HDP MYK ve Meclis Grubu Ortak Toplantısı Açıklaması
15 Temmuz’da başlayan darbe girişimi Başbakan’ın yaptığı açıklama ile tümüyle kontrol altına alınmış denildi. Bir kez daha bu darbe girişimi kınadığımızı ve tüm sonuçları itibariyle halkımızın böylesi bir saldırı ile karşı karşıya olmasından dolayı üzüntülerimizi ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.

Darbe girişimleri Türkiye’nin ilk defa karşı karşıya kaldığı bir durum değildir. Bu darbe girişiminin acı faturaları ortaya çıkmış olsa da, darbenin sonuçlanmamış olmasının en önemli nedeni siyasetin takındığı ortak tutumdur. Başbakan’ın bugün yaptığı açıklamada siyasi partilere teşekkür etmesini biz de teşekkürle karşıladığımızı belirtmek istiyoruz.

Madem darbe girişimi önemli ölçüde kontrol altına alındı, o zaman yavaş yavaş bazı gelişmeleri değerlendirmemiz, alınacak tedbirleri ve yapılacakları oturup konuşmamız lazım. Bir defa 15 Temmuz darbe girişimine Türkiye’nin adım adım nasıl sürüklendiğini doğru tespit etmek, siyasetin yaptığı hataları iyi analiz etmek ve iyi anlamak gerekiyor. Yapılan yanlışları da hakkıyla teslim etmek gerekiyor. Aksi durumda, darbe girişiminden doğru dersler çıkarılmamış olur. 

7 Haziran 2015 seçimi önemli bir çözüm fırsatı ve darbe zihniyetinden kurtulma fırsatı sunmuştu. Ama 7 Haziran’da bir uzlaşma kültürü ile Türkiye’nin önünü açacak siyasetin yerine bir sivil darbe ile Meclis’e el konuldu. Yapılan sivil darbe, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen askeri darbenin önemli zeminini oluşturdu. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. 7 Haziran sonrasında siyasetçiler olarak bir koalisyon oluşturulmasını ve koalisyonun Türkiye’yi yönetebilmesini, en azından bir uzlaşı kültürünün gelişmesini sağlayabilseydik, bu darbe zemini bu kadar güçlenmemiş olacaktı.

İkincisi, Kürt sorununda barış ve çözüm süreci devam etmiş, içeride savaş bu kadar tırmandırılmamış, orduya bu kadar inisiyatif sağlanmamış, bu kadar ölümler ve cenazeler yaşanmamış olsaydı, yine darbe sürecine giden zemin bu kadar güçlenmemiş olurdu. Dış politikada yapılan hatalar da yine bu darbe girişimini cesaretlendiren ve hareketlendiren adımlar oldu. 7 Haziran sonrasında yapılan hatalar bundan sonra bir şekilde düzeltilmez ise, korkarız Türkiye darbe mekaniğinden kurtulamamış olacaktır. Bugün belki 15 Temmuz darbesi önlenmiş olabilir, ama ülkeyi darbe ile yönetmek isteyenlerin arayışı hiç bir zaman sonlanmaz. 

Bunun için ortaya çıkan fırsatların iyi değerlendirilmesi lazım. Kutuplaşma siyaseti ile bölünmüş toplum 15 Temmuz akşamı geçici bir şekilde bir araya gelmiştir. Kamplaştırma tümüyle ortadan kalkmamıştır. AKP’nin izlediği bu kamplaştırıcı siyaset, kutuplaşmaya yol açan siyaset maalesef derin bir yara açmıştır. Bu kutuplaşma tümüyle ortadan kalkmış gibi davranılırsa ve sanki muhalefetin darbe karşıtı söylemi AKP’nin politikalarına sunulmuş sınırsız bir destek gibi algılanırsa büyük hata yapılmış olur. Toplumun yaralarının sarılması noktasında atılması gereken adımlar vardır.

Siyaset bir kez daha sorumluluk düzeyinde meseleyi ele alıp, artık askeri veya sivil darbelerden vazgeçmek istiyorsa, üsluptan başlayıp, iyileştirici ortak politikaları ve ortak siyaseti üretmek zorundadır. AKP eğer bu darbe karşıtı pozisyonu, toplumun çok büyük kesiminin darbeye karşı duyduğu öfkeyi partizanca küçük kazanımlar için kullanarak heba ederse tarihsel bir fırsatı kaçırmış olacak. 

Bu tür süreçler iktidar partisinin, toplumun ortaya koymuş olduğu feraseti kendi çıkarları için kullanabileceği tarihsel süreçler değildir. Darbe karşıtı toplumsal uzlaşma bir demokratikleşmeye evriltilirse, ancak anlamlı olur. AKP bir kaç gün içerisinde gecikmeden, temel hatalı politikalarını düzelttiğini veya düzelteceğini ortaya koyan, işaret eden adımlar atarsa, önümüzdeki süreci kurtarmak mümkün olur. 

Aksi taktirde korkumuz odur ki, bugün sokaklarda yaşanan ve özellikle belirli grupların mevcut durumu anlamaktan çok IŞİD zihniyeti ile sanki sokakları teslim almışçasına ve devleti ele geçirmişçesine bir anlayışla davranılırsa, bir kaç gün sonra mevcut uzlaşma yeni bir kaosa, Allah korusun bir iç savaşa doğru götürecektir. Darbeye karşı demokratik hakkını kullanıp sokağa çıkmak demokratik bir haktır. Ama bunu büyük bir fırsat gibi değerlendirerek, toplumun diğer kesimleri üzerinde bir baskı aracına dönüştürmek adına sokaktaki linçlere göz yumulursa, 15 Temmuz’u aratacak bir kaosa doğru Türkiye sürüklenebilir.

Önümüzdeki günlerde ne yaşanırsa yaşansın, AKP bir musibetten bin nasihat alarak, bunları doğru değerlendirip doğru adımlar atarsa ne ala. Ama bizim asıl kurtarıcı gücümüz demokrasi güçleridir. Asıl sorumluluk demokrasi cephesindedir. Demokrasi cephesini örmenin ve her türlü darbeye karşı demokrasiyi birlikte savunmanın tam zamanıdır. Bugün yapılmazsa, gelecekte yapılmasının fırsatı da olmayacaktır.

Bir yıldır evini, işyerini, şehrini başına yıktığınız Kürtler, yasaklarla yaşamı zehir ettiğiniz Kürtler, 15 Temmuz akşamı demokrasiden yana tavır takınmışlardır. Bunun iyi anlaşılması lazım. Meclis’te bodruma sığınmak zorunda kalan milletvekili arkadaşlarımız; tam 45 gün Cizre’de insanlar bu şekilde bodrumlarda bombalanırken sessiz kaldılar. Birazcık empati yapmak gerekiyor. Ankara’ya bomba yağdırılmadan önce de bunu anlamamız lazım. Darbenin ve savaşın kötü olduğunu anlamamız lazım. 

HDP olarak ülkemizi aydınlık yarınlara taşımanın sorumluluğu ile hareket edeceğimizi belirtmek istiyoruz. Bu kapsamda toplantımızda bazı öneriler ortaklaştırılmıştır. Bunlar şu şekildedir:

* Bir yıldan fazla süredir İmralı’da hiçbir şekilde görüşme yapılamıyor. Bu darbe gecesinde İmralı’da neler yaşandığını bilmiyoruz. Meclis’i bombalayan güçlerin İmralı’da neler yaptığını bilmiyoruz. Adalet Bakanlığı kısmi bir açıklama yapmış olsa da, bu tatmin edici olmaktan uzaktır. İmralı’ya Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatlarının zaman kaybetmeden gönderilmesi çok acil bir durumdur. Hızlı bir şekilde bunun yerine getirilmesi gerekir.

* Askere dokunulmazlık sağlayan kanunun ne kadar hatalı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu yasanın da hızlı bir şekilde geri çekilmesi lazımdır.

* Genelkurmay Başkanlığı artık Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı halde ve sivil siyaset tarafından denetlenen bir kuruma dönüştürülmelidir. Tek başına özerk bir yapıda hareket etmesinin, darbelere zemin sunan bir hata olduğu artık anlaşılmalıdır.

* Meclis’te 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak ve bütün yönleriyle ortaya çıkarmak için bir Araştırma Komisyonu hızlıca kurulmalıdır.

* Bundan sonra atılacak adımları anlamak ve süreci karşılıklı olarak değerlendirmek için tüm siyasi parti liderleri ile bir zirve masası etrafında hızlı bir şekilde toplanılmalıdır.

* Bireysel silahlanma çağrısı derhal düzeltilmelidir. Yapılan bu çağrının hata olduğu, çağrıyı yapan kişi tarafından bizzat kamuoyuna ilan edilmelidir. Bireysel silahlanmanın önü alınamaz. Bu çağrılar artık devletin toplumu koruyamayacağı algısını güçlendirecektir. Bu çağrıyı yapanlar sorumsuzca yaptıkları bu çağrıyı derhal düzeltmelidir.

* Sokakta demokrasi dışı provokasyon saldırıları gerçekleştirenlere karşı gereken müdahale yapılmalıdır. Demokrasi için sokakta olanların gösteri hakkı korunmalıdır. Sadece AKP yanlılarının değil, AKP’ye de darbeye karşı olanların gösteri hakkı güvence altına alınmalıdır.

* Darbeci olduğu belirtilen yüzlerce, binlerce insan gözaltına alınmış durumdadır. Bu zanlılara aleni bir şekilde işkence ve kötü muamele yapıldığı yayınlanan görüntülerde görülmüştür. Bu uygulamalara derhal son verilmeli ve bunu yapanlar hakkında soruşturma yürütülmelidir.

* Sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği yerlerde, bu yıkımlara ve yasaklara son verilmedir. Buraların inşası için toplumsal dayanışmaya engel çıkarılmasına da hükümet tarafından son verilmelidir. Aylardır Kürtler sokağa çıkmasın diye orduyu, bugünkü darbeci güçleri orada görevlendiren hükümet, bütün bu yıkımların hesabını vermesi gerektiğini görerek hareket etmelidir.

* İdam tartışmaları kamuoyunun gazını almaya dönük çağrılardır. Meclis’in idam cezası düzenlemesini getirmesi yanlıştır. Bu kabul edilemez. İdam cezası gelse dahi, geriye doğru uygulanamaz. İdam cezası üzerinden tartışma yaratanlar, bunun mümkün olmadığını da biliyorlar.

Önümüzdeki günler çok hassas ve kritik olacaktır. Sokakta provokasyon amaçlı gösteri yapanlar olacaktır. Bütün bunlara asla prim verilmemesi, bunların teşhir edilmesi ve etkisiz kılınması lazımdır. Sokaklar IŞİD zihniyetlilerin malı değildir. Bütün halkın malıdır. Bu zor günleri birlikte ve mücadele ile aşacağımıza inanıyoruz.

18 Temmuz 2016, Ankara