HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Başbakan Erdoğan'ın HDP'yi hedef alan açıklamalarına ve üslubuna ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Açıklamasına, "Türkiye için hayati önem taşıyan demokratik çözüm ve barış süreci ne yazık ki sağlıklı bir zemin üzerinden ilerlemiyor" diyerek başlayan Baluken, hükümetin adım atması gerekirken, tam tersine çözümsüzlük politikalarını derinleştirdiğini söyledi. Hükümeti, "yapay gündemlerle toplumun özgürlük, demokrasi taleplerini ötelemekle" suçlayan Baluken, hükümetin son dönemlerdeki tavrını da "Sürecin demokratik adımlar atılmadan daha fazla yürümeyeceği gerçeğiyle karşı karşıya kalan hükümet, adım atmak yerine, gündemi değiştirerek, gerilim politikası üreterek halkın dikkatlerini farklı yönlere çekmenin gayreti içerisindedir" dedi.
Hükümetin Diyarbakır'da kimi aileler üzerinden bir süredir yürüttüğü politikanın kendilerine karşı yürütülen "psikolojik savaş ve kirli propaganda"nın bir parçası olduğunu vurgulayan Baluken, "Halkımız ve demokratik kamuoyunun çözüm baskısı karşısında Başbakan, hükümet ve kendi medyası, dikkatleri çözüm dışı alana çekmeye çalışmaktadır. Eğer çözüm süreciyle ilgili olarak hükümet demokratikleşme yasalarını bugüne değin parlamentodan geçirmiş olsaydı, dağdan iniş yasasını çıkartsaydı zaten çocukların dağa çıkması diye bir konu gündemleşmeyecekti" ifadelerini kullandı.
Baluken, "dağa çıkış yasası" olarak nitelendirdiği TMK konusunda da hükümetin bu zaman kadar herhangi bir adım atmadığına dikkat çekti. Bölgedeki karekol-kalekol yapımlarının hız kazanması ile askeri hareketlilik ve operasyon hazırlıkları konusunda yaşananları, "OHAL benzeri uygulamalara başvuruluyor" sözleriyle özetleyen Baluken, Rojava sınırında, Gezi eylemlerinde insanların vurulduğunu, çocuklara yönelik taciz, işkence ve baskının arttırıldığını söyledi. Baluken, Sivas'ta ve Siirt'te dünden beri 23 kişinin yeniden KCK operasyonları kapsamında gözaltına alınmasına işaret etti.
Lice ve Meskan bölgesi başta olmak üzere karakollara karşı yapılan eylemleri "demokrasi ve özgürlük eylemleri" olarak nitelendiren Baluken, Kürt halkının çözüm ve barış iradesinin bulunduğuna işaret etti. Başbakanın son dönemlerdeki tutumunun ise "Son derece tehlikeli ve yanlış" olduğunu söyleyen Baluken, "Süreci zora sokacak, hatta bozulmaya götürecek bir dil ve üslup kullanmakta, süreci tersine çevirecek bir tutum sergilemektedir. Partimize, halkımıza, herkese ağır hakaretler içeren söylemler kullanmaktadır. Bizim bu hakaretlere verecek cevabımız elbette vardır. Ancak Sayın Başbakan ile aynı dili kullanmayacağız, onun düzeyine inmeyeceğiz. Çünkü onun dili barışa ve çözüme hizmet etmeyen bir dildir" şeklinde konuştu.
"Biz çözüme ve barışa ilkesel olarak yaklaşıyoruz, stratejik olarak bakıyoruz" diyen Baluken, Başbakan'ın günü kurtarma anlayışıyla ve kendi iktidar sürecini sağlama alma hesaplarıyla sürece yaklaştığını söyledi. Baluken, Başbakan'ın BDP'nin Ağrı zaferini 'Terörün desteğiyle kazandılar' sözleriyle değerlendirmesine de tepki gösterdi. Baluken, bu söylemin Ağrı halkının iradesini tanımayan bir tutum olduğunu ifade etti.
Baluken, Başbakan'ın son günlerde sık sık dile getirdiği 'B ve C planlarımız devreye girer' şeklindeki sözlerini de değerlendirdi. Baluken, "Barışı esas alan bir mantığın ancak ve ancak barış planı olabilir. Savaş planı yapan bir zihniyetin barış arayışı olabilir mi? Başbakan kendisini açıkça ele vermiştir. Tavrı niyeti deşifre olmuştur" dedi.
Hükümetin artık bir karar vermesini isteyen Baluken, barış ve çözüm istiyorsa hükümetin çatışma dilinden uzaklaşmasını istedi. Baluken, Başbakan'ın aileler üzerinden siyaset yapmasına da tepki göstererek, "Amacın barışsa zaten dağda kimse kalmayacak" dedi. Baluken devamında da şunları söyledi: "Biz şunu söylüyoruz. HDP çözümün ve barışın teminatıdır, barışın köprüsüdür. Eğer bu süreç bozulursa bunun altında tüm Türkiye kalacaktır. B planı, C planı yapanlar asıl bunun altında kalır."
Başbakan'ın yaklaşan seçimler nedeniyle milliyetçi ırkçı kesimlere göz kırptığını dile getiren Baluken, Başbakanı da "belki üç beş oy devşirebilirsin ama bu ucuz siyaset Türkiye halklarına kazandırmaz" sözleriyle uyardı.
Başbakan'a "bir an önce çatışma dilini terk et, BDP, HDP', halkımızı ve Kürt halkının mücadele kurumlarını tehdit etmekten vazgeç" çağrısında bulunan Baluken, Başbakan'ın bir an önce barış planını açıklamasını istedi. "İmralı'ya siyasi heyetlerin gidişine izin verilmeyeceğini söylemek, heyetimizi tehdit etmek çözümsüzlüğe hizmet eder" diyen Baluken, Başbakan'ın "çözüm sürecini sabote etmek istiyorlar" sözlerini de hatırlatarak, "Ama kendisi ne yazık ki bilerek ya da farkında olmayarak kullandığı söylem ve sergilediği tutumla tam da çözümü bozmak isteyen güç odaklarına hizmet ediyor" dedi.
Çözüm sürecinin selameti için bir an önce adım atılmasını isteyen Baluken, TMK'nın kaldırılmasını ve diğer yasalarda değişiklik yapılmasını istedi. Baluken, istedikleri değişikliklerin "Sayın Öcalan'ın altını çizdiği Yerel Yönetimler Özerklik Yasası ile Demokratik Sivil Toplum Yasası Türkiye'nin önünü açacak, demokratikleşme hamlesini hızlandıracak ve barışa ulaşmamızı sağlayacak köklü, tarihi adımlar" olduğunu söyledi. Baluken Hükümetin Rojava politikasını da değiştirmesini istedi. Çözüm ve Barış'ın sadece hükümetin insafına bırakılmayacağını dile getiren Baluken, herkese bu konuda mücadele yürütme çağrısında bulundu.
04.06.2014
Hükümetin Diyarbakır'da kimi aileler üzerinden bir süredir yürüttüğü politikanın kendilerine karşı yürütülen "psikolojik savaş ve kirli propaganda"nın bir parçası olduğunu vurgulayan Baluken, "Halkımız ve demokratik kamuoyunun çözüm baskısı karşısında Başbakan, hükümet ve kendi medyası, dikkatleri çözüm dışı alana çekmeye çalışmaktadır. Eğer çözüm süreciyle ilgili olarak hükümet demokratikleşme yasalarını bugüne değin parlamentodan geçirmiş olsaydı, dağdan iniş yasasını çıkartsaydı zaten çocukların dağa çıkması diye bir konu gündemleşmeyecekti" ifadelerini kullandı.
Baluken, "dağa çıkış yasası" olarak nitelendirdiği TMK konusunda da hükümetin bu zaman kadar herhangi bir adım atmadığına dikkat çekti. Bölgedeki karekol-kalekol yapımlarının hız kazanması ile askeri hareketlilik ve operasyon hazırlıkları konusunda yaşananları, "OHAL benzeri uygulamalara başvuruluyor" sözleriyle özetleyen Baluken, Rojava sınırında, Gezi eylemlerinde insanların vurulduğunu, çocuklara yönelik taciz, işkence ve baskının arttırıldığını söyledi. Baluken, Sivas'ta ve Siirt'te dünden beri 23 kişinin yeniden KCK operasyonları kapsamında gözaltına alınmasına işaret etti.
Lice ve Meskan bölgesi başta olmak üzere karakollara karşı yapılan eylemleri "demokrasi ve özgürlük eylemleri" olarak nitelendiren Baluken, Kürt halkının çözüm ve barış iradesinin bulunduğuna işaret etti. Başbakanın son dönemlerdeki tutumunun ise "Son derece tehlikeli ve yanlış" olduğunu söyleyen Baluken, "Süreci zora sokacak, hatta bozulmaya götürecek bir dil ve üslup kullanmakta, süreci tersine çevirecek bir tutum sergilemektedir. Partimize, halkımıza, herkese ağır hakaretler içeren söylemler kullanmaktadır. Bizim bu hakaretlere verecek cevabımız elbette vardır. Ancak Sayın Başbakan ile aynı dili kullanmayacağız, onun düzeyine inmeyeceğiz. Çünkü onun dili barışa ve çözüme hizmet etmeyen bir dildir" şeklinde konuştu.
"Biz çözüme ve barışa ilkesel olarak yaklaşıyoruz, stratejik olarak bakıyoruz" diyen Baluken, Başbakan'ın günü kurtarma anlayışıyla ve kendi iktidar sürecini sağlama alma hesaplarıyla sürece yaklaştığını söyledi. Baluken, Başbakan'ın BDP'nin Ağrı zaferini 'Terörün desteğiyle kazandılar' sözleriyle değerlendirmesine de tepki gösterdi. Baluken, bu söylemin Ağrı halkının iradesini tanımayan bir tutum olduğunu ifade etti.
Baluken, Başbakan'ın son günlerde sık sık dile getirdiği 'B ve C planlarımız devreye girer' şeklindeki sözlerini de değerlendirdi. Baluken, "Barışı esas alan bir mantığın ancak ve ancak barış planı olabilir. Savaş planı yapan bir zihniyetin barış arayışı olabilir mi? Başbakan kendisini açıkça ele vermiştir. Tavrı niyeti deşifre olmuştur" dedi.
Hükümetin artık bir karar vermesini isteyen Baluken, barış ve çözüm istiyorsa hükümetin çatışma dilinden uzaklaşmasını istedi. Baluken, Başbakan'ın aileler üzerinden siyaset yapmasına da tepki göstererek, "Amacın barışsa zaten dağda kimse kalmayacak" dedi. Baluken devamında da şunları söyledi: "Biz şunu söylüyoruz. HDP çözümün ve barışın teminatıdır, barışın köprüsüdür. Eğer bu süreç bozulursa bunun altında tüm Türkiye kalacaktır. B planı, C planı yapanlar asıl bunun altında kalır."
Başbakan'ın yaklaşan seçimler nedeniyle milliyetçi ırkçı kesimlere göz kırptığını dile getiren Baluken, Başbakanı da "belki üç beş oy devşirebilirsin ama bu ucuz siyaset Türkiye halklarına kazandırmaz" sözleriyle uyardı.
Başbakan'a "bir an önce çatışma dilini terk et, BDP, HDP', halkımızı ve Kürt halkının mücadele kurumlarını tehdit etmekten vazgeç" çağrısında bulunan Baluken, Başbakan'ın bir an önce barış planını açıklamasını istedi. "İmralı'ya siyasi heyetlerin gidişine izin verilmeyeceğini söylemek, heyetimizi tehdit etmek çözümsüzlüğe hizmet eder" diyen Baluken, Başbakan'ın "çözüm sürecini sabote etmek istiyorlar" sözlerini de hatırlatarak, "Ama kendisi ne yazık ki bilerek ya da farkında olmayarak kullandığı söylem ve sergilediği tutumla tam da çözümü bozmak isteyen güç odaklarına hizmet ediyor" dedi.
Çözüm sürecinin selameti için bir an önce adım atılmasını isteyen Baluken, TMK'nın kaldırılmasını ve diğer yasalarda değişiklik yapılmasını istedi. Baluken, istedikleri değişikliklerin "Sayın Öcalan'ın altını çizdiği Yerel Yönetimler Özerklik Yasası ile Demokratik Sivil Toplum Yasası Türkiye'nin önünü açacak, demokratikleşme hamlesini hızlandıracak ve barışa ulaşmamızı sağlayacak köklü, tarihi adımlar" olduğunu söyledi. Baluken Hükümetin Rojava politikasını da değiştirmesini istedi. Çözüm ve Barış'ın sadece hükümetin insafına bırakılmayacağını dile getiren Baluken, herkese bu konuda mücadele yürütme çağrısında bulundu.
04.06.2014