Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen sabık Tarsus Belediye Başkanının Tarsus’taki belediyeciliği üzerine yerel basına konuşan Mersin Üniversitesi İİBF Kent ve Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan, sabık başkanın Tarsus’da “kentin tarihsel mirasına sahip çıkmayan”, “kentsel sosyal yaşamı törpüleyerek kamusallığı daraltan” belediyeciliğini eleştirerek, bu tür bir belediyecilik anlayışının, Mersin’in kozmopolitik ve çoğulcu yapısını zedeleyeceğini vurgulamıştır.

Bu eleştiriler, bilimsel ve yol gösterici mahiyettedir. Mersin Milletvekili olarak Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu eleştirilerden siyaseten ders çıkarmak yerine gösterdiği tahammülsüzlüğü, Mersin’i nasıl yönetmek istediğinin de bir göstergesi sayıyorum.

Eleştirilen kişi sabık Tarsus Belediye Başkanı ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen bir siyasetçidir. Ali Ekber Doğan’ın eleştirisi, her demokratik ülkede seçilmiş bir belediye başkanının teşekkür etmesi gereken türden bir kent savunmasıdır. Belediye Başkanı Ali Ekber Doğan’ı hedef alarak seçilir seçilmez Mersin’in çoğulcu ve kozmopolit yapısını zedelemeye başlamıştır.

Akademik özgürlük her şeyden önce, araştırma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma hürriyetini, araştırma için gerekli araçlara ve koşullara sahip olma hakkını ve bilimsel üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerir. Akademik özgürlük, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ile Anayasa’nın koruması altındadır.

AİHM Kararlarına göre, Siyasetçilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu Avrupa ve Türkiye hukuk sisteminde yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak, diğer siyasetçilerin, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişiler haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir. Bir belediye başkanının icraatlarının eleştirilmesi, akademik ve bilimsel özgürlükle birlikte ifade özgürlüğü kapsamındadır.

Hiçbir hakaret içermeyen değerlendirme ve eleştirilerin hakaret olduğu savıyla hazırlanan iddianameyi kabul edilemez buluyoruz. Bir siyasetçi olarak değil bu türden yapıcı eleştirilere, ağır hakaretlere maruz kalan bizler söz konusu olduğunda, ifade hürriyeti diyerek dava açmayan savcı ve yargıçların, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı’nın şikayetiyle derhal harekete geçmesi ve iddianame hazırlaması da oldukça manidardır. Bu iddianamenin kabul edilerek davanın açılmış olması ise, bilimsel ve akademik özgürlük bakımından ifade özgürlüğü alanında gerçek bir skandaldır. Bu dava, asli görevi toplumsal/doğal hayatı eleştirel aklın süzgecinden geçirerek yorumlamak olan bilim insanlarının tümüne bir gözdağı niteliği taşımaktadır.

AİHM ve Yargıtay İçtihatları ortada iken, YÖK Başkanı’nın taahhüt ettiği Akademik Özgürlük Bildirgesi orada dururken Mersin’de yapılmak istenenden siyaseten hükümet de sorumludur. Bu sebeple öncelikle YÖK’e, Hükümete, Adalet Bakanlığına ve HSYK’ya akademisyenlerin yaptığı çağrıya katılıyor ve “Doğan’a açılan dava yargılama başlamadan, kanun yararına bozma müessesi çalıştırılarak geri çekilmelidir!” talebini bir kez de buradan duyuruyoruz. Çünkü, yargılamanın kendisi de açık bir ifade özgürlüğü ihlali olacaktır!

Bu davanın görülmesi halinde, ifade özgürlüğü alanında bir utanca vesile olacağı, kuşkusuzdur. 16 Eylül 2014’te Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan bu utanç davasında Ali Ekber Doğan’ı yalnız bırakmayarak, bilimsel ve akademik özgürlüğü, ifade özgürlüğünü savunmak için orada olmaya ve herkesi bu utanç davasında Ali Ekber Doğan şahsında Mersin’in çoğulcu ve demokratik kent hayatını savunmaya çağırdığımızı kamuoyuna duyururuz.

Ertuğrul Kürkçü
HDP Mersin Milletvekili