Lice'de yaşanan katliama dikkat çekmek ve halka destek vermek amacıyla bu haftaki Meclis Grup toplantısını Diyarbakır'a taşıyan HDP Eş Genel Başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü, kalabalık bir heyet ile iki yurttaşın katledildiği Duru Jandarma Karakolu yakınındaki tepede yurttaşlara seslendi. Grup toplantısı HDP Milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları, HDP MYK ve PM üyeleri, HDK-HDP bileşen örgütlerinin temsilcileri, il ve ilçe yöneticilerinin, ilçe belediye eş başkanlarının, Barış Anneleri Meclisi üyelerinin ve çok sayıda yurttaşın yanı sıra 18 gündür karakol-kalekol ve askeri operasyonlara karşı direnişlerini sürdüren gençlerle birlikte gerçekleştirildi.

Kitleye hitap eden HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, konuşmasına "Bu süreçte hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz ve bu ölümler umarız son olur. Bu katliamı kınıyoruz. Bu eyleme kan bulaşmış olması süreci daha da kırılgan bir hale getirmiş ve Türkiye kamuoyunda tartışılır bir hale getirmiştir. Umarız bu kayıplar son kayıplar olur ve biz ölümler üzerinden değil, yaşamlar üzerinden konuşuruz. Artık yeter, êdî bese diyoruz" sözleriyle başladı.

Kürt sorununda önemli aşamaların kaydedildiğini belirterek, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 2013 Newrozu'nda yayınladığı mektubu hatırlatan Tuncel, "Bu manifesto, Türkiye'de yeni bir durum ortaya çıkardı. Bu ülkede Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkes, Abaza, Alevi, Sünni, Hıristiyan ve Yezidi'nin birlikte, barış içinde yaşama olanağını yarattı. Sayın Öcalan'ın başlattığı bu süreç ile insanlar artık savaşın bitmesi ve barışın sağlanması amacıyla destek verdi. Türkiye kamuoyu savaşın değil, barışın yanında yer aldı. Kürdistan'da halk süreci destekledi. Sayın Öcalan ve Kürt hareketi sürecin arkasında durdu ve gerekenleri yaptı" dedi.

Konuşmasının devamında Kürt hareketinin gösterdiği yüksek hassasiyete rağmen AKP Hükümeti'nin güven verici hiçbir adım atmadığına dikkat çeken Tuncel, sürecin başında mutabık kalınan ateşkesin sağlanması ve gerillanın sınır dışına çekilmesi noktasında Kürt hareketi üzerine düşeni yerine getirdiğini ifade ederek, "Buna karşı AKP Hükümeti sürecin yasal güvenceye kavuşturması, TMK'nın kaldırılması, gerekli anayasal düzenlemelerle Kürt halkının engellenen haklarının iade edilmesi, karakol yapımlarının durdurulması gibi adımların hiç birini atmamıştır. Sayın Öcalan ise gereken hassasiyeti göstermiş ve sürecin devamını sağlamıştır. Son ateşkesten önceki 7 ateşkesin provokasyonlar bozulmuştur. Biz bu ateşkesin bitmesi ve sürecin sekteye uğramasını istemiyoruz. Kürt halkı kendi dili, kültürü ve kimliğiyle kendi toprağında barış içinde yaşamak istiyor" diye konuştu.

Diyarbakır'da bir çocuk tarafından indirilen Türk bayrağının partilerin grup toplantılarının gündemini oluşturduğu hatırlatan Tuncel, bayrak indirmenin bir provokasyon olduğu düşüncesini taşıdıklarını söyledi.

"İnsanlar cenazeleriyle uğraşırken, bayrağın indirilmesi bilinçli bir girişimdir. Kimsenin kutsallarına karşı değiliz, ancak bizim kutsallarımıza da herkes saygılı olmalıdır" diyen Tuncel, barışın büyük bir irade gerektirdiğini kaydetti. Barışın savaştan daha zordur olduğunu ifade eden Tuncel, "Öncelikle ruhumuzda kabul etmemiz gerekir. Kürt hareketi bu konuda gerekli güveni vermiştir. Ancak AKP Hükümeti ve devlet bu konuda adım atmıyor. Neden hala karakollar yapılıyor? Barışmayacak mıyız? Barışacaksak bu kalekol-karekollar neden? " diye sordu.

Çözüm sürecinin bir buçuk yılı aştığını da hatırlatan Tuncel, herkesi bu sürece içinde kimsenin yaşamını yitirmediği tesellisinde bulunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: "Ancak yaşamını yitirenler var. Paris katliamı oldu. Gever'de (Yüksekova) 3 insanımız katledildi, Diyarbakır'da on gerilla katledildi, Lice'de Medeni Yıldırım, Gezi'de yine 8 insanımız öldürüldü, birkaç gün önce burada 2 insanımız katledildi, dün akşam Siirt'te barış isteyen insanlar öldürüldü."

AKP Hükümeti'nin bu süreçte toplumun beklentilerini karşılamak yerine güvenlik politikalarını ön plana çıkardığına değinerek, "İHD'nin bu sürece ilişkin raporunda, özellikle geri çekilme sürecinde, yani toplumun devletten süreci güvence altına alınmasını beklediği bir dönemde 341 karakol yapılmıştır. Madem barışacağı neden karakol-kalekol ve güvenlik barajlarını yapıyorsun? Bu süreci yasal garanti altına almak için neden çaba harcamıyorsun? Ancak AKP şimdiye kadar hiçbir adım atmamıştır. AKP'nin yaptığı tek şey çözüm sürecinde ısrarlı olduğunu söylemesidir. Biz bu söylemi önemsiyoruz. Ama ısrarlıysanız TMK'yı kaldıracak mısın? Kürt halkının dili, kimliği ve kültürü önündeki engelleri kaldırarak haklarını verecek misin?" sorularını sordu.

Süreci korumanın herkesin görev ve sorumluluğu olduğunu belirten Tuncel, halkın sorunlarını dinlemesi ve nasıl bir çözüm düşündüğünü açıklaması için Başbakan Erdoğan'ı Lice'ye çağırdı. AKP'nin geçen hafta Diyarbakır'da düzenlediği çözüm sürecine ilişkin çalıştaya da değinen Tuncel, AKP'nin bildiğini okuduğunu ve kendi çalıp, kendi oynadığını kaydetti. HDP ve BDP'nin önemli bir aktör olduğunu vurgulayan Tuncel, sürece ilişkin çabaların çift taraflı olması gerekliliğine vurgu yaptı.

Sürecin korunmasına ilişkin konuşan Tuncel, HDP olarak bu süreçteki sorumluluklarının bilincinde olduklarını belirterek, "Sadece iktidar ve muhalefete çağrı yapmıyoruz. Özellikle Meskan ve Lice'de yapılan eylemeler amacına ulaşmıştır. Yol kesme ve direniş çadırı kurmak gibi eylemler iktidarın ikiyüzlü politikalarını teşhir etmiştir. Bir yandan süreç, barış diyen diğer taraftan oyalama ve güvenlik politikalarını yürüten zihniyeti açığa çıkarmıştır. Halkımız üzerine düşeni yapmıştır. Artık görev siyasetçilerindir. Dün heyetimiz İmralı'ya giderek Sayın Öcalan ile görüşmüştür. Öcalan barış sürecindeki ısrarını ve sürecin devam etmesindeki çabalarını vurgulamıştır. Tüm Türkiye halkı da AKP'nin faşizan savaş politikaları yerine Sayın Öcalan'ın barış çabalarına destek vermelidir" dedi.

Tuncel'in ardından da Ertuğrul Kürkçü halka seslendi. Yaptığı kısa konuşmada Türk bayrağının indirilmesi sonrası Kürtlere karşı başlatılan linç kampanyasını değerlendirdi. Kürkçü şöyle konuştu: "Türk bayrağı altında baskı politikaları saklanmamalıdır. Her şeyi Türk bayrağının altına örtmek isteyenlere şunu söylüyorum. Bayrağı bir baskı aracı olarak kullanmayın. Çocukla çocuk olmak devlet adamına yakışır mı. Dün dağa çıkan çocuklara ağıt yakanların bugün bayrağı indiren çocuğa dokunmaya komutanı sigaya çekmek tutarlılık mı? Türkiye'de herkes bayrağın başka halka karşı baskı aracı olarak kullanılmasına karşı çıkmalıdır. Gerçek milliyetçilik budur."

Kürkçü, Kürt halkının kendisine karşı yapılan karakollara karşı çıkmasının demokratik bir hak olduğunu da ifade ederek, Türk halkına da bu direnişe destek verme çağrısı yaptı. Kürkçü, "HDP'in olduğu yerde Türkiye halkının değerlerine hiç kimse el uzatamaz" dedi.

Kürkçü, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın dün heyet ile yaptığı görüşmede verdiği mesajları da değerlendirerek, barış sürecinin kendileri ve Kürt halkı, hareketi için stratejik bir karar olduğunu kaydetti. "Bu süreçte nehir akmaya başlamıştır. Nehirleri geriye akıtmak da imkansızdır. Nehir yeraltına inebilir, yüzeye çıkabilir, dolanabilir ama geriye akamaz artık. Barış yürüyüşü de bizim için böyleydi. Sayın Öcalan'ın açmış olduğu ilerleme yolunda tüm Türkiye yürümelidir" dedi.

10.06.2014