HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Türkiye'nin birçok ilindeki işçi eylemliliklerini basın toplantısında değerlendirdi. Trakya ve Eskişehir'de greve çıkan cam işçiler ile Seyitömer'de işten atıldıkları için direnen işçilerle buluşan Tüzel, izlenimlerini ve işçilerin aktardığı talepleri Meclis'te dile getirdi. Trakya’dan Van’a, Şırnak’tan, Yatağan’a; Türkiye işçi sınıfının hak gaspları karşısında mücadelesinin sürdüğünü belirten Tüzel, "Ülkemizin her yerinde, insanca yaşam ve sağlıklı çalışma koşulları için alın teri döken, mücadele eden işçi ve emekçilerin taleplerinin Parlamento'da takipçisi olacağız" diye konuştu.

10 Fabrikada 5800 cam işçisinin 8 gündür grevde olduğunu belirten Tüzel, cam işçilerinin aylık 940 lira ile geçindiklerini söyledi. 25 yıllık işçinin çok az ve saat ücreti 10 lira olduğunu dile getiren Tüzel, işçilerin genç işçilerin ücretlerini ortalamaya yaklaştırmayı istediklerini aktardı.

Şişe cam patronunu dünyada üçüncü olmak peşindeyken, işçilerin 60 derece sıcaklıkta, ağır koşullarda, açlık sınırının altında bir ücretle çalıştırıldığına dikkat çeken Tüzel, patronun işçilerin saat ücretine 93 kuruş zam önerdiğini ifade etti. Tüzel, kapanan fabrikalardaki işçilerin de, diğer fabrikalara nakledilirken sıfırdan yeni başlayan bir işçi gibi geçirilerek birikmiş özlük haklarının gasp edildiğini söyledi.

Geçen yıl özelleştirilen Seyitömer Linyit İşletmeleri'nde yaşanan işten atmalara dikkat çeken Tüzel, daha önce 1200 işçinin yaptığı işi şimdi 700 işçinin yaptığını ifade etti. Ancak buna rağmen 18 işçinin işten çıkarıldığını belirten Tüzel, işçilerin iş bırakma eylemi yapmaya başladıklarını dile getirdi. Tüzel, işverenin işçileri “Kanun dışı eylemle işi aksattıkları” iddiasıyla işten çıkardığını ve İŞKUR’a çıkışlarını bildirdiğini ifade etti. Öte yandan, işletmede çalışanlar konusunda bir usulsüzlük iddiasını da gündeme getiren Tüzel, "700 işçi fiilen çalışmasına rağmen, 970 işçi için SGK bildirimi yapıldığı iddia ediliyor. İşverenin başka iş yerlerinde çalıştırdığı işçileri bu iş yerinden gösteriyor" dedi.

Van depreminden sonra Türkiye İş Kurumu bünyesinde işe yerleştirilen 7 bin 286 işçinin, 13 Haziran’da işten atıldığını hatırlatarak Van Valisinin "Başka şehirlere gidin çalışın”sözlerine atıfta bulunan Tüzel, "Van’daki işsizliğin ülkenin her kentinde yaşandığını bilmez mi Van Valisi" diye sordu.

TOKİ konutlarında oturan bu işçilerin ortak giderleri ve diğer borçlarını ödeyemedikleri gerekçesi ile haciz tehdidiyle karşılaştıklarını belirten Tüzel, site yönetiminin işçilere 21 Haziran'a kadar mühlet tanıdığını dile getirdi. TOKİ sitesinin yöneticisi konumundaki Boğaziçi AŞ’nin, işsiz kalan yurttaşlar için alternatif ödeme planı çıkarmadığını ifade eden Tüzel, "TOKİ konutlarının masraflarının çok fazla olması ve ödeyememelerinden dolayı bazı yurttaşların eski hasarlı evine geri döndüğü bildirilmektedir. Bu yeni ölümlere davetiye çıkarmaktır" diye konuştu.

Gündemdeki siyasal konularla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tüzel, çözüm sürecinde taraflarla müzakere sürdüren HDP heyetinin çalışmalarının, çözüm ve barış sürecine hizmet etmesinin önemli olduğunu söyledi.

Başbakan yardımcısı Beşir Atalay'ın önümüzdeki günlerde meclise sunacaklarını söylediği "çözüm sürecine yasal çerçeve" yasa tasarısını henüz görme imkanı olmadığını, ancak, bu sürecin yasal güvenceye alınması, ana muhalefetin de talep ettiği" sürecin şeffaf yürütülmesi" doğrultusunda ve bu barış ve çözüm sürecinde hem devletin hem de Kürt hareketinin ısrar etmesinin önemli olduğunu vurguladı. Tüzel, "MİT yasasında olduğu gibi, görüşmeleri sürdüren kamu görevlilerine güvence getiren düzenleme ise, olmaz bu. Demokratikleşmeye, barışın kazanılmasına, Kürt halkının eşitlik taleplerine hizmet edecek bir düzenleme olması gerekir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine HDK ve HDP'nin yanı sıra diğer emekten, demokrasiden yana siyasi partiler, sendika ve meslek örgütleri, inanç grupları, kadın örgütleri ve gençlik inisiyatifleriyle birlikte "Meclis" olarak belirleyecekleri ortak adayla gireceklerini söyleyen Tüzel, ; ülkemizi tehlikeye sürükleyen İslamcı, Osmanlıcı bir aday karşısında; halk temsiliyetini sağlayacak, bir adayla emeği, kadını, çevreyi, halklarımızı kucaklayan bir adayla ikinci tura kalacağımızı düşünüyoruz" dedi.

Hükümetin, "çözüm sürecine yasal çerçeve" yasa tasarısının, seçimden önce getirilmesinin, bir tehdit olarak algılandığına dair soru üzerine Tüzel şunları söyledi: "Böyle bir algı boşuna değildir. Kürt halkının duygu ve beklentilerini istismar ederek, kendilerini desteklemesini isteyen Başbakan, hangi siyasi hedef ve angajmanlarla hareket ederse etsin, yanılacak. HDK/HDP ve barışta, demokraside, özgürlük ve eşitlikte ısrar edenler halkın adayını belirleyecektir."

Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in, Bakan Ala'ya "devlet eliyle suç örgütü mü oluşturuluyor" soru önergesine dair bir soru üzerine ise, Tüzel"17-25 Aralık tarihine kadar devleti birlikte yönettikleri "paralel devlet" dedikleri bürokratlara yönelik, casusluk, paralel " suçlamalarıyla, yargı, yasa, hukuk bir tarafa bırakılmış, Başbakana komplo kurduğu söylenenler hakkında büyük bir devlet komplosu düzenleniyor" Bu kavgadan daha fazla hukuk çıkmaz. Hükümet uygulamaları tamamen antidemokratiktir" dedi.

25.06.22014