu; cezaevlerine girmemize neden olan etkinliklere katılmamızın nedeni anadilimiz, kültürümüz nedeniyle yapılan ayrımcılık. 15-16 yaşında biz buna katlanamadık' dediler. O çocukların bir bölümü gitti. Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklara yapılanlar sizin çocuklarınıza yapılmış olsa, o çocuklar zulmün her türlüsünü görseler, en uzak yere götürmeyi düşünmez misiniz? Tekrar atar mısınız o koşullara? Siyaset için söyleyeceğim şey, siyasi sonuç almak istiyorsanız bu yollardan gideceksiniz. "

Başbakan'ın nefret dilini kullandığını söyleyen Kürkçü, "AKP'nin olduğu yerde kan yok BDP'nin olduğu yerde kan var" sözünü hatırlattı, "Bu ağızla nasıl çözüm gerçekleştireceksiniz?" diye sordu. Kürkçü, şöyle devam etti: "Sürecin hassasiyetini göz önüne alarak söylem babında nefret diline teşebbüs etmememizin ödülü böyle muhatap alınmaksa buradan söylüyoruz Başbakana, biz sizin bizi çekmek istediğiniz yere gelmeyiz. Kutuplaşmadan parsa topluyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne kadar kutuplaşırsak parsamız artar diye düşünüyorlar. Havanızı alırsınız. Mücadelemizi veririz, ağız dalaşı yapmayız. Yüzünüzü ortaya çıkartır, teşhir ederiz. Yedi düvelde bakacak yüzünüz kalmaz. Halkın haklarına tecavüz ettiğiniz yerde HDP'yi karşınızda bulursunuz."

Gaziosmanpaşa'da "Öcalan'a özgürlük" talebiyle açılan standa yönelik ırkçı saldırıyı kınayan Kürkçü, saldıranların emniyetle anlaşmalı olduğunu söyledi. Tuncel'in İstanbul Valisi Mutluyu aradığını ve "Siz zaten çocukları dağa kaçırıyorsunuz, bunları isteme hakkınız da yok" yanıtını aldığını hatırlatan Kürkçü, "İşte onların B planı budur. Türkiye'nin her yerinde HDP faaliyetini şu ya da bu yolla önlemek, saldırı tertip etmek. Biz diz üstü çökmeyiz, yalvarmayız. Haklarımızı birer birer gerçekleştiriyoruz. Öcalan'a özgürlük isteyeceğiz. Barış ve kardeşlik için mücadeleden yılmayacağız. Bize saldıranların halk olduğuna dair şu kadar kanıt gösterin, orada yaşadığını gösterin laflarımı geri alayım. Orada olanlar halk değil kiralık katillerdir. Diz çökmeyiz, dünyayı dar ederiz. O nedenle bize böyle planlarla gelmeyin, hakiki işlerle gelin" dedi.

Soma'da yaşanan maden faciasının ardından gelişen süreci değerlendiren HDP Eşbaşkanı Kürkçü, AKP'nin taşeronu kalıcılaştırmak için yeni yasa hazırlığı içerisinde olduğunu belirtti. Yasayla taşeronluğun zorunlu hale getirdiğini, çalışma yaşamında iş cinayetlerinin önlendiği, taşeronun yasaklandığı gerçek yasaların çıkarılmasını istedi.

Yeni yargı paketine değinen Kürkçü, "Bu pakette barışı destekleyen ne var? En çok beklenen cezaevlerin boşalmasına etki edecek düzenlemelerdir. TMK'ya dönük iyileştirme yok. Hükümlülük sürelerinde iyileştirme yok. Hasta tutsaklar için her şeyi Adli Tıp'a bağlayan somut göstergeler var. Barışı kim provoke ediyor? AKP'nin Erdoğan'a çözüm bulması gerekiyor. AKP, Erdoğan'ın AKP'si ise çözüm yok" değerlendirmesinde bulundu.

Barış sürecinin pamuk ipliğine değil, sağlam urganlara bağlı olması için çaba gösterdiklerini vurgulayan Kürkçü, şöyle devam etti: "Bu Erdoğan'ın zulmüne boyun eğmekten geçmiyor. Kurucu, yapıcı duruş ortaya koyabilirsek, muhalefetin dili olabilirsek, kutuplaştırmaya karşı halkçı siyaseti ortaya koyabilirsek yukarıdaki müzakerelerin aşağıdan güçlenmesi gerçekleşir. Sayın Öcalan, rolünü oynuyor. Bizim de oynamamız gerekir."

Gezi'de yaşamını yitiren direnişçileri anan Kürkçü, "İyi ki mücadele ettiler, kavgalarından dönmediler" dedi. Gezi direnişinde Erdoğan rejiminin karakterinin ortaya çıktığını söyleyen Kürkçü, "Ölmediğimizi, pestilimizin çıkmadığını, her şeye boyun eğmediğimizi dosta düşmana gösterdik. Türkiye'nin kendine güveni geldi. Hayır diyebilmek herkes için hak haline geldi. Gezi'yi üç-beş ağaç için diyerek kenara atmıyoruz. Gezi'de direnen ekolojistler olmasaydı, Erdoğan'ın Gezi'nin toprağını çalarken yakaladılar. İtiraz edenler de yanlarına gelmeseydi polis devleti kurulmasının hazırlıkları açığa çıkmayacaktı. Böyle komplo mu olur? Bu zulme karşı isyandır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine belirledikleri adayla gireceklerini söyleyen Kürkçü, şunları söyledi: "Ortaklıkla kimse bize gelmesin. Kimseyle bir anlaşmamız ve anlaşacağımız da yok. Herkes kendini sınamalı, göstermelidir. AKP'yi iktidardan indirme derdi olanlar, ellerinden geleni yaparlarsa AKP birinci turu geçemez. İkinci tur hesaplarınız varsa bizi ikinci tura kalamayacaklar olarak görmeyin. Halka özgürlük, kadınlarla, gençlerle, köylülerle, ezilenlerle, kültürü ve kimliği inkar edilenlerle güçlü bir ilişki kurarak kimseyle ortaklık kurmak istemiyoruz. İkinci turda desteğimizi arayacaklar. Akıllarından şunu silsinler; Kürt düşmanlarına, gençlik, kadın düşmanlarına, zalimlerle ortaklık edenlere bir tek oy vermeyiz."

Nazım Hikmet ve Ahmet Arif'i anan Kürkçü, Hüseyin Cevahir ve Nurhak'ta katledilen devrimcileri andı, devrimcilerin, işçilerin, yoksulların özgürlüğü, kurtuluşu, eşit, özgür bir hayat yaşamaları için mücadele ettiklerini vurguladı.

03.06.2014