HDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda değişiklik yapılması için hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.

Baluken, kanun teklifinin gerekçesinde, Soma katliamı ile iş kazalarının yeniden ülke gündemine girdiğini ve yargılanmayan, cezalandırılmayan sorumluları akla getirdiğini beilrtti. 2013 yılında 5 bin iş kazası meydana geldiğini, bin 235 işçinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Baluken, iş yerlerinde ölüm riskinin öngörülmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu kaydetti. Baluken, ekledi: "Zira birçok iş kazası incelendiği vakit, gerekli önlemlerin alınmadığı, işçilerin sağlıksız ve güvenliksiz koşullarda çalıştırıldığı görülmektedir."

Baluken, buna rağmen sorumluların, 'taksirle adam öldürme' ya da 'taksirle yaralama' suçlarından yargılandığını, çoğu kez mağdurun şikâyetini geri alması nedeniyle yargılama dahi yapılmadığını belirtti. Baluken, bu durumun ihmale meşruluk kazandırdığının altını çizerken, patronların şirket menfaatini insan yaşamından üstün tutarak gerekli önlemleri almamayı hak bildiğini ifade etti.

Verilecek cezaların önlem alınması konusunda bir yaptırım gücü olacağına işaret eden Baluken, "Nitekim idari yönden denetleme ve uyarı mekanizmalarının işlevsiz araçlar olduğunu Soma'da yaşanan maden kazası neticesinde bir kez daha görmüş olduk" dedi.

Açılan davaların "taksirli suçlar" kapsamında değerlendirilmesini de eleştiren Baluken, taksirin; "dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi neticesinde kişinin isteği dışında, dikkatsizliği ile ölüm yahut yaralamaya sebebiyet verilmesi" anlamına geldiğini hatırlattı. Baluken, burada "kişinin ihmali davranışı"nın gözardı edildiğini kaydetti. "Taksir"den verilen cezaların yaptırım gücünün zayıf olduğunun altını çizen HDP Grup Başkanvekili Baluken, yüksek risk barındıran iş yerlerinde kazaların öngörülebilir olduğunu, dolayısıyla önlem alınabileceğini belirtti.

Baluken, bu nedenle iş kazaları ve iş cinayetlerinde sorumluların Türk Ceza Kanunu'nun 83. maddesi (ihmal sureti ile öldürme) ve Türk Ceza Kanunu'nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca cezalandırılmaları gerektiğini kaydetti. Baluken, tüzel kişilerin sorumluluğuna dair de düzenleme yapılması gerektiğini ifade ederken, ihmal sonucunda ölüm ya da yaralamaya neden olan tüzel kişi hakkında faaliyet izninin iptal edilmesi gerektiğini belirtti.

Baluken, kanun teklifinin, iş kazalarında sorumluluğu bulunanların etkin bir biçimde yargılanmalarının sağlanması olduğunu bildirdi.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'in sunduğu kanun teklifine göre, TKC'nın 43. maddesinin 3. fırkası "Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, taksirle yaralama, taksirle öldürme ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz" olarak değiştiriliyor. Böylece, maddede belirtilen suçlar, "zincirleme suç" tanımına dahil edilmiyor.

Kanun teklifi ile TCK'nın "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" başlıklı 83. maddesine iki fıkra ekleniyor. Eklenmesi öngörülen 4. fıkra ile "Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölümlü iş kazasının meydana gelmesi durumunda işveren ve sorumlular hakkında bu madde hükümleri ve bu kanunun 21. maddesinin 2. fıkrası uygulanır" hükmü getiriliyor. Böylece, iş cinayetlerinin "gerçekleşebileceği öngörüldüğü halde fiil işlendiği için olası kast" olarak değerlendiriliyor. Söz konusu suçun cezası, TCK 21. maddeye göre, 20 yıldan müebbet hapis cezasına kadar değişiyor.

Teklifte yer alan 83. maddenin 5. fıkrasında ise ceza verilmesi durumunda işveren tüzel kişi hakkında faaliyet izninin iptali ve tüzel kişinin temsilcileri ve ortaklarının 5 yıl süre ile başka bir tüzel kişiliğin ortağı ya da temsilcisi olamayacağı öngörülüyor.

Kanun teklifi ile TCK'nın 88. maddesine iki fıkra ekleniyor. Bunlardan birisi "Belli bir yükümlülüğün ihmali ile yaralanmalı iş kazasının meydana gelmesi durumunda işveren ve sorumlular hakkında bu madde hükümleri ve bu kanunun 21. maddesinin 2. fıkrası uygulanır" hükmünü düzenliyor. Yani yaralanmalar da "olası kast" olarak değerlendiriliyor. Eklenen diğer fıkrayla ise ceza verilmesi durumunda tüzel kişi hakkında 1 yıldan az 3 yıldan fazla olmamak üzere faaliyet izninin iptali ve bu süre zarfında başka bir tüzel kişiliğin ortağı ya da temsilcisi olamayacağı öngörülüyor.

28.05.2014