Bir yasama yılını daha geride bıraktık. 4’üncü yasama yılında da ne yazık ki, parlamento başta demokrasi sorunları olmak üzere Türkiye’nin en temel sorunlarının çözümü konusunda gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmeyerek, toplumsal sorunlardan uzaklaşan bir parlamento fotoğrafı sunmuştur.
Oysa herkesin de bildiği ve yaşadığı üzere Türkiye çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
Demokratik hak ve özgürlükler, farklı kimlik, inanç ve kültürler baskı altındadır.
Çözüm ve barış süreci henüz bir ilerleme aşamasında değildir.
Adalet işlemez hale gelmiştir.
İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ülkenin değişmeyen gündemidir.
Emeğin sömürüsü, taşeronlaştırma ve iş güvenliğinden yoksun çalıştırma nedeniyle iş cinayetleri her geçen artmaktadır.
Kadın cinayetleri giderek tırmanmaktadır.
HES’ler ve Kentsel Dönüşüm adı altında rant uğruna çevre ve doğa tahrip edilmektedir.
İç sorunlar yetmezmiş gibi hükümetin izlediği yanlış dış politika nedeniyle ülkemiz Ortadoğu’daki şiddet sarmalının yarattığı tehlikelerle karşı karşıyadır. Sınırlarımız ateş çemberine dönüşmüş durumdadır.

Ülkemiz böylesine ciddi sorun ve krizlerle karşı karşıya iken parlamento bu sorunların kıyısından bile geçmemiştir. İktidarın dayattığı torba yasa gibi rant odaklı yasalarla uğraştırılan Meclis’in ülke gündemine dönmesi engellenmiştir.

Türkiye toplumunun özlemini duyduğu yeni sivil, demokratik, çoğulcu, eşitlikçi bir anayasa hayali bu yasama yılında da gerçeğe dönüşmemiştir.

TMK, TCK, İnfaz yasası, seçim barajı gibi demokratikleşmenin ve özgürlüklerin önündeki anti demokratik yasalar değişmemiştir.

Cemevlerinin ibadethaneye açılması başta olmak üzere farklı inanç ve kültürlerin inanç faaliyetlerini güvence altına alacak yasal düzenlemeler parlamentodan geçirilmemiştir.
İnsan haklarının aynası olan cezaevlerinde ölüm sınırındaki hasta tutsakların tahliyesi yolunda hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

Kadın cinayetlerini, çocuk işçiliğini, çocuk istismarı taciz ve tecavüzünü, çocuk gelinler sorununu önleyecek yasal düzenlemeler konusunda parlamento sınıfta kalmıştır.
Taşeronlaştırmayı, emeğin sömürüsünü, iş cinayetlerini sonlandıracak çalışma yaşamı barışını tesis edecek sosyal yasalar çıkartılmamıştır. Tersine taşeronlaşmanın, emeğin sömürüsünün önünü açan rant yasaları için bu parlamento mesai harcamıştır.
Yolsuzluklar bu ülkenin en temel sorunu ve yarasıdır. İşsizliğin ve yoksulluğun bu kadar arttığı bir ülkede yaşanan devasa yolsuzluk olayları karşısında halkın iradesini temsil etme iddiasındaki parlamentonun etkisiz kalması en az yolsuzluk kadar demokrasi tarihine bir ayıp olarak geçmiştir. Parlamentoda yolsuzluklarla ilgili bir araştırma komisyonunun kurulması AKP çoğunluğu tarafından engellenmiştir. Kamuoyu baskısı sonucu kurulan soruşturma komisyonu da AKP tarafından kadük hale getirilmeye çalışılmaktadır.
Öte yandan mezhepçi, milliyetçi, hegemonik bir dış politika çizgisi nedeniyle Türkiye Ortadoğu coğrafyasında çok ciddi krizlerle, belalarla karşı karşıyadır. Parlamentonun iradesi by bass edilerek yürütülen bu sorunlu dış politika çizgisi ülkemizi çok büyük tehlikelerle baş başa bırakmıştır. Sınıra dayanan IŞİD terörü yanlış Türk dış politikasının bir sonucudur. Gerek Rojava’daki gerekse de Şengal’deki katliamlar, özellikel son günlerde Ezidi halkına yönelik uygulanan soykırım karşısında parlamentonun net bir tavır ortaya koymaması oldukça kaygı verici ve düşündürücüdür.

IŞİD terörünün geldiği boyut göz önüne alındığında Rojava’da halkların oluşturduğu özerk demokratik sistemin aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin, istikrarın ve barışın geleceği açısından ne denli stratejik bir öneme haiz olduğu gerçeğini dahi bu parlemento doğru okuyamamaktadır.

Çözüm süreciyle ilgili olarak parlamento ve hükümet işi çok ağırdan aldı. Hükümet, geçen yıl Meclis Çözüm Komisyonu’nun hazırladığı raporda ortaya konulan eksik, yetersiz çözüm önerilerini bile dikkate alıp gereğini yapmadı. Bütün bunlarla birlikte bir buçuk yıl aradan sonra bir çerçeve yasa gündeme geldi ve yasalaştı. Geç kalınan bu çözüm yasası daha öncesinden çıkartılsaydı, bunu izleyen demokratikleşme adımları hızla gündeme gelecek ve bugün barış süreci çok daha ileri bir aşamaya geçmiş olacaktı. Ancak AKP’nin ağırdan alan tutumu nedeniyle bu süreç oldukça yavaş ilerlemektedir.
Parlamentoyu halkın gündeminden uzaklaştıran; iktidar partisinin çoğunlukçu dayatmaları ve Türkiye’nin sorunlarını değil, kendi iktidar hedeflerini öncelleyen yaklaşımları olmuştur.

AKP, Meclis’i gerek iç sorunlarımızın çözümü gerekse de bölgesel gelişmeler konusunda demokratik ilkelere ve ortak akla dayanan barışçıl, diyalog yanlısı politikaların üretileceği bir demokratik irade olarak görmemektedir.

İktidar, parlamentoya sadece kendi rant yasalarının ve iktidar hedefleriyle uyumlu diğer düzenlemeleri çıkartacağı fason yasa fabrikası gibi yaklaşmaktadır. Bu anlayış meclisi itibarsızlaştırıp, sorunlar karşısında işlevsizleştirmektedir.

Değerli Kamuoyu

Bahsettiğimiz tüm bu alanlarda parlamento zeminini en etkili bir biçimde işleten, gerek iç sorunlarımız gerekse de bölgesel sorun ve gelişmeleri parlamentoya en doğru bir biçimde yansıtan, çözüm üreten Halkların Demokratik Partisi grubu olmuştur.

Daha önce olduğu gibi bu yasama yılında da HDP grubu olarak, Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, farklı tüm etnik ve inanç gruplarının, emekçilerin, işçilerin, kadınların, öğrencilerin, inançlarından dolayı mağdur olanların, engellilerin, çevrecilerin, bu ülkede ezilen ve ötekileştirilen bütün kesimlerin sorunlarını cesurca ve kararlı bir biçimde parlamento gündemine taşıdık, çözüm önerdik. Türkiye halklarının sesi olduk, Meclis kürsüsünü halkların kürsüsü haline getirdik.

4’üncü yasama yılında;

Yerelden genele yurttaşlarımızın her alanda yaşadığı sorunları, baskıları bir denetim faaliyeti olan yazılı ve sözlü soru önergeleriyle gündeme taşıdık, 1620 yazılı ve sözlü soru önergesi verdik.

Demokratikleşme, yargı, kadın, çalışma yaşamı, ekoloji, çocuk, insan hakları gibi başlıklarda 214 araştırma önergesi vererek araştırma komisyonu kurulmasını talep ettik.
Demokratikleşmeyi hızlandıracak, özgürlüklerin alanını genişletecek, emeğin sömürüsünü ve toplumsal cinsiyet üzerindeki baskıları kaldıracak bir çok alanda 63 kanun teklifi verdik.
Bu yasama yılında grubumuz halkın sorunlarını ve taleplerini taşıdığı genel kurul kürsüsünü toplam 596 kez kullandı.
Milletvekillerimiz 113 basın toplantısı yaparak, ülke sorunlarını gündemleştirdi.
Bu yasama yılında ayrıca 37 grup önerisi, 2 gensoru önergesi verdik.

Demokratik standartları yükseltecek, özgürlüklerin alanını genişletecek, eşitliği-temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak, ayrımcılığı sona erdirecek, barışın önünü açacak, adaleti tesis edecek yasaları meclis gündemine taşıyan HDP grubu olmuştur, olmaya devam edecektir.

Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokratik ana muhalefet çizgisini HDP’nin temsil ettiği çok açık görülmüştür. Halklarımız bize bundan sonraki süreçte çok daha güçlü bir demokratik muhalefet sorumluluğu vermiştir.
Verdiğimiz Önemli Kanun Tekliflerinden bazılarını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz:
• Çözüm sürecini hızlandıracak Toplumsal Barış ve Müzakere Yasası
• Kadim Yurtlara Geri Dönüş yasası
• Meclis'te Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu kurulması
• Siyasi partilere eşbaşkanlık sisteminin getirilmesi (Yasalaştı)
• Seçim barajının kaldırılması
• Cemevlerinin ibadethaneye açılması
• Taşeronlaştırmanın sonlandırılması, emeğin sömürüsünün engellenmesi
• Zorla kaybedilme suçlarında zaman aşımının kaldırılması
• 12 Eylül'de vatandaşlıktan çıkartılanlara sosyal haklarının geri verilmesi
• Petrol gelirlerinin yarısının çıkartıldığı ilin belediyesine devredilmesi
• Asgari ücret ve altında ücret alanların kullandıkları elektrik bedellerinde indirime gidilmesi
• Tek başına hayatını idame ettirmekte zorlanan hasta tutsakların tahliyesi
• Hükümetin milli güvenlik gerekçesiyle grev erteleme uygulamasının engellenmesi
gibi teklifler bu yasama yılında verdiğimiz önemli yasa değişiklikleridir ve halen güncelliğini korumaktadır.
Türkiye'nin her sorununu araştırma önergesiyle gündeme taşıdık
• Faili meçhul cinayetler, toplumsal gösterilere ölümcül müdahaleler,
• Farklı inanç grupları üzerindeki baskılar, ayrımcı uygulamalar
• Polis, asker ve kamu görevlilerinin karıştığı tecavüz olayları
• Türkiye’deki IŞİD faaliyetleri
• Yolsuzluklar ve derin devlet örgütlenmesi,
• Yargı ve adalet sisteminde yaşanan sorunlar
• Emeklilerin/engellilerin sorunları
• Cezevlerindeki ihlaller, hasta tutsaklar
• Kadın cinayetleri/Suriyeli kadınların karşılaştığı sorunlar
• Uyuşturucu bağımlılığının geldiği boyutlar
• Ezidilerin haklarının iadesi
• Soma'daki maden faciası
• Taşeronlaştırma uygulamaları
• HES'lerin yarattığı çevre katliamı
• Çocuklara dönük her türlü şiddet, taciz ve sömürü

Araştırma komisyonu kurulması için verdiğimiz önemli araştırma önergeleri arasında yer almaktadır.

Türkiye’nin sorun alanlarına yönelik ciddi yapısal dönüşümler öngören, yasal çözümleri ortaya koyan gerek kanun tekliflerimiz gerekse de araştırma önergelerimiz ne yazık ki AKP’nin çoğunlukçu dayatmaları nedeniyle reddedilerek gündeme alınmamıştır.
Araştırma önergeleri ve kanun tekliflerinin yanısıra muhalefet şerhlerimiz de sansürcü bir yaklaşımla karşılaşmıştır. Geçen yıl Meclis Çözüm Komisyonu’na sunduğumuz ve alternatif çözüm önerilerimizi içeren muhalefet şerhimiz ile Plan Bütçe Komisyonu’na sunduğumuz bütçe muhalefet şerhi TBMM tarafından sansürlenmeştir. Bu yaklaşım panlamento tarihine bir demokrasi ayıbı olarak geçmiştir.

Toplumsal sorunlar karşısında parlamentoyu duyarlı kılmak üzere yaptığımız her çalışma AKP engeliyle karşılaşmıştır. Örneğin gençlik içerisinde yayılan uyuşturucu kullanımı ve ahlaki yozlaşmanın nedenlerinin araştırılması için Meclis Araştırması açılmasını istedik. Böylesine önemli bir sorun karşısında parlamento AKP çoğunluğunun redçi yaklaşımı nedeniyle komisyon kuramamıştır.

Kadın cinayetleri giderek artarkan grubumuz Genel Görüşme açılmasını talep etti. Ancak bu öneri de AKP tarafından reddedilerek, Meclis’in kadın cinayetlerine el atması engellenmiştir.

Gezi, Lice, Yüksekova, 1 Mayıs gibi toplumsal gösterilere ölümcül müdahalede bulunan polis şiddetinin tüm boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi için Meclis araştırması açılması talebimiz reddedilerek, parlamentonun bu alanda bir çalışma yürütmesi AKP çoğunluğuyla engellenmiştir.

Polisin yetkisinin daraltılması, demokratik gösterilere yönelik özgürlük alanının genişletilmesi için verdiğimiz kanun teklifinin gündeme alınması yine AKP eliyle engellenmiştir.

Soma’da yaşanan katliam taşeronlaşmanın ve rödevans sisteminin yarattığı tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Madenlerde taşeronlaşmanın ve rödevans sisteminin tümden kaldırılması için kanun teklifi sunduk. Ancak bu teklifin yasalaşması AKP tarafından engellenmiştir. Böylece hükümet madenlerde yaşanacak yeni katliamları önleme konusunda Meclisi etkisiz hale getirmiştir.

Suriyeli mülteciler bir yandan ciddi sağlık sorunları diğer yandan ise ırkçı, şöven saldırılarla karşı karşıyalar. Bu alanda meclis araştırma komisyonu kurulması gerekirken ne yazık ki hükümet, bu sorunun parlamentonun gündemine taşınmasını engellemiştir.
AKP’nin tüm bu engellemeleri nedeniyle parlamento çözüm üreten değil, çözümden uzaklaşan, sorunları zamana yayan bir pratik sergilemiştir. Sorunlar karşısında çözümsüz kalan bir parlamentonun saygınlığı da zedelenmektedir.

Değerli Basın emekçileri

Önümüzdeki yeni yasama yılı oldukça önemlidir. Ülkenin her alanda yaşadığı sorunlar giderek ağırlaşmaktadır. Belirttiğimiz bütün bu sorun alanlarına dönük yeni yasama yılında parlamentonun çok ciddi bir çalışma ortaya koyması gerekmekte ve beklenmektedir. Ülkemizin etrafını ateş çemberi sararken, meclisin bu krizlere seyirci kalması halklarımızın yararına değildir.

Yeni bir anayasa başta olmak üzere köklü demokratikleşme reformları hızla gündeme alınmalıdır. İç sorunlarımızı sağlam demokratikleşme adımlarıyla çözemezsek sınıra dayanan bölgesel krizler karşısında çok büyük sarsıntılar yaşamamamız kaçınılmaz olacaktır.

Bu bağlamda yürüyen çözüm ve barış sürecinin hızla ilerletilmesi çok hayati önem taşımaktadır. Barışımızı kalıcı hale getirmemizin ne denli acil bir ihtiyaç olduğunu Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler her gün çok açık ve net ortaya koymaktadır.
Çıkartılan çözüm yasası sürecin zeminini güçlendirmiştir. Şimdi bir gün bile kaybetmeden süreci bu yasal zemin üzerinden hızla ilerletmek zorundayız. Sayın Öcalan’la demokratik siyasal müzakerelerin biran önce başlatılması en önemli ve acil gündem olmalıdır.
Yol haritasının biran önce çıkartılması elzemdir. Sürecin seyrini gözetleyecek, tıkanma noktalarında sürecin önünü açmak için gerektiğinde müdahale edecek bir İzleme Kurulu hızla oluşturulmalıdır. 1 Ekim’de açılacak yeni yasama yılıyla birlikte bu sürecin önünü açacak yasal demokratikleşme adımları derhal meclisin gündemine getirilip yasalaştırılmalıdır.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar özellikle de HDP’nin büyük yükselişi aynı zamanda demokratik müzakerelerin biran önce başlatılması noktasında güçlü bir toplumsal iradeyi yansıtmaktadır. Toplum, barış sürecinin ilerletilerek kalıcılaştırılmasını talep etmektedir. Hükümetin bu sonuçları çok iyi okuması ve doğru analiz etmesi gerekir.

Bir kez daha hükümeti ve parlamentoyu, muhalefeti, tüm siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını, emekten ve barıştan yana olan bütün güçleri barışı sahiplenmeye, çözüm sürecinin ilerletilmesi için ortak bir çaba içerisinde olmaya çağırıyoruz.

Pervin BULDAN-İdris BALUKEN
HDP Grup Başkanvekilleri

14 Ağustos 2014