HDP heyeti AİHM önünde adalet çağrısı yaptı

Parti Sözcümüz Osman Baydemir, Milletvekillerimiz Feleknas Uca, Ertuğrul Kürkçü ve Mithat Sancar, Avrupa Temsilcimiz Eyyup Doru ve Strazburg Temsilcimiz Fayik Yağızay'dan oluşan heyetimiz milletvekillerimizin tutukluluk durumunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde gündeme getirdi. Avrupa Parlamentosu parlamenterleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte açıklama yapan heyet adına söz alan Baydemir, şöyle konuştu:  

Barış ancak adaletle gelebilir, özgürlük ancak adaletle gelebilir. Hukuk ve demokrasi ancak adaletle korunabilir. Özgürlük için, demokrasi için, fikir hürriyeti için bir kez daha AİHM önündeyiz. Tek bir çağrımız var, adaletin, sadece adaletin bir an önce gerçekleşmesi, hayat bulmasıdır. Bugün burada adalet için bizlerle dayanışma içinde bulunan siyasi partilerin grup temsilcileri ve milletvekillerine Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve milletvekillerimiz adına teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. 

Demirtaş, Yüksekdağ ve tutuklu bulunan tüm milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız ve tüm seçilmişlerimiz sadece kendileri değil aynı zamanda onları seçen 6 milyon seçmenin de iradesini temsil ediyorlar. Neredeyse 2 yıldır Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin koruma altına aldığı bütün hak ve özgürlük alanları ağır bir saldırı altındadır. Bunun en somut göstergelerinden biri de HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin parlamentoda bulunmamasıdır. 

Gecikmiş adalet adalet değildir. Adaletin her geciktiği gün telafisi imkansız zararlar doğmaktadır. Çünkü milletvekillerimizin tutuklanması ve yargılama sürecinin devam etmesi demek, parlamentoda milletvekilliklerinin düşürülmesi gibi telafisi imkansız hukuksuzlukların da sürmesi anlamına gelmektedir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesinin vermesi gereken kararı vermemesi ve AİHM’den de gerekli kararın çıkmamasından kaynaklı Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan’ın milletvekillikleri düşürüldü. Bu da hukuksuzlukların sürdüğü anlamına gelmektedir. 

Bugün bir kez daha yüksek mahkemeye çağrımızı yineliyoruz; başvurularımızın ivedilikle karara bağlanması ve hukuksuzluğun önüne geçilmesi talebinde bulunuyoruz. Çünkü Türkiye’de maalesef iç hukuk yolları tükenmiştir, iç hukuk yolları tıkatılmıştır, siyasi baskı altındadır, işlevsizdir. Bundan dolayı da AİHM’in sözleşmeye aykırılık kararıyla, Türkiye’de bir kez daha demokrasinin, ifade özgürlüğünün, hukukun ve adaletin hayat bulmasına katkı sunacaktır. 

16 Mayıs 2017