HDP Eşbaşkan Yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş ve HDP PM üyesi avukat Pınar Akdemir Seda Sayan programının kaldırılması için RTÜK'e şikayette bulundu.
Radyo Televizyon Üst Kurulu'na yaptığımız başvurunun dilekçesi şu şekilde:
RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURUL BAŞKANLIĞI’NA
Kadının yaşam hakkının, güvenliğinin, onurunun, özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkının sırf kadın olduğu için ihlal edilmesi anlamına gelen kadına yönelik şiddetin, çoğunlukla belirli bir kültüre, belirli bir topluma, bir toplum içinde belirli bir sosyal tabakaya özgü olduğu varsayılır. Örneğin Batıda yükselen ırkçı eğilimler ve İslam karşıtı eğilime sahip olanlar, kadına yönelik şiddetin doğu toplumlarına ya da Müslüman toplumlara özgü olduğunu ileri sürerler. Bizim ülkemizde de kadına yönelik şiddetin bir eğitim sorunu olduğu, daha çok eğitimsizlerin bu yola başvurdukları düşünülür. Oysa gerek ülkemizde gerekse de dünya genelinde yapılan araştırmalar, kadına yönelik şiddetin ne bireysel bir sorun olduğunu ne de belirli bir topluluğa, belirli bir kültüre ya da toplumun belirli bir kesime mal edilebileceğini göstermektedir. Kadına yönelik şiddet, bireysel, grupsal bir sorun olmayıp, son derece can yakıcı toplumsal bir sorundur. Burada doğal olarak “öyleyse kadına yönelik şiddetin kaynağında ne var” sorusu gelebilir. Bu sorunun yanıtını verebilmek için şiddetin tanımından yararlanmak mümkündür. Şiddet; güç ve baskı uygulayarak insanların fiziki ya da psikolojik bağımsızlığına, bütünlüğüne, kişiliğine, kişilik gelişimine zarar veren bireysel ya da toplu davranışlar olup, kaynağında kontrol edilemeyen öfkeden ziyade gücü ve iktidarı koruma gayesi bulunmaktadır. Kadına yönelik şiddet de, toplumda kadınlar ile erkekler arasında var olan eşitsizlik tarafından beslenir. Kadınlar üzerindeki güçlerini iktidarlarını korumak ve güçlendirmek isteyen erkek egemen sistemin kendisi kadınların iradesini kırmak için şiddet döngüsünün beslendiği bir döngü kurmuştur. Yönetim erkinin yaklaşımının bu düzeyde önemli olduğu sistemde devlet erki, erkek egemen sistemi meşrulaştıran ve besleyen bir konumdadır.
Kadına yönelik şiddetin toplumsal boyutlarının, cinsiyet eşitsizliğinden beslenen ölümcül bir toplumsal sorun olduğunun ve neredeyse evrensel bir olgu olduğunun da göz ardı edilmemesi gerekir.
Bu algının oluşum, gelişim ve içselleştirilmesinde medyanın belirleyici bir rolü vardır. Bilgi toplumu ve medya dünyası kavramlarının yaygınlığı, görsel, işitsel ve dijital yayın araçlarının toplumsal sistem üzerindeki etkisiyle ilgilidir. Kadın üzerindeki şiddet uygulamalarının temel sebebi, erkek egemen sistem olmakla birlikte, bu egemen anlayış salt erkekler tarafından geliştirilen ve beslenen bir uygulama değildir. Sistemin kendisinin doğrudan beslediği bir yaklaşım söz konusudur. Kaldı ki kadına yönelik şiddetin artış nedeni medyada şiddeti hoş gösteren yayınların yapılması, her kesimden şiddetin genel yayınlarla ve bu yayımların sunumuyla beslenmesinden de büyük etkisi bulunmaktadır. Türkiye’de hemen her gün artış gösteren kadın cinayetleri ve kadına dönük her türlü şiddet ne yazık ki rakamlara dahi yansıyamayacak ölçüde fazladır. 2013 yılı verilerine göre 214 kadın, 10 çocuk erkek egemen zihniyet tarafından öldürülmüş olup, 241 kadın ve çocuk şiddete maruz kalmış, 161 kadın ve çocuk ise cinsel tacize maruz kalmıştır. Bütün bu verilerin yansıması bizlere kadına yönelik şiddet konusunun bir sistem sorunu olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Show TV adlı yayın kuruluşunda, 2 Eylül 2014 tarihinde saat 16:00’da yayınlanan ve Seda Sayan’ın sunduğu “Seda Sayan Show” programına katılan Sefer Çalınak adlı şahıs canlı yayın konuğu olmuştur. Söz konusu programda, programı sunan Seda Sayan, Çalınak’a "Peki, erkek karısını neden öldürür?" sorusunu yöneltip "Bu kadar güler yüzlü bir katil gördünüz mü?" ifadelerini kullanarak cinayeti meşrulaştırmaya ve şahıs ve eylemi masum göstermeye çalışmıştır.
Yayıncı sorumluluğu bulunan program sunucusu Seda Sayan, bu söylemleri engellemeye çalışmak bir yana destekleyen tavır ve söylemler içinde bulunmuştur. Bu programda yayın içeriği ile 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. Fıkrasının (ç) bendindeki “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz”, (g) bendindeki “Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz”, (s) bendindeki “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez”, (ş) bendindeki “Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz” yayın ilkelerinin açıkça ihlal edildiği görülmektedir.
Halkların Demokratik Partisi olarak, bu yayın ilkelerinin ihlali nedeniyle Üst Kurulu’nuzca işlem yapılması hususunda gereğini bilgilerinize arz ederiz.
Av. Meral Danış BEŞTAŞ
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
Av. Pınar AKDEMİR
HDP PM Üyesi
4 Eylül 2014