
İstanbul Milletvekilimiz Hüda Kaya, Meclis Genel Kurulu'nda konuştu.
Kaya, şu ifadeleri kullandı:
Geçtiğimiz günlerde, HDP İstanbul il binamıza, bir operasyon düzenlendi. Duvarlara yazılar yazıldı, kitaplıklar, raflar, masalar ortalığa atıldı, kırıldı; bir enkaza dönüştürüldü ortalık. Orada yaptığımız basın açıklamasında ben bir konuşma yapmıştım. O konuşmamın bir tarafını alarak, saptırarak, polemik yaparak, manşetlere çekerek şahsımı hedef gösteren, “Hüda Kaya örgüt sözcüsü olarak, askere, polise şantaj yaptı” ifadeleriyle çok ağır, linç edici, hedef gösterici, satır başlarıyla manşetler atıldı, yorumlar yapıldı. Dün, TGRT kanalında Cem Küçük yine şahsımı defalarca hedef göstererek “Bu kadına haddi bildirilmeli, bu kadına hemen cezası verilmeli. Nasıl askerimize, polisimize böyle laf eder” diyerek, konuşmamı da vermeden televizyondan, sadece kendi attıkları satır başını alıntılayarak ekranda gösterdi. Yiğitlerse, konuşmamı olduğu gibi verebilselerdi fakat vermediler, iftira ve çarpıtmalarına devam ettiler.
Tarihe geçmesi açısından, bütün vekillerimiz, sizlerin de şahit olmanız açısından orada yaptığım konuşmayı kelimesi kelimesine burada ifade edeceğim: Bunu burada kendiniz vicdanlarınızda değerlendirebilirsiniz:
“Basını selamlıyorum ve konuya giriyorum, diyorum ki: “HDP varoluşundan bugüne hatta HDP’den öncesinde hangi kurumsal adıyla var olduysa bu mücadeleyi verenler birlikte barış ve özgürlük içinde bir yaşamı talep etmişler ve bunun mücadelesini vermişlerdir. Bugün savaşın politikasına teslim olmuş bir yönetimle karşı karşıyayız. Gece gündüz, her saat, her saniye ekranlarda, meydanlarda, mitinglerde, kürsülerde bu halka aylardır nefret empoze ediliyor. Nefret ekiyorlar, nefret biçiyorlar ve utanmadan kalkıp bunun sorumlusu olarak HDP’yi gösteriyorlar, utanmadan kalkıp katliamların sorumlusu, ölenlerin, acılı insanların sorumlusu, hayatlarında sadece barışı isteyen, barıştan başka bir dertleri olmayan, ‘Birlikte özgür olalım, eşit olalım, adalet içinde olalım’ diyen sevgiden ve güzellikten başka bir şeye hizmet etmemiş olan bizim yöneticilerimiz, bizim vekillerimiz, eş başkanlarımız ve halkımız sorumlu tutuluyor. Yok öyle yağma, bu acıların sorumlusu kimlerdir, kendileri de iyi biliyorlar. Bu kanın, katliamların, acılı insanların yüreğini yakanların, bütün bunların hesabını verecek olanlar savaş politikalarını bizlere dayatanlardır, savaş ve saray entrikalarıyla barışı hain ilan edenlerdir. ‘Her şeye rağmen sevgi, kardeşlik, barış.’ diyen bu insanları bu kandan sorumlu tutamayacaksınız. İmam Ali’nin sözünü bilirsiniz ‘Kim ki barışa yanaşıyor, sen de ona yanaş.’ Bir gün kendilerine ‘mazlum’ diyenler eğer siz gerçekten bu halkın huzurunu, bu ülkenin huzurunu ve barışını istiyorsanız yirmi dört saatte bunu gerçekleştirmenin önünde hiçbir engel yok. Gerçekten samimiyseniz, gerçekten acılı insanlar ölmesin istiyorsanız, hiçbir insanımız katledilmesin, annelerin, babaların, eşlerin, evlatların yüreğine ateş düşmesin, evlere tabutlar gelmesin, gençler de yaşlılar da asker de polis de, kimse katledilmesin diye gerçekten istiyorsanız, yirmi dört saatte bu ülkeyi birlikte cennete çevirebiliriz, barış cennetine çevirebiliriz. Bir kez daha buradan haykırıyorum; vekillerimizin, başkanlarımızın, yöneticilerimizin, bütün halkımızın talebini buradan bir kez daha haykırıyorum: Gelin, ey bütün arkadaşlarımız, gelin, ey sevgili halkımız, ey HDP’li olmayanlar ama kan istemeyenler, ‘Katliam istemiyoruz’ diyenler, büyük bir savaş hamlesiyle karşı karşıyayız; gelin, hep birlikte bu büyük savaş hamlesine karşı büyük bir barış hamlesi gerçekleştirelim, büyük bir barış hamlesi başlatalım. İnanın, inanın, er geç direnen barış kazanacaktır”
2017 yeni bir başlangıç olsun
Konuşmam Bu şekildeydi. Bütün halkımızı, HDP’li olmayan bütün çevreleri de bir büyük barış hamlesine davet ettim. Bu konuşmamın neresinde askeri, polisi hedef göstererek şantaj yapıyorum. Bunu, Türkiye halkının, kamuoyunun ve sizlerin huzurunda tarihe bir şahit olsun, kayıt olsun diye burada ifade ediyorum. Bakın, yürekten söylüyorum, 2017 yeni bir başlangıç olsun, halkımızın yüzü gülsün, linçlerden, nefret dilinden kurtulalım ve hep birlikte, yüzleri gülen, gelecekten endişesi olmayan, ölümlerden, korkulardan arınmış bir Türkiye bizim ellerimizde yeniden doğsun.
16 Aralık 2016